-"Gözlerini aç ve bana bak." Bediz dediğini yaptı. Gülümseyerek ona yaklaştı ve o çok sevdiği gözlerine baktı.
-"Ben sana her zaman bakarım orman gözlüm. Sen yeter ki iste." Tuğrul gözlerini kaçırmadı. Dikkatle ona baktı.
-"Böyle sorumsuzluk yapman hiç hoş değil."
-"Özür dilerim. Sizi korkutmak istemedim. Sadece hava almak istemiştim. Saatin bu kadar çabuk geçtiğini fark edemedim."
-"Kızlar çok endişelendi."
-"Peki sen?" Tuğrul cevap vermeyince Bediz gülümsedi. Ona yaklaşıp gözünün üstünden öpünce Tuğrul'un gözleri kapandı.
-"Seni de endişelendirdim belli ki. Senden de özür dilerim." Tuğrul yutkundu. İçindeki o garip duygular tekrar baş göstermeye başladı ve bu onun hoşuna gitmiyordu. Bediz'e ısrarla olmayacaklarını söylerken şimdi o duyguları hissetmek oldukça saçmaydı. Ama kendine de engel olamıyordu ve ona çekildiğinin farkındaydı. Bu, akıntıya karşı kulaç atan bir yüzücü gibiydi.
Tuğrul hala sessizdi. Sadece onun gözlerinin içine bakıyordu. Bediz onun kararsızlıkla kendine baktığının farkındaydı. O orman gözleri hangi yöne gideceğini bilmeyen kaybolmuş bir yolcuydu.
-"Gamzelim bu kadar kasmana gerek yok kendini. Rahat ol."
-"Yavaş yavaş sana çekildiğimi hissediyorum." Bediz başını yana eğdi masumca.
"Tam istediğim gibi." Sonra gülümsedi. Tuğrul onun o halini görünce dayanamayıp güldü.
-"İşine geliyor seninde."
-"Tabi gelir orman gözlüm. Ben bunun için uğraşıyorum ya zaten. Bana kapıl kaçma diye." Sonra tek gözünü kırptı.
-"Hadi hadi bırak şimdi aşkını haykırmayı falan. Kalk gidiyoruz. Kızlar seni çok merak etti. Eve gidince Ayser senin o dikişlerin söküp tekrar dikecekmiş haberin olsun." Bediz hemen onun koluna girdi ve başını onun omzuna yasladı.
-"Beni o caninin eline bırakma." Sonra yüzünü ona çevirdi.
-"Bırakmazsın değil mi?" Tuğrul onun bu hareketine gülümsedi.
-"Bırakacağım tabi ki. İnsanları öyle habersiz bırakamazsın. Hele bir de yaralı haldeyken. Hem senin ne işin var bu halde dışarıda. Arkadaşım dedin o da yok." Bediz'in gözleri parladı.
-"Sen arkadaşımı mı merak ettin yoksa?"
-"Hayır sadece merakta bırakmana kızdım."
-"Peki inanmış gibi yapıyorum. Kızların haberi olduğuna göre seninle bi kahve içelim mi?" Tuğrul başını iki yana salladı.
-"Eve gitmem gerek." Bediz gözlerini devirdi.
-"Niye? Evde bakman gereken bebeğin mi var."
-"Yapmam gereken ütü, yıkamam gereken bulaşıklar, temizlemem gereken bir ev var daha ne olsun."
-"Bana ayıracak bir kahvelik zamanın yok mu sahiden orman gözlüm." Bediz'in masum bakışlarına karşı Tuğrul dayanamadı.
-"Hemen de masum kedi pozları." Eliyle ilerideki kafeyi işaret etti.
-"Hadi gel şuraya girelim." İkili kafeye girip karşılıklı oturdular. Siparişlerini verdikten sonra Bediz elindeki telefondan iş yerinin kurduğu gruptaki bilgilendirmelere bakıyordu dikkatlice.
-"Ne oldu? Kaşların çatıldı."
-"İşyerindeki grupta yazılanları oluyorum. Sıkıntı var sanırım."
-"Ne zaman işbaşı yapacaksın?" Bediz telefonunun tuş kilidini kilitleyip masaya bıraktı.
-"Önümüzdeki Pazartesi iş başı yapıyorum Gamzeli."
-"Özledin mi?"
-"Evet. Sıkıldım da. Arkadaşlarımı da özledim. Evde oturmak iyi güzel hoş da bir süre sonra sıkıyor insanı."
-"Ne kadar zamandır mağazada çalışıyorsun."
-"Yaklaşık iki yıldır oradayım."
-"İnsanlarla uğraşmak zor. Sabırlı bir insan mısındır?" Bediz güldü.
-"Evet öyleyimdir. Ama bir yerden sonra bazı insanların tavırları can sıkıyor. Mecbur sabretmek zorunda kalıyoruz."
-"Müşterilerin poşetlerini kafalarına fırlatmıyorsundur umarım." Bediz kendini tutamayıp kahkaha attı.
-"Aşk olsun Gamzelim. Ben o kadar kaba bir insan mıyım?" Tuğrul aklına gelen bir şeyle gülümsedi.
-"Bilmem. Elbet görürüz bir gün." Bediz onun dediğine anlam veremese de gülümsedi. Kahveleri geldiğinde bu defa Bediz Tuğrul ile uğraştı. Kendisi gibi o da insanlarla iç içe iletişim halindeydi. Onun da cevabı sabırla alakalıydı. Bazen sınırlar zorlanabiliiyor can sıkıcı olabiliyordu. Fakat sakin kalmak zorunda olduklarının bilincindeydi iki genç.
Kahvelerini içtikten sonra ikili arabaya yürüdü. Tuğrul şoför koltuğuna yerleşirken Bediz hemen onun yanına oturdu.
-"Zaman ne çabuk geçti anlamadım." Bediz yan dönmüş Tuğrul'u izliyordu açıkça. Araba çalışmış akan trafiğe girmiş hala aynı pozisyondaydı.
-"Beni izlemeye devam edecek misin?"
-"Evet. Bu anı dışarıdaki saçma şeyleri izleyerek harcayamam."
-"Dışarıda görülecek harika manzaralar varken ki mesela boğaz manzarası sen tutmuş beni izliyorsun. Sen delisin." Bediz gülümsedi. Fakat o gülümsemeyi Tuğrul araba kullandığı için göremedi ne yazık ki...
-"Emin ol sen çok güzel bir manzarasın. Bir boğaz manzarasından daha fazlasısın Gamzelim." Onun cümlesinden sonra Tuğrul başını ona çevirdiğinde yüzündeki gülümsemeyi görünce yutkunarak önüne döndü ve arabayı kullanmaya devam etti.
Sonunda evin önüne geldiklerinde Bediz o an korkmaya başladı. Zira Ayser camın önünde elinde terlikle bekliyordu. Arabadan inerken canı yanar gibi yüzünü buruşturdu. Tuğrul onun halini görünce hemen yanına gitmiş ve kolundan tutmuştu. Bediz elini onun omzuna koydu. Yüzündeki o acıdan canı yanar gibi buruşmuş surat ifadesini silmeden gözlerine baktı.
-"İyi misin?"
-"Eger beni korumazsan olamayacağım." Tuğrul ona kaşlarını çatınca Bediz sağ kaşını havaya kaldırdı ve evi işaret etti.
-"Ayser beni öldürmek için kapıda pusu kurmuş. Beni bozmadan devam et nolur."
-"Yalan söylemeyeceğim." Bediz'in kaşları çatıldı.
-"Hiç hayatında yalan söylemedin mi sen? Ne olur yani benim için beyaz bir yalan söylesen." Tuğrul'un yüzü bir an kasıldı. Sonra hemen toparlandı. Bediz fark etmedi.
-"Söyleyemem."
-"Acımasız bir Gamzelisin sen." Elini onun omzundan çekince Tuğrul'un omzu üşüdü bir an için.
-"Git. Yardım istemiyorum senden." Bediz yanından geçip gidecekti ki Tuğrul kolunu tuttu.
-"Bana küs gitme."
-"Küs değilim çocuk muyuz biz küselim." Tuğrul derin bir nefes alıp verdi.
-"Anlayabiliyorum artık senin halinden, tavrından. Bozuk atıyorsun bana. Ben bir insanla aramda soğukluk varken ayrılınca hayatıma hiçbir şey yokmuş gibi davranamıyorum." Bediz içinden kahkahalar atıyordu. Ne yani Tuğrul kendisini çözdüyse o da Tuğrul'u çözemezmiydi.
-"İyiyim ben." Tuğrul bir süre onun yüzüne baktı. Sonra derin bir nefes alıp onun kolunu kendi koluna geçirdi.
-"Tamam bozmayacağım seni." Beraber içeri girdiklerinde Bediz yüzünü buruşturarak içeri girinceye Ayser elindeki terliği yere atıp koşarak onu tutmaya gelmişti. Loren ise sırıtıyordu. Biliyordu Bediz'in rol kestiğini. Ayser'in arkasında kaldığı için genç kız fark etmiyordu. Zaten ortamdaki en telaşlı insan da şuan Ayser'di.
-"Ne oldu sana?" Hep beraber içeri geçtiklerinde Ayser Bediz'i koltuğun diğer köşesine yatırdı. Tuğrul mu? Tuğrul ise gülmesini zor bastırarak onun ayak ucunda oturuyordu.
-"Üşüttüm galiba." Bu sıcakta üşüttüm demesine Loren ve Tuğrul hayretle bakarken Ayser inanmıştı. Bediz'e gidip sarıldı.
-"Ah ama ya ben sana dedim. Ben sana dedim kendine dikkat edeceksin, bir yere kıpırdamayacaksın diye." Ayser söylene söylene mutfağa giderken Loren de peşinden gitmiş ikiliyi yalnız bırakmıştı. Tuğrul ona onaylamazca baktı.
-"Kız nasıl üzüldü sana. Yazık değil mi?"
-"Gamzelim yapma ama ya. Merak etme ben onun gönlünü alırım."
-"Bir de üşüttüm diyorsun bu havada." Bediz elini dudaklarına bastırdı ve kıkırdadı.
-"Ama inandı." Tuğrul durdu. Gerçekten inanmıştı sorgusuz sualsiz. O da kendini tutamayıp güldü.
-"Nasıl hipnoz ettiysen artık?"
-"Bir seni hipnoz edip kendime aşık edemedim." Kendinden emin şekilde konuştu.
-"Boşuna uğraşma derim." Bediz'in gözleri kısıldı.
-"Benimle böyle inatlaşınca sana daha çok ilgim artıyor orman gözlüm. Haberin olsun." Tuğrul gülümsedi her zamanki gibi.
"En sevmediğin erkek tipi ne? Söyle ona göre davranayım." Bediz'in hemen beyninde bir ampül yandı.
-"Temas bağımlısı yani sürekli eli benim belimde, beni durduk yere öpen, gezerken elimi sürekli tutan adamlardan nefret ederim." Tuğrul biraz ona doğru eğildi. Gözlerinin içine baktı.
-"Yemezler güzelim." Sondaki söylediği o cümle ile Bediz'in yüzündeki gülümseme dondu kaldı. Zira ona ilk defa bir hitap söylüyordu.
-"Ne dedin ne dedin?" Tuğrul dudaklarını dişlerine hapsetti gülmemek için.
-"Güzelim dedim." Bediz elini kalbinin üstüne koydu.
-"Kalp bu kalp insafsız Gamzeli. Yüreğime indirdin." Tuğrul kendini tutamayıp güçlü bir kahkaha attı. O sırada içeri giren Loren ve Ayser ona şaşkınca bakıyordu.
-"Demek sevgilim olsaydın kalpten giderdin." Ve yerinden kalktı. Kızlara döndü.
-"Bu yaralı deliye göz kulak olun. Şuan şok yaşıyor ama birazdan kendine gelir." Kızların şaşkın bakışları eşliğinde evden giderken Bediz hala eli kalbinde şaşkınca karşısındaki duvara bakıyordu. Güzelim demişti. Normal bir kelime olabilirdi evet ama o lafı gamzeliden duymak zihnindeki duvarların birbirine çarpışmasına sebep olmuştu. Kalbi hızlandı. Ayser elini onun gözünün önünde bir aşağı bir yukarı salladı.
-"Kuzum iyi misin?" Bediz cevap vermeyince Ayser endişeyle Loren'e baktı.
-"Birşey oldu. Baksana transa girmiş gibi boş duvara bakıyor." Loren sırıttı.
-"Tuğrul güzelim diyince transa girdi. Bekle ben onu kendine getiririm." Sağ elini kaldırıp ona göre yavaş ama Bediz için şiddetli bir darbe ile yanağına vurdu. Bediz kaşlarını çatarak Loren'e baktı.
-"Ne yapıyosun sen ya? Yanağım içime göçtü sanki." Eliyle Loren'e vurmaya çalıştı fakat o çoktan kaçmıştı.
-"Ne yapalım. Tuğrul etkisinden çıkman için yapmak zorunda kaldım." Bediz tekrar gülümsedi.
-"Ay Gamzelim ne de güzel güzelim dedi ama değil mi?" Ayser gülmemek için dudaklarını dişledi.
-"Bilmem. Öyle mi olmuş." Bediz gözlerinden kalpler çıkarcasına bakıyordu. Başını aşağı yukarı salladı.
-"Evet öyle oldu." Onun o hali gece boyunca devam etti. Kızlar da birşey demediler. Bir nevi Ayser'in de gazabından kurtulmuştu.
Diğer gün kızlar yine işe gitmiş Bediz için gün yine sıkıcı geçmişti. Arada Tuğrul'a Instagramdan den mesaj atmıştı. Sonra i********: hesabından mesaj atmanın sıkıcı olduğuna karar verip numarasına mesaj attı.
-"Artık resmi olarak ilk sen aradığına göre mesaj atabilirim." Tuğrul anında yanıt verdi.
-"Seni merak ettiğim için aradım. Kendi başımı yaktım desene. :(" Onun üzgün emojili mesajına karşılık Bediz gözü kalpli mesaj attı.
-"Numaran zaten vardı Gamzelim sadece seni bunaltmamak için yazmadım. Ayıp olmasın diye. Ve beni merak etmen de hoşuna gitmedi değil. (✿ ♡‿♡)"
-"Nasıl vardı? Nereden buldun?"
-"Azıcık telefon kurcalamış olabilirim." Onun mesajıyla Tuğrul hemen anladı nereden bulduğunu.
-"Benim numaramı bulman zor oldu mu?" İmayla sormasını karşılık Bediz direk açıkladı.
-"Loren'in telefonu karıştırıp aldım valla Gamzelim."
-"Yaptığın çok ayıp. İnsanların özelini karıştırmak mahremiyet ihlali."
-"Gamzelim ne mahremiyeti kurban olayım. Bizim aramızda gizli saklı bir şey olmaz. Hem ne demişler aşkta her şey mübahtır. Yaptığımdan hiç utanmıyorum." Tuğrul onun mesajıyla gülümsedi. Bu kızın açık sözlülüğü, yalansız dolansız direk herşeyi söylemesi hoşuna gidiyordu.
-"Bak bir de utanmıyorum diyor. Hem o söz savaşta her şey mübahtır değil miydi?"
-"Aslında ikisi de değil ama insanoğlu evirmiş çevirmiş buna getirmiş." İkili bu konuşmayı bir süre daha sürdürmüş ardından göreve gittiği için Tuğrul mesaj atmayı kesmişti.
Günler bu şekilde birbirinin kovalarken Bediz'in dikişler alınmış acısı biraz olsun hafiflemişti. Şimdi evdeki son gününü değerlendirip kızlarla dışarıda gezmeye girmişti. Sahil kenarında Loren'in arkadaşları ile beraber bir kafede oturmuş kahvelerini içiyorlardı. Ama karşısında ona gözlerini dikmiş bakan Loren'in iş arkadaşı Seyit'in varlığı onu rahatsız ediyordu.
-"Sen ne iş yapıyorsun?" Diye soru sorunca bakışlarını ona çevirmek durumunda kaldı.
-"Mağaza sektöründeyim ben. Kasiyerim arada reyoncuyum." Masadakilerin şaşırdığını görebiliyordu. Ne yani canım Loren şirkette çalışıyor diye o da şirkette mi çalışıyor olmak zorundaydı.
-"Aaa öyle mi?" Abartıyla şaşıran sarışın kıza karşı yüzünü şaşkın bir ifadeye bürüdü ve başını aşağı yukarı salladı Bediz.
-"Öyle." İnsanların mesleklerini yarışır gibi göze sokmalarından nefret ediyordu Bediz. Herkes okumak zorunda değildi. Bazıları tercihen okumazdı bazıları ise okumak istese de maddi yada ailevi bir çok sebepten okuyamıyordu. Bediz de bunlardan biriydi. Dedesi ve anneannesinin ne zorluklarla onu liseye gönderdiğini unutmuyordu. İnsanlar kasiyerlik de yapabilir, tekstilde de çalışabilir bir şirkette yönetici de olabilirdi. Kıyaslama yapmak tam anlamıyla saçmalıktı ona göre. Seyit gülümsedi.
-"Memnun musun işinden." Memnun muydu? Evet. Liseden sonra buraya geldiğinde bu mağazaya girmiş ve bir daha da çıkmamıştı. Severek işini yapanlardandı.
-"Evet. Seviyorum işimi." Sarışın burnunu kıvırırken Loren mahçupca ona bakıyordu. Suat isminde orta yaşlarda adamın konuşması ile ona döndü.
-"İnsanın işini severek yapması kadar güzel bir şey yok bence. Mesleğin iyisi kötü yoktur. Sevdikten sonra her türlü sıkıntısı sana vız gelir tırs gider. Bravo valla." Adamın ona hayranlıkla bakması ile Bediz gülümsedi.
-"Teşekkürler." Kahvelerini içerken telefonuna gelen bildirim ile masanın üzerindeki telefonunu eline aldı. Bir mesaj hemde en ummadığı kişiden. Gamzeli'mden...
-"Napıyosun?" Mesajı görünce kaşları hayretle havalandı. Onun mesaj atacağını düşünmüyordu. Biraz uğramaya karar verdi.
-"Kimsiniz?" Tuğrul gelen cevap ile kaşlarını çattı. Ne demek kimsiniz? Numarası onda kayıtlıydı.
-"Ne demek kimsiniz? Bediz ben Tuğrul. Numaram kayıtlı değil mi sende?" Bediz sırıtarak cevap yazdı.
-"Gamzelimin numarası kayıtlı ama sen Gamzelim olamazsın."
-"Niye?:)"
-"Benim Gamzelim bana mesaj atmaz ben ona mesaj atmadığım sürece. Sen o değilsin. Kimsin sen? Kuzeni falan mı?" Şakalaşmaya devam etmesine karşın Tuğrul da hiç bozmadı.
-"Evet kuzeniyim. Telefonunda onu taciz ettiğine dair mesajlar görünce dayanamadım yazdım."
-"Ben onun hastasıyım da birazcık:)(✯ᴗ✯)" Tuğrul gelen mesajla gülmemek için dudaklarını dişlemek zorunda kaldı.
-"Anladığım kadarıyla o sana hasta değil."
-"Zamanla o da olur be kardeşim. O da anlayacak kaderinde benim olduğumu." Tuğrul sonunda dayanamadı.
-"Bediz tam bir delisin biliyorsun değil mi?:)"
-"Evet bir tek ve özel olarak sana deliyim Gamzelim.;) "
-"Ben akıllandırırım seni."
-"Senin adın geçince bile deli oluyorum ben hey yavrum hey."
-"Kendimi mahalle ağır abisiyle konuşuyor gibi hissettim.:)"
-"Ahaha ya tepkini yerim senin şapşal.:-*"
-"Bu sondaki emoji neydi."
-"Öpücük."
-"Seni tutuklamak zorunda kalacağım."
-"Ben sende tutuklu kaldım zaten orman gözlerine eridiğim. Bir kelepçe takman çok da koymaz."
-"Sizin şu mahalledeki müzik çalıp kapınızda serenat yapan çocukla çok mu takılıyorsun sen?"
-"Yoo. Sadece geçenlerde kahve içtik onunla. Neden?"
-"Belli. Onun gibi depresif, melankolik olmuşsun. Her iki mesajından biri platonik aşık mesajları." Bediz başını iki yana salladı mesaj yazarken sanki o görüyor gibi.
-"Hiç de sevmem melankolik olmayı."
-"Öyleyse normal konuşmamıza dönelim. Napıyosun?"
-"Loren'in iş arkadaşlarıyla bir kafede kahve içiyoruz. Sen?"
-"Görevdeyim."
-"Kolay gelsin."
-"Teşekkürler. Neredesiniz?"
-"Bakırköy'de bir kafe tam olarak bilmiyorum neresi olduğunu." Mesajlaşma yazıları normale döndüğünde bile hala sırıtarak cevap yazıyordu Bediz. Seyit'in gözünden kaçmadı.
-"Baya neşelisin." Onun o sözlerinin altında yatan merakı anladı Bediz. Kim olsa anlardı. Bediz anında cevapladı.
-"Sevgilimle konuşuyorum da ondan." Masadaki gözler Seyit'e döndü bir anda. Zira aldığı cevapla yüzündeki gülümseme donmuştu.
-"Yaaa." Ve bu cevabın ardından masada bir daha Seyit'in konuşmaya katılması duyulmadı. Bediz de farkındaydı onun kendisinden hoşlanmaya başladığının. Ama maalesef ki kalbi herkese kapalı bir tek Tuğrul'a açıktı.
Hesaplar ödenmiş masadan kalkılmış vedalar yapılmıştı. Şimdi kızlar dönüş yolunda gecenin analizine yapıyorlardı. Ayser Tuğrul için sevgilim demesini şiddetle kınayan bakışlar atıyorsa da Loren de onun tam tersine Bediz'i pohpohlayan kelimeler söyleyip birbirlerine tezat düşüyorlardı. Bu hararetli tartışma eve kadar sürdü.
Eve girdiklerinde Bediz ikisine iyi geceler dileyerek odasına gitti ve hemen yatıp kendini uykunun en tatlı yerine teslim etti. Sabah uyandığında kendine kahvaltı hazırladı ve mesai saatine kadar evde oyalandı. Nihayet bugün iş başı yapıyordu. Yarası iyileşmiş yerini çirkin bir dikiş izine teslim etmişti. Ömrü boyunca üzerinde o geceyi hatırlatacak kötü bir anı. Aynada bakarken elini yaranın olduğu göbeğinin sol tarafına bastırdı.
-"Seninle barışmam lazım. Ömrümün sonuna kadar bende hep o geceyi hatırlatamazsın." Kendi kendine gülümsedi ve tişörtünü indirdi. Vakit geliyordu. Çantasını alıp evden çıktı ve 15 dakikalık yürüme mesafesini katetmeye başladı. Geçerken de mahalledeki bazı tanıdıklarının onu görüp selam vermesi ile e kaldırıp selamladı. Hatta bazıları ile durup sohbet etti.
Avm'ye girdiği gibi hemen mağazaya geçti. Soyunma odasına gidip çantasını bıraktı. Dolabındaki isimliğini alıp boynuna astı. Mağazanın kendi tişörtünü giydi ve doğruca mağazaya geçti. Kapıdan girdiği anda çalışma arkadaşlarının ona geçmiş olsun dileklerine gülümseyerek karşılık verdi. Kasa bölgesine geçtiğinde kasiyer arkadaşları da ona sarılıp geçmiş olsun diyerek karşıladılar onu. Ve son olarak yöneticileri. Bazıları nasıl olduğunu sorup merak edince olanları anlatmıştı hepsinin şaşkın bakışları altında.
Vardiyası başladığında kasasını özlediğini fark etti. Elleriyle sanki bir insana sarılıyormuş gibi kasasına sarıldı.
-"Nasıl özlemişim kasamı ben ya." Diğer arkadaşları onun haline gülerken karşına gelen müşterinin kaşları hayretle havalanmış bir halde ona ürünlerini vermesini sırıtarak karşıladı. Kendini açıklama gereği duydu.
-"Uzun zamandır yoktum da özlemişim." Kadın ona tebessüm etti ve işlem bitince gitti.
Gelen müşterileri tebessüm ederek karşılaşması bir ara şefi tarafından takdir toplamıştı. Zira önceki zamanlarda bazen asabiyetle tepki verebiliyordu Bediz.
Mağazada gözle görülür bir yoğunluk yoktu. Bediz işi olmadığında reyonlara gidip destek de oluyordu. Bir ara casual erkek giyime de reyonu toplamak için desteğe gitmiş gelince de kasadaki arkadaşı Ezgi'nin onu sırıtarak karşılaması ile kaşları isteksizce çatıldı.
-"Ne oldu?" Cevap olarak masadan elinde mor menekşeli saksıyı alıp ona uzattı.
-"Bu sana geldi." Bediz elinden aldığı saksıyı masanın üzerine bıraktı ve içindeki notu çıkardı.
-'Geçmiş olsun. İlk iş günün kolay gelsin.'
Tuğrul DOĞAN
Bediz kapıyı çaldı. Tuğrul açmadı.
Bediz kapıyı yumrukladı. Tuğrul üstüne şimdiki gibi kapalı tuttu kapıyı. Bediz arkasını döndü Tuğrul kapıyı araladı. O aralanan kapı yeni bir masalın başlangıcıydı belki kim bilir...