Ömer; ortalığı yakıp yıktıktan sonra titreyerek kendisini dışarı attı. Kesik parmağından sızan kırmızı sıvının, yok olmasını beklemek için gözünün önüne getirmemeye gayret etti. Ilık ılık aktığını hissediyor, midesinin bulunmasına mâni olamazken diğer eliyle bastırıp durdurabileceği halde hiçe sayıyordu. Asla dokunamazdı asla!. Başı felâket bir şekilde dönerken, evin önünde bulanan zerdali ağacının dibine gelmeyi başardı. Ağaç dibinde kar yığını ve ıslak olduğu umurunda değildi. Hiç düşünmeden gövdesine yaslandığı gibi titreyen bedenini yere bıraktı. Lânet olası kırmızı suyun biran önce bitmesini diledi. Oysa yıllar önce unutmuş, herhangi bir yeri kanadığı vakit onun sadece vücudundan atılması gereken bir sıvı olduğuna inandırmıştı kendini. Şimdi kendini tekrar esir almasına, geçm

