bc

LAL

book_age16+
688
FOLLOW
2.0K
READ
possessive
kidnap
goodgirl
brave
confident
twisted
mystery
city
secrets
whodunnit
like
intro-logo
Blurb

Alevler içinden kurtarılmış iki hayat.

Biri yüreğinde hissettiği yangından kaçarken biri canını kurtarmaya çalışan iki insan.

Kadın yangındı. Adamı bir bakışıyla cayır cayır yakardı.

Adam yüreğini kilide vurmuş buzlu kapılar ardına saklamıştı.

Aşk iki farklı insanı nasıl bir araya getirirdi?

Ya da o aşk yeterli miydi her şeyi görmezden gelmeye?

İki aşık birbirine lal olursa nereye varırdı bunun sonucu?

O zaman Vera' nın da dediği gibi  "Bu ne içinden çıkılmaz bir işmiş arkadaş!" Diyebilir miydik hep birlikte?

Aşk sen ne içinden çıkılmaz bir şeysin arkadaş!

chap-preview
Free preview
Alevlerin Arasından
Arabanın durmasıyla kapalı olan gözlerimi açıp etrafa baktım. " Geldik efendim. "  Kapım evimizin kahyası Şükrü tarafından açılırken derin bir nefes alıp yorgun bedenimi yana çevirip kenara bıraktığım dosyaları ona uzattım . " Hoş geldiniz Aral bey. " " Hoş buldum Şükrü ev halkı uyandı mı? "  " Evet efendim yemek odasında kahvaltı yapıyorlar. " kafamı aşağı yukarı sallarken evin merdivenlerini çıkmaya başladım. "Dosyaları çalışma odasına bırakıver sana zahmet, duş alıp Fırtına'nın yanına gideceğim. Seyis hazırlasın haber verin de." " Tamam hemen haber veriyorum." cebinden telefonunu çıkartırken kapıdan girip odama yöneldim. İş yoğunluğundan evin yolunu zor buluyordum ama biraz olsun hafiflemişti işler. Sabah uçağıyla sonunda memlekete iniş yaptığımda rahat bir nefes almıştım. Merdivenleri hızlı adımlarla anneme yakalanmadan çıkabildiğimde küçük bir gülümseme yüzümde yer edindi. Anneme yakalansam odama çıkmam en az iki saatimi alırdı.  Kapıyı kapatır kapatmaz kol düğmelerimi ve kravatımı yatağın üzerine bırakıp cebimdeki cüzdan ve telefonu çıkarmaya başladım. Telefonuma gelen mesajlara şöyle bir göz atıp asistanımın attığı programı inceledim. Bugünümün boş olması tek tesellimdi. Telefonu bırakıp banyoya yöneldim. Bursa'nın havası iyice soğumuştu ama İtalya'da yazdan hallice bir hava olduğu için sabah tek bir gömlek ve ceketle ayrılmıştım otelden. Üstümdeki gömlek ve pantolondan kurtulur kurtulmaz sıcak suyun altına attım kendimi.  Bütün gece uyumamıştım ama gündüz uyumak da hiç bana göre değildi. Halletmem gereken işlerimi halledip Fırtına'yla da biraz vakit geçirmek istiyordum. Bir haftadır görmemiştim onu, ilk onu görmek istediğimi annem bilse ne derdi acaba ? Elimdeki küçük havluyla saçlarımı kurulayarak odama geçtim. Kapının çalınmasıyla duraksarken " Aral bey Fırtına hazır. " diyen Şükrü'nün sesini duydum.  " Tamam geliyorum birazdan. "  Siyah diğerlerine göre daha ince olan kazağımı üstüme geçirip ıslak saçlarımı kuruttuktan sonra kafama bir şapka geçirip çıktım odadan.  " Abi hayırdır bir şey mi oldu ? " kafamı sesin geldiği yöne çevirirken kaşlarımı çatıp " Ne gibi ? " diye sordum Ural!a. " Ne bileyim kaçar gibi gidiyorsun da bir şey oldu sandım. " kafamı iki yana sallarken " Abine hesap mı soruyorsun ? " dedim. " Estağfurullah abi olur mu öyle şey ? Nereye gittiğini merak ettim sadece. " telaşına gülecekken kendimi durdurup " Fırtına'ya bakmaya gidiyorum gelecek misin ? " dedim. Gözleri ışıldarken heyecanlı bakışlarını yüzüme çevirmişti.  Çıkış kapısına yönelip montumu giyerken " Çok beklemem haberin olsun giyin gel. " dedim. " Hazırım zaten, anneme haber vereyim mi ? " " Geleceğiz yarım saate zaten söylerler gel hadi hazırsan sen . " ensesinden tutup önüme çektim onu. Montunu giyip bana bakarken " Yürü hadi yürü. " diyerek yolu gösterdim. İkimizi birlikte gören seyis Sis'i almaya gittiğinde gördüğüm Fırtına'ya yaklaşmıştım. Beni görür görmez ayaklarını yere vurmuştu zaten. Siyah yelesini sevip Şükrü'nün uzattığı minik havuçları aldım.  "Oğlum özledin mi beni ? " avucumdaki havuçları yediğinde Sis'i de getirmişlerdi. Ufak bir hastalık atlatmıştı ama şimdi çok daha iyiydi. Yine de kendini yeni yeni topladığı için Ural'a gerekli uyarılar yapıldı. " Yarışamayacak mıyız yani ? "  " Olmaz atını yorma benim de sinirimi bozma düşersin falan uğraştırma bizi. " gülerek omuz silkti. Şükrü de hemen peşimize takılırken araziye açılan kapıdan çıktım Fırtına'nın sırtında.  Şükrü ve Ural biraz ileriden döneceklerdi o yüzden yanımızda gelmesine ses etmedim. Sis'i çok zorlamamak gerektiği için ağır ağır hareket ediyorduk yeterince.  "Nasıl geçti seyahatin ? "  "Yorucu, işleri halledip döndüm ama tekrar gitmem gerekebilir." "İtalya güzel miydi bari ? "  "Havası güzeldi de işten başımı kaldıramadığım için bir şey anlamadım." "Sana tatil şart abi." "Ben tatil yaparsam işlerle kim ilgilenecek aslan parçası, sen mi ?" "Yani yokluğunu hisssettirmiyorumdur bence. " gülerek bunu söyleyince güldüm ben de. "Hadi eve dönün artık, yorma Sis'i daha fazla." beni onaylayınca yavaşladık. " Beyim ben Ural Bey'i bırakıp yanınıza döneyim, çok uzaklaşmayın siz de ne olur ne olmaz. "  " Siz gidin geri dönmene gerek yok Şükrü biraz daha dolanıp geleceğim ben de. " evden bir hayli uzaklaştığımızı onlar dönmek için duraksadığında fark ettim.  " Dikkat et abi."  kafamı sallayıp onları arkamda bırakacak kadar hızlandım. Fırtına sonunda hızlandığımız için sevinmiş olacak olsa gerekti. Ailemin tüm sorumluluğu babam vefat ettiğinden beri üstümdeydi. Şirketin başına geçmeden önce uzunca bir süremi kendi şirketimizi geliştirmek için harcadığım için bir anda babamın yerine geçtiğimde adapte olmam zor olmamıştı. Tek zor olan onun yokluğuydu. Emindim benden çok farklı şeyler yapardı yerimde olsa. Şimdi de iyiydik, şirket büyümüş yurtdışında hatırı sayılır bir seviyeye çıkmıştı. Ama yine de babam olsa başka olurdu işte. Evin arka tarafında kalan yola yaklaşırken duyduğum at sesiyle yavaşladım. Fırtına huzursuzlanmıştı bile. Yelesini okşarken gelen Şükrü'ye baktım. " Gelme demiştim. " " İleriden dumanlar yükseliyor, gitmeyin demeye geldim beyim. " kaşlarımı çatarken " Nerede, fark etmedim ? " dedim. Eliyle gösterdiği noktayı fark edince gözlerimi kısıp baktım. Gittiğim yeri fark edemeyecek kadar mı düşüncelere dalmıştım ? Fırtına'yı o tarafa yönlendirirken " Aman Aral bey bir şey olur siz gitmeyin, bakarız biz. " dedi Şükrü. " Bir bakalım Şükrü, biri vardır belki yangınsa da ağaçlara yaklaşmadan durdurmak gerekir. " Şükrü atını ağaca bağlayıp ileriye koştururken " Kaza olmuş duman arabadan geliyor. " dedi.  Fırtına'yı bırakıp peşinden giderken " Ural'a haber ver arabayla gelsinler. " diyerek arabaya yöneldim. " Patlar beyim yaklaşmayın . " diyen Şükrü' ye sinirle bakıp " Bir sus da ses geliyor mu bakayım . " dedim . " Ama ya patlarsa ? "  NE KORKAK BİR ADAMDI BU ! Ters dönmüş lüks spor arabaya yaklaşırken Şükrü' nün dediklerini duymamaya karar vermiştim . Zaten o da pes edip telefonuna yapışmıştı. Muhtemelen verdiğim emri yerine getirecekti , geç kalmış olsa da . Hafifçe eğilip arabanın içine baktığımda sadece bir kişinin olduğunu anlamak zor değildi . " Burada bir kadın var , ambulansı ara Şükrü. Acele etsinler . " arabanın durumu da hiç iyi gözükmüyordu. Sıkışmış kapıyı çekmeye çalışırken dumanların arttığını fark etmiştim .  Spor araba kullanmamamın sebebi bir kere daha kafama dank ederken tuzla buz olmuş arabanın kapısını tüm gücümle çektim .  Arabası kağıt gibi olmuştu ama anlamadığım dümdüz yolda ters dönmeyi nasıl becermişti ? " Hanımefendi beni duyuyor musunuz ? " seslensem de yanıt alamadığım için zar zor açabildiğim kapıdan bedenini çekip çıkardım . İki büklüm kalmış bedenini kucakladığım gibi arabadan uzaklaşırken Şükrü'nün konuşmaları kulağıma dolmaya başladı .  " Beyim hiii her taraf - " Kucağımdaki kadınla birlikte yeterince uzaklaştığıma kanaat getirince dizlerimin üstüne çöktüm . Kadının kızıl saçlarını yüzünden çekmek için kaldırdığım elim duyduğum patlama sesiyle duraksarken kafamı hafifçe arkama çevirdim . Biraz daha geç kalsak ölecekti belki de . Belki derken cidden bu yoldan kimse geçmezdi ki , hayatını kurtarmıştık . Sakallarıma takılmış saçlarını çekip yüzüne baktım .  " Şükrü evi aradın mı, araba geliyor mu ? " " Aral bey ambulansı aradım. " " Bırak ambulansı bizden daha hızlı olamazlar zaten Mesut'u ara hastaneye geldiğimizi haber ver."  Üç lafından ikisi itirazdı adamın . Neden yanımda tuttuğumu bir anlasam zaten . Babamdan yadigar olmasa düşünürdüm belki onu göndermeyi . Hastane de eve uzaktı doktorları mı çağırsaydık acaba direkt eve ? Ama ya çok acil müdahale edilmesi gerekiyorsa ? Riske atamazdık hastane en iyi tercihti. Araba gelip Ural ve Koray arabadan çıktığında şaşkınca yürüdüler bize. "Abi ne oldu?" "Herkes aynı soruyu soruyor anasını satayım ne olduğunu biliyor muyum ben acaba, açın şu kapıları." Kızı kucağımda sıkıca tutarak arka koltuğa yatırdım. "Nereye gidiyoruz ?"  "Sence nereye gidebiliriz Koray ? " Ural kafasını kucağına yerleştirirken Koray'dan anahtarı alıp sürücü koltuğuna geçtim. Yanımda yerini alırken Şükrü'yü eve gönderdiler.  Ural soruların ardını arkasını kesmeyince bağırdım. "Yeter lan sus bir!" sabahtan beri Şükrü yetmemiş gibi bir de bu ikisi sorup duruyordu. Bu kız niye uyanmıyordu ? Gerçi o arabadan bu halde kurtardığımıza bile şükretmemiz gerekirdi. Yüzü gözü kan içindeydi ama vücudunun geri kalanında bir şey yok gibi duruyordu. "Buralardan biri değil sanki, hiç görmemiştim onu. " Ural'ın dediğine cevap vermeden çalan telefonumu açtım. "Mesut." "Aral, ne oluyor ? Evin yakınlarında patlama olmuş iyi misiniz ?" kötü haber tez yayılır dedikleri bu oluyordu sanırım. " Kaza olmuş, sana geliyorum hastaneyi hazırla kadının durumu hakkında en ufak fikrim yok . "  " Hastayı öylece tutup karga tulumba arabaya mı koydunuz Aral, ya ciddi bir şeyi varsa ? "  " Ben çıkarıp arabaya koymasam patlayan arabada olacaktı şu an, hangisini tercih ederdi sormak isterim kendisine ? " " Tamam hadi gelin hazırlıkları merak etme . " inan ki merak etmiyordum. Hastaneye gidiyorduk illaki ilgileneceklerdi bizimle . Ural'ın telefonu çalarken yaklaştığımız hastanenin trafiğinden ara yola girerek kurtuldum . Arka kapıya ilerlerken "Kadının çantasını bulmuşlar." diyen kardeşime cevap vermek yerine Koray'a " Mesut'a haber ver arka kapıya geçtiğimizi . " dedim . Onlar konuşurken Ural'a da " Şükrü'ye söyle hastaneye getirsin ne bulduysa ama çok dikkat çekmesin . Bugün yeterince dikkatleri üstümüze çektik daha fazlasına lüzum yok. Anneme de açıklasın durumu bizim bir şeyimiz olmadığını bilsin. " dedim . " Tamam abi. " sonunda hastaneye vardığımızda evin şehir merkezine bu kadar uzak noktada olması bir parça canımı sıkmıştı. Evde bir hemşire annem için hep kalsa bile acil durumlarda gelmeye kalksak yetişemezdik. Kapıyı açıp iner inmez hastanenin kapısından çıkan doktor ve hemşireleri görmüştüm.  Kızı kucağıma alıp sedyenin üstüne bıraktığım gibi hızlı bir koşturmacanın içine düşmüştük . Arka kapıdan hasta girmesine alışık olmayan insanlarımız şaşkınlıkla yüzü gözü kan olan kıza ve peşindeki bize bakıyordu . Durup kendime bakma fırsatım olmamıştı ama sanırım bende de bir şey vardı . Ne bakıyorsunuz kardeşim ! " Siz dışarıda kalın, haber veririm. " Mesut' a kafamı sallayarak cevap verirken derin bir nefes alıp arkamda elleri belinde bana bakan ikiliye döndüm.  " Eee ne yapacağız şimdi ? " " Şükrü gelsin de kimmiş kimlerdenmiş bir öğreniriz. " telefonumu çıkaracakken ellerimdeki kanı fark ettim. Arabayı sürerken fark etmemiştim ama üstüm başım da kan olmuştu.  " Ömer . " " Buyur Aral abi . " " Bizim evin orada bir araç kazası olmuş, detaylarını öğrenebilir miyiz ? " sandalyelerden birine otururken onun sorduğu sorulara cevap verdim .  " Tam olarak nerede demiştin ? "  " Bizim evin üstünde koru yolunda olmuş . Başka araç var mı kaza nasıl olmuş bilmiyoruz . Bir tek kadın vardı ama dümdüz yolda takla atmış bir şey olmuş olması lazım en azından o yola girişte kamera falan varsa bulsan yeter . Bir de gizli kalsın . " " Tamam abi ben bakayım bir kameralara takılan bir şey görürsem haber veririm . Plakası belli mi aracın ? " " Kırmızı bir spor araba . " alnımı ovalayıp koridorun başındaki koşturma seslerine döndüm . Annem peşinde Şükrü ile birlikte son sürat bize yaklaşıyordu . Gel annem gel bir sen eksiksin . "Akşama kadar haber vermiş olurum." telefonu kapatırken "Oğlum bu ne hal ? " diyen annem çoktan önümde durmuş ellerime bakıyordu .  " Kazadan birini kurtardık ben iyiyim merak etme." korkuyla bakan bakışları sönerken kafasını göğsüme yasladı. " Aklım gitti birinize bir şey oldu diye , durumu nasıl çok mu kötü ? "  " Valla bilmiyoruz anne bekliyoruz işte. Gel otur ayakta kalma. " Şükrü'nün uzattığı çantayı alırken acilden çıkan Mesut'a döndüm . "Durumu nasıl ? " " İlk bulgulara göre iç kanaması ya da ağır bir hasar yok . Sadece sağ kolunda çatlak var uyanmasını bekleyeceğiz tetkikler devam ediyor . Detaylı olarak her şeyini inceliyoruz merak etme. Kolunu da alçıya aldık bir süre öyle kalacak . " " Kötü değilse sorun yok ne kadar zaman da uyanır ? " omuz silkip elini üstündeki yeşil kıyafetin cebine soktu .  " Umalım ki hemen uyansın . "  " VIP'te oda ayarladık kızı oraya taşıyacağız. Kim olduğu belli değil mi ? " annemi Ural'la birlikte eve göndermek için arkamı dönerken Mesut'a cevap verdim önce. "Odana çıkalım konuşuruz." " Anne hadi siz eve gidin ben de şurayı halledip gelirim zaten. Boşuna bekleme burada. " Kızı sedyede acilden çıkartıp asansöre yönlendirirlerken annemin bakışları da ona dönmüştü. Yüzünde ufak tefek yaralar olduğu için biraz fazla yara bandına benziyordu.  Ama sonuç olarak durumu kötü değildi. " Tamam beni habersiz bırakma yine de. Ne kadar tanımasak da o bize emanet artık. " annemi kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Mesut'un peşinden odasına çıkarken elimdeki çantayı Salih'e vermeden önce içindeki cüzdanı aldım. Zaten telefonu falan yoktu.  Cüzdanında da fark ettiğim kadarıyla yüksek miktarda bir para ve kartlar vardı. Kimliğini elime alıp isminin yazılı olduğu kısma baktım. En azından ismini öğrenecektik bu da bir şeydi.  Vera Sancak. Anne ve babasının isimleri de yazıyordu. Fotoğrafını çekip Ömer'e attım . İllaki bir şeyler bulurdu o .  " Salih kızı araştır kimi var kimi yok haber verelim de gelip başında dursunlar kızın. "  " Hemen araştırmaya başlarım efendim. Başka bir isteğiniz var mı ? " kafamı iki yana salladım. " Güvenliğini arttırın kim olduğunu öğrenene kadar başına bir iş gelmesin ne olur ne olmaz. " " Tamamdır. " beni onaylayıp yanımdan gidince peşimdeki diğer iki korumaya gözlerimi devirdim. Bunlar bana hep babamdan yadigardı. Mesut'un odasına girdiğimde arkasına yaslanıp gülümsedi. " Bir an hiç gelemeyeceksin sandım."  " İşler bitiyor mu ki ? "  " Nerede buldun kızı ? " Koltuğa çöküp kafamdaki bereyi çıkardım. " Bizim arazinin ilerisinde, koru yolu var ya. Lan orada kamera falan da yok nasıl kaza yaptı acaba acayip merak ettim. " "O yol baya geniş değil mi ? Takla atmayı nasıl becermiş?" dar olsa bile takla atamazdı ki. Ben de bunu merak ediyordum.  "Valla benim merak ettiğim şey de bu. Yani imkansız geliyor o yolda nasıl böyle büyük bir kazaya karışabildi ?" omuz silktim.  Cidden garipti. "Neyse uyansın da öğreniriz ne olduğunu." "Öğrenemeyebiliriz de." Mesut'un sıkıntılı ifadesiyle hafifçe dik oturup öne eğildim. "O ne demek ? " "Hafıza kaybından şüpheleniyoruz tabi en son ihtimal ama uyanmadan bilemeyiz bu da bir ihtimal. Umalım ki olmasın."  Tek kaşım kendiliğinden havalanırken sıkıntıyla arkama yaslandım.  Nereden çıkmıştı bu kız?  Kimsin sen Vera Sancak,?

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
1.7K
bc

GECE GÜNEŞİ

read
2.2K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
8.7K
bc

Zor Ajanlar

read
1K
bc

O KIZA ŞİMDİ BAK

read
4.1K
bc

KARANLIĞIN GÖLGESİ

read
2.5K
bc

GİZ

read
6.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook