Gelen çiçeğin etkisini Bediz'in yüzündeki o gülüşten, gözlerindeki o hayranlık barındıran harelerden anlamak mümkündü.
-"Tuğrul da kim?" Ezgi'nin sorusuyla ona bakarak hülyalı hülyalı cevap verdi .
-"Kendisi benim Gamzelim olur." Ezgi ona imalı imalı bakarken o çiçeklerini kokluyordu.
-"Gamzeli?"
-"Peşinden koştuğum, bana kapılmaktan korkan, beni bıçakladığım zaman hastaneye yetiştiren süpermenim olur kendisi." Ezgi tam tekrar soru soracaktı ki kasaları kapatmaları gerektiğini söyleyen şef ile ikili hemen kasalarını kapatmaya başladılar. El alışkanlığından dolayı dakikalar içerisinde kasalar kapandığında kızlar mağazadan çıkmış soyunma odalarına gidiyorlardı. Bediz elindeki orkide saksısını alıp dolabına koydu. Hemen üzerindeki mağazanın tişörtünü çıkarıp kendi sivil tişörtünü giydi. İsimliğini çıkarıp dolabına astıktan sonra çantası ve saksısını da alarak arkadaşlarına iyi akşamlar diledi ve odadan çıktı. Yüzünde engel olamadığı gülümseme ile avm çıkışına doğru yürüyerek çıktı ve köprüye yöneldi. Tuğrul'dan böyle bir hareket beklemediği için oldukça şaşkınlık yaşıyordu. İlk günden beri uzak dur olmaz diye kendini çekip o kadar alıştırmıştı ki Bediz'i şimdi bu çiçek onda farklı duygular yaratmıştı. Telefonu çıkarıp ona mesaj attı.
-"Gamzelim. Çiçekler için teşekkür ederim." Çok geçmeden Tuğrul'un mesajı düştü ekranına.
-"Rica ederim."
-"Fakat Gamzelim sanki şubedeki arkadaşına gönderir gibi bir mesaj yazmışsın. Biraz daha romantik olabilirdin.ಠ_ಠ " Onaylamaz bakışlar atan emojisini de gönderdiğinde genç adam sırıttı kendi kendine.
-"Devrem sayılırsın zaten." Mesaj gelince Bediz önce kaşlarını çatarak köprünün üzerinde durmuş mesajı anlamaya çalışıyordu. Sonra kendini durduramıyıp kahkaha attı. Mesaj yazmayı bırakıp onu aradı hemen.
-"Efendim devrem."
-"Gamzelim bana güzelim demeni tercih ederim."
-"Arkadaşlarıma güzelim diye hitap etmiyorum. Devrem daha iyi."
-"Öyle mi? Arkadaş demek?"
-"Evet." Bediz sinsice sırıttı.
-"Peki devrem sen nasıl istersen." Bu ani değişimler Tuğrul için şaşırtıcı oldu. Zira itiraz etmesini bekliyordu. Ve açık söylemek gerekirse onun kendisine devrem demesini de sevmemişti.
-"Senin söylemen olmadı sanki." Bediz kahkaha atmamak için zor duruyordu. Sen misin devrem diye tutturan?
-"Yo gayet güzel oldu bencede. Devrem daha bir yakıştı sana. Bundan sonra artık devrem diyeceğim. "
-"Ama-"
-"Ben yoldayım şimdi devrem eve gidiyorum. Yoksa biraz sıkıntı oluyor telefonla konuşmak. Elim kolum da dolu. Sağ olsunlar bizim mağazadaki çocuklar da çiçekler göndermişler. Taşıması zor oluyor."
-"Hıım... Çiçek gönderdiler demek."
-"Evet. Sağ olsunlar." Tuğrul ne diyeceğini bilemeyince Bediz tekrar konuştu.
-"Senin işin vardır şimdi. Sonra görüşürüz devrem. İyi akşamlar."
-"İyi geceler." Telefonlar kapandığında Bediz Tuğrul'un haline gülüyordu. Devrem diyip araya mesafe koyacaktı ama kendisinin hâlâ Gamzelim demesini istiyordu. Yok öyle bir dünya. Bediz başını iki yana salladı.
-"Ah Tuğrul ah. Kiminle dans ettiğini bilmiyorsun. Gerektiğinde yüzüne aşkımı haykırmasını gerektiğinde de geri çekilip senin dediğin gibi devrem demesini de bilirim. Sen misin beni peşinden koşturmaya çalışan. Bakalım kim kimin peşinde koşacak bundan sonra." Çiçeğiyle beraber eve geldiğinde Loren kapıyı açınca gözleri kocaman açıldı.
-"Aaaa çiçek." Bediz sağ elini Loren'e uzattı.
-"Orkide bak bu Loren." Sonra elini çiçeğe uzattı.
-"Loren bak bu da orkide. Tanıştınız artık eve girebilir miyiz?" Loren gözlerini devirdi.
-"Komik miydi?" Bediz kafasını salladı.
-"Evet." Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdiğinde Ayser'in elindeki çaydanlığı oturma odasına götürdüğünü gördü.
-"Hadi gelin çay soğumasın." Bediz kızların kendisini beklediğini görünce başını iki yana eğdi sevinçle. Ayser'e bakıp gülümsedi.
-"Canım manevi annem ya." Saksıyla beraber odasına geçti. Yatağının baş ucunda ki komodin üzerine saksıyı bırakıp dolabına yöneldi. Üzerindekileri çıkarıp şort ve tişörtünü giydi. Odaya geçtiğinde çerez kaseleri büyük sehpanın üzerine konmuş Ayser daha yeni çay koyuyordu. Kendini yorgunlukla onun yanına attı.
-"Çay şuan nasıl güzel geldi anlatamam Ayser'im." Ayser tatlı tatlı ona gülümsedi.
-"Afiyet olsun kuzum." Beraber çaylarını içip çerezlerini yerlerken kapının çalması ile üç kız birbirlerine baktı.
-"Birini mi bekliyorduk?" Diye soran Loren'e karşı iki kız başlarını iki yana salladı.
-"Hayır." Loren aldığı yanıtla yerinden doğruldu.
-"Ben bi bakayım o halde." Hızla yerinde kalkıp kapıyı açtığında binada en yukarıda oturan yaşıtları Feyzayla Ayser ve Bediz yerlerinde toparlandılar.
-"Selam kızlar." Üç kız aynı anda selam verdi.
-"Selam." Ayser kaşlarını kaldırıp Feyza'yı gözleriyle işaret ederek Loren'e sordu. Karşılığında işe dudaklarını büzerek bilmiyorum dercesine bir cevap aldı.
Feyza üst katlarında oturan kendilerinden beş yaş büyük komşularıydı. Okumuyor, çalışmıyor evde kendi halinde takılan bir insandı. Genellikle yakışıklı bir adam görünce kendi adını bile unutan birisi olduğu için kızlar onunla pek muhatap olmazdı. Bediz'in gözleri kısıldı. Gözünün önüne gamzelisi geldi. Gözleri büyüdü. Kesinlikle bu kız orman gözlüsünü görmemeliydi.
-"Nasılsınız? Evde çok canım sıkıldı sizinle biraz dedikodu yapmaya geldim." Ayser ve Bediz göz göze geldi. Bu onların dilinde yandık demekti. Zira Feyza mahallede olan ne varsa duyar, nerede yakışıklı bir adam varsa bilir anlatmadan da duramazdı. Sevgilileri olmuş hatta zamanında iki defa nişanlanıp atmış bir kızdı. Yaşı ilerledikçe çevreden birini bulmaya çalışıp yaşıtları gibi evlenip barklanmak istiyordu. İyi bir kızdı fakat tek sorun yakışıklı bulduğu her erkeğe potansiyel koca gözüyle bakıyordu.
-"İyiyiz sen nasılsın?" Loren'in sorusu üzerine Feyza rahatça yayıldı koltuğa.
-"Nasıl olsun aynı gidiyor." Sonra Ayser'e döndü.
-"Sizin şu gece konserleri olmasa eğlenecek bir şey yok yemin ederim Ayser. Çocuk aşkından helak oldu." Ayser derin bir nefes alma eşliğinde sinirleri başının en tepesinde zıplamaya başlamıştı çoktan. Murat ile ilgili konularda adı geçse bile sinirleniyordu ve sanki çevresindekiler bunu bilerek yapıyordu. Sonra düşündü. Evet bilerek yapıyorlar diye geçirdi içinden.
-"Feyza şu konuyu açma sinirleniyorum."
-"Ay varya bu da bulmuş bunuyor ya. Ne var misi gibi çocuk işte." Loren'e döndü.
-"Murat bana evet dese varya şuan nikahı basardım bunun gibi peşimde süründürmezdim. Bu kız nankör ya." Sonra kendi kendi söylendi.
-"Ah Murat ah. Teklifimi kabul etsen nasıl mutlu olurduk seninle." Ayser kaşlarını çattı.
-"Ne teklifi?" Feyza asık bir suratla ona döndü.
-"Murat'a benimle evlen bırak Ayser'i bak yüzüne bile bakmıyor. Gel evet de. Güzel bir düğün yapalım. Mutlu oluruz dedim. Ama o bana evet demek yerine bana 'benim kalbim Ayser'e ait' dedi." Ayser şaşkınca ona bakarken Loren ve Bediz gülümsedi bilmişcesine.
-"Nasıl yani? Bildiğin Ayser mi dedi Aysel demedi mi?"
-"Yoo Ayser dedi. Tabi sonuna da bu kalp sadece gülüme atar dedi." Ayser durdu, durdu, durdu. Sonra kendi kendine gülümsedi. Gururu okşanmıştı. O gülümseye devam ederken Bediz girdi lafa.
-"Benim ex eniştemin kalbi Ayser'den başkasına yasak. Şansını zorlama sen." Feyza gözlerini kıstı.
-"Seninkini de bilmiyorum sanma. O kimdi öyle? Hii o gözleri neydi o öyle vallahi kalbime iniyordu." Bediz oturduğu yerde dikleşti.
-"Hoppp yavaş gel. Konuşmalarına dikkat et canımız sıkılmasın Feyza." Feyza ondan böyle bir tepki beklemediği için şaşırdı.
-"Sakin ol bu ne sinir böyle."
-"Sen benim Gamzelim hakkında öyle konuşmazsın. O benim. Ona göre konuş."
-"Oyyy tamam tamam sakin ol." Feyza alttan alması gerektiğini biliyordu zira Bediz'in tersi pisti. Sinirlendiğinde gözü bir şey görmeyen bir insan olduğu için Feyza olası bir tartışmada saçının başının yolunmasını istemiyordu. Konu kapandığında Bediz bir daha onunla konuşmamış diğerleri konuşurken o televizyon izlemeyi tercih etmişti. Bir ara telefonu titreyince sehpa üzerindeki telefonuna uzandı. Ekranda gamzelisinden gelen mesaj olduğunu gördü.
-"Eve geçtin mi?" Bediz sırıttı.
-"Geçtim devrem merak etme." Tuğrul gelen mesaj ile gözlerini devirdi. İnadına yaptığını biliyordu ama demeyecekti işte. Söyleme bana bu hitabı dediğinde altında bir şeyler arayacaktı. Tuğrul bunu istemiyordu. Tek bildiği o Bediz'e söylerken normaldi. Ama onun kendine devrem demesi canını sıkmıştı işte. Demesindi.
-"İyi o zaman."
-"Sen ne yapıyorsun?"
-"Görevdeyim."
-"Kolay gelsin devrem.(✿ ♡‿♡) " Gelen mesaja kaşlarını çattı. Hem gözü kalpli emoiji atıyordu hemde devrem diyordu. Bu devrem mevzusuna fena halde takmıştı ama bir kere o söylediği için şimdi söyleme diyemiyordu.
-"Sağ olasın." Dedi ve aralarındaki diyalog bu şekilde sona erdi. Kızlar sohbet etmeye devam ederlerken uyumaya gideceğini söyledi. Hepsine iyi geceler diledi ve odasına gidip uyudu. Sabah yine kalkıp kendine bir şeyler hazırladı. Masaya kahvaltılıkları koyup sucuklu yumurta yaptı ve çayla beraber yemeye başladı. O sırada masanın üzerindeki telefonu titredi. Gönderen: Gamzelim 💜
-"Günaydın." Gelen mesaja bir kaç kez baktı. Tuğrul sabahları ona hiç günaydın mesajı yazmamıştı bu zamana kadar. İçi musmutlu oldu.
-"Günaydın devrem. Sen günaydın diyince günüm aydınlandı resmen.(✿ ♡‿♡)
-"Devrelerimin gününü aydınlatmaya bayılırım." Dedi sinirle. Tabi bunu mesaj olarak yazdığı için Bediz'in anlamasına imkan yoktu.
"'Ne güzel. Öyleyse her sabah günümü aydınlat böyle DEVREMM." Bediz sırıtarak mesajlara yanıt veriyordu. Kendi kendine söylendi.
-"Ah Gamzelim ah. Tükürdüğünü yalayamıyorsun ya nasıl keyif alıyorum bu durumdan anlatamam. Daha çok sinirlenereksin."
-"Tabi ki DEVREM tabi ki."
Konuşma kısa sürmüş ikili işlerine girmişti. Bediz yine üzerine iş kıyafetini giyip mağazada pıtır pıtır işlerini yaptı. Gün içinde bazen kasada hoş, tatlı şeylerde oluyordu. Mağazaya gelen bebeklerin kasada onlara tatlı tatlı bakıp gülmeleri ile Bediz işlem bitince dayanamayıp ön tarafa geçiyor bebekleri kucağına alıp seviyordu kısa süreliğine.
Akşam her zamanki gibi mağazadan çıktı evinin yolunu tuttu. Köprünün oraya geldiğinde bir anda karşısına çıkan Murat ve arkadaşları ile korkuyla geriledi. Zira boşluğuna denk gelmişti. Neredeyse kalbi ağzına geliyordu. Parmağını damağına koyup çekti.
-"Ay Murat ödümü patlattın ya."
-"Korkma baldız korkma. Seni korumak için buradayız." Bediz onun arkadasındaki arkadaşlara bakınca Murat durumu anladı hemen. Onlara döndü.
-"Koçum gerisi bende. Eyvallah sağ olun."
-"Eyvallah." Diye cevap veren ikili hemen oradan uzaklaştı. Murat Bediz'e döndü.
-"Şimdi oldu mu?" Gülerek söylemesine karşı Bediz de sırıttı.
-"Oldu." Beraber mahalleye doğru yürümeye başladılar.
-"Nasıl gidiyor iş."
-"Güzel ama tek sıkıntısı bacaklarımın ağrıması." Murat güldü.
-"Doğaldır. Haftalardır evdesin. Bir kaç güne alışır bacakların ağrımaz."
-"İlk işe başladığım zamanlar gibi Murat ya. O zamanlarda tuzlu suda bir iki saat bekletmiştim geçmişti."
-"Yine öyle yap."
-"Eve gideyim yapacağım. Olacak gibi değil." Murat derin bir nefes aldı.
-"Benimki nasıl?"
-"İyi iyi. Asabi asabi dolanıyor her zamanki gibi." Murat iç çekti ve güldü.
-"O haliyle de çok güzel."
-"Feyza sana evlenme teklifi mi etti?" Murat aniden durdu. Kaşlarını çatarak Bediz'e baktı.
-"Sen nereden biliyorsun?"
-"Feyza söyledi. Üstelik sadece bana değil Ayser'e de söyledi."
-"Ne tepki verdi?" Bediz onun yüzünü inceledi. O gözler ondan güzel şeyler duymayı istiyordu. Bediz yalan söylemeyecekti.
-"Önce kaşlarını çattı. Sonra Feyza senin ona söylediklerini Ayser'e de söyleyince aptal aptal gülümsedi." Murat inanamazca baktı.
-"Ne yaptı ne yaptı bir daha söyle."
-"Mutlu oldu." Murat durdu bir süre. Ardından Bediz'i kucağına çekip kendi etrafında döndürdü
-"Allahhh. Baldız Allah ne muradın varsa versin senin." Bediz güldü.
-"Amin amin." Dedi hülyalı ses tonuyla.
Murat onu bıraktıktan sonra içinde bastıramadığı heyecanıyla Bediz'e eşlik etti eve kadar. Sonra iyi akşamlar dileyerek kapıdan ayrıldı. Bediz kapıyı çaldığında Ayser karşıladı onu.
-"Hoşgeldin güzelim."
-"Hoşbuldum Ayser'im."
-"Aç mısın yemek hazırlayayım mı sana?"
-"Yok değilim ama çay varsa içerim."
-"Geç Hadi içeriye. Lorenle çayı demledik seni bekliyorduk zaten." İçeri geçtiğinde hemen eşyalarını bırakıp banyoya geçti. Lavaboda elini yüzünü yıkayıp salona geçti.
-"Üzerini değiştirseydin rahat rahat otururdun."
-"Çay içeyim banyoya gireceğim zaten. O yüzden değişmedim Ayser'im." Ayser başını olumlu anlamda sallayıp bardağa çayı koyup ona uzattı.
-"Al bakalım."
-"Teşekkürler."
-"Afiyet olsun balım." Üç kız çaylarını bir güzel içerken Bediz'in gözleri Loren'e takıldı. Gözleri kısmış ona bakıyordu.
-"Loren niye beni öldürecek gibi bakıyorsun."
-"Yok öldürmek değil de bugün de elinde çiçekler ile gelir misin diye merak ettim o yüzden baktım." Bediz kahkaha attı.
-"Bugün benim Gamzeli göndermedi."
-"Bir daha da göndermez."
-"Ben zaten bunu gönderdiğine şaşırdım ve hala şaşırıyorum. Ama dur sen ben yine o çiçeği ondan alacağım."
-"Benim ümidim yok vallahi güzelim."
-"Benim var ama. O gamzeli paşa paşa yine mağazaya çiçek gönderecek. Hemde gül. Bediz demişti dersiniz." Ayser ve Loren Bediz'e güldü. Loren konuştu.
-"O nasıl olacak. Çocuk geçmiş olsun anlamında çiçek göndermiş hemde asker arkadaşına gönderir gibi not yazmışken." Bediz bilmişce gülümsedi.
-"Hayırlı işler hayatım diye not yazıp kırmızı gül gönderecek. Henüz benim farkımda değil ama olacak. Olduğu zamanda bunları yapacak ahanda buraya yazıyorum." Sehpanın üzerine hayali çizgi çekerken Ayser anaç bir tavırla ona bakıp uzandı ve yanağından öptü.
-"Ama üzülme sakın bu süreçte. Tamam mı?" Bediz yutkundu ve sonra o Ayser'e şefkatle baktı.
-"Beni kimse üzemez Ayser'im merak etme."
Üç kız çaylarını içip ortalığı topladıktan sonra Bediz dolabından şort takım ve iç çamaşırlarını çıkarıp yatağın üzerine bıraktı ve banyonun yolunu tuttu. Kendini ılık suyun altına bırakıp bir güzel temizlendikten sonra havluyu vücuduna sarıp odasına geçti. Üstünü giyinip saçlarını kuruttu ve kendini yorgunlukla yatağa bıraktı.