Akif'in bana olan ilgisine inanıyordum. Belki de inanmaya ihtiyacım vardı. Beni kolları arasında uyuttu. Sabaha karşı uyanıp onu izledim. Büyük bir cevher gibiydi, dokunsam hırsız deyip beni hapse tıkayacak Yüzüne dokunmak istedim, koynuna girip yok olmak.
Kalbimin en derinine iniyordu, Akif. Gözlerim doldu. En son sevdiğim dediğim adamın yaptıkları geldi, aklıma. O zaman hissettiğim acıyı anımsadım. Kemiklerim acıdı, kalbim yandı. Gözümden süzülen yaş Akif'in koluna aktı. Acı iliklerime doğru aktı.
Tarık, üniversitenin ilk yıllarında tanımıştım onu. Sevgisine inanmıştım. Cahillik etmiştim. O da tıpkı Akif gibi beni delicesine seviyordu. İnandım, aşkına.
İlk yıllar çok iyiydi, her şey. Sonra Sadun bey konferanslara geldiği zamanlar. Ona olan hayranlığımdan rahatsızlık duymaya başladı
