TANITIM
Kan davası hayatımı hiç beklemediğim bir anda mahvetmişti. Ailemin zoruyla, doldurmasıyla sevdiğim kadından kopup hiç tanımadığım bir kadınla nikahım kıyılmıştı.
Ben başka bir kadını seviyordum, o da beni çok seviyordu. Bir anda tüm hayatımız değişmişti, benim geri kalan ömrüm için ailem kararlar vermeye başlamıştı.
İmam nikahı kıyılmıştı ve kıyılırken hiçbir şey duymamıştı kulağım, hiçbir şey görmemişti gözüm. Şu an bile aklımda sadece hiç tanımadığım kadını üç kez karım olarak kabul ettiğim vardı.
Gerdek odasına girdiğimde hayatımın mahvolmasına sebep olan kişinin bedeninin yatakta tir tir titrediğini gördüm. Onu görmek sinirlerimi heba ederken nefretle yürüdüm ona doğru.
Hayatı mahvolan bendim, ama karşımdaki kişi daha fazla tepki gösteriyordu! Öfkeyle tam önünde durup bağırdım.
"Şu lanet titremeni bırak! Aç şu kafandaki duvağı, aç ki hayatımı mahveden sureti aklıma işleyeyim!"
İlk başta açmadı, daha sonra yavaşça açtı yüzünü. Öfkeyle kim olduğunu görmeyi bekliyordum, ama beklediğim kişi asla o değildi.
Gördüğüm yüzle gözlerim irice açıldı, dolu gözleriyle bana bakan kıza bakıyordum. O şaşırmışa benzemiyordu, ama ben...
Bana kan davası için çocuk gelin getirmişlerdi, küçücük bir gelin...
Daha şaşırtıcı olan kısımsa bu çocuk gelinin benim okulumdaki en başarılı öğrencim Selvi olması idi!
"Selvi?" derken sesim titremişti. Ailem ne yapmıştı, bunu bize nasıl yapardı?
"Öğretmenim," diye fısıldarken gözünden yaşlar akıyordu. Korktuğu çok belliydi. Birkaç gün önce benimle gülümseyerek konuşan öğrencim şimdi benden deli gibi korkuyordu.
Bu evlilik sandığımdan çok daha tehlikeliydi, çok daha fazla...