ÖĞRETMEN

578 Words
Onunla tekrar karşılaştığım için zaten şaşkınken öğretmenim olması beni daha da şaşırtmıştı. Oldukça genç görünüyordu hatta yaşlarımızın yakın olduğuna emindim. O alaycık bir ifadeyle bana bakarken boş bir sıraya geçtim ve montumu çıkardım. "Tuğkan Demir. Fizik 1 ve Fizik 2 derslerinize ben gireceğim. Elektrik bölümünde olduğunuz ve fizikle çok içli dışlı olacağınız için sizi bayağı zorlamayı düşünüyorum. Devamsızlıktan bırakmıyorum ama hiç derslerime gelmeyip de sınavlardan geçebilenini görmedim. Sizin tercihiniz. Bana sakın kopyadan yakalanarak gelmeyin ben zaten adını soyadını doğru yazanlara 20 puan veriyorum. Numara kısmına öğrenci numaranızı yazacaksınız, tc ve telefon numarasını yazanını gördüm sınavda. O zaman kağıdınıza -1 veririm ve finalden 100 alsanız da geçemezsiniz." Anlattığı şeye tüm sınıfla beraber ben de gülmüştüm. Kafa dengi bir öğretmene benziyordu. Keşke ilk günden gözüne bu kadar batmasaydım. Acaba okul hayatımı zorlaştırır mıydı? Elektrik- elektronik bölümü yeterince zordu zaten. "Evli değilim ve özel ders vermiyorum. Öğrencilerim bunları çok soruyor. 25 yaşındayım." Konuşmasına devam ettiğinde aramızda yalnızca dört yaş olmasına şaşırmamıştım çünkü ben bile ondan daha yaşlı duruyordum. "İlk dersimiz olduğu için sizi boş bırakıyorum. İstediğiniz zaman odama gelip merak ettiğiniz bir şey olursa sorabilirsiniz." O sınıftan çıkarken omzumda bir el hissettim. Kafamı elin sahibine çevirdiğimde ikinci bir şoku yaşamıştım. Çünkü Tuğkan hocanın kardeşiydi o! Korkuyla ona bakarken gülümsedi. "Benimle gelsen iyi olur. Aramızın kötü olmasını istemezsin." Dediğini yapıp ayağa kalktım ve onu takip etmeye başladım. Sınıftan çıkıp koridorda ilerlerken hissettiğim tek şey panikti. Sabah kaçtığım adamlardan biri hocam biri de sınıf arkadaşımdı! Ben de salak gibi onları atlattım diye kendimi şanslı sanıp seviniyordum. Tuğkan hocanın odasının önüne geldiğimizde etrafı kolaçan etti ve beni içeriye itti. Kendisi de ardımdan içeriye girdi ve kapıyı kilitledi. Koltuğunda oturan Tuğkan hoca ayağa kalktı ve üzerime geldi. Bir eli kolumu yakaladı, diğer elini de belime yerleştirdi. Beni sandalyeye oturtmak için eğildiğinde burnu burnuma değdi. Hissettiğim elektrik ile dudaklarımı araladım. Ölesiye korkuyordum. Sandalyeye oturduğumda aynı şekilde bana yakın kaldı ve elini masasına dayadı. "Şimdi anlat bakalım küçük kız, kimse sana kapı dinlememen gerektiğini öğretmedi mi?" "Dinlemedim ki," dediğimde aşağılar şekilde güldü. Bir eli saç tutamıma gitti ve oynamaya başladı. Bu alay eder tavrı çok sinirimi bozuyordu. Sertçe bakmakla yetindim. "Oraya saklanmış bizi dinliyordun." "Ben sadece oradan geçiyordum. Bağırma sesleri duyunca kavga var diye baktım zaten hemen fark ettiniz," dediğimde şüpheyle baktı ve bana yaklaştı. Gözleri dudaklarıma düştüğünde istemsizce dudaklarımı yaladım. Sonrasında ne yaptığımı fark edince utançla yüzümü kapatmak istedim. Umarım bunu yanlış anlamazdı. Gözleri dudaklarımdan ayrılmadan fısıldadı. "Ee öyle mi olmuş?" "Gitmek istiyorum," dedim sertçe. Güldü. "Gitsene haydi." Öfkeyle ona baktım. Ne biçim bir insandı. Resmen oynuyordu benimle, pislik. Bana bakmaya devam ederken birden hafifçe boğazımı sıktı. Yüzü çok korkutucu bir hal aldı. "Bana bak, duyduklarını unutacaksın, anladın mı? Tek bir kişiye bile söylersen seni mahvederim. Sakın aptallık edip nereden bilecek ki diye düşünme küçük kız. Bilirim ve yakalarım. Duydun mu?" Adeta tıslarken yüzümü buruşturdum. Elleri sert değildi. Amacı canımı yakmak değil yalnızca korkutmaktı. Kafamı onaylar anlamda salladım. Aptal, ben bir şey duymamıştım ki. Eli boğazımdan ayrılırken duraksadı ve boynumu okşadı. İçim gıdıklanırken ona baktım. "O kadar güzelsin ki kendine yazık etme, başına bela alma ufaklık." Korkarak ona baktığımda güldü. Bu beni fazlasıyla sinirlendirmişti. Ayağa kalktım ve onu omuzlarından ittim. Aynı kardeşine yaptığı gibi onu yakasından yakaladım ve tısladım. "Sen beni tehdit edemezsin." Meydan okuyan bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Sanki bunların acısını çıkaracağım der gibiydi. Ellerimi çekecekken yakalayıp tekrardan kendi boynuna koydu. "Eğlendiriyorsun beni, devam et." "Seni şikayet edeceğim, atılacaksın. Görürsün sen," dediğimde güldü ve bana yaklaştı. "Benim kim olduğumu biliyor musun sen? Hiçbir şey yapamazsın."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD