Bölüm 4

1708 Words
Kan Kırmızı Bölüm 4 - Saksı Daldığı uykudan,yeşil gözlerini aniden açarak uyandı adam.Başını yavaşça cama doğru çevirdi.Dışarıda yağmur sesi yoktu ama gök gürültüsü ve şimşekler adamı uykusunda etmişti.Lanet okuyarak geniş yatağında doğruldu.Sinirlenmişti çünkü rüyasında Levil'i görüyordu.Rüyalar artık onu hissedebildiği tek yerdi ve o bu rüyalar tam ortasında bölündüğünde sinirden kendini kaybediyordu.Derin nefes aldı,sakinleşmeye çalışarak yatağından kalktı.Odasındaki balkona doğru hareket ediyordu ki,aklına çırılçıplak olduğu geldi.Yatağın biraz ilerisindeki koltuğa bıraktığı deri pantalonu bacağına geçirip,karmakarışık olan kahverengi saçlarını düzeltmeye çalıştı.Bu kötü bir huydu,çıplak uyumaktan vazgeçmeliydi.Bir keresinde yine altında hiçbir şey olmadığını unutup ayağa kalkmış,bu sefer hizmetçisi Lydia'ya rezil olmuştu.Tanrı biliyordu ya,Levil öldüğünden beri Lenard da,hayatı da darmadağındı. Balkona çıktı,kapkara olmuş gökyüzü şimşeklerle bir aydınlanıyor,bir kararıyordu.Gürültü de cabasıydı.Birazdan ay doğacaktı,ve Lenard kendini güçlü hissetmiyordu.Son zamanlarda yeterince uyuyamamış,kan içememişti.Héloise'in gelişi,düzenini alt üst etmişti. Kızın adı aklında belirdiğinde yine içinde bir sinir dalgası belirdi,elini yanağına götürdü.Lenard'a tokat atmış,yetmemiş bir de yüzüne tükürmüştü.Lenard,o an,oracıkta onun ince boynunu bir hamlede kırıp yok edebilirdi,eğer Sorel ona hakim olmamış olsaydı.Arkadaşı yanına gelmiş,onu kolundan tutup odadan çıkarmıştı.Kız yatıp kalkıp Sorel'e şükretmeliydi. Lenard önünde uzanan,hırçın dalgaları ile kayalıkları döven Koyu Deniz'e baktı,temiz kokusunu içine çekti.Sakinleştiğinde yatağına geri dönmeyi planlıyordu.Gözlerini kapadı,balkonun taş trabzanına yaslandı.Gözünün önünde beliren siluet Levil'e aitti.Uzun,simsiyah saçları boynundan aşağı serbest kalmıştı.Yıldız kadar parlak,gece kadar siyah gözleri ile ona gülümsüyordu.Lenard kalbinde yine o tanıdık acıyı hissettiğinde dudağını ısırdı.Elini çıplak göğsüne götürdü.Üzerinden on yedi yıl geçmişti.Ama içindeki o kocaman yara olduğu gibi oradaydı.Kabuk bağlamıştı,ama asla geçmiyordu. Odasına geçecekken,kulağına tanıdık bir ses çalındı.Levil'in hayaline kendini öylesine kaptırmıştı ki,sesi ancak fark edebilmişti.Başını aşağı doğru eğdiğinde,Héloise'in gecelikleri ile odanın balkonuna çıkmış olduğunu gördü.Tehlikeli bir şekilde önündeki taştan sete yaslanmış,melodik bir şeyler fısıldıyordu.Lenard hemen odasına geçti,üzerine gömleğini geçirdiği gibi odasından çıktı,ayaklarının çıplak olması umrunda bile değildi. Bulunduğu katta ilerlerken ve alt katın karmaşık,dar koridorlarını geçerken nöbetçiler onun telaşlı halini görmüş,bir şey olup olmadığını sormuşlardı.Lenard'ın tek yaptığı ise onları duymazdan gelmekti.Héloise'in odasına geldiğinde,kapıdaki nöbetçi onu gördüğü an hazırola geçti. "Lord Aleron." "Adın ne senin ? " "Nerman,lordum." "Bu kapının önüne ne için dikildiğini biliyor musun Nerman ? " Adam,Lenard'ın sakin fakat sert üslubundan korkmuştu.Ağzını açtı,konuşmaya çalıştı.Ne var ki,korkudan doğru düzgün konuşamamış,ağzından çarpık çurpuk heceler çıkmıştı.Lenard,tiksinen bir yüz ifadesiyle onun yakasından tutup kapının önünden çekti. "Görevin tahta kapıyı değil,içindeki korumak aptal ! " Adamdan kurtulan Lenard,odaya girip kapıyı kapattı.Gözleri ile kısa bir an hizmetçisi Lydia'yı aradı.Ona kızın yanından bir dakika bile ayrılmamasını tembihlemişti.Ama Lydia görünürlerde yoktu.Lenard içinden bu şatoda yaşayan herkese küfretti.Emrettiği bir işin yarım yamalak yapılması her zaman deli ederdi. Héloise'e çevirdi gözlerini.Lenard'ın geldiğini hissetmiş gibi gözükmüyordu.Adam ona doğru yaklaştı,balkon kapısına geldiğinde durdu.Kız kendi kendine bir eski bir şarkı mırıldanıyordu.Lenard bunu duyduğunda afalladı.Afalladı çünkü kız cermen dilinde söylüyordu.Bunu duyunca kalbinin hızlandığını hissetti.En son kendi annesinden duymuştu bu dili.Ki bu demek oluyordu ki,Lenard gerçek anlamda uzun zamandır cermen dilinde konuşan biri ile karşılaşmamıştı.Kulak kabarttı,kızı dinledi.Sesinin bu kadar güzel olması onu şaşırtmıştı.Sürekli bağırıp çağıran,o asi kızın böylesine sakinleştiri bir sesi olmasını beklemezdi. Bir müddet balkon kapısına yaslanıp kızı dinledi.Söylediği şarkıyı biliyordu,annesi de bunu mırıldanırdı küçük evlerinde temizlik yaparken.Lenard,çok sonra öğrenmişti şarkının hüzünlü bir aşk için olduğunu. Köknar ağaçlarına gideceğim Onu son gördüğüm yere Fakat gece zeminin üzerine bir örtü atıyor Ve orman, kapkara ve boş. Kuşlar artık şarkı söylemiyor. Keder benim, ah keder. Sensiz ben olamıyorum Şimdi sessiz ve hayat yok Ve nefes almak benim için çok zorlaşıyor Kuşlar artık şarkı söylemiyor Keder benim, ah keder. Sensiz ben olamıyorum. Sensiz, sensiz saatleri sayıyorum. Seninle saniyeler hareketsiz duruyor. Onlar buna değmez Sensiz ben olamazken... Daha fazla dinlemek istemedi Lenard.Gördüğü iç acıtan rüyadan sonra,bu şarkıyı duymak daha kötü etkilemişti.Elini tekrar kalbine götürdü.Levil'i hatırladığı her an bunu yapardı.Aptal bir alışkanlıktan başka bir şey değildi.Kalbini ovmak hiçbir zaman işe yaramamıştı. Balkona girip kızın yanına geçti.Héloise,ellerini göğsünün ortasında birleştirmiş,dingin bir yüzle söylüyordu şarkısını.Bir süre Lenard'ı fark etmedi,ya da umursamadı.Lenard da onu rahatsız etmedi,susmasını bekledi.Kıza karşı biriktirdiği öfkenin söndüğünü hissedebiliyordu.Zaten adamın sinirli anları hep böyle olurdu.Lenard'ın kızgınlığı saman alevi gibi,kısa süreliydi. Héloise sustuğu zaman açtı gözlerini.Lenard'a boş gözlerle baktı.İkisi de bir an konuşmadılar.Lenard kızla arasında üç dört adımlık mesafe bırakmıştı.Héloise'e ne zaman yaklaşsa ya kafasına bir şey yemişti ya da yüzüne.Artık daha temkinliydi. Kız göğsünün ortasında birleştirdiği ellerini açtı.Önlerindeki taş trabzana pırlantalarla çevrilmiş bir elmas yüzük bıraktı.Oldukça pahalı olmalı diye geçirdi aklından Lenard.Pahalıydı,gösterişliydi ama çirkindi adam için.Lenard her zaman sadelikten yanaydı "Boşuna geldin,kendimi öldürmeyecektim." "Bunu duymak güzel ama yine de sana güvenmiyorum." Héloise bakışlarını genç adama çevirdi.Hala şimşekler çakıyor,bulundukları yeri aydınlatıyordu.Lenard bir an irkildi ve kızın bunu fark etmemiş olmasını diledi.İrkilmişti çünkü kızın o anki hali oldukça tüyler ürperticiydi.Sarı saçları rüzgarın etkisi ile uçuşuyordu,dingin mavi gözlerindeki sakinlik öylesine ürkütücüydü ki adam kızla göz göze gelmekten kaçınıyordu.En az mermer kadar beyaz teni ve buna taban tabana sıt pembe dudakları ile,Héloise soğuk ve içler ürperten bir güzelliğe sahipti.Lenard bunu o akşam fark edebilmişti. "Beni sen kurtarmışsın." "Bunu sana kim söyledi bilmiyorum ama eksik söylediği kesin.Seni ben değil,druid herifin teki kurtardı." "Sana söz veriyorum,bu denize atlayıp beni çıkardığın ana lanet edeceksin." Héloise olabildiğince ciddi,soğuk yüz ifadesiyle adama bakıyordu.Lenard gülmeden edemedi.Kızdaki bu cahil cesareti onu hem kızdırıyor,hem de eğlendiriyordu. "Bak şimdi gerçekten korktum." Alaycı gülüşünü kesmeden kızın omzuna dokundu Lenard,onu odasına girmesi için yönlendirecekti ki Héloise sert bir hamle ile adamın omzundaki elinden kurtuldu. "Bana dokunayım deme.Sakın ! " Kız o an sakinliğini kaybetti,yine eski,saldırgan haline büründü.Elmas yüzüğü alıp parmağına geçirdi. "Hava soğuk.Üşüteceksin bu sefer de onunla uğraşacağız." Kız gözlerini büyülterek adama baktı.Lenard bu bakıştaki uyarıyı biliyordu,biliyordu fakat daha o gardını alamadan Héloise yanı başındaki saksıyı adama doğru fırlattı. "Sen dalga mı geçiyorsun ?! Beni zorla kaçırdın,kocamı öldürdün şimdi de üşüteceksin diyorsun ! " Lenard sinirden titreyen elleri ile gömleğindeki toprakları temizledi.Ani hamle,bir anlığına da olsa göğsünü acıtmıştı.Kızın güzellikten anlamadığını gören Lenard,kolunu kavradığı gibi onu balkondan odanın içine doğru sürükledi.Kızı mermer zemine fırlattığı gibi balkonun kapısını kapattı.Héloise yerdeydi,inleyerek adama bağırıyordu. "Katil herif ! Beni burada tutabileceğini mi zannediyorsun ?! " Omuzunun üzerinden geriye baktığında,kızın sinir krizi geçirdiğine kanaat getirdi Lenard.Bulunduğu yerden deyim yerindeyse haykırarak kalkan Héloise,odadaki çekmecelere,konsola,karyolaya,gözünün gördüğü her şeye tekme atmaya başlamıştı.Lenard onun üzerine daha fazla gitmemenin yararlı olacağını düşündü.Onu sadece odaya fırlattığı için kız sinir krizi geçiriyordu.Eğer adam da kızın yaptığı gibi şiddete başvurursa,neler olacağını tahmin edemiyordu. Lenard kıza doğru döndüğü an,kızın ona doğru atıldığını gördü.Yine göğsüne gelen ilk yumruk darbesine karşı bir şey yapamadı.Kız elini tekrar kaldırdığında,onunkini neredeyse ikiye katlayan iri eli ile yumruğunu kavradı.,kızı geri geri itti. "Héloise,benim sabrımı zorluyorsun." "Sen benimkini çoktan taşırdın ! " Kız boştaki elini Lenard'a doğru kaldırmıştı ki,odanın kapısı açıldı.Sorel,üzerinde uzun cübbe tarzı geceliği,yanında karısı Jasmine ile odadan içeri girdi.Gözlerini kısmış onlara bakıyordu. "Tanrı aşkına,birbirinizi yemek için ayın doğmasını bekleyemediniz mi ? " İikisinden de cevap gelmedi.Héloise bağırmaktan nefes nefeseydi,geri geri yürüyüp Lenard'dan uzaklaştı.Jasmine ise şaşkınlıkla açılmış gözlerini Héloise'den ayırmadan ona doğru ilerliyordu.Kızın annesi Netria'yı eskiden çok yakından tanırdı.Ölümünün arkasından günlerce yas tutmuştu Jasmine.Elini kızın çenesine yönelttiği an,Héloise sert bir hamle ile onu da uzaklaştırdı.Gözlerinde öfke gözüküyordu ama Jasmine,bunun sadece hissetiği korkuyu perdelemek için olduğunu biliyordu.Héloise korkuyordu,ve bu korkuyu perdelemeye çalışıyordu. "Benden korkmana gerek yok Héloise,annenin en yakın arkadaşlarındandım.Adım Jasmine." Kız bakışlarını Jasmine doğru,ürkek bir şekilde yöneltmişken,Sorel'ın kızgın ses tonu aralarındaki göz iletişimini bozdu. "Lydia nerede ? " "Bilmiyorum,ona buradan ayrılmamasını söyledim ama yok." Lenard'ın sesi,Lydia'ya ne kadar kızgın olduğunu gösteriyordu.Héloise,gözlerindeki ürkeklikten kurtuldu.Lenard'a karşı hissettiği tek şey sonu olmayan öfkeydi.Ses tonu da bu yönde oldu. "Karnı açıktığı için çıktı.Benim uyuduğumu zannediyordu.Zavallı kızın bir suçu yok canavar herif." Lenard,artık sinirlenmek yerine bu tehditlerden,haraketlerden keyif almaya başlamıştı,gülüyordu.Gülüyordu çünkü arada kocaman bir tezat vardı.İstese kızı bir dakikada öldürebilirdi,ama onu koruyordu.Ve ona karşı tamamen savunmasız olan Héloise,sürekli olarak tehditler savuruyordu.Bu tıpkı serçenin şahine kafa tutması gibiydi. "Senin gömleğine ne oldu ? Bu sefer ne fırlatıldı ? " "Saksı." Sorel gülmemek için dudaklarını ısırıyordu.Jasmine o kadar kibar olamadı,kısa kahkahasını odaya saldı.Lenard'ın yüzündeki gülümseme kaybolmuştu,Héloise ise kaskatı ifadesi ile odada dikiliyordu.Sorel onları yaramazlık yapmış çocuklarar benzetti. "Lenard,gel biz çıkalım.Lydia gelene kadar Jasmine'nin Héloise ile ilgileneceğine eminim." Jasmine,yüzünde kibar bir gülümseme ile onay verdiğinde,Lenard Héloise'den olabildiğince uzak durarak odadan geçip kapının yanındaki Sorel'e katıldı.Sorel çıkmadan önce Jasmine'e göz kırptı,Lenard ise yeşil gözlerindeki alaycı bakışları Héloise'e yöneltmişti.Adam kızı kızdırmaktan resmen zevk alıyordu.Héloise öne doğru bir hamle yaptığında,iki adamda çoktan kapıyı kapatıp çıkmışlardı. Héloise hızlı adımlarla yatağına döndü,yorganı omuzlarına kadar çekip kadına arkasını döndü.Pes etmeyeceğini biliyordu ama o an kimseyle muhattap olmak istemiyordu.Zaten beyni bir sürü soru ile dolup taşarken,biriyle konuşup yeni sorular istemiyordu.Gözlerini sıkıca kapattı. "Lenard iyi bir adamdır.Bu şu an senin için bir anlam ifade etmeyebilir ama bilmelisin.Lunapolis'te güvenebileceğin nadir kişilerden biri." "Bu yüzden mi Albert'ı öldürdü ? " Jasmine karyolanın etrafında dönüp kızın baş ucuna geldi.Gözleri kapalıydı.Jasmine ona içten içe acıdı.Tam ortasında olduğunu yalandan habersizdi.Ve onu kullanacak olan adamı hala seviyordu.Bir an her şeyi açıklama dürtüsü hissetti.Ama Sorel ile yaptıkları konuşma geldi aklına.Lenard olanların kıza anlatılmasını istemiyordu.Aptal Lenard diye geçirdi içinden.Kızın gözünde bir kahraman olmak istemiyordu,ama bir katile dönüşmüştü. Jasmine bu işin peşini bırakmayacaktı.Levil olsa Lenard'ın böyle aptalca işler yapmasına izin vermezdi.O da bu yoldan gitmeliydi.Héloise'in kafasına şüphe tohumları bırakacaktı. "Çok seviyorum dediğin adamın asıl adının Albert olmadığını söylesem sana ? " Héloise gözlerini birden açtı.Ne saçmalıyordu bu kadın ? "Ne diyorsun sen ? " "Hiçbir şey bilmiyorsun Héloise.Hiçbir şey." "Çünkü kimse benimle bu konu hakkında konuşmuyor." "Biz konuşamayız,yasak.Ama eğer sen Lenard'ın üzerine gidersen o sana anlatabilir." "O iblis benimle asla konuşmaz.Eminim." "Eğer adama sürekli olarak bir şeyler fırlatırsan,evet konuşmaz." Héloise yatağında doğrulmuş oturuyordu.Jasmine planının kısmen işe yaradığını fark etti.Bunun verdiği öz güvenle çömeldiği yerden kalkıp kızın yanına oturdu,yavaşça elini kavradı.Kız bağırmadı,ya da herhangi bir aşırı tepki vermedi.Bu Jasmine'i şaşırtsa da oyalanmadan asıl konuya girdi. "Lenard o adamı öldürdü,evet.Ama bunun o kadar iyi bir nedeni var ki,öğrendiğinde Lenard'a asla kızamayacaksın.Çünkü o seni kurtardı.İnan bana." "Beni neyden kurtardı ? Tanrım,size inanmakta hata mı ediyorum ? " "Hayır,böyle bir şey sakın aklına gelmesin.Ben senin doğumunu biliyorum.O gün çığlık çığlığa seni doğuaran annenin elinden tutan bendim.Sana asla yalan söylemem Héloise." "Albert beni seviyordu.Bundan eminim." Kız cümlesini bitirdiğinde Lydia içeri girdi.Jasmine onun kan içmeye gittiğini tahmin ediyordu.Kız kızamazdı,bir insanla sürekli ilgilenirken karnı açıkmış olmalıydı,bu gayet doğaldı. "Leydi Busqué,çok özür dilerim efendim.Kız kötü bir şey mi yaptı ? " "Yok,hayır Lydia.Fakat bir daha odadan çıkacakken birilerine haber ver lütfen." "Haklısınız efendim,çok özür dilerim." Jasmine dalgalı siyah saçlarını savurarak kızın yanından kalkıp odadan çıkarken,Héloise'in sesi ile durdu. "Lenard beni dinler mi ? " Lydia şaşkın şaşkın bakınıyordu.Héloise'in koskoca Sorel Busqué'nin karısı Jasmine Busqué ile bu kadar rahat konuşması onu şaşırtmıştı. Jasmine,kızın Lenard ismini bir çırpıda söylemesini komik bulmuştu, yüzüde muzip bir sırıtış ile cevap verdi "O,kendine saksı atmayan herkesi dinler."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD