Birkaç Gün Sonra

879 Words
Birkaç Gün Sonra... Kalın perdelerden sızan gün ışığı salonu güçlükle aydınlatırken, Duru, kanepeye yayılmış, tavanı izliyordu. Son günlerde kendini iyice salmıştı. Pijamalarını değiştirmemiş, saçlarını taramamış, yemekleri çoğunlukla ıvır zıvırla geçiştirmişti. Zihninin içinde sessizce, ama ısrarla Alihan’a geri dönme düşüncesiyle savaşmıştı. Alihan’ın art arda gelen mesajlarına, cevapsız çağrılarına, eve gelip kapıyı deli gibi çalışlarına... Hiçbirine geri dönmemişti. Duru, telefonun ekranında son gelen mesaja baktı. Yine ondandı. "Alihan: Bir şans daha verelim Duru. Lütfen." Gözlerini kapattı. Artık bu süslü cümlelere karnı toktu. Alihan büyümeyen bir çocuktu. Ne olacağını gözü kapalı biliyordu. Alihan ilk bir kaç gün ona iyi davranacak, onu değiştiğine inandırmaya çalışacak ama ilk fırsatta o eski, bencil kişiliğine geri dönecekti. Duru birden, artık tavanı izlemekten ve onu düşünmekten sıkıldığını fark etti. Hayata dönmeliydi. “Yeter artık,” diye mırıldandı. “Gerçekten yeter.” Hızla ayağa kalktı. Üzerindeki lekeli, bol pijamayı çıkardı. Salondaki boy aynasından kendisine baktı. Saçları iyice uzamış, uçları kırılmıştı. Teni soluk, gözleri yorgundu. Ama artık böyle olmayacaktı. Toparlanacaktı. Hak etmeyen bir erkek için yeterince yas tutmuştu. Bir şeylere yeniden başlamanın zamanı gelmişti. Uzun zamandır hissetmediği türden bir hevesle banyoya yöneldi… Tazelenmek ve yeniden başlamak için... Büyük bir hevesle duşa girdi. Duşta su omuzlarından boynuna süzülürken, sanki üzerindeki ölü toprağı da akıp gidiyordu. Uzun uzun duş alıp, saçlarını da güzelce köpürttükten sonra duştan çıktı. Kendini şimdiden daha iyi hissediyordu. Dolabından temiz bir kot ve göbeği açık kısa bir crop seçti. Giyinip, saçlarını salaş bir şekilde topladı, hafif bir ruj sürdü. Aynaya bir kez daha baktı. İyiydi. Çok daha iyiydi. Cüzdanını ve telefonunu alıp evden çıktı. Hedefi belliydi: Yeni başlangıçlar ve tabi ki de kuaför... ... Kuaförden içeri adım atar atmaz burnuna dolan aseton ve saç spreyi kokusu ona içeri girer girmez iyi hissettirmişti. Uzun zamandır evden çıkmamıştı. Şansına içeride fazla müşteri yoktu. Kuaförü onu hemen boş bir koltuğa aldı. Saçlarının uçlarını bakıp, “Biraz kesip, şekil verelim. Biraz da bakım yapıp uçlarındaki kırıkları alalım, ne dersin?” dedi gülümseyerek. Duru aynada kendine baktı. “Sadece uçlarından alın ama. Kısalsın istemiyorum.” Kuaförü saçlarını kesip, kırıklarını alırken Duru kendini tazenlemiş hissediyordu. Saçına kısa bir fön çekildikten sonra tırnaklarına baktı. Oldukça bakımsızdı. Eskiden her pazar, bir ritüel gibi kendine renk renk oje sürer, cilt bakımı yapar, kendini şımartırdı. Şimdi ise eskimiş ojesini bile çıkarmaya üşeniyordu. Saçı bittikten sonra manikür masasına geçti. Genç bir kız gülen bir yüzle “Ne renk yapalım?” diye sordu. Duru tereddüt etmeden “Sade ama şık bir renk olsun.” dedi. Genç kız tırnaklarındaki oje kalıntılarını temizleyip, sedefli beyaz bir rengi, özenle tırnaklarına sürdü. Genç kızın işi bittiğinde tırnakları gerçekten de güzel ve temiz görünüyordu. Kuaförden çıktığında Duru’nun özgüveni ve her zamanki ışıltısı geri gelmişti. Saçını ve manikürünü yaptırmak ona iyi gelmiş, tazelenmişti. Ama en önemlisi, artık toparlanmaya karar vermişti. Hafifçe başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Uzun zaman sonra ilk defa “Her şey güzel olacak,” diye düşündü. Yol üstündeki markete uğradı. Birkaç meyve, biraz kahve, süt, ve ekmek aldı. Kasaya geldiğinde kartını uzattı, şifreyi girdi. “Ödeme reddedildi” yazısı ekranda belirince kasiyer nazik bir tavırla, “Kartınız reddedildi,” dedi. Duru hafif bir utanmayla başını salladı. “Tamam, bir saniye,” dedi ve cep telefonunu çıkardı. Tam o sırada telefonuna mesaj geldi: "Kart limitiniz dolmuştur." Kartını cüzdanına sokup, yanındaki nakitten parayı öderken oldukça az parasının kaldığını fark ederek endişelendi. Ödemeyi yapıp marketten çıktığında telefonu çalmaya başladı. Ekranda beliren numaraya baktı. Kayıtlı biri değildi, İçinden “İnşallah Alihan değildir...” diyerek telefonu açtı. “Duru Hanım merhaba, iyi günler. Milli Savunma Bakanlığı Personel Dairesinden arıyorum. Yaptığınız başvuru değerlendirilmiştir. Geçici hemşire statüsünde işe başlamaya uygun görüldünüz. Başvurunuza istinaden pazartesi günü İstanbul Atatürk kışlasında işe başlayabilirsiniz...” Telefondaki ses işle ilgili diğer detayları aktarırken Duru şok olmuş bir sevinçle sessiz kaldı. Beyni bir yandan dikkatle söylenenleri dinlerken bir yandan da delice seviniyordu. "Sonunda..." diye düşündü. "Sonunda bir işim olacak." O sırada telefondaki ses bir anlığına duraksadı, “Evet hanımefendi, eğer soracağınız bir şey yoksa detaylı evrak listesini size mail olarak da ileteceğiz. İyi günler” Duru adamı sonuna kadar dinleyip, sesine yansımasına engel olamadığı bir heyecanla “Yok, çok çok teşekkür ederim!” deyip telefonu kapattı. Bu haber tam zamanında gelmişti. Parası bitmiş, kart limitleri dolmuştu. Sevinçten dans ederek apartmana girdi. Eve vardığında kapıyı hızla açtı. Ayakkabılarını aceleyle çıkarıp dans etmeye devam ederek mutfağa yöneldi. Elindeki poşetleri tezgâha bıraktı. Kahve paketini açarken şarkı söyleyerek telefonunu eline aldı ve Serra’ya mesaj attı: “Pazartesi işe başlıyorum!” Serra’dan neredeyse anında gelen cevap onu güldürdü: “Atıyorsun!!!” Duru, mutfağın ortasında durup o mesaja bakarken gülümsedi. "Ayrıntıları akşam konuşuruz," yazdı. Ardından şarkı söylemeye devam ederek, keyifle aldıklarını yerleştirmeye koyuldu; sütü dolaba yerleştirdi, ekmeği rafa koydu, elma ve muzları meyveğe koydu. Aldıklarını yerleştirirken “Sonunda…” diye düşündü. "Sonunda hayatında herşey gerçekten yoluna giriyordu..." O gece Duru, uzun zaman sonra ilk kez güzel bir uyku çekti. Alihan hâlâ mesaj atıyor muydu? Evet. Ama onu umursuyor muydu? Kesinlikle hayır. Çünkü artık yeni bir başlangıç yapmıştı. Bu sefer onun saçmalıklarına bu yeni başlangıcı da bok etmemeye kararlıydı. Aklında halen soru işaretleri vardı; Belki askeriye gibi ciddi bir kurumda çalışmak zor olurdu. Belki insanlar mesafeli ve sıkıcı olurdu, ortam ona farklı gelirdi… Ama omuz silkti, ne olursa olsun diye düşündü, şimdikinden daha iyi olacağı kesindi. Ve ne olursa olsun diye düşündü, bu hayatın onun için harika bir zamanlamayla sunduğu en güzel fırsattı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD