İkili arasında bir orta yol bulunca banyodan çıkıp içeri geçtiler. Tuğrul daha yeni görevden çıktığı için direk ona gelmişti. Kahvaltı falan da yapmadığı için Bediz'in ona kahvaltı yapma fikrini reddetmedi. Dikişlerini çok zorlamadan menemen yapıp masaya koyduğunda Tuğrul tek kaşını yukarı kaldırdı emin olmak istercesine.
-"Sen yemek yapmayı biliyor musun?" Bediz güldü.
-"Biliyorum ve kızlar bunu bilmiyor."
-"Neden?"
-"Loren bir keresinde mutfağı mahvedince Ayser ikimize de yasak koydu mutfağa girmememiz için." Tuğrul güldü.
-"Etti bir koz." Bediz yüzünü buruşturdu.
-"Hain. Senin beni ele vermemen gerekir."
-"Neden?"
-"Çünkü ben senden hoşlanan kızım." Tuğrul kahkaha attı.
-"Bende senin benim peşimi bırakman için koz toplayan kötü adamım." Bediz başını iki yana salladı.
-"Kötü adamları çok severim ben. Yani bu demek oluyor ki benden kaçamayacaksın. Eninde sonunda avucumun içine düşeceksin orman göz." Tuğrul gülmemek için zor tutuyordu kendini.
-"Namusum ve can güvenliğim yok şuan."
-"Seni ben kendimden bile sakınırım korkma." Bir öpücük atıp yaptığı menemeni yerken Tuğrul ona gülümseyerek bakıyordu. Kız pes etmek nedir bilmeyen bir canavar gibiydi. Vazgeç dedikçe inadına daha da üstüne gidiyordu herşeyin.
-"Bunu dedin ya kendimi daha güvende hissetmeye başladım. Teşekkürler." İkili kahvaltı yaptıktan sonra Tuğrul izin isteyerek gitmiş Bediz de o tekrar sıkıcı zamanlarına geri döndü. Ta ki kızlar eve gelene kadar. Ayser yemek yapmak için mutfağa girmiş Loren ise duş alacağım diye banyoya gitmişti. Ayser yine her zamanki gibi Tuğrul'a mesaj atmakla meşguldü. Sonra aklına bir detay geldi.
-"Sen bana telefon numaranı neden vermiyorsun?" Diye bir soru sorunca aldığı cevap çok manidardı.
-"Bir de beni oradan taciz etmen için mi?"
-"Ne tacizi iki gözümün çiçeği. Ben sadece oradan ulaşamayınca sana daha sağlıklı bir iletişim yolu olan arama yoluyla ulaşmak için diyorum." Tuğrul ona başını iki yana sallayan olumsuz işaret emojisi yolladı.
-"Hayır." Bediz gözlerini kıstı. Cevaba öyle bakıyordu ki sanki Tuğrul karşısındaydı.
-"Ya ne demek hayır. Neden?"
-"Bediz hayır."
-"İyi madem. Ben senin telefon numaranı bulurum merak etme."
-"Nasıl?"
-"Göreceksin gamzeli.😘" Telefonu kenara bırakmış nasıl bulacağını düşünürken içeri giren Loren ile gözleri önce kısıldı. Ardından kocaman bir gülümseme meydana gelirken Loren ne olduğunu anlayamadı.
-"Bana neden aklına bir fikir gelmiş gibi bakıyorsun?" Bediz sırıttı.
-"Çünkü geldi."
-"Ne oldu?" Ayser'in içeri girmesiyle Loren'e kaş göz işareti yaptı sonra konuşuruz anlamında. Loren hemen anlayıp göz kırptı.
-"Siz niye öyle kaş göz yapıyorsunuz birbirinize."
-"Yok bir şey." Ayser pek inanmadı.
-"Neyse çıkar yakında kokusu. Hadi geçin yemek yiyelim." Kızlar mutfağa geçip yemeklerini yedikten sonra hep beraber film izleyip gece olduğunda kızlar yine yatmaya gitmiş erkenden Bediz ise tek başına kalmıştı.
Sabah kızlar işe gidince gözleri yine kapıda kaldı Bediz'in. Acaba gelir mi diye bekledi ancak gelmedi.
Akşam kızlar eve geldiklerinde Ayser yine mutfağa girdi yemek hazırlıkları için. O sırada Loren yanına gelince onu kolundan çekti.
-"Ne oluyor çilekli lolita."
-"Loren bana gamzelimin telefon numarası lazım." Loren sırıttı.
-"Niye?"
-"Ona telefondan yazmak istiyorum ama o vermiyor." Loren güldü.
-"Sence o vermiyorsa benim vermem doğru mu?"
-"Ya lütfen." Loren hayır anlamında başını salladı.
-"Hayır veremem. Onun sana vermesini bekle. Emin ol zamanı gelince bunun da sırası gelir. Senin ona kapılmana göz yumamam."
-"Ya ben ona kapılmadım. Sadece hoşlanıyorum o kadar."
-"Bu zaten kapılmanın başlangıcı. Her neyse yavaş gideceksin. O yüzden numara yok sana."
-"Ya o kadar bulurum ederim diye artistlendim oysa ki." Loren güldü
-"Geri vites yapacaksın o zaman Lolita."
-"Ya bak hem numarayı vermedin hemde ikidir bana Lolita diyosun sinirlendim şuan sana."
"Kudur, çatla." Loren onun yanından kalkıp gidince Bediz kara kara ne yapacağını düşündü. O kadar bilmişce neden konuşmuştu ki. Yüzünü buruşturdu.
Yemek hazır olunca kızlar yemeklerini yemiş ortalığı da bir güzel toplayıp oturma odasına geçmişlerdi. Ayser çayı demleyince Loren de markete gidip abur cubur bir şeyler alacağını söyleyerek çıktı. Giderken telefonunu orta sehpaya bırakınca Bediz atmaca gibi yalnız kalacağı anı bekledi. Bir ara Ayser lavaboya gidince hızla Loren'in telefonundan Tuğrul'un numarasını bulup kendi telefonuna kaydetti. Telefonu eski yerine bırakıp arkasına yaslanırken yüzünde kocaman bir sırıtış vardı.
Loren'in gelmesi ve Ayser'in çaydanlığı getirmesi ile kızlar oturup film izlerken bir anda Murat'ın sesini duymaları ile yerlerinden sıçradılar. Ayser sinirle gözlerini yumdu.
"Allah'ım bana sabır ver ne olursun."
-"Ayserrr." Bu üç kızın şaşkınlık yaşamasına sebep oldu. Ayser inanamadı.
-"O benim adımı düzgün mü söyledi yoksa bana mı öyle geliyor." Loren güldü.
-"Evet doğru duydun. Adını doğru söyledi." Üç kız Fransız kapılı camı açıp Murat'a baktılar. Murat Ayser'i görünce kocaman gülümsedi.
-"Gülüm nasıl özledim seni. "
-"Ben hiç özlemedim ama Murat."
-"Olsun gülüm ben senin yerine de özlerim. İyi dinle şimdi. Bu şarkı sana." Arkadaki arkadaşlarına işaret verince şarkı çalmaya başladı.
Dinle
Bu şarkım sana dinle
Söyle
Nasıl sevdiğimi söyle
Müptela oldum aşka seninle
Kayboldum gözlerinde
Uçurumsun sen bu bedende
Herşeyi bırakıp bir köşeye
Yanmaya hazırım ben
Herkes şaşkındı. Ayser bile. Zira Murat ilk defa saçma sapan bir şarkı seçip söylememişti. Murat'ın şarkısının bitmesi ile Bediz dayanamayıp bir ıslık çaldı yüksek sesle.
-"Helal sana ex eniştem." Ve eş zamanlı Ayser'in o öldürücü bakışlarına maruz kaldı. Ardından sinirle Murat'a döndü.
-"Sen ne zaman serenat yapmaktan vazgeçeceksin Murat." Ayser'in bakışlarına karşılık Murat ona sevgiyle bakıyordu.
-"Ömrümün sonuna kadar." Ve sonrası yine Huriye teyzenin bağırıp çağırması ile devam etti. Murat gitti kızlar içeriye girdi.
-"Ya bu çocuk benim sebebim olacak yemin ederim." Loren güldü.
-"Ne var canım çocuk sana aşık." dedi imayla.
-"Lorennn." Ayser'in uyarıcı sesiyle Bediz ve Loren ağızlarına fermuar çekip sustular. Yine her zamanki rutinlikte çaylarını içip yatmaya gittiler.
Sabah yine tek başınaydı. Uyandığı gibi önce telefonu eline alıp gamzeliye sosyal meyda hesabından mesaj attı.
-"Günaydın gamzelim." Ve sonra mutfağa gidip Ayser'in ona hazırladığı kahvaltıyı yaptı. Evde canı çok sıkılıyordu. O da Gülin'e mesaj attı.
-"Çok sıkıldım bir yerlere gitsek mi?" Gülin liseden arkadaşıydı Bediz'in. Evliydi ve başka bir mahallede oturduğu için birbirlerine sıkça gelemiyorlardı. Ama telefondan irtibatı bırakmazlardı.
-"Güzelim senin dikişlerin var farkında mısın? Ne gezmesi. Otur oturduğun yerde." Ondan da ümidi kalmayınca Bediz aklına gelen fikirle hemen telefonu eline alıp mesaj attı.
-"Acil durum. Hemen kapıya gel." Mesajı atar atmaz Murat'ın iki dakika bile olmadan kapıda olmasına şaşırdı. Telaşlı da bir hali vardı.
-"Ne oldu baldız neyin var. Bir yerine bir şey mi oldu?" Bediz sırıttı.
-"Yok yok panik yapma hemen. Canım sıkıldı sadece. Gezmeye gidelim mi seninle?" Murat başta şaşkınlıkla baksa da sonra kendini toparladı.
-"Senin dikişlerin var daha-"
-"Yeter ya dikiş de dikiş bu ne? Acımıyor tamam mı? Darlandım ya niye kimse anlamıyor beni. Bir haftadır yatmaktan sırtım dümdüz oldu."
-"Baldız, Ayser bunu öğrenince bizi parçalar biliyorsun değil mi? Zaten bana gıcık oluyor." Bediz kahkaha attı.
-"Aman o herşeye kızıyor nasılsa. Alışmış olman lazım." Murat hayal alemine dalar gibi oldu.
-"Kızması bile güzel gülümün."
-"Bırak şimdi kızmasını güzelliğini. Hadi gidelim."
-"Öldürecek beni."
-"Ben seni korurum." Ayser hazırlanıp evden çıktı. Üzerinde yine beyaz bir tişört altında ince ayak bileği ve beli lastikli gri pantolon giydi. Sırt çantasını da takınca hazırdı.
-"Nereye gidiyoruz?"
-"Taksim, Ortaköy, Bebek.."
-"Baldız alt tarafı bir haftadır evdesin sanırsın şehir dışından İstanbul'a gelmişsin de hiç İstanbul'u görmemişsin."
-"Özledim ya. Ben her gün dışarıda olmaya alışkın biriyim. Bu kadar evde kalmak bana basıyor. Boğuluyorum."
-"O değil de işbaşı ne zaman yapacaksın?"
-"Önümüzdeki hafta başında yapacağım. Daha bir haftam var."
-"İyi iyi. Dinlenip tekrar işine dönersin. Ama bak bundan sonra yanında bıçak, biber gazı taşı."
-"Murat ben biber gazını sıkana kadar zaten adam yine bana bıçağı saplar."
-"Kızım elinin altında tut. Cebinde taşı. Allah korusun bak başına neler geldi. Ölebilirdin. Çok şükür bir şey olmadı. O polis çocuk senin için çok uğraştı." Bediz gülümsedi.
-"Gamzelim ya. Nasıl da ilgilenmiş benimle."
-"Bizi de harcama şimdi." Murat'ın kıskançlığını görünce onun omzuna vurdu.
-"Benim ex eniştem. Sen ayrısın. Senin yerin başka." Murat güldü.
-"Sen bu çocuğa tutuldun mu?"
-"Hoşlantı. Senin gibi."
-"Ben Ayser'i seviyorum Bediz. Her ne kadar bunu o görmese de."
-"Murat o zor bir insandır. Öyle kolay kolay beğenmez. Mükemmelliyetçidir. Mesela o cıvık cıvık ilişkilerden hoşlanmaz. Evde bile Loren ve benim bazen ona yaptığımız şeylerden hoşlanmaz. Anaç bir tavrı vardır. Sana verebileceğim tek tavsiye biraz ciddi biri olman."
-"Kızım ben zaten ciddi bir insanım. Ama gel gör ki Ayser diyince benim beyin blendır gibi dönüyor. Akıl kalmıyor." Bediz kıkırdadı.
-"O şarkıları da o yüzden mi söylüyorsun?" Bediz'in sorusu üzerine Murat kahkaha attı.
-"Evet. Ayser diyince saçmalıyorum. O yüzden saçma sapan şarkılar seçiyorum." Güldüler.
-"Kendine gel sen Murat'sın. Ayser'i delirten Murat."
-"Bir gün Ayser'in aşkı Murat olacağım."
-"Böyle olmak istiyorsan kesinlikle kendine çeki düzen ver. Doğru düzgün şarkılar seç. O ne öyle yüzüğü takmış evleniyor diye şarkılar söyledin ki içinde kahpe kelimesi var." Murat'ın yüzü asıldı.
-"Apo'nun fikriydi. Ne diye onun aklına uyduysam bilmiyorum."
-"Boşver apoyu falan sen beni dinle. Güzel şarkılar seç." Sonra durdu.
-"Yok ya sen şarkı falan da söyleme. Sesin çok kötü."
-"Sana birşey itiraf edeyim mi?"
-"Et."
-"Aslında o şarkıları ben söylemiyorum." Bediz'in kaşları çatıldı.
-"Ne demek sen söylemiyorsun. O zaman kim söylüyor?"
-"Tuncay."
-"O kim ya?"
-"Bizim mahalledeki arkadaşlardan bir tanesi. Ben biraz çekiniyorum şarkı söylemeye. O da her akşam böyle arabanın arkasından kendi söylüyor bende ağzımı kıpırdatıp ben söylüyormuş gibi yapıyorum."
-"Murat sen manyak mısın? Hayır madem çekiniyorsun neden her akşam kapıya gelip serenat yaptırıyorsun."
-"Hem Ayser'i görmek hem de onu sinirlendirip benimle biraz konuşmasını sağlamak için." Bediz'in yüzünde bir şefkat belirdi. Karşısındaki adam arkadaşına ciddi anlamda değer veriyordu fakat arkadaşı bunu görmeyecek kadar kördü.
-"Ya Muratttt." Murat sende ne ifade ediyor diye sorsalar Bediz 'en iyi aşık, en iyi dost' derdi.
-"Tamam tamam hemen duygusal olma. Hadi gidelim." Arabaya bindikleri gibi Murat aracı çalıştırdı. Otoyola girdiklerinde Murat şarkı açtı. Bediz ise o sırada camdan dışarıyı izliyordu. Trafikten adım adım ilerlemeleri Bediz'i o kadar daralmıştı ki bir ara inip yürüyerek gitmeyi bile planladı. Tabi Murat tarafından engellendi.
-"Kızım saçmalama ya. Ayser bunu duysa nasıl parçalar."
-"Senden önce evden çıktığım için beni gebertecek zaten Murat. Korkma sana sıra gelmez." Trafik çilesini çekip sonunda istediklerini yere vardıklarında ikili indi arabadan. İstiklal caddesi, Maçka parkı, Ortaköy ve daha nice yerleri gezdiler. Her gittiği yerde Murattan fotoğrafını çekmesini isteyip poz verirken Murat sıkılmadan hepsini yaptı. Bediz o an anladı Murat'ın çok iyi bir yol arkadaşını olduğunu. Saatlerce onun istediklerini yapmış üstelik gıkı bile çıkmamıştı.
-"Murat bir yerde yemek mi yesek acaba. Ben çok acıktım." Murat buralarda iyi bir yer bildiğini söyleyip Bediz'i de alarak mekana geçtiler. Boğaz manzaralı güzel hoş bir kafeydi. Ne yemek istediğini sorunca hiç düşünmeden lahmacun cevabını verdi. Bediz günlerdir lahmacun hasreti çekiyordu. Bir hamilenin aşermesi gibi günlerdir... Şimdi o hasreti bitecekti.
Çok geçmeden siparişler geldiğinde Bediz lahmacun içine yeşillikleri dizerken Murat da dönerini yemeye başladı.
-"Baldız sakin ol kimse almayacak onu. O senin." Bediz dudaklarını yaladı.
-"Murat öyle canım çekiyordu ki anlatamam. Hemen mideme indirmek istiyorum." Sarıp hazır hale getirdiğinde hızlıca kocaman bir ısırık aldı.
-"Nasıl güzel ama." Onun iştahla yemesi üzerine Murat gülerek kendi yemeğini yemeye başladı.
Yemekler yendikten sonra hesap ödeme zamanı gelince Bediz tuvalete gidiyorum bahanesi ile masadan kalkıp kasa noktasında ödemesini yapmıştı. Tabi ardından gelen Murat'ın ona kızıp söylenmelerini de duymazlıktan gelerek. İkili daha sonra yürüyerek arabanın yanına ilerlerken Bediz telefonunun titreşimlerini hissedince telefonu cebimden çıkardı. Arayan: Gamzeli'm. Onu aramamıştı Loren'in söylediklerinden sonra. Şimdi o arıyordu onu. Gülümsedi.
-"Efendim orman gözlüm." Murat onun hitabıyla sırıtırken Tuğrul için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Gerginliğini verdiği cevaptan anladı Bediz.
-"Neredesin sen Bediz?"
-"Dışarıda arkadaşımlayım."
-"Senin yaralı yaralı ne işin var dışarıda Bediz." Bediz güldü.
-"Biraz gergin miyiz acaba Gamzelim." Tuğrul sakin olmaya çalışıyordu zira kızlar onu saatler önce aramış Bediz'in evde olmadığını telefonunu da açmadığını öğrenince biraz tedirgin olmuştu.
-"Neden telefonları açmadın. Kızlar seni çok merak etmiş." Dediğinde Bediz hiiiii dedi korkuyla.
-"Ay ben onları unuttum Gamzelim." Tuğrul derin bir nefes aldı.
-"Nasıl merak ettiler haberin var mı?"
-"Özür dilerim Gamzelim unuttum."
-"Neredesin konum at geliyorum." Diye telefonu kapattığında Bediz şaşkınlıkla Murat'a baktı.
-"Geliyormuş." Murat sıkıntıyla başını iki yana salladı.
-"Ayser duyunca bizi öldürecek." Gediz gözlerini devirdi.
-"Hala Ayser diyorsun ya."
-"Ya ne diyeyim kızım. Sanki bilmiyorsun huyunu."
-"Murat hemen git sen. Yanımdaki arkadaşın sen olduğunu bilmesinler. Eğer Ayser duyarsa seni mahallede gördüğü yerde gebertir."
-"Tamam baldız." Dedi ve sorgulamadan yanından geçip gitti. Bediz hayretle baktı arkasından. Ayser'den bu kadar korktuğunu tahmin etmemişti. Sonra bir banka oturup korkuyla Ayser'i aradı. Daha ilk çalıştayı açıldı ve resmen kükremesini duydu.
-"Eve bir gel sen. Bak bakalım sana neler yapıyorum ben."
-"Ayser'im bir dur ya ne-"
-"Sus. Nasıl merak ettik haberin var mı? İnsan arar söyler olmadı mesaj atar. Onu da geçtim sen yaralısın yaralı. O halde ne işin var dışarıda."
-"Canım sıkıldı evde."
-"Sen gel ben çok güzel sıkacağım senin canını." Ayser'in tehditleri ile Bediz'in içi oldukça daraldı. Zira gözü dönünce Ayser'in ne yapacağı belli olmazdı. Usulca özür dileye dileye telefonu kapattı. Bu durumdan yırtmak için tek çaresi vardı. O da yarasının acıdığı taktiği. Ve gerçekten sızlıyordu da.
Akşamın serin rüzgarı denizden gelip yüzüne vururken gözlerini yumdu. O sırada yanında hareketlilik hissedince gülümsedi gözlerini açmadan. Zira rüzgar kokusunu burnuna getirmişti. Derin bir nefes çekip içine hapsetti kokusunu.