Geçmişe yolculuk

1976 Words
Masal Dudaklarımın birbirine çarpması ile uyandım. Her yer karanlıktı, buz gibi su başımdan aşağı dökülmüştü " hazırsan başlıyoruz fare" Neredesin Poyraz? Ben bir şey yapmadım ? " Ne i - is... isti... istiyor..." " Ne istediğimizi mi soruyorsun?" Sorabilseydim eğer evet... " e .. ev..et" Korkudan mı soğuktan mı titriyorum. Parmalarımda hissettiğim keskin acı şiddetlenmiş çok canımı yakıyordu ama o kadar bağırmıştım ki , o kadar bitkindim ki bağıramıyordum Başımdaki bezi aldığı gibi gözlerim kamaştı... o kadar aydınlıktı ki her yer Gözüm sızlayan parmak uçlarıma gittiğinde kan içinde olduklarını gördüm. Karşımda oldukça iri, yaşlı bir adam vardı. Gülerek ; " tırnaklarını söktüm çok birşey yapmadım daha" dediğinde neden parmak uçlarımın zonkladığını anlamıştım " birazdan da elektiril vereceğim" Hayır olmaz, elektrik olmaz onu koruyamam. " ve...ve... vermeee! ne .ee.. is... ister..Sen.. an...latır.. rım" Verme elektrik, verme! " olmaz ki güzelim, asıl eğlencesi o, hamsi gibi çırpınmasan olur mu?" Ve tüm bedenimde gezinen şok, ağzımdaki tıkaça geçmiş dişim, kaybettiğim şuurum... Demir Anlamadım, nasıl göremeyiz, nasıl kendini bu kadar ustaca saklar. Hepimiz toplantı salonunda bunu düşünürken içeri koşarak Yasemin başkan girdi. " Başkanım bilmeniz gereken bir durum var" Mete amca adeta çökmüştü. O da belli etmiyor ama çok sevmişti Masal'ı. " söyle Yasemin gizli sakalımız mı var. naptı anlattı mı?" " revirde, kanaması vardı!" Hepimizin gözü Yasemin başkana döndü " Sakın öyle bir şey deme!" " Sikeceğim ben böyle işi" diye söylenerek kalktı babam, bir tekme geçirdi koltuğa. " Kurtarabildiniz mi?" " malesef..." Neden bahsettiklerini ise Yasemin başkan ayrıntıya girince anladım. " Kanaması durur durmaz geri sorguya almak zorundayız başkanım, yukarıdan cevap bekliyorlar" Bebeği mi olacakmış ? Hamile miymiş ufaklı? Poyraz Yiğitalp ile salonda oturmuş kendime gelmem için önüme kattığı zift gibi kahveyi zıkkımlanıyordum " kendine gel Poyraz, oğlum ben insan sarrafıyım, o kız... o kız öyle bir kız olamaz! siz kafayı mı yediniz. kalk gidelim kurtaralım kızı" Olamaz, insan sarrafı... belki de yanıldın yavşak! Kandırdı hepimizi... Neden öptü yaramı, neden ağladı? Her hareketin mi planlıydı " kalk" Kolumdan tutup çekiştirdi. " kalk odasına, eşyalarına bakacağız" " ekibi bekliyorum" dediğimde " başlatma lan ekibinden, ellerine bir şey geçse en son bize derler. hazır kimse yokken bakalım" Ne bulmayı umuyorsun Yiğitalp, Ne? Kolumdan sürükleyerek beni odaya götürdü Çekmeceleri açıyordu, yastığı kaldırdığında altından fındık çıktı. Saklamış... Her şeyi sakladığı gibi! gerçek yüzünü de mi böyle sakladın? Odanın bir köşesinde otururken ben, her yeri döküyordu Yiğitalp. Bense geberip gittiğimde kardeşim dediğim adamın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum İntikamını alacağım dediğim adamın katilini koynuma aldım, gönlüme aldım. Hiç mi doğru kadına açamazsın kendimi Poyraz! " bu kızın ne kadar parası varmış böyle?" Elinde tuttuğu makbuzları gösterdi. Yatağın altında bulmuş. Onu da saklamış. " Benimle para ile yatıyordu, iyi birikim yapmıştır" dediğimde " Ne birikimi lan, bağış makbuzu bunlar" dedi bana uzatarak makbuzları Elime aldığımda tek tek baktım, bir milyon bağışlanmış üstelik ona verdiğim günden bir gün sonra, diğer paraları da bağışlamış... Sürekli sayıp sinirimi bozduğu doları da... Bir an göz göze geldik Yiğitalp'le "Kardeşim..." Ne demek istediğini anlamıştım. Kurtaracaktım minik sincabımı. Neye mal olursa olsun kurtaracaktım Demir Toplantı salonunda beklerken Masal'ın tekrar işkenceye alındığını öğrendiğimizde her birimiz için bu haber can sıkıcı bir etki yaratmıştı. Muhtemelen yanımıza bilerek sızan bir haindi sorgudaki ama işte. Çok iyi rol yapmış, sevdirmişti kendini ve hepsinden ötesi ne olursa olsun az önce bebeğini kaybetti, ve şimdi... Birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. " Ne olacak şimdi Mete?" Babam Mete başkana dikmiş gözünü soruyordu. O ise dirseklerini masaya yerleştirmiş, başını saklarcasına kapamış elleri ile şakallarını ovuyordu " tansiyon ilacımı getirin" dedi yanındaki korumaya. Adam hızla gitti " Ne yapılması gerekse o yapılacak" dediği anda içeri bir sürü kişi ile mücadele ederek daldı Poyraz Elinde silah içeri doğrultmuş Hepimiz ayağa kalkmış pür dikkat ona bakıyorduk ki diğer avanel de geldi onun da elinde silah " Siz çıldırdınız mi? bırakın çabuk o silahları" Mete başkanın gözü oğlunda, Cenk albayın gözü ile Yiğit'teydi " kardeşim karısını görecek" deyip iki silahı da bize doğrultmuştu " Saçmalamayın! prosedürü biliyorsunuz " dediğimde " Başlatma lan prosedüründen" Öyle bir bağırdı ki Poyraz, öyle kontrolsüz... sinirden kasılıyordu ve eli tetikteydi " tamam, elini tetikten çek, öyle konuşalım. siz de indirin silahalrınızı" dışarıdaki korumalara seslendi Başkan. " beni karıma götürün, hemen!" Cenk albay ise oğluna parmak sallayıp " senin ecdadını siktim çocuk" diye tehditler yağdırıyordu. " tamam, sakin ol oğlum, birlikte gideceğiz şimdi... göreceksin" Mete başkan ve Cenk albay , ben olmak üzre hepimiz koridora çıktığımızda Gökhan amcamı elinde silahla Doğan amcamla birlikte gördük " amına koduklarım siz de mi lan?" diye kükredi yine Cenk albay. " yeğenimi tek bırakırsam nasıl amca olurum" diye etrafı kollayarak konuştu Gökhan amcam Doğan amcaya döndü gözleri bu sefer gökhan amcadan ayrılıp " hiç bakmayın öyle ben bu çocuğun kirvesiyim, s****i kapıya kıstırınca herhalde ben koşacağım yardıma" Bir ton küfür eşliğinde yaklaştığımızda içeriden çıkan Yasemin başkan ile kapının bir anlık açıklığından yükselen çığlık sesi doldurdu koridoru. " Masal?" Öyle bir koştu ki... odaya geldiğimizde balyoz yerde, kafasından kan akıyordu " naptın lan?' diye kükredi babam? Karısını çözmüş kollarının arasına alıp saklamış, silahını doğrultmuştu bize " kafasına vurdum, sıkmadım. bırak dedim bırakamdı" Kendini kaybetmiş gibiydi. " Oğlum bırak kızı sorgulayalım sana söz veriyorum ben sorgulayacağım. böyle olmaz." Dinleyecek durumda değildi... gözlerinden ciddiyet akıyordu. Ya oradan Masal'la çıkacaktı ya da hiç çıkmayacak Düşüncelerimde haklı olduğumu son yaşananla da gösterdi. " bizi mi öldüreceksin, bize mi sıkacaksın eşek herif" diye bağırdı Cenk albay. " size değil amca" deyip kafasına döndürdü silahı... O an işte tüm elimiz kolumuz bağlandı. Bir an Mete başkana baktığımda adamın birkaç dakikada canından can gittiğini gördüm. " tamam herkes çekilsin. Ne istiyorsun oğlum?" Eli hala tetikteydi ve çok titriyordu! belli ki sinir krizi geçiriyordu " kanaması var " dedi gözünden yaş süzülerek " revire götüreceğim. bizde toplantı salonunda konuşacağız karıma kimse yaklaşamaycak. revirde başında Yiğit ile Doğan amcam bekleyecek. Gökham amcam da benimle toplantı salonunda olacak Sımsıkı sarmış bağrına basıyordu kendinde olmayan kızı. " tamam, şimdi o silahı indir" " Eğer bir uyanıklık yaparsanız, sana andım olsun baba karşında kafama sıkarım" Yapardı, deli Poyraz'dı. " herkes silahları indirsin. Yasemin de revirde beklesin ama! " diye kendi koşullarını sıraladı bu sefer Mete başkan Bir an Yasemin başkana baktı, sonra kafası ile onayladı. kimseye vermedi, kendi kucağında taşıdı. Onu böyle görmek, hiç bir şey yapamamak... " geçti güzelim, geldim, geldim bir tanem!" defalarca tekrarladı kucağında taşırken Revire yatırdığında içeri sadece Yasemin başkan, Doğan amcan ve Yiğitalp'i almıştı. Biz kapıda bekliyorduk, kapı açık şekilde onlara bakarak Doktora "hamileydi" dediğinde her biriz birbirimizin gözüne baktık " birkaç saat önce geldi biliyorum, elektirik vermişler kaybetti bebeği" dediğinde bize öyle bir baktı ki! " Hadi toplantı salonuna gidelim" diye seslendi Başkan, biraz da oğlunun o bakışından kaçmak ister gibi. Poyraz Alnından öptüm, defalarca... " yaraları sarılsın geleceğim siz gidin" Uzun bir gün olacak, beklesinler. bebeğimi aldılar benden, seni de alamayacaklar minik sincap! Doktor tek tek sardı yaralarını, ağrı kesici serum verdi. 2 el tırnağı 2 ayak tırnağını çekmiş balyoz... Sana da aynını yapmazsam şerefsizim. Yiğitalp ile Doğan amcama baktığımda Doğan amcam " Hadi git evlat, biz buradayız. Ben TSK nın atmacasıyım. can vermeden kimseyi vermem" Sarıldım. İşte bu yüzden babamdı Doğan amca. Her zaman babalık yaptığı için. Cem bu yüzden kardeşimdi. Herkesten çok! ve bu piç Yiğitalp... Herkesten çok sırdaşımdı. Göz yaşlarımı silerek gittim toplantı salonuna. Balyoz da oradaydı. Karşılıklı oturttular bizi. Kafasını tutuyor, çok mu ağrıdı? karımın canından daha mı çok acıdı canın? " Kızı öldürmek zorundayız. hiç kimseye bilgi vermemiş olsa bile hayatta kalması büyük tehlike... bildikleri..." " Sen de çok şey biliyorsun," deyip babama döndüm " Seni de mi öldürelim. seni de ele geçirirlerse ülke açısından tehlike arz eden durumlar olur" Herkes Sessizdi. " Ya seni Cenk amca, Volkan amca! siz daha mı azını biliyorsunuz ondan? sizin hayatınızı ondan daha değerli kılan ne?" Herkes birbirine baktı.... Cevap yok elbette! " biz mevkimiz gereği..." Bakışımla sustu Volkan amca. Saçmaladığının o da farkındaydı. " Sen ne diyorsun" diye sordu babam, gözlerini benden kaçırarak. " Koruyacağız, gerekirse başkasını oymuş ele geçirmiş ölmüş gibi göstereceğiz. Bu odanın dışındakiler dışında kimse bilmiyor öyle kalabilir" " bu riski göze alamayız" dediğinde Demir'in yakasına yapışıp masadan kaldırdığım gibi duvara yapıştırdım " benim karımı öldürmeyi göze alıyorsunuz ama, bebeğimi öldürmeyi göze alıyorsunuz,. " " bilmiyorduk oğlum" dediğinde babama döndüm " ben biliyordum," dedim Demir'den ellerimi çekerek " bile bile size teslim ettim çünkü ben de hain olduğunu düşünüyordum ama sonra bir şey öğrendim... Onun tek suçu zeki olmak, kontrol edemediği bir dahası var?" " çok riskli, anla bizi" Geri adım atmayacaktı babam " geri adım atmayacaksın öyle değil mi baba?" Bakışını kararlı bir şekilde kafasını sağa sola salladı " ülkem için...sizin için... gelecek nesiller için, can veren dostlarımı için, geri adım atmamam. " Minik simcabımı öldürecekler. Kararlılar. " Ne kadar kolay değil mi vazgeçmesi senin için. Söylense Eylül olsaydı, ya da annem napardın?." Herkeste tek tek gezdirdim gözümü " Buket annem olsa, ya da Nazlı teyze" Kimseden ses çıkmıyordu. " Peki baba, dediği gibi olsun. Şimdi revire gidiyorum. adamlarına söyle iki mezar kazsınlar" Ayağa fırladı " beni bununla tehdit edip durma!" Baktım, uzun yıllardır içimde tuttuğum şeyi kusmak gerekti artık. " benim canım ne zamandır senin için tehdit unsuru baba? Sen değil miydim benim doğmamı bile istemeyen? 27 yıl sonra eğrinizi düzeltiyorum. istediğini veriyorum sana" Ardıma bakmadan çekip gittim revire. Yiğit bir köşede elinde silah kapıya doğrultmuş bekliyordu, Doğan amcamsa Masal'ın başında ateşini ölçüyordu. İçeri girmemle Yasemin başkan omzuma dokunarak gözleri ile özür diler gibi bakıp gitti. Yüzümü gördükleri anda anladılar. " sizin ben cibilliyetinizi sikeyim piçler" deyip fırladı Doğan amcam toplantı salonuna doğru. Bense minik sincabımın yanına gittim. " sağol kardeşim ama buraya kadar. silahı bana ver çık" Ayağa kalkıp yanıma geldi, belindeki silahlardan birisini çıkartıp bana uzattı " başka ülkede olsa ödül verirler, bizim ülkede infaz ederler. Bu kız olmasa biz Suriye bombardımanından sağ dönemezdik. Sistemler kilitlenmişti, çakılıyorduk. Bu kıza can borçluyum ben, o kırdırdığı sistem sayesinde paramparça olmadan eve döndük. " Tekrar oturduğu yere döndü. " hep savaşarak öleceğimi düşünmüştüm" dediğimde Yiğitalp kahkaha attı " şimdi de öyle öleceğiz merak etme" şarjörünü boşaltıyor. İkimiz de kurşun sıkamazdık sevdiklerimize. Bende şarjör boşaltıp cebime koydum kurşunları. Bire birde silah doğrultmamız yeterdi, kevgire dönerdik zaten. Masal Gözlerimi açtığımda keskin bir ışık gördüm, ve onun yüzünü! "Geçti güzelim, çok yakında her şey bitecek" diyordu. Gülümsedim. Bitsin, çok canım acıyor... Poyraz Uzun bir bekleyişin ardından kapının önüne bir kareketlilik başladı. Yiğit ile göz göze geldiğimizde zamanın geldiğini anlamıştık! " Sizim ecdadımızı sikerim, dokunmayın çocuklara " diye bağıran Doğan amcanın feryadını işittiğimizde babalarımızın aldığı kararı anlamıştık " Babam yine şaşırtmadı" deyip ayağa kalktı, yanıma gelip sedyede yatan kıza baktı " Kaç yaşında lan bu?" " 18 i yeni bitirmişti" Kafasını salladı... " bu yaşta bu kadar acı! 70 yıl yaşamış diyebiliriz. e biz de dolu dolu yaşadık. 80 er de bize ekle. Çok da erken gitmiyoruz" Minnetle baktım yavşağa. " hala geç değil, çık dışarıya" Yarın bir gülücük attı " bu reddeden sonra inadımdan yine dönmem yolumdan" Dönmez piç, kolu kırıldı dönmedi! Ve babamı gördük girişte Cenk albayla " Oğlum akıllı davran, gelin buraya kız teslim edin" Gözlerine ağlamaktan kan oturmuş ikisinin de " timsah gözyaşı dedikleri bu muydu kanka" dedi silahı doğrulturken Yiğitalp. Buydu kardeşim buydu! " Yiğitalp saçmalamayın, bu oyun değil" Biz hiç oyun oynamadık ki Cenk amca. Biz sizin mükemmel yetiştirilmiş askerlerinizdik " Oyun baba, ucunda evlat kanı olanlardan" Şerfsiz bilerek yapıyor. " ölüyoruz ölmeye bir kurşun sıkamayacağız bari bir bıçak da mı saplamayalım kalplerine" diye fısıldadı yavşak! Sedyeden yatan güzeller güzelimi çektim bağrıma. " kimse teslim falan olmuyor uzatmaya gerek yok. yapın ne yapacaksanız" Bir müddet baktı babam bize. Cenk amcam gözyaşını silerek baktı babama, sanki dur der gibi Elini silahlarını bize doğrultmuş time içeri geçmesini için komut vermek üzre kaldırdı. O el indiği anda bizim için de hayat son bulacaktı Mete başkan, başkanlığı seçmişti! anlamıştım! Ve bir ses yükseldi biz sonumuzu beklerken " Kızım nerede?" Yalçın amca! Herkes olduğu yerde kalmıştı. Gelen Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarıydı zira! İçeri yanında gelen ekibi ile kalabalığı yara yara girdi. kollarımın arasındaki karıma baktı " Kızım"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD