ZİŞAN ADAR; Merdivenleri inerken adımlarımın sesini kısmaya çalıştım. Konağın sabah sessizliği, dün gecenin yankılarını sanki hâlâ duvarlarda saklıyordu. Her köşede, her perde kıvrımında o sessizlik beni izliyordu. Avluya çıktığımda, sofra çoktan hazırlanmıştı. Misafirler bahçedeki masada oturmuş, sessizce çaylarını karıştırıyordu. Fidan Hanım ise yani kayınvalidem her zamanki gibi sofranın başında oturuyordu. Omuzlarında ince bir şal, başında düzgünce bağlanmış örtüsüyle sert ama ölçülü bir duruşu vardı. Ortada hiçbir erkek yoktu. Masa da misafirler harici bir de Canpolat’ın kız kardeşleri vardı. Gözleri beni görür görmez kısa bir an durdu. Ne bir gülümseme ne de bir yumuşama… sadece ölçüp biçen bir bakış. O bakış, dün geceden kalma utancımı yeniden damarlarıma taş gibi oturttu.

