Tokyo Japonya,Nagoya
01.01.2024
Krobak,Broken
Şehrin kasveti tümüyle ayaklarımın altındayken avuçlarımın içindeki sarı sıvı beni bir girdap gibi içine çekiyor,fakat onu yudumlamaya devam ediyordum.
Cama vuran tiz sesli yağumur damlaları yaslanmış çıplak bedenimin ısısını düşürken saatlerdir cam kenarında oturduğumun farkına varmak zor değildi.Nefesimden buğulanmış cam parcası terleyerek damla halinde soğuk zemine akıyordu ara ara.
Saatler ilerlerken oturduğum soğuk zeminden yavaşca kalkarak ayaklarımın beni banyoya sürüklemesine izin verdim.Tenimden süzülen soğuk su geçmiş yıllarım gibi tenimden iz bırakarak ilerliyor durmasını istemiyordum.Dakikalar sonra vucudumu saran siyah havluyu koltuğun bir köşesine fırlatarak keskin usturamı avcumun içine sıkıştırarak aynaya yaklaştım.
"Yaş yirmi dokuz."Küt kömür karası saçlarımın uzayan kısımlarını keskin bir şekilde keserek saçlarıma yön verdim.Usturayla işim bitince bir kenara kaldırarak kestiğim saclarımı ateşe vererek yaktım.Kemikli parmaklarımın arasında tutmaya devam ettiğim ince sigaramı soğuktan çatlamış dudaklarımın arasına aldım.Külük olmuş ciğerlerim vardı bir kimyager olmama rağmen.
"01.01"bugün günlerden itaatsiz bir kadının doğum günüydü,karanlık bir doğum günü.Kendimi yıllanmış bir şarap ve karanlık bir resitalle kutlayacaktım her yıl olduğu gibi.Karanlık camdan gördüğüm kadar gold küpelerimi kulaklarıma taktım.Bir kaç adımda, çıplak vucudumdan süzülen siyah deri elbisemin omuzlarımdan yavaşca düşerken aynada kendimi inceledim.Elbisenin dar olması meme uçlarımdaki piercingleri fazlasıyla öne sunuyordu. Belirgin şekilli kalcalarımdan boynuma tüm vucudumu saracak ince işlenmiş dövmelerim kendini belli ederken bu durumdan oldukca mutluydum.İri yeşil gözlerimi daha da keskinleştirmek için gür kirpiklerimin altına siyah kalemle belirginleştirdim.ince gerdanımı sade bırakarak elbiseyi bozmak istemedim.Keskin kemikli yüz hatlarıma uygun uzun,kıvrımlı bir vucuda sahiptim.Uzun siyah deri çizmelerimle bu geceye fazlasıyla hazırdım.Dış görünüşüm başkaları'nın zihninde beni sevilmeye değil arzulanmaya iterdi.Bu kavram yılların eskitmiş olduğu bir durumdan ibaretti.
"Tokyo."Seslenişim onu korkutmuş olacak ki uykulu bir şekilde ayaklarımın ucunda bitmişti.Siyah bir doberman cinsi henüz altı yaşında koca oğlan oldukca iri bir köpekdi.Yavaşca eğilerek çelik yeleği boynundan geçirdim.Siyah kürküyle uyum sağlayarak kendini benlenişini izledim kısa süreliğine.
"Nasılsın iblis?"Başını okşarken kendine has sesleriyle oldukca keyifli olduğunu anlamıştım.Belimi hizzalamış boyuyla oldukca ürkütücü gözüken bu durum hoş görünüyordu.Evimin soğuk sessiz duvarlarını bir anahtar sesiyle ardımda bırakarak merdivenleri ikişer ikişer indim.
Motor kaskımı elime alarak Japonya'nın başkenti Tokyonun Nagoya ilçesine yol aldım yavaşca.Bu gece kalabalık sokaklarda kimsenin olmamasını dilerdim tüm ruhumla.Çocukluğumun geçtiği sokaklar bana beni hergün fazlasıyla hatırlatır,bende hep yönümü değiştirirdim.Serin hava tüm gecenin kasvetiyle bedenimi sarmaya devam ediyor kanıma işliyordu.Motorumun hızıyla elbisemin etekleri acılıyor vucudumu bir yılan gibi saran tüm dövmelerimi ön plana atıyordu.Kalın bacaklarımdan sızan soğuk tenime bıçak kesiği gibi işliyordu.Bir yılan gibi ıssız sokaklardan sızarken onu ilk bulduğum sokaklardaki çelimsiz bedene sahip değildi.Motoruma gaz verirken benim küçük iblisim beni çokdan yakalamaya başlamışdı.Evim ve gitmek istediğim konum arasında bir süre farkı var iken zamanın hızlı gectiğini anladım.Tıpkı geçmişin saliseleri gibi.Kendi aramızdaki sessiz yarışı motorumu parkederek sonlandırdım.Her yıl sadece iki defa resital veridim.İlk resitalim doğum günümde olurdu ikincisi ise kendime bile kanıtlayamadığım o günün gece yarısında olurdu 8 Nisan.Resital vermek istediğim yıkık binaya giriş yaptım.Oldukca eski görünen ama içinde bir şaheser yaratan kaliteli bir mekandı.Eski bina rutubet kokusunu havaya bırakırken küllük olmuş ciğerlerime ızdırap çektirmek istemedim.Duvardan sızan ince yağmur damlaları ve rutubet kokusu binanın her an yerle bir olacakmış hissini içimde taşımama yardımcı oluyordu.
Her bir adımım beni sarsarken cesaretim ve kendime beslediğim ağır kin kendini gün yüzüne cıkarmaya devam ediyordu.Kiinim geçmişimeydi geleceğim ise avuçlarımın içinde beslediğim derin yaralar olacaktı.Tokyonun nefesini ardımda hissediyordum.Sessiz adımları beni bulurken korumacı davranmayı ihmal etmiyordu.
Karanlık duvarlara ev sahipliği yapan piyonom beni bekliyordu.Piyanomun üzerine bırakılmış sarı sıvılar ve soğuk içim roz şarap beni kendine çekerken adımlarımı küçük sandalyeye ilerlettim.Resitallerimden önce şarabın kanıma karışmasına izin verirdim çünkü kanımın deli akması bu durumu dahada cazip kılıyor,insanların kulaklarında unutamayacakları notalar bırakıyordum.Yıllardır resital vermeme rağmen kimse beni tanımıyordu çünkü ben karanlığın kadınıydım.
Avuçlarımı dolduran notalara göz gezdirerek odaklandım.Soğuk içim sarı sıvının boğazımı yakmasına izin verdim.Her bir yudumum bir nota,her bir dumanım bir deney demekdi.
Sessizliğin sesiyle beraber boş duvarlarda yankılanan notalar kulaklarımı okşuyordu.İnce kemikli parmaklarımdan dökülen kanlı notalar acımasızca yaşayıp giden insanların kulaklarında kanlı ve gürültülü bir misafir gibi zihninde köşeye sıkışıyordu.
Parmak uclarımdaki küçük ince çizikleri aldırış etmeden notaları bir ölünün ruhu çekilir gibi hızlandırdım.Çıplak omuzlarıma vuran serin esinti sırtımı sıvazlamaya devam etti.Damarlarımda dolaşan keskin şarabın arsızlığını piyonalara yansıtmaya devam ettim.
Acımasızca akıp giden zamanda onları notalarımla arsızca sarhoş ettim.
Beyaz tenimi yakan küt siyah saçlarım bir sanata aykırı gibi derimi yakıyordu.
Yaşamımın yaşamsızlığında yer alan korkutucu narin notalar ruhumu okşuyordu.
Siyah elbisemi önemsemeden oturduğum küçük sandalyeden kalktım.
Gözlerimi karanlığa yumarak narin notaların bedenimi okşamasına izin verdim.Bir fısıltıyla kulağımda yankılanan insanlığın sesi yavaşca dinmeye başlamıştı.Nârin kırılgan notalar karanlık duvarların ardında kendini saklayarak yetiştirmiş vucudumun ağrılı sancısından ibaretti.Yaşanmışlığın yaşam bulmadığı bu ıssız hayatta tenime cazip gelen,damarlı ellerimin titremesine sebebiyet veren tek şey notalarımdı.
Parmak uçlarım yavaşca notalarda gezinirken notalara ritim vermeye devam ediyordum.Ruhumdan sıyrılan notaları karanlık duvarların ardında cürretkarca dans ettiriyor bu durumdan oldukca zevk alıyordum.Eski yıkık dökük bir binada sadece senin notaların duyuluyor.Bir şehir düşün aciz insan oğlu,dünyanın en kalabalık şehirindesin ve sen ruhunu öldürmek için benim notalarıma muhtaç kalıyorsun.
Son notolar kulaklarımda yankılanırken bedenimin titrediğini hissettim.Notalara son verirken büyük bir alkış çığlıkları yükseldi.Haykırışları notalarımı arsızlaştırırken ölümlü ruhları tekrarını istiyordu.
Beni haykırdılar,onların ruhunu okşayan notalarımı sesleriyle dile getirdiler.Bedenleriyle gösterdiler onlara sunduğum notaların şefkatini.
Adım sırasıyla koltuklarda oturan insanlar tarafından hayrırışlara döndü.
Esved.
Esved.
Esved Marlin.
Büyük kalabalığın ardında yankılanan cümleler gök kubbeye duyuldu.
Şişenin dibindeki yıllanmış sarı sıvıyı mideme indirdim,ve bana yarattıkları sekiz kelimelik bir cümleyi kulaklarım duymaya devam etti.
'Ruhum acımasız notalarınla parcalanırken,hayata karşı yaşamaya borçlandı.'
Sadece mumların yansıması beni onlara gösteriyordu.Henüz kalabalık seğirci'nin ışıkları açılmamıştı.
Sesizleşmeyen sesler çığı gibi büyümeye devam ederken sahneye çeşitli çiçekler ve paralar atılıyordu.Tiz ses çıkaran hediyeler sırasıyla ayaklarımın ucuna düşüyor,beni gururlandırıyorlardı.
'Bir daha istiyoruz' nidaları defalarca kulaklarımda yankılanırken kendime verdiğim bir söz vardı.
Resitallerimin hepsinde tekrarladığım gibi ve kimsenin bilmediği bir sözdü benim için.Bütün kalabalık karanlık salonu terkettiğinde gece yarısına kadar notalar calardım boş duvarlara.
Ve karanlık salonu terketmeyen birkaç kişi benim notalarımı duyabilir; kendini yüceltirdi.
Mumların küçük alevleri beni yansıttığı kadar onlara saygı amaclı eğilerek teşekkürlerimi ilettim.Karanlıkda yankılanan neşeli sesleri beni şereflendirirken ruhumun egosunu okşuyordu.Sessiz duvarların ardında yalnız notalar değil,çığlıklarında sesi bastırılıyordu.
Ben beni yüceltirdim onlar ise ruhumun notalarını dinlemeye devam eder yakarışlar sunmaya devam ederlerdi.
Yavaş yavaş kalabalık salonu terkederken onların gidişine son kez baktım.Ve karanlığa bir kibritle bir mum yaktım.Sessizleşen karanlık solonda mumun naif kokuları yayılırken yeni açılmış asırlık kan kırmızısı arsız şarabı yudumladım.
Siyah elbisemin çıplak omuzlarımı kapatan ince pelerini çıkararak elbisemin beni sıkan bir parçasını atmış bulundum.Beni etkisi altına alan kör karanlık içine hapsederken,notalarımla sessizliğe savaş açtım.Zaman,zamanım gibi gece yarısını geçmişti.
İnce kemikli parmaklarım gözüm kapalıyken hangi notalara hakimet kuracağını çok iyi biliyordu.
Piyanoya acımasızca dokunmaya devam ettim notalar kulaklarımı kanatana kadar hissizliği hissettim.Soğuk parmaklarımın altında can veren notalar bir sadistin gözleri gibi tatmin ediyordu karanlığa sıkışan ruhumu.
Kanadı.
Kanadı.
Kanamaya devam etti ruhum.
Ruhumun sancısını notalar susturmaya yetmedi.
Parmaklarımın altında nefessiz can çekişen notalar,ruhumu yaşatarak yaşamsızlığa mahkum bıraktı...
Acımasızca akıp giden zamanda, ruhumun sancılı notalarımla parçalanması,benim suçum değildi.
Zihnimin kapıldığı karanlık büyü beni kendine daha da cekerken parmaklarım yavaşladı.
"Zihninin zehiri kalbine ve parmaklarına bir yılan gibi sarıyor,ve beni notalarınla uyuşturarak zehirliyor."gözlerim kapalı bir şekilde bana uzak gelen oldukca dikkat çekici sesi duymuştum ağır bir cümleyle.
"Esved Marlin."dedi ses bana hâlâ uzak gelirken.
Bana oldukca uzak gelen tok sesin yaklaştığını anlamak zor değildi.Sahnede bulunan mumların teker teker söndüruldüğüne şahit oldum.
Çıplak ve üşümüş omuzlarımda beni ruhumla yok edebilecek kadar ürperten nefesin yaklaştığını hissediyordum.Oldukça çekinmeden yanıma yaklaşarak kendini belli ediyordu.Yavaş adımlarla yaklaşarak kendini belli ederken onun bir tehlike olmayacağının farkına vardım.
Kulaklarımı okşayan tok adım sesleri yaklaşmaya devam ediyordu.Eşsiz kokusu beni kendine çekmeye devam ederken onun gölgessi çokdan ardımdaydı.Sessizce elini piyanoya yaklaştırmasıyla beraber kemikli iri elleri notalarda gezinerek parmaklarını yavaşca sürttü.Karmaşık bir sese ev sahipliği yapan kulaklarım hâlâ onun nefesinde tekleyen nefesim.
"Esved Marlin."dedi sessizce.
Ona hâlâ yüzümü dönmeden parmaklarım piyanonun üzerinde donuklaştı.Seyrek nefesleri yavaş yavaş bedenime yaklaşırken hiç bir tepki göstermeden sessiz kalarak hamlelerini izlemeyi seçtim.
Nefesi gök kubbeden gönderilmis bir kasırga gibi hızlıca boynumu bulurken bedenimi uyuşturuyordu.
Yavaş hareketlerle iri kemikli eliyle elimi avcunun içine hapsetti.Notalarla kulaklarımın aşina olduğu büyüleyici karanlık notalar inşa etmişti.
"1001 kanın biri."oldukca zor duyulan soğuk fısıltılı sesi bedenimi yakmaya yetiyordu.
Yavaş hareketlerle burnu yanağımı okşayarak boynumda zehirli bir yılan gibi ev sahipliği yaparken oldukca bu durumdan memnundu.Kanımda gezininmeye devam eden şarap damlaları beynimi uyuşturuyor bedenimin arzulayacağı isteklerde bulunuyordu.
"1001 gecenin bir gecesi,Esved Marlin."
Sessizleşti ve devam etti.
"1000 gecenin 1001 kini."
(Bu satırlar +18 konu dahilinde ilerleyecektir.Cinselliğe karşı hassasiyeti olanların okuyabileceği bir konu değildir.Keyifli okumalar dilerim :)))
"Gecelerin karanlık kiini Marlin."
Köprücük kemiğimde hissetiğim yangının sahibi onun dudaklarıydı.
Nefesini boynuma verirken kokumu çiğerlerine çektiğini hissettim.Onu kanımla sarhoş etmek için boynumda ona yavaşca yer açtım.Anlamsız cümleleri kulaklarımda yankılanıyor daha fazlasını istiyordum.Bu gece onu saliselerdir arzulayan bir bedene sahipdim .Bir yılan gibi zehirleyerek bedenimi sarıyor boynumda kendine ait izler bırakıyordu.
Bir okyanusta boğulur gibi,yeniden doğmak için bir yabancının dudaklarında yok oluyordum.
Hırıltılı sesler çıkararak kulaklarıma arsız kelimeler fısıldarken dolgun dudakları yavaşca dudaklarımı buldu.
Panzehiri olmayan zehir gibi bedenime sızarken onun beni dudaklarıyla zehirlemesine izin verdim.Belimde gezinen soğuk hissiz parmakları dudaklarımda arsız kahkahalara sebep olurken dudakları'nın elbisemin derin dekolitesinden kendini belli eden göğüslerimde ıslak şevhetli öpücükler bırakmasından oldukca memnun kalmıştı karanlık ruhum.Karanlığın kasveti onun yüzünü bana göstermez iken bir kaç mum ışığının ıssız yansımasıyla görebiliyordum.
Karanlık bir salonda onu ancak mumların yansımasıyla görüyor ve hissedebiliyordum.Kömür karası gözleri gözlerimi bulurken kemikli yüzünde gezindi gözlerim.Hafif dolgun dudakları şekilli burnuyla bir ressamın elinden çizilmiş gibi yay gibi kaşlarının olması beni şaşırtmıyordu.Hafif uzun şekillenmiş sacları geniş omuzlarının uzun boyunun gölgesini hissedebiliyordum.
Siyah takım elbisesi ile ortama oldukca uyum sağlıyor beni kendine çekiyordu.
Kemikli elleri küçük sandalyemi tutarken tenime dokunan ellerinin nasırlı olduğunu hissettim.Nefesi boynumu bulurken dudaklarını omzuma sürterek yolalmaya devam ediyordu.Eşsiz kokusu ciğerlerimde ev sahipliği yaparken bu koyuya aşina olduğumu anladım.
Şevhete susamış arsız bir cocuk gibi bedenimi keşfetmesine izin verdim.Kanımda dolaşan keskin şarabın arsızlığı vucudumu ele gecirmesine izin veriyordum onu tadabilmek için.
Gözlerimin hizzasında bir nefes ardımda saliselerdir tüm çıplaklığıyla beni arzulayan üzerimdeki bedeni inceledim.Fazla kusursuz teni eşsiz kokusu beni kendine bu gece hayran bırakıyordu.
Her dokunuşu tenimde bir yangına sebep olurken bedenim daha fazlasını istiyordu.Ona kendimi sunarak kurnazca üste cıkmayı başarmıştım.Dolgun çıplak kalçalarımı kaldırarak tek hamlede kasıklarına oturarak bedeninin infazını gerçekleştirdim.Çıplakta kalan kalçalarım onun kasıklarına baskı yaparken siyah deri elbisemin eteklerinden tutarak tek hamlede çıkararak savrulmasına izin verdim.Bedenimin tüm çıplaklığıyla üstünde süzülürken uzun tırnaklarım göğüs hizasına yol aldı.Altımda bir damar gibi tüm sıcaklığıyla şişkinliğini belli ederken bu durumdan oldukca keyif alıyordum.
Boynunu dudaklarımın arasında ezerken teninde ıslak morluklar bırakarak ilerlemeye devam etmem onu titretirken,kulaklarıma küstah kelimeler savuruyordu.Bir yabancının kasıkları üzerinde tüm çıplaklığımla kendimi sergiliyordum.Yüzümü bile birdaha görmeyecek bir yabancıyla bu gece soğuk zeminde erimek istiyordum.Birdaha benden haberdar olmayacak muhtemel notalarımı hissetmeyecek ruhumu arzulamayacak isimsiz bir yabancıyla tenimi donduran soğuk zeminde kavrulmak istiyordum.Dilimle göğüs hizzasından çenesine kadar ıslatarak yol aldım.Dişlerimi tenine sürterek ona küçük itatsiz davranışlar sergilemeye başladım.
İnce parmaklarımla altımda kasılan bedenin ona ait hissetmediğim duygularım dakikalar içinde tutkuyla yoğrulmuştu. arzuyla yoğrulmuş gözleri çıplak kalmış dolgun göğüslerimde gezindi.Sol göğsümü avuclarının arasında ezerken hırıltılı nefesi tenimde bir yangın gibi büyüyordu.Uçlarımı dişlerinin arasında ezerek itatsiz kelimeler savurmaya devam ediyordu.
Dişlerinin arasında göğüslerimi ezerek ilerlerken vucudunda hakimlik hurmak için can atan bir arsız kadın yatıyordu içimde.Dolgun dudakları göğüs hizzamdan düşerken kasıklarıma yol alıyordu.Vucudumda bir yılan gibi kendini çıkmaza sürüklerken dil darbeleri tenimi keşvediyordu.
"Bana itat et."fısıltımı duymuş olacak ki beni yanıtsız bırakmadı.
"Aksini idda etmiyorum."
Bedeni beni tek hamlede altında gölgelerken göğüslerime ısırıklar bırakmaya devam etti.Tenimde bırakdığı izler sayısızken altında eriyordum.Avcu göğüslerimi ezerken kesik nefeslerini kasıklarımda hissederek kalbim hızlandı.Dişlerini kasıklarıma sürterek nefesini kadınlığımda verdi.
"Siktir."dedi nefesi teklerken"Benim için eşsiz yaratılmışsın bin bir gecenin kiini."
Keskin dil darbeleriyle beni eritirken kadınlığım dudaklarının arasında erimeye devam ediyordu.Kalçamı yoğuran iri avucları beni kendine çekerek bir çıkmaza sokmuştu.Bir damar gibi dilinin altında attığımı hissederek titriyordum.Karanlık duvarda ısrarcı iniltilerimiz birbirine karışmaya devam ediyor panzehiri olmayan bir zehir gibi beni derinliklere sürüklüyordu.
Dil darbelerini içime sürüklerken onu hissetmek istiyordum.Göğsümü avuçlayan parmakları dudaklarımın arasına sızarken ona yol verdim.Parmaklarına ısırıklar bırakarak istemsiz iniltilerime şahit olmaya devam ettim.
Ani hareketlerle beni tek hamlede kalçalarımdan tutarak beni sertce piyanonun üzerine bıraktı.İri parmakları boynumu sıkarken ona yaklaşmamı sağlıyordu.Dudakları dudaklarımı tüm şevhetiyle öperken bu anın eşsiz olmasını ister gibi dudaklarımı dişleri arasında ezerek kanatıyor emmeye devam ediyordu.
"Bir damla kanını bile bin yudum şarap gibi yudumlayacağım."
Uzun tırnaklarım sırtını keserken onu kendime çekerek"Eşsiz olan yanın içimde titrerken kelimelerin kanımı emecek kadar cesur olmayacak."
Dudaklarındaki cürretkar gülüşü büyürken,bedenimden uzaklaşmadan bir kaç adımda piyanonun üzerindeki roz şarabın uc kısmını kırarak tenime yakınlığını sağladı.Küçük cam parçalarını ayak ucuyla ezezerek tiz bir ses oluşmasına sebep olurken iri avucları tek hamlede göğüslerimi birleştirerek soğuk şarabı boynumdan dökmeye başladı.Tenimde hissettiğim soğuk yangın onun sebebiydi.Dili çenemden boynuma süzülürken göğüslerimde ona tuttuğum şarabı yudumladı.Tenimde içtiği şarapla sarhoş olmaya devam ediyordu.
"Bu gece içine döllerimi dökeceğim itattsiz kadın."
Dudaklarımda onu arzulayan gülümseme belirken parmaklarını kadınlığımda hissederek nefesimin teklediğini anlamıştı.Vucuduma süzülen şarap damlalarını bacaklarımın arasından hırıltılı sesler çıkararak ıslaklığını bırakıyor beni infaz etmeye çalışıyordu.Bedenim ona karşı yay gibi kıvrılırken kloritisimi iki parmağının arasında şevketle ezmeye devam ederken beni nefessiz bırakana kadar boynumu sıkmaya devam ediyordu.Dakikalar önce çıkardığım siyah elbisemin ipini boynumdan geçirerek beni serce kendine asılmış dudaklarımı arsızca sömürmeye devam ediyordu.
Bileklerimden tutarak beni soğuk piyonun üzerine yatırırken şarabı karnımdan dökerek kadınlığıma ilerlemeye deva etti.
"Beni bu gece kadehden içtiğim şarap sarhoş etmedi."Gözleri gözlerimden ayrılmazken yavaşca parmaklarını kasıklarımda gezdirerek baskı kurmaya başladı."Beni içine almak isteyen deliğin beni sarhoş edecek."
Dil darbeleri içimde hızlanırken ona bacaklarımı açarak içimde hissetmek istediğimi anlamasını istedim.
Başımı hafif havalandırarak,"İçimde büyüyecekmisin?"
"Benim için sulanmış kadınlığındaki son damlaları içerken bu kadar cesur olabilecek misin Esved."
Onu üzerimden iterken ısrar etmeden bir adım geriledi.Ben hâlâ Piyanonun üzerindeyken gözlerimi gözlerinden ayırmadan ona yaklaşarak onun çıplaklığını derinden hissettim.Tüm şevhetiyle karşımda dururken son soğuk şarap damlalarını kasıklarından içmeye devam ettim.Parmaklarımın arasında tuttuğum şarap şişesini avucları içine hapsederek saliseler içinde onu hissetmeye devam ettiğim erkekliğinin üzerine dökerek çenemden sertce asıldı ve dudaklarımızı kenetledi.Arsızca dudaklarımın arasından sızan dili beni kendine çekerek ağzımın içine dolan kan tadı veriyordu.
Boynumda hala tutmaya devam ettiği elbisemin ipini asılarak nefessiz kalmamı sağladı.Bir an boğulacağımı düşünsem de bu anın tadını bozmak bana yakışmazdı."Zorlanıyormusun Esved?"Buğulu sesi kemiklerime kadar işlemeye devam ediyordu.Tek hamlede beni kendine çekerken"Beni sadece kadınlığın tatmayacak Esved."Ağzımdaki doluluk hissinin fazlasını istedim."Döllerim damarlarında gezerken sikimi yalamak sana bu kadar tatlı gelecekmi itaatsiz kadın."Parmakları yavaşca dudaklarımın arasından sızarak beni kasıklarına oturtmayı başardı.
"Beni"nefesim teklerken dudaklarımızı tekrar mühürleyerek kan tadı fazlasıyla ağzımda yayıldı."Kanattığın sadece dudaklarım mı olacak Alar."cümlemi bitirmeye izin vermeden bedenimi soğuk zemine yatırarak bileklerimi birbirine kitledi.Dil darbeleri vucudumda izler bırakarak yaylırken meme pircinglerimi dişleriyle asılarak geri çekiyordu.Arsızca emmeye devam ettiği göğüslerim sızlıyor sol göğsümden ince çizgi halinde meme ucumdan kan geliyordu.Acı ve zevk bir aradaydı.Diş ve dil darbeleriyle mememden kopan pircingi umursamadan kanı emmeye devam etti.
Dudakları kasıklarıma ilerlerken klitorisimdeki dil darbeleri şiddetini arttırıyor titrememe sebep oluyordu.İçime sızan dili son damlasına kadar kadınlığıma döktüğü şarabı emerek sarhoş olmaya razıydı.Saçlarından bastırarak onu bacaklarımın arasına yerleştirmem oldukca hoşuna gitmişti.Dil darbeleriyle orada oyalanmaya devam etti bir süre sonra naif bir öpücük bırakarak dudaklarını dudaklarıma kenetledi.Dil darbeleri dudaklarımın arasından sızarken parmaklarının vajinamda hızlanışı dudaklarına büyük bir inleme bahşetmeme sebep oldu.
"Altımda küllerin kalmayana kadar yanmaya razımısın Alar."Sert hareketlerle kasıklarına oturduğuda iri avuçları kalcalarımı sertce kendine bastırdı.
Kalçalarımı yoğuran avuçları beni kolları arasına alarak kucağına çıkmamı sağladı.İçimde hissettiğim sıcaklık büyürken boş duvarlarda inlemelerimiz yankılanıyordu.Kasıklarına baskı yapan kalçalarım onun için oldukca hareketliyken doyumsuz bir kadın rolünü vermiştim gözünde.Göğüslerim dudaklarının arasında uyuşturmaya devam ediyordu.
Bu gece son şarap damlasına kadar birbirimizi içmiştik.Bu gece soğuk zeminde iki beden birbirinin olmuştu.Bu gece iki yabancı bir birine itaat etmişti.Duvarlar buz soğunu aratmazken biz yanmayı seçmiştik.Son damlalarımıza kadar birbirimizin olurken bunun sonunun geldiğinin farkına vardım.Dudakları dudaklarımı son kez öper gibi naif bir öpücük bırakarak boynuma nefesini verdi.
"Kaç gecemin ardında senin yok oluşun var gecelerin kiini."
"Bazı bedenler üşürken yandıklarının farkına varmazlar.Bazıları ise son nefeslerine kadar yanarlar da kül olmayı yeğlerler efendim."¹⁴ b.