Tuncay'dan Elimdeki not kâğıdı parmaklarımın arasında titriyordu. Sanki yazılı birkaç satır değil de, kalbimin tam ortasına saplanmış bir bıçaktı. Her kelime, onun sesini taşıyormuş gibi yankılandı zihnimde. Haber verme fırsatım olmadı.Ne demekti bu? Fırsat mı? Zaman mı? Yoksa sadece istek mi yoktu? Ayaklarım bedenimi havada tutmakta zorlanıyordy. Boş evin sessizliği kulaklarımda uğuldayan bir yalan gibiydi. Her köşe, her eşya, onun varlığını hatırlatırken aynı anda yokluğunu da bağırıyordu. Kanepeye oturdum, ellerim dizlerimde, gözlerim yerdeydi. İçimde tuhaf bir soğukluk vardı,ne bir öfke patlaması, ne de gözyaşı... Sadece tarifsiz bir boşluk. Telefon elimdeydi hâlâ. İstemsiz, tekrar tekrar aradım. Cevap yoktu. Kapalıydı. Kapanan bir telefon değil, bir hayat gibiydi sanki. İçimde hâlâ

