bc

MAFYANIN ZORAKİ GELİNİ +21 🔥

book_age18+
4.4K
FOLLOW
48.0K
READ
dark
love-triangle
family
HE
fated
forced
opposites attract
friends to lovers
mafia
drama
bxg
kicking
city
musclebear
love at the first sight
addiction
like
intro-logo
Blurb

DİKKAT +18 SAHNELER İÇERİR. 🔞🔞

Bir can kurtardığını sanmıştı…Ama aslında kendi özgürlüğünü elleriyle teslim etti.👑 O, ölümün kıyısından kurtardığı adamın şimdi zoraki gelini.👠 Bir mafya tarafından sahiplenildi.🔫 Kaçamadı. Direndi. Sonra… boyun eğdi.Ama boyun eğmek, teslim olmak mıydı?Yoksa kalbinin bile bile esir düşmesi mi?“Seni kurtardığım o gece, aslında kendimi sana zincirledim.”

chap-preview
Free preview
İlk Karşılaşma
Zahir Sungurlu Bu üç olmuştu... Düşmanlarım her defasında nokta atışı yerimi buluyorlardı. Artık emindim, aramızda bir hain vardı. Gaza köklerden bir taraftan dikiz aynasından peşimdeki aracı izliyordum. Hızla ekranı kaydırıp sadık'ı aradım. "Alo, abi?" "Aramızda bir hain var!" Direksiyonu ani bir manevrayla sağa kırdım. "İlgileniyorum hemen abi." "Sakın öldürme! Geldiğimde o piçin dilini ellerimle koparacağım!" Son sözümle birlikte silah sesleri patladı. Camlar çatırdadı, kurşunlar aracın kaportasına gömülüyordu. Zehir gibi bir geceydi. "Abi! destek gönderelim mi!?" "Sana dediğimi yap, burayla ben ilgilenirim." Sadık'ın cevabını bile beklemeden aramayı sonlandırdım. ileri de bir kavşak vardı. Sağ taraf, şehrin içine giriyordu; sol ise karanlığa gömülmüş ormanlık... İşlerini ormanlık alanda bitirebilirdim fakat gözüm bir anlığına konsola kaydı. "Nasıl olur...?" Depoyu daha sabah fullemiştim. Bizzat kendim ilgilenmiştim. Demek ki her şey planlıydı. Kavşağa yaklaştığımda direksiyonu bir anda sağa kırdım. Araba hızla sağa döndü. Bir yüz metre kadar daha ilerledim ama motor titremeye başlamıştı. Sadece el frenini çektim, kapıyı tek hamlede açıp dışarı fırladım. Ayağım sert zemine basar basmaz koştum. Kaçmak asla lügatımda yoktu ama bu başkaydı. Babamdan kalan koltuğa oturduğum günden beri hayat böyleydi. Birçok düşmanım olmuştu ama hepsinin işini bitirmiştim. Şimdi ise kimliği belirsiz yeni bir düşmanım peydah olmuştu. "seni de bulucam oğlum! Çıktığın o deliğe seni geri sokmazsam, bana da Zahir Sungurlu demesinler!" Şehrin girişine yaklaştığımda, yol kenarında ışıkları açık lokanta dikkatimi çekti. Hiç düşünmeden içeri daldım. İçerisi bomboştu. Ne garson vardı, ne de müşteri... Masalar boş, sandalyeler ters çevrilmiş. Ama ışıklar yanıyordu. Tam o sırada bir ses duydum, arka taraftan geliyordu. Ofis mi, depo mu, ne boksa… Kapıya yaklaşıp hızla açtım. Odanın tam ortasında elinde masa örtüleriyle bir kadın vardı. Beni görünce öylece donakaldı. İlk dikkatimi çeken, yüzü oldu. Ela gözler... Sivri kalkık bir burun... Estetik mi, doğuştan mı bilmem ama tam kararında. Peki ya dudakları, kıpırdamasa da, “konuşsa sesinin nasıl çıkacağını bilirim” dedirten cinsten. Gözüm ister istemez aşağıya kaydı. Garson elbisesi… Dar, siyah. Kumaşı kalitesiz ama üzerinde nasıl durduğunu gördüğümde kumaş falan umurumda değildi. Bel hizasında bittiği için, bacakları açıktaydı. Teni parlak ve pürüzsüz. Uzun değil ama kıvrımlı. Ayakta dikilirken bile şekilli bir vücuda sahip olduğu belli. Peri masalından fırlamış gibiydi. Hızla kafamı sallayıp kendime geldim. Adamlardan kaçıyordum, düşündüğüm şeye bak. Dışarıdan seslerde gelmeye başlamıştı. kapıyı kapatıp kadına yaklaştım. "Beni sakla..." Söz ağzımdan dökülürken kendimden tiksinecek gibiydim. Koskoca Zahir Sungurlu bir kadından yardım istiyordu. Ama dışarıdaki ayak sesleri yaklaşırken, başka çarem yoktu. Kadının gözlerinde önce bir boşluk oldu. Sonradan algılamış olacak ki hemen harekete geçti. Ne yaptığını anlamam birkaç saniyemi aldı. Sanırım bende de algı problemi başlamıştı. Önce gömleğime uzandı. Tuttuğu gibi çekti üzerimden. “Ne yapıyorsun sen?” demeye kalmadan beni bir kenara ittirdi. Sanki ezberinde olan bir planı uyguluyordu. Gömleğimi koltuğun arkasındaki boşluğa sıkıştırdı. Bakışları ciddiydi. Sanki ölümle pazarlık ediyordu. “Saklanmak istiyorsan... bu şekilde olacak,” der gibi. Gözlerim bacaklarına kaydı. Siyah kısa elbisenin altında çıplak teni gölgelere rağmen parlıyordu. Gömleğinin önünü iki eliyle açtı. Sütyen takmıyordu. Tenine düşen ter damlaları kadar hızlıydı her şey. “Ne—” Tüm cümle ağzımda kaldı. Çünkü kadın beni koltuğa doğru itip kucağıma oturdu. Bacaklarını iki yana açmış, kalçalarıyla tamamen üzerime yerleşmişti. Vücudu sıcaktı. Teninin dokusu... keskin bir bıçak gibiydi. Kapı tam açılırken dudakları dudaklarıma yerleşti. Dudaklarında öyle bir ateş vardı ki, kurtulmak istemedim. Ellerim daha önceden yerini biliyormuş gibi kalçalarına yerleşti; Dolgun ve sıkıydı. Kapı açıldığında biri girdi. Kucağımdaki kadın hiç bozmadan öpüşmeye devam etti. Şuan aklım tamamen kadındaydı. Sertleşmeye başlamıştım, en olmaması gereken yerde. Sikeyim böyle işi. İçeri giren adam yarım adım attı ve hiçbir şey demeden geri çıktı. Ben hâlâ kucağımda nefes nefese oturan bu kadına bakıyordum. Konuşamuyorduk ama bedenlerimiz hâlâ temas halindeydi. Altımdaki sertlik beni fena zorluyordu. Tam şu anda bu kadına sahip olmak istiyordum. Dayanamayıp dudaklarına eğildiğim sırada parmaklarını dudaklarıma kapattı. “Sakla, dedin... sakladım.”Ne devamını istiyordu ne de özür diliyordu. Sonuçta bana sormadan öpmeye çalışan oydu. Biraz mahcubiyet hissedebilirdi. Ama o hissiz bir ruh gibiydi. “Devamı yok, hadi git şimdi” diye ekledi. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu ama geri çekilmekte kararlıydı. Sonra, kalçalarını hafifçe oynatıp üzerimden kalkmaya çalıştı. “Siktir git… şimdi mi prensese bağladın? Tenin hâlâ elimin altında yanıyor.” Mırıldandığım sırada, “Bir şey mi dedin?” Ela gözlerini gözlerime dikmiş, bir yandan da gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Az önce ona daha fazla dokunmadığım için kendime küfürler savuruyordum. "Sakladığın için sağol." Hiçbir şey demedi. Koltuğun yanına yaklaştı ve gömleğimi yüzüme fırlattı. Sanırım bu kibarca "siktir git" demekti. Gözlerimi ondan hiç ayırmadan gömleği elime aldım. Tek tek düğmeleri iliklemeye başladım. Ela gözleri üzerimde her hareketimi izliyordu. Gömleğimi ilikledikten sonra, koltuğun yanına bıraktığım askılı kemer yeleğini elime aldım. Kollarımdan geçirip göğüs hizasında kavrayıp yavaşça taktım.Tüm bu sırada gözüm bir saniye bile gözlerinden kaymadı. Önümdeki sertliği görmesine rağmen onun da gözleri üzerimdeydi. Ben sana yapacağımı bilirdim de... “Bir dahaki sefere saklamam.” Sesi düzdü ama içinde ince bir tehdit gizliydi. Kabul ediyorum… kadının duruşu çok ateşli ve etkileyiciydi. Ama beni tanımıyordu... Gömleğimin yakasını düzeltip adımımı ona doğru attım. “Kaderin işi belli mi olur?” dedim. “Belki... bu sefer ben seni saklarım.” Gözleri bir an kısıldı ama bir şey demedi. Ben hâlâ bir şeyler söylemesini beklerken… Telefonum titredi. Elimi yavaşça cebime attım, gözlerim hâlâ ondaydı. Sadık: Abi adamı bulduk. Öldürmekten vazgeçmiştim. Bu gece için ona hem teşekkür etmeyi, hem de kemiklerini tek tek kırmayı planlıyordum. Lina Aydan Bu sabah içime doğmuştu zaten bir gariplik olacağı. Patronum beni kovmuştu. Sebebini ise bilmiyorum. Öldü parasına çalıştırıp sigorta bile yapmamıştı. Bu şehirde artık daha fazla da kalmak istemiyordum. Okumak için gelmiştim ama hayat beni okumak dışında her yere savurmuştu. Memleketime geri dönmenin zamanı gelmişti, son olarak eşyalarımı toparlayıp çıkıp gidecektim. Mekanda kimse kalmamıştı. Dinlenme odasındaki dolaba masa örtülerini yerleştirip çıkacaktım. Kapının birden açılmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Karşımda ki adam mitolojiden fırlamış Yunan tanrısı gibiydi. Kaslı vücudu ve değişik bir tarzı vardı. Gömleğinin üzerine taktığı kemer yeleği, çekici bir hava katmıştı. "Beni sakla..." Duyduğum an neye ugradığımı şaşırdım. Koskoca yaklaşık 1.90 boylarındaki olan adam benden yardım istiyordu. Dışarıdan ayak sesleri de geliyordu. Ciddi bir şeyler dönüyordu. O an aklıma bir şey gelmedi ve ben hızla adamın gömleğini çıkarıp soydum. Bu koca adamı saklayacak yerim yoktu ama dikkat dağıtabilirdim. Adamı koltuğa ittim. Kendi üzerimdeki gömleğin birkaç düğmesini açıp bir omzunu açıkta bıraktım. Kimse yok diye sütyen takmamıştım, içimden kendime küfürler etmeyi de ihmal etmiyordum. Kapı açılmadan hemen önce kucağına oturup dudaklarına yapıştım. İlk başta amacım sadece dikkat dağıtmaktı. O yüzden plan basitti: Kucağına otur, dudaklarına yapış ve adamın yüzü görünmesin. Ama hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı. Kalçalarım onun bedenine tam oturduğunda bir an nefesim kesildi. Bildiğin vücut değil, taş gibiydi. Vajinamda hissettiğim sertlikten bahsetmiyorum bile. Dudaklarına dokunduğumda bende yanmaya başlamıştım. Ve o ateş sadece dışarıdan gelen tehlikeden değilmiş gibi hissettirdi. Dudakları yumuşaktı ama öpüşmesi sertti. Nedensizce daha fazlasını istedim. Dikkat dağıtmak isterken kendim dağılmıştım. Koltuğun içine sokmayı deneseydim keşke... Kapı kapandığında buna bir son vermem gerektiğini düşündüm. Ama altımdaki adam bana hiç yardımcı olmuyordu. Bıraksam burada beni becerecekmiş gibi bakıyordu. Tekrar dudağımı öpeceği sırada parmaklarımı dudağına yerleştirdim. Durması gerekiyordu ve bir an önce gitmeliydi. Yavaşça kalçalarımı ondan çekip ayağa kalktım. Koltuğun arkasına sıkıştırdığım gömleği çektim ve suratına fırlattım. ”Kibarca git artık" demiştim ama anlar mı onu kestiremiyordum. Sanırım git artık dediğimi anlamıştı. Gömleğini giyerken bir an bile gözlerini üzerimden çekmedi. O çekmiyorsa eğer bende bakabilirdim. Bacağının arasına bakmamaya özen göstererek gözlerimi yüzünden ayırmadım. Sadece bu adamla ilgisi yoktu. Yıllarca içimde bastırdığım duygular bir gece de ortaya çıkmıştı. Tamamen hormansal bir durumdu. "Bir dahaki sefere saklamam." Ortamdaki sessizliği bozmuştum. Adını bile bilmediğim bu adam, hiç beklemediğim bir cevap verdi. “Kaderin işi belli mi olur?” dedi. “Belki... bu sefer ben seni saklarım.” Yüzünde ki şeytani gülümseme de neydi? Bir şeyleri planlamış gibi ama adına kader diyecekmiş gibi bakıyordu. Bu adama yardım ettiğime şimdiden pişman olmuştum. İlk defa kovulduğum için sevinmiştim. Memleketime gidersem eğer bu adamla bir daha asla karşılaşmazdım.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
223.6K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
520.9K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook