14-Poyraz-1

1571 Words
Poyraz Kendimi bildim bileli hayatımdaydı. Bebekliğinden çocukluğuna, oradan genç kızlığına kadar… Gözümün önünde büyüdü. Onu, hiçbir zaman kendi kardeşlerimden ayırmadım. Ne zaman canı yansa ilk bana gelir, bir sıkıntısı olsa bana anlatır, sevincini bile önce benimle paylaşırdı. Aramızda adı olmayan, görünmez ama çok güçlü bir bağ vardı. Onu korumak, sevmek, yanında olmak hayatımın değişmez bir parçasıydı. Zaman geçti, büyüdü ama bizim bağımız hiç değişmedi. Askeriye hayatına adım attıktan sonra onu daha az görmeye başlamıştım. Ancak her görev dönüşü, sanki hiç ayrılmamışız gibi kucaklardı beni. Hâlâ aynı sevgiyi taşıyordu. Ben de öyleydim… Her zaman. On yedi yaşına bastığında, bakışlarındaki değişimi fark etmiştim. Ama benim için o hâlâ küçük bir kızdı. Esin’den farkı yoktu gözümde. Bu yüzden o bakışlarının üzerinde pek durmadım. Ama her yıl, bir öncekinden daha güzel ve daha dikkat çekici birine dönüşüyordu. Gerçek kırılma noktası, on sekizinci yaş gününde yaşandı. Uzun bir görevden dönmüştük. Timle birlikte, doğum gününün yapılacağı mekana gittik. Onu gördüğüm an donup kaldım. İçimden, "Bir yılda bir insan bu kadar mı değişir?" diye geçirdim. Karşımda artık çocuk değil; genç, güzel, alımlı, baştan çıkarıcı bir kadın vardı. Ve o orman yeşili gözlerle bana bakıyordu. Beni derinden sarsan da buydu zaten… O bakışlar, hâlâ aynıydı. Sevgi dolu, mahcup ve utangaç. Sanki hiç değişmemişti. Herkesle kucaklaştım, onu sona bıraktım. Kollarımı açtım. O da her zaman yaptığı gibi geldi, sarıldı. O an… dünyanın en güzel kokusunu duydum. İnsan bu kadar güzel kokup bu kadar huzur verebilir miydi? Fısıldadım kulağına: “Doğum günün kutlu olsun, yeşilim.” Gülümsedi. Teşekkür edip kollarımdan ayrıldığında kendimi boşlukta hissettim. İçimde bastıramadığım bir şey vardı. Yanlıştı. Kafamın içinde “O senin kardeşin gibi” diyen bir ses dolaşıyordu ama kalbim onu duymuyordu. Bütün gece kaçamak bakışlarını yakaladım üzerimde. Sırtımı dönemedim. Dönmek istemedim.Bu kız irademin çok üstündeydi. Ne oluyordu bana anlamıyordum. Parti devam etti, pastalar kesildi, hediyeler verildi ama onun hediyesini vermedim. İçimde yalnızken vermeliyim hissi vardı. Esin, Tunç ve Naz… Bebekliklerinden beri ayrılmazlardı. Çok iyi anlaşan arkadaşlar dostlar olmuşlardı.Şimdi birlikte gülüp dans ediyor, etrafa hayat saçıyorlardı. Etrafa göz gezdirirken Can’ın bakışlarını yakaladım. Gözünü kırpmadan Naz’ı izliyordu. Sonra o bakışlardaki ışığı gördüm. Naz’ı beğeniyordu. "Umarım sadece bir beğeniyle sınırlıdır," diye geçirdim içimden. Sonra Taner’in de Naz’a aynı şekilde baktığını fark ettim. İçimde bir öfke yükseldi. Rahatsız edici, boğucu bir öfke.Nedenini bilmediğim bir rahatsızlık hissettim nazın başkaları tarafından beğenilmesi arzulanması canımı sıkmıştı. Selim, yanıma yaklaştı. "Hayırdır? Keyfin yok gibi?" "Yorgunluk sadece," dedim kısa keserek. Gülümsedi. "Ne çabuk büyüdüler değil mi? Bundan sonra başımızı daha çok ağrıtacaklar gibi geliyor bana." Anlamamış gibi baktım. Gözleriyle Naz ve Esin’i işaret etti: "Baksana güzelliklerine." O an, onun da fark ettiğini anladım. Onlar artık çocuk değildi. Genç ve dikkat çekici kadınlara dönüşmüşlerdi. Bu farkındalık canımı sıktı. Selimle bir süre daha sohbet ettik görüşmeli çok olmuştu. Kardeşten yakındı bana kandan olmasa da can dan kardeştik onunla çocukluğum gençliğimiz birlikte geçti ve bir ömür bu dostluğun ikimizde devam etmesini istiyorduk. Selim bir süre sonra neşenin yanına gitti büyük aşkı neşe;yıllardır aynı kıza deliler gibi aşıktı. Selim aşkın ne kadar güçlü olduğunun en büyük kanıtı gibiydi gözlerimin önünde. Onun mutluluğunu görüp bende onun için sonsuz bir mutluluk hissediyordum. Etrafımı incelerken Naz’ı göremedim. Kalabalık ve havasız ortamları sevmediğini bildiğimden terasa çıktığını tahmin ettim. Sessizce arkasından gittim. Ay ışığı altında gökyüzüne bakıyordu. Her zamankinden daha güzeldi. Düşüncelerim beni rahatsız etse de önüne geçemiyordum. Yanına yaklaştım. Onun gibi bir süre gökyüzünü izledim sonra "Yoruldun mu yeşilim?" "Evet…" dedi, o melodik sesiyle. Gözlerine baktım: "Büyümüşsün. Çok güzel bir kız olmuşsun." Utandı. Yüzü kızardı. Arkasına geçip saçlarını topladım. Cebimden onun için özel olarak yaptırdığım zümrüt göz figürlü kolyeyi çıkardım. Usulca boynuna taktım. Kolyeyi boynuna takarken dudaklarım istemsizce o ince boynuna dokundu. Bu planladığım bir şey değildi. Ama aklım, kalbim, ellerim… hepsi kontrolden çıkmış gibiydi. Gözlerinden şaşkınlığı okuyordum. Kolyeye baktı. "Çok teşekkür ederim," dedi. Kollarımı açtım, "Benimle dans eder misin?" diye sordum. Gülümsedi, başını eğerek kabul etti. Sıkı sıkı sardım onu. Müzik eşliğinde, gözlerine bakarak dans ettik. Kulağına eğilip, “Buradayım… uzun bir süre,” dedim. Neden söylediğimi bile bilmiyordum.uzun bir süre hiç konuşmak dans ettik onun yanında olmak onun kollarımın arasında olması bana kendimi çok huzurlu hissettiriyordu. Sonra Taner geldi. Naz’a seslendi. Bir anda büyü bozuldu. Birlikte aşağıya indik hep birlikte eğlenmeye devam ettik ama naza baktıkça düşüncelerim ve davranışlarımın kontrolümden çıktığını fark ettim.Ben asker adamım nasıl bu kadar kontrolümü kaybedebilirim nasıl yıllardın tanıdığım kız beni böyle etkileyebilir. Defalarca aynı soruları kendime sormaya başladım.bu durum ve hissettikleri kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu bu durum daha da öfkelendirdi beni. Kendime gelemediğim için, ortamdan kaçmak istedim. Eski zamanlarda birkaç kez birlikte olduğum Selin’i gördüm. Sanki bu karmaşadan beni o çıkaracakmış gibi yanına gittim. Beni görür görmez sarıldı çok sıcak davrandı sanki hep görüşüyormuşuz gibi. Bir süre sohbet ettik. Selin çıkmak üzere olduğunu söyleyince, Onu evine bırakmayı teklif ettim. Hemen kabul etti. Elini tutup bizimkilerin yanına yürümeye başladık selin şaşırmıştı bu duruma ama bozuntuya vermedi. Herkesle vedalaşıp arkamı dönecekken gözüm naza takıldı. Naz önce bana, sonra Selin’le ellerimize baktı. Gözlerindeki ışık söndü. Yüzü düştü. Kendimi berbat hissettim.ama bir an önce bu ortamdan ve durumdan çıkmak zorundaydım Arabada sessizdim. Kafam darmadağındı. Selin’in sesiyle irkildim. "Bana gelir misin?" "Başka zaman Selin… Bugün çok yorgunum." Onu evine bırakıp kendi evime geçtim. Bütün gece içtim. Aklımda sadece Naz vardı. Kendimden tiksindim. “O kız elimde büyüdü, nasıl olur da böyle hissedebilirim?” diye kendime kızdım. Ertesi sabah erkenden hiç uyumadan bizim eve geçtim spor yaparak kafamı dağıtmaya çalıştım. Uzun bir süre spor yaptıktan sonra Tam odama çıkıyordum ki kapı çaldı. Açtım. Karşımda Naz… Tüm güzelliğiyle, kızarmış yanaklarıyla beni süzüyordu. O utangaç hali… Her hali gibi büyüleyiciydi. Kapıyı açıp içeri geçmesi için kenara çekildim Esine bakmıştım dedi Gelir şimdi sen geç dedim Ben duşa çıkıyorum deyip göz kırpıp merdivenlere doğru yürüdüm. Kahvaltı masasında, herkes suskunken Nazın merak ettiği soruyu esin sordu. "O kız kimdi abi?" Omuz silktim. "Önemli biri değil." Naz Burnunu havaya dikip "Öyleyse neden elini tutup evine gittin?" Kıskanıyordu. Saklamaya çalışsa da beceremiyordu. Önemli biri değil deyip. Konuyu değiştirdim. Eee naz hanım sen anlat bakalım "O çocuk kimdi ?"dün akşam sürekli peşinde dolanan "Arkadaşım," dedi direk. Gözlerine baktım: Çok ilgili bir arkadaş olsa gerek tüm gece seni yalnız bırakmadığına göre Sadece arkadaşım özel biri değil dedi sinirlenerek "Benden bir şey saklamanı istemem. Yeşil eskiden olduğu gibi"dedim "Çocuk değilim artık büyüdüm !" "Görüyorum," dedim göz kırparak. Yanakları yine kızardı. Bu kız her haliyle güzeldi… Hadi kızlar hazırlanın birlikte bir şeyler yapalım bugün dedim.amacım onunla daha fazla zaman geçirmekti. Birlikte kafe ye gittik. Esin ve Naz etrafa enerji saçıyorlardı. Uzun uzun sohbet ettik onları gerçekten çok özlemiştim bir ara esin lavaboya gitti nazla baş başa kaldık ve ilk defa ikimizde çekingen davranıyorduk birbirimize karşı.Allahtan esin kısa süre sonra döndü de aramızdaki atmosfer normale döndü. Saatlerce yalnız kaldığım kızın yanında şuan heyecanlanıyordum aramızda tuaf sadece bizim fark ettiğim bir elektirik vardı. Bir süre sonra Canı bizim masaya gelirken gördüm. Hepimizle selamlaştı yine Naz’a aynı şekilde bakıyordu. İçimden “Yapma,” dedim. Naz’ı kimseye yakıştıramıyordum. Hele ki Can’a… Çünkü Can, bana abisinin emanetiydi. Onu kırılıp üzülmesini asla istemiyordum.oturduğumuz süre boyunca gözünü nazdan ayırmadı ve bu durum beni çok gerdi. Akşam selimler sinema organizasyonu yapmışlardı evin bahçesinde hep birlikte toplandık epey kalabalık bir gruptuk filmi izlemeye başlamadan Nazı yanıma oturttum. Farkında olmadan başını göğsüme çekmişim. Saçlarını koklarken buldum kendimi. Kimse yadırgamadı, çünkü herkes onu kardeşim sanıyordu. Ama ben… Ben kendimden korktum. Bu kadar kontrolümü kaybettiğime inanamıyordum. Birden telaşla Hemen kalktım ve benim işim var ben çıkıyorum diye gruba seslendim Selim ve tim imalı imalı gülümsediler Serkan komutanım gece mesaisine mi diye sordu. Zevzeklik yapmayın diye hepsine ters ters baktım ima ettikleri şey çok açıktı çünkü Arkama baktığımda, şaşkın ve üzgün bir naz gördüm. onunda kafası karışmıştı bir yakın bir uzak davranıyordum. Ama bende ne yaptığımı bilmiyordum ki bu küçük kız bütün ayarlarımı bozmuştu birkaç gün içinde. Gece eve geç döndüm. Bahçede Selim’le oturup içtik. Bana ne olduğunu sordu. Anlattım. Kalbimdekileri. Aklımdakileri. Baktı yüzüme: “Aşık olmuşsun,” dedi gülerek. Ne aşkı selim diye karşılık verdim Oğlum bu anlattıklarının karşılığı aşk gerçi şuan çok şaşkınım sen ve aşk.. Ama çok sevindim ne zamana kadar günü birlik ilişkilerle devam edecektin Çok merak ettim yenge hanımı sana kendini aşık ettiğine göre epey dişli biri dedi gülümseyerek Tam o sırada, kapının kenarında Naz’ı gördüm. Bizi dinliyordu. Göz göze geldik. Biramdan büyük bir yudum alıp Sadece bir kelime söyledim: "Yasak." Çünkü gerçekten yasaktı. O benim kardeşim sayılırdı. Selim’in emaneti… Murat Amcam’ın sürekli tembihlediği "kardeşsiniz" sözü hâlâ kulaklarımdaydı. Üstelik Can… Can da ona bir şeyler hissediyordu. Benim hissetmem… bana yasaktı. Naz’ın gözleri doldu. O an… Hem onu hem kendimi yıktım. Başkasına bir şey hissettiğime inansın istedim. Beni unutsun. Uzaklaşsın. Aklında kalmayayım.istedim. bu ateşte yanmayalım istedim çünkü bu herkesi yakardı. Naz çok genç belki kısa sürede unuturdu beni.bana hissettiği duyguları zamanla körelir ve başkasını severdi. Bu ikimiz içinde en iyisiydi Bunları düşünmek bile canımı yakarken bu söylediklerime kendimi inandırmaya çalışıyordum Gözyaşlarıyla oradan uzaklaştı. Ben… O gece onunla birlikte, kendimi de kaybettim.Başlamadan bizim hikayemiz bitmişti zaten bizim bir hikayemiz olamazdı. En doğrusu buydu. Selimle konuştuğumuz geceden sonra Günlerce görmedim nazı. Benden kaçıyordu. Aslında doğruyu yaptı. Ama ben onu… deliler gibi özledim.o yeşil gözleri görmeye ihtiyacım vardı. Birkaç gün sonra Yeni görev emri geldi.çokta iyi oldu buradan uzaklaşırsam her şey normale döner diye düşündüm mesafeler insana her şeyi unutturur belki.bu umutla bütün hazırlıklarımı yaptım çok uzun bir süre buralarda olmayacaktım bu beni hissetiğim duygular konusunda umutlandırıyordu.onunda bu süre içinde beni unutacağına inanıyordum daha doğrusu buna inanmak istiyordum. Bu gün içimde onunla gidiyordum ama gittiğim yerde ona ait bütün hislerimi bırakmayı umut ederek……
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD