Arabada ölüm sessizliği vardı. Ama dışarıda çingene çalıyor kürt oynuyordu desem yeri. Kulağıma gelen korna sesleri herkesin ne kadar da mutlu olduğunun göstergesiydi. Herkes, koskoca Midyat yani, en sevdikleri ağalarının evlenmesini kutluyor bunun sevincini yaşıyordu. Ama ne uğruna sevinç naraları attıkları ağaları ne de ağalarının müstakbel karısı mutlu değildi. İğne ucu kadar heves yoktu içlerinde. Yani bizde. On beş dakika önce hayaliyle yanıp tutuştuğum üniversiteyi nerede okuyacağımı öğrenmiştim. Ama hem kazanıp hem de kaybetmenin o tarifi olmayan acısıyla mutlu bile olamamıştım. Havin bile ağzını açıp tek kelime laf edemiyordu. Böyle bir zamanda olmasak aynı şehirde okuyacağız diye orkestra kurup oynardı. Ama biz öyle bir zamandaydık ki, zamansızdık resmen. Şu lanet olası saat akı

