49-Küçük bir kaçamak❤️‍🔥

1600 Words
Poyraz Meyhaneden çıktığımda gece çoktan şehri örtmüştü. Sokak lambalarının sarı ışığı kaldırıma dökülüyor, rüzgâr hafifçe yüzüme çarpıyordu. İçimde garip bir hafiflik vardı; sanki içimdeki sis dağılmıştı. Selim’le aramızdaki o düğüm nihayet çözülmüştü en azından bir kısmı. Yumruğunun izi hâlâ yanaklarımda sızlasa da, yüreğimdeki yük hafiflemişti. Turgut taksiyi çevirip yanıma geldi. “Ne diyeyim Poyraz,” dedi, yüzünde o tanıdık muzır gülümsemesiyle. “Az önce kanlı bıçaklı gibiydiniz, şimdi sarmaş dolaş oldunuz. Şu dostluk var ya… insanın en büyük serveti bu.” “Doğru diyorsun Turgut,” dedim gülerek. “Selim öfkelidir ama kalbi temizdir.” “Ee, şimdi ne yapıyoruz?” “Şimdi,” dedim, omzuna dokunarak, “evli evine, köylü köyüne. Sen Selim’i eve bırak, bu kafayla kendi yolunu bulamaz.” “Yo, ben gayet ayığım,” dedi Selim, gözleri yarı kapalı, ayakta zor dururken. “Doğru ya, Selim… o zaman sen Turgut’u eve bırak, bi zahmet,” dedim kahkahayı patlatarak. “Olur da, Turgut nerede?” diye sorduğunda, Turgut’la ikimiz gülmekten kırıldık. “Turgut, kardeşim, sana emanet,” dedim, ardından arabaya geçtim. Kolay kolay sarhoş olmazdım ama o gece keyiften içmiştim. Bir rahatlama vardı içimde. Direksiyona geçer geçmez telefonumu çıkarıp Orman Gözlüm’ü aradım. Telefon çalar çalmaz Naz’ın sesi, o telaşlı tonu, kulaklarımda yankılandı: “Poyraz! Delirdim meraktan. İyi misiniz? Sorun çıktı mı abimle aranızda? Lütfen konuşsana, ne oldu?” “Güzelim, bir izin versen konuşacağım,” dedim, gülümseyerek. “Poyraz…” “Seni seviyorum, Naz. Aşığım sana.” “Ben de sana aşığım, deli fırtınam! Lütfen anlat artık, öldüm meraktan!” “Her şey yolunda güzelim. Konuştuk abinle. Hâlâ çenem sızlıyor ama ikna ettim o inatçı keçiyi.” Naz’ın sevinç çığlığı telefonda yankılandı. “Poyraz! Çok mutlu oldum, öyle bir rahatladım ki! Üstümden dağ gibi bir yük kalktı. Canım abim… biliyordum bizi anlayacağını.” “Ben de biliyordum, Naz’ım,” dedim. “Kırılmasının sebebi öğrenme şekliydi. Artık o da biliyor, şimdi sırada baban var.” “Umarım babamı da en kısa zamanda ikna ederiz. Ben seninle gizli kapaklı değil, açık açık yaşamak istiyorum sevgimizi.” “Ben de, güzelim. En kısa zamanda babanla konuşacağım.” Kısa bir sessizlik oldu. Sanki ikimiz de aynı anda nefes aldık, aynı anda iç geçirdik. “Yarın seninle görüşmemiz gerek,” dedim yavaşça. “Birkaç gün buralarda olamayacağım. Gitmeden seni görmek istiyorum.” “Nereye gidiyorsun, Poyraz?” “Birkaç günlüğüne İstanbul’a. Görevle ilgili, yarın anlatırım. Ama söz ver, yarın benimsin. Ayarla.” “Tamam da, nasıl çıkacağım ben? Tunç ve Esin tatilde olmasaydı çok kolay olurdu. “İstersen hemen getirteyim onları.” “Saçmalama, Poyraz,” dedi gülerek. “Tamam, ben halledeceğim. Yarın görüşürüz.” “Görüşeceğiz, güzelim,” dedim, sesiyle gülüşü birbirine karışırken. Telefonu kapattığımda yüzümdeki sızı yeniden kendini hatırlattı. Ama içimde bir huzur vardı. Belki de bazı yaralar, sevdiklerinin sesiyle iyileşiyordu. Naz Sabah kahvaltısından sonra uzun uzun Esin’le konuştum. Onu ne kadar özlediğimi, sesini duyar duymaz bir kez daha anladım. Onlardan ayrı kalmaya alışkın değildim; evin, sohbetin, birlikte geçirilen zamanların sıcaklığı eksikti. Poyraz’la ilgili gelişmelerden, abimin durumu öğrenmesinden, annemin tepkisinden derken, neredeyse iki saat geçmişti telefonda. Esin, benim hiç sahip olmadığım kız kardeşimdi. Hayatımda onun gibi bir dostum olduğu için kendimi gerçekten şanslı hissediyordum. Dün gece abim geç ve sarhoş gelmişti. Sabah kalkamadığı için onunla konuşamamıştım ama anneme her şeyi anlatmış, tüm mutluluğumu onunla paylaşmıştım. Yirmi üç yaşındaydım; ailemin onayını almadan da bu ilişkiyi yaşayabilirdim elbette. Aynı şey Poyraz için de geçerliydi. Ama biz, aileleriyle büyümüş insanlardık; onların rızasını almadan tam anlamıyla mutlu olabileceğimize inanmıyorduk. Bu yüzden herkesin bu ilişkiyi kabullenmesi bizim için çok önemliydi. Annemle babam, Hilmi Amcalarla kahvaltıya gitmişlerdi. O kadar iyi anlaşıyorlardı ki bazen şaşırmadan edemiyordum. Babamın Poyraz konusunda itiraz etmeyeceğini düşünüyordum ama yine de içimde bir tedirginlik vardı. Bu düşüncelerin arasında kaybolmuşken telefonum çaldı. Ekranda “Poyraz ” yazıyordu. Heyecanla açtım. Aşkııımmm! Güzelim, aşağıdayım. Hadi bekletme beni. Tamam, hemen iniyorum! Çantamı kaptığım gibi Neşe Ablaya haber verdim ve koşarak dışarı çıktım. Arabaya biner binmez Poyraz’ın boynuna sarıldım, dudaklarına dokundum. O da aynı tutkuyla karşılık verdi. İçimde fırtınalar kopuyordu; bu adamın tutkusu, bu yakınlığı beni her defasında baştan çıkarıyordu. Uzun bir öpüşmeden sonra yola koyulduk. Nereye gidiyoruz? Sürpriz güzelim. Ama şunu söyleyebilirim, sana doyacağım bir yere gidiyoruz. Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Doymak derken? Poyraz kahkaha attı. Her anlamda doymaktan bahsediyorum, dedi göz kırparak. Poyraz ne kadar sürecek diye sordum. Ciddi bir ifadeyle döndü bana. Güzelim, bu iş üç gün sürecek. Sadece üç gün. Naz, senden ayrı kalmaktan hoşlanmıyorum ama mesleğimi biliyorsun. Böyle zamanlar hep olacak. Lütfen bunu kabullen. Aramızda bunlar sorun olmasın.Ben senle olduğum her anın sadece tadını çıkarmak istiyorum hiçbir şeye takılmadan düşünmeden sadece seni yaşamak istiyorum orman gözlüm. Biliyorum Poyraz, kabul de ediyorum. Ama senden uzakta olma fikri… beni rahatsız ediyor. Elimi tuttu, dudaklarına götürdü. Nerde olursam olayım, kalbim senin için atıyor olacak. O yüzden şimdi her anın tadını çıkaralım, olur mu? Önce güzel bir yerde durduk, yemek yedik. Sohbet hiç bitmiyordu. Poyraz’la konuşmak her zaman kolaydı; sadece sevgilim değil, aynı zamanda en iyi arkadaşımdı. Onunla her şeyi paylaşabiliyordum. Bu yakınlık, ilişkimize isim koyduktan sonra daha da artmıştı. Sanki yeniden, bambaşka bir Poyrazla tanışmıştım ve ben bu poyraza yeniden âşık olmuştum. Yine harika bir yere götürmüştü beni. Doğayla iç içe, sakin ve huzurlu bir yerdi. Göl kenarı kadar etkileyici olmasa da güzelliğiyle büyüleyiciydi. Birlikte dolaştık, bisiklet sürdük, çay içtik. Yeşilliklerin arasında oturup sessizliğin tadını çıkardık. Dakikalarca birbirimizin gözlerine baktık, sonra dudaklarımız buluştu. Poyraz’ın tutkusu gözlerinden okunuyordu ama ben her defasında kalbimle sınır koymaya çalışıyordum. Naz, sana son bir yeri daha göstereceğim, dedi arabaya dönerken. Komutan pusulam sizsiniz, dedim gülerek. Hava kararmaya başlamıştı. Gittiğimiz yer, şehrin yükseklerinden biriydi; Ankara ayaklarımızın altında serili gibiydi. Camdan dışarı bakarken mırıldandım: Burası harika... ama biraz tenha, ürkütücü gibi. Benim yanımdayken hiçbir şeyden korkma, güzelim, dedi ve elimi tuttu. O an, sessizlik birden anlam değiştirdi. Poyraz’ın gözlerinde tanıdığım o tutkulu bakış vardı. Başını eğdi dudaklarıma kapandı aynı şekilde ona karşılık vermeye başladım ama hızına yetişmek çok zordu.Bir süre öpüştükten sonra naz seni istiyorum dedi tutku dolu sesiyle. Şimdi mi bur da mı?dedim şaşırarak, Evet şimdi bur da dedi boğuklaşan sesiyle. Poyraz biri görürse dedim korkuyla kimse görmez deyip arabadan inip hızla benim tarafıma gelip beni de indirip arkaya koltuğa oturttu. Hava karamıştı poyrazın arabası jeepti ve camları siyah camdı birinin bizi görmesi imkansızdı.,Ama bu yine de beni tedirgin ediyordu. Ama içimde poyraza karşı bitmeyen bir arzu vardı onu istiyordum. Ve giderek ona benzemeye başlamıştım seks konusunda yer,zaman,mekan o varken önemini kaybediyordu ve ben yine ona kapılıp gidiyordum. Arabanın arka koltuğunda poyrazın kucağında deli gibi öpüşüyorduk kendimizi kaybetmiştik. Onun kokusu bütün kontrolümü kaybetmeme sebep oluyordu dudaklarımda başlayan yolculuğu boyumdan,göğüslerime doğru yol almaya başlamıştı. Elbisemin ip askılarını indirip göğüslerimi serbest bıraktıktan sonra bir süre hayranlıkla izledi naz çok güzelsin ve bana arzun beni çıldırtıyor deyip iştahla göğüslerimi öpmeye başladı bugün biraz hızlı olacak güzelim ama İstanbul dan döndükten sonra evimizde vücudundaki her noktayla uzun uzun ilgileneceğim dedi bana değil sanki kendine söz verir gibi. Göğüslerime küçük ısırıklar bırakırken sadece adını inleyebiliyordum zevkten zar zor çıkan sesimle.Poyraz hızlı bir şekilde tişortunu ve pantolonunu çıkardı bu dar alanda bu kadar hızlı hareket etmesi inanılmazdı gerçi o bir askerdi hem de en iyilerinden bu tür şeyler onun için çocuk oyuncağı olmalıydı.Bir anda beni tekrar kucağına ata biner pozisyonda oturttu tabi tek hamlede küçük iç çamaşırımı da çıkarak.Nefes alış verişlerimizin hızlanmıştı sertliği ve büyüklüğüyle göz dolduran aletinin üzerinde ileri geri gitmeye başladım çok sıcak ve çok sertti bana hissettirdikleri harikaydı.Poyraz kafasını göğüslerimin arasına koymuş hırlayarak öpüp kokluyordu. Naz o kadar hazırsın ki saklı cennetin beni istiyor bana ıslanıyor bu harika deyip beni çok hafif kaldırıp birden hızlı bir şekilde tek seferde içime girdi. Yine o bildiğim tanıdık acı ve hemen arkasından gelen o yoğun zevk yine beni esir aldı. Poyraz diye inledim güzelim sadece kendini bana bırak deyip hızlı hızlı kendini içime çarpmaya başladı.O kadar yoğundu ki poyraz diye inledim saçlarını çekiştirirken naz seni sikmeye bayılıyorum,içinde kendimi kaybetmeye;senin erkeğin olmak sadece bana ait olman beni deli ediyor seni saatlerce durmadan sikebilirim diye ağzından kirli kelimeler eksik olmuyordu.Sevişirken poyraz başka birine dönüşüyordu ve her geçen gün bana daha fazlasını gösteriyordu.Poyrazın daha derin zevkleri olduğunu yavaş yavaş anlıyordum ama beni bunlara hazırladığının da farkındaydım beni tek bir hareketle kucağında ters çevirdi ikimizde terden sırılsıklam olmuş arabanın camları nefeslerimizle tamamen buğulanmıştı.Ama yaşadığım an o kadar erotikti ki arabada sadece hızlı soluk alış verişlerimiz ve poyrazın durmadan kendini içime çarpmasının sesi vardı artık.Sonlara yaklaşmaya başlamıştım. Poyrazda bunu fark ederek daha hızlandı hızı inanılmazdı.Bacaklarımı sıkmaya başladığımda sıkma kendini bebeğim deyip sert vuruşlarına devam edip erkeğinin üstüne yağ dediği andan itibaren titreyerek boşaldım o adar yorulmuştum ki poyrazda son darbelerini vurup küfrederek içime oluk oluk akmaya başladı kendini içime sağması o kadar uzun sürdü ki kucağında kendimden geçmiş durumdaydım aletini içimden çıkarmadan.Naz doyamıyorum sana tekrar istiyorum ama sen o kadar yorgunsun ki sana kıyamıyorum deyip alnımdan öptü. Poyraz sen delisin dedim nefes nefese. Evet sana deliyim sana söyledim seni saatlerce durmadan sikmek istiyorum diye, Elimle ağzını kapattım çok utanmazsın, Evet o da sana güzelim. Naz sende her şeyi uçlarda ve sonuna kadar yaşamak istiyorum o yüzden kendine daha çok dikkat et ve güçlen deyip kulağımdan öpüp üstünden inmek gibi bir niyetim yok dedi. Yüzüm kıpkırmızı şekilde poyraza dönüp terbiyesiz dedim. Evet sen konusunda çok terbiyesizim deyip kahkaha attı Ben senle ne yapacağım fırtına deyip iyice boynuna gömüldüm. Seveceksin güzelim benim seni sevdiğim gibi beni seveceksin. Naz her şeyi benle yaşaman benle öğrenmen bu benim için çok özel hayatımda ilk defa bir kadının ilki daha doğrusu deliler gibi sevdiğim kadının ilki olmak benim için çok kıymetli. Naz ben senin bugünün,yarının,her şeyin olmak istiyorum güzelim. Poyraz sen zaten benim her şeyimsin, istediğim,arzuladığım,sevdiğim tek adamsın ve bu sonsuza kadar sürecek deyip kollarında yorgunluktan uykuya daldım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD