Ayağa kalkarken dengemi kaybettim, duvara tutunarak doğruldum. Parmak uçlarımla salona kadar ilerledim. Her adımda, içimde bir düğüm çözülüyordu ama çözülürken yakıyordu. “Her şeyi... her şeyi gözümün içine sokarak yaptılar,” dedim, yüksek sesle. Salondaki boşluk cevapsızdı ama duvarlar beni dinliyordu. Koltuklardan birine yaklaştım, elimdeki yastığı kaptığım gibi yere attım. Annemin yüzü, halamın, teyzemin... hepsi gülümsüyordu. Dişlerini göstererek! Elim titredi. Gözlerim dolu doluydu ama bu sefer sadece üzgün değil öfkeliydim. “Hiçbiriniz görmediniz, hiçbiriniz duymadınız beni,” diye bağırdım. “Ben bu eve gelmek zorunda kaldım. Ben kendi hayatımı yakarak geldim.” Göğsümden çıkan ses bana ait değildi sanki. Derinden, karanlıktan gelen bir yankı gibiydi. Kalbimin atışı kulaklarımı

