Poyraz
" Demek ablama göz koyarsın" deyip Yiğitalp'in gırtlağını sıkıyordu. Bizse çiftliğin en uç noktasında kurmuş çilingir sofrasını tavuz kuşlarını izleyip fındık fıstık atıştırıp izliyorduk zibidileri
" söyleyene bak, ulan sen bu adamın ablasını istemeye gidiyorsun bu akşam" diye kendini yırttı Yiğit. Haklı!
Hakikaten nasıl oldu da babam bu Demir kişisine ablamı vermeye ikna oldu. Annem 2 tane sakinleştirici verdim, ruh gibi geziyor evde diye mesaj attı.
Adamı yürüyen mumyaya çevirdiler. Kafa öyle dağılmış ki kızı kim istese verir...
" Haklı" dedi Cem faydasızı elindeki fındığı Demir'in kafasına atarak " çek lan elini kardeşimden"
Yiğitlap ise rengi iyice kırmızıya dönmüş çırpınmaya başlamıştı
" Hava kuvvetlerinde iyi eğitim vermiyorlar mı ne?"
Şuan olay özel harekat ile hava kuvvetleri askerinin eğitimine dönmüştü
" ben Yiğitalp'e bir koltuk takımı basarım" dememle Yiğitalp'ten " koltuğunu s**yim" li cümleler yükseldi
" nısh Demir alır, adam sat, sas, mit, özel harekat ! hepsinin eğitimini aldı"
Doğruya doğru aldı, Volkan amca gözünün yaşına bakmadı hepsine yolladı eğitim için!
Telefon ard arda çalıyordu, yine evden ne istiyorlar acaba diye söylenerek elimi cebime attığımda telefonla birlikte kırmızı bir şey çıktı.
Kurdale!
" Nereye gidiyor lan bu?... Ne oldu şimdi?"
Ardım sıra yükselen hiç bir sese aldırmadan kurdaleyi elimde sımsıkı sıkarak eve geldim.
Herkes akşam için koşturma içindeydi.
" Oğlum Türk kahvesi yok"
Gerçekten mi?
" Masal nerede?"
Eylül ise bambaşka angarya yıkma derdindeydi odaya geçip sincabı almaya giderken
" Poyraz beni timo ' ya bırakır mısın?"
" Taksi diye bir halt var abla,gelirken de kahveyi alsın anne. karımla işim var"
İçeri girdiğimde şaşkın şaşkın duruyordu. Aynanın önünde elinde iki elbise ne giysem diye bakıyordu.
Elimdeki kurdaleyi daha da sıkı kavramıştım avucumun içinde. Artık düşüncelerime engel olamıyordum
" iyi misin sen?"
Kapıyı kapatıp yanına geldim, elinden tutup yürütmeye başladığımda elbiseler yere düştü
" Poyraz nereye ?"
Elim kapının kulpunda odadan çıkmadan kendime çekip kulağına dayadım dudaklarımı " 1 gün daha alacağım var unuttun mu?"
Tüm bedeni irkilerek karşılık verdi. Beni sadece para olarak mı görüyorsun minik sincap!
Tüm bedenin bana böyle tepkiler verirken gerçekten sadece para mı derdin?
Ne istersen veririm dediğimde neden bir kere kalbini istiyorum demiyorsun, ne kadar istersen dediğimde tüm kalbini demiyorsun
İçimde engel olamadığım bir öfke oluşuyor, beni istememenin öfkesi!
" Şimdi mi ama akşam.."
" akşam geliriz, sonra geri gider evimize devam ederiz"
Kendime çekip konuşuyordum, titreyen vücudu kollarımın arasında gerilirken elimdeki kurdaleyi sıkabildiğim kadar çok sıkıyordum
" Yürü, sabrım kalmadı"
Kalmadı, öyle bir bağımlı yaptı ki kendine beni!
Bir ara babamı gördüm sanki merdivenlerden iniyordu, etrafta bir sürü ses "ama şu yapılacak, bu yapılacak , nereye?" serzenişleri ve utançtan renkten renge girmiş, arabanın içinde giderek küçülen minik sincabım
Eve girene dek aynı tahammülsüzlük ile sürükledim adeta onu, bir ara o kadar yavaştı ki adımları. Omzuma attım daha fazla zaman kaybetmeye dayanamayarak. Çığlıkları , hızla salladığı ayakları ile
" napıyorsun, indirsene poyraz" serzenişleri eşliğinde götürdüm evimize
Şu an herhangi bir şeyimi kendi başıma indirebilecek durumda değilim sincap!
Kapıyı büyük bir tahammülsüzlük ile açıp sırtımda sincapla içeri girdiğimde doğrudan yatak odasına götürdüm
Yatağa bıraktığımda gözleri kocaman açılmış, şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Yeri siyah ipekli, kırmızı çiçekli üstü siyah dantel türlü çok güzel bir eteği vardı ve eteğinin yırtmacından bacağı görünüyordu.
Üstünde siyah askılı buluzu!
Sanırım onu en çok üstünde kendi kıyafetlerim varken seviyorum
Kendimi soymaya başladığımda Ürkek bakışı açtığım her düğme ile vücuduma kayıyordu
Göğüs kafesi şiddetle inip kalkarken içimde yanan alev tüm vücudumu esir almış onu da beni de yakmaya hazırdı.
Üstümdekilerden kurtulduğumda bakışını kaçırdığını fark ettim. Üstüne doğru hamle yapıp belinden kavrayarak yatakta çevirdim.
" ahhh" korkmuştu
" Ellerini ver "
Tereddüt etse de söylediklerimi yaptı. Ellerini arkasında birleştirdiğinde kırmızı kurdale ile bağladım
Ne olduğunu anlamıyordu, ona dair hayallerimin binde birini bile yapmıyordum oysa
Bir müddet onu izledim, belinden yatağa dökülen saçları, incecik vücudu, kırmızı kurdale ile bağlanmış narin elleri, vücut kıvrımları.. ve tam bacak kökünde oturan ben!
Elim ince belinden ve aşağılarında gezindi bir müddet. Altımda kımıldanışı ile tüm vücudunun her zerresi ayrı şekilde güzelleşti.
Üstüne kapandığımda bedeni şiddetle sık soluk alışı ile altımda titremesi beni daha da kontrolden çıkartıyor ona dokunma istediğimi zirveye taşıyordu
" istiyor musun?"
İstiyorum de, sadece seni istiyorum de! lanet olası paramı değil beni istediğini söyle!
" söyle bebeğim, beni istiyor musun?"
Evet de... herhangi bir şey sürme önüme. Anlamıyor musun ne istesen zaten veririm, sadece beni iste yeter
Neyim var neyim yok sererim önüne minik sincabım
" Yap, 1 gün alacağın var"
Alacağım var! Allah kahretsin! alacağım var öyle mi?
O andan itibaren alacağı olan bir adam gibi oldum. Kendimle gurur duyar mıydım yaptıklarımdan... hayır.
Elim bacak arasına gittiğinde altımda kımıldanmıştı, yüz üstü yatağa gömülmüş vaziyette üstünde benim gibi bir adam kalçasının üzerinde otururken ne kadar kımıldanabilirse.
Gözüm arkasında kırmızı kurdale ile bağlanan zarif elleri ve kurdalenin ince belinden güzel kıvrımlı kalçasının arasına üstüne dökülüşünde takılıp kaldı
Derin derin nefes almamı gerektirecek kadar kesmişti karşımdaki görüntü nefesimi. Çıplak bedeni altımda, ne istesem yapmama razıydı.
Aletimi çıkartıp kurdalenin üstüne düştüğü kalça oyuntusunun en dip noktasından yukarılarına dek sürterken teninin sıcaklığı ile bir defa daha soluksuz kaldım
Kalça arasına doğru biraz daha hamle yapıp soktuğumda kalça etleri ayrılmış arasında gidip gelen aletim bir kere daha seğirerek attı
Zevk suyum ucunda birikiyor, aletim içine girmek için can çekişiyordu. İrademi sikiyordu, üstelik altımda ölü gibi yattığı halde.
En ufak bir ihtiras cümlesi, tınısı kurmadan sadece arada irkilerek kaçmaya çalışması dışında bir şey vermiyordu bana ve bu bile dudaklarımı dişimle ezip kendimi kaybederek haykırmamı engellemeye çalışırken yine kendimi bulmama sebep oluyordu
Daha fazla dayanamayacağımı anladığında aletimi elime alıp üstüne yattım. İnledi, ağırdım.. tüm bedeni altımda kayboldu adeta.
Yatak ile aramda eziliyor, kayboluyordu. Elimi ağzına götürdüm. " Tükür" dediğimde inlemesi devam ederken şaşkınlıkla sordu
" Ne yapayım?"
" Tükür dedim" diye tekrarladım sabırsızca, dudaklarım ensesinden başına geçmişti. Neden onu sürekli öpmek istiyorum. Tükürdü.
Aletime götürüp sıvadı, kahretsin çok zevk veriyor çok... Altımda bedeninin sıcaklığı ile aletimi sıvarken bile azıyorum
" Sikicem bu nasıl iş lan"
Şaşkınlığım ağzımdan dökülmüştü feyat olarak. Aletimi elimde tekrar sıvayıp başımı sırtına gömdüm.
Siktir ısırmak istiyorum, o pürüzsüz teninde izim olsun istiyorum ama... elim bacağına gitti, daha da ayıp aletimi girişine yerleştirip altımda yatak kızım kadınlığı götürdüm bu sefer elimi.
Girişindeki aletim ucunun girmesi ile daha da şiddetli seğirmeye başlamıştı. İçine girmek için can atıyordu.
O ise kadınlığını avuçlarımın arasında sıkmamla artık tepkisiz kalamamış inlemeleri ile odayı doldurmaya başlamıştı.
Dudaklarımı kulağına dayayıp soluk soluğa konuştum
"Sik beni diye yalvaracaksın bir gün, " kendimi içine itmeye başladım.
" Ağhhh ağhhhh"
Sikitir, o kadar dar ki... Canımı okuyor! Tüm bedenim gerilmiş içine girerken sıcak dar duvarlarını yara yara ilerleyen aletim kasığımı sancıdan kıvrandırırken başım korkunç bir basınçla patlamak üzereydi
Tut kendini tut diye içten içe sıça sıça doldum daracık kuytusuna. O ise koca bedenimin altında çaresizce çırpınmış
" Çok fazla, çok... çok fazla çek... lütfen yapma daha çok, girme" İnliyordu
Her inlemesi ile daha da beni tahrik ettiğini bilmeden.
Son bir hamle daha yaptıktan sonra aletim vajinasının sınırını zorlamış adeta içinin aletimi iterken gerildiğini hissetmiştim.
" Sikicem, girmiyor daha fazla"
Altımda ağlayarak, öksürükleri karışarak karşılık verdi
" gitmiyor lütfen... alamıyorum lütfen"
Alamıyordu, o kadar dardı o kadar taze ki, öyle kasıyor ki kendini!
" Tamam bu kadarı da işimi görür" dedim dışarıda kalan kısma bakarak. Ve içinden yavaşça çekmeye başladığımda acı dolu inlemesi tekrar yayıldı odada
" ağhhhh ağğğhhhh"
Nefes nefese acı ile inlerken çekip geri soktum kendimi. Siktir! öyle bir girdi ki... Kızı sikerken sikildim.
O andan sonra kendimi kontrol edemedim. En sert en vahşi halimle sahip oldum ona. Altımda inlerken ben ince beline yerleştirdiğim ellerimle bedenini daha da yatağa gömüp içine girip çıkmaya devam ettim.
İçine kendimi soluk soluğa sağarken tekrar o ifadesiz tepkisiz hale bürünmüştü minik sincap. Bedenin her yeri benim izlerimle doluydu. Aletimi içinden çıkartırken bacaklarından süzüldü sıvım.
Ona çok vahşi şekilde sahip olmuştum. O tepki vermedikçe daha da arttı arzu dolu hareketlerim. Morluk içindeki bedenini görünce anlıyordum ne denli şiddetli davrandığımı
Alacak bir şey kalmamış, yataktan kalkıp elindeki kurdaleyi çözerken bile utanıyordum yaptıklarımdan.
İçimdeki kontrolsüz arzu ile ona sahip oldum. Öfkem nazik olmama engel olmuştu.
Kurdaleyi açar açmaz ellerini ovdu, yatakta kıvrıldı.
Etrafa saçılmış çamaşırları, yırtılmış atılmış her birisi bir köşede dururken o çarşafı Üstüne çekebildiği kadar çekti.
Bense oturmuş onu izliyordum
Neden istemiyor kimse beni?
Kendini çarşafa sarıp banyoya gitti. Bende kendime bir kadeh doldurup onu bekledim. Görmeliydim. Üzgün mü? o kadar mı istemiyor beni?
Bir müddet sonra duştan havlu ile çıktığında gözlerime öfke dolu bakıyordu.
" Fondöten lazım bana"
Anlamayan gözlerle baktığımda bedeninden birkaç yeri gösterdi. Derin derin soludum.
Kafamı salladım. Neden sevmiyorsun beni? O kadar mı çirkinim?
Neden herkesin ilk tepkisi Poyraz'dan kurtulmak , Poyraz'ı istememek.
Babam, Vera annem... o... şimdi de sen.
Ayağa kalkıp banyoya doğru giderken benden uzaklaştığını fark ettim
" Benden bu kadar mı iğreniyorsun?"
Bir an göz göze geldik, sorgular şekilde bakıyordu
Sanki anlamaya çalışır gibi... Anlasın lan. Birisi de şu Poyraz anlasın artık !
Masal
Öyle bakıyor ki, sanki bana şey gibi... neden öyle bakıyor.
" Neden bu kadar umrunda ki, senin için basit bir alışveriş değil mi?"
Kaşlarını çattı... gözünü kısarak cevapladı
" Ne saçmalıyorsun? "
Bir anda kollarında buldum kendimi. Alnını alnıma dayamış nefes nefese elleri ıslak saçımda , sırtımda dolaşıyordu
" Ne saçmalıyorsun sen? " Elimi göğsünün üstünde kattı
" Benim kalbim bu şekilde atarken nasıl seninki susar? Bana işkence ediyorsun. Bana hiç değer vermiyorsun öyle değil mi sincap? Param olmasa yüzüme bile bakmazsın"
Gözyaşı mı o?
Kalbinin üstündeki elim yanağından akan yaşa gitti. Sildim, neden ağlıyor ki.. ağlamasın!
" Bir kere bile bana beni isteyip gelmedin değil mi? o kadar mı çirkinim?"
Acı çekiyordu, yüzünde görebiliyordum çektiği acıyı... Değilsin, öyle değil!
Belimdeki elini çekip kalbime götürdüm.
Sımsıkı kapattığı gözlerini açıp baktığında ilk defa gözlerinin rengini görmüştüm. Yeşil mavi... Göz bebeğine yakın noktalar yeşilken uzaklaştıkça mavileşiyordu rengi
Şiddetle atmaya başlayan kalbime gülümseyerek karşılık verdi
" İstedim, istiyorum... ama sen her defasında bana fiyat kesiyorsun. Senin için satın aldığın gofret gibiyim. "
Kafasını salladı hayır anlamında belimden sımsıkı sarılıp kucağına aldı ve sortımı duvara, kendini de bana dayadı
" Değilsin, sen benim için çok değerlisin sincap. O kadar değerlisin ki seni nereye, hangi köşeye saklamam gerek bilmiyorum"
Ve dudaklarımda dudakları... Birkaç saat önceki gibi asla değil. Yumuşak, arzu dolu ama asla canımı yakmayan
Elleri bedenimde gezerken öpücüğüne ara verdiğinde nefes nefeseydim
" Benimsin, karımsın... " tekrar dudaklarıma kapandı. Öpücüğü öylem derinleşmişti ki, sanki ilkndefa öpüyordu beni
Kendimi ona bıraktım. Olması gerektiği şekilde, isteyerek...
Mutluluktan da ağlarmış insan, kollarınınmarasında ağlayınca anladım.
Tüm bedeni üstümde, başı boynumda beni kendine bağlarken göz yaşlarım bu defa mutluluktan aktı
İstiyor, beni istiyor... Onu unutmak için değil, beni istediği için dokunuyor!
Üstümde gözlerinin içine baktığımda yüzünden akan , alev alev yanan bedeni alnımı alnıma dayamış her hamlesi ile altında yukarı aşağı savrulan bedenim... Her şeyimle ilk defa onun oluyordum
Yatakta bacaklarımı ayırarak ona daha da yer açıyor ,daha çok hissetmek istiyordum. Ellerimi sırtından çekip çarşafı sımsıkı kavramış giderek şiddetlenen Poyraz'ın sert hamleleri ile başımı defalarca sağa sola sallayarak dudaklarımı ısırıyor, çığlık atmamak için kendime zor hakim oluyordum
Tükenmek üzereydim, bedenim ruhum vücudum.. altında titreyerek kendimden geçerken boynumda dudaklarını ,dişlerini hissettim.
Etimi acımayacak şekilde ısırıp öpüyor emiyordu.
Ve gözlerim daha önce hiç hissetmediğim bir hisle kayarken üstümdeki adamın kontrolünü kaybetmiş inlemesi ve ard arda
" benimsin artık" diye yükselen sesi ile kaybettim şurumu
Gözlerimi açtığımda üstünde uzanıyordum.Tüm bedenim onun bedeninin üstündeydi.
" Uyu daha erken"
Hava hafif kararmaya başlamıştı, nasıl erken olabilir ?
" ama isteme işi...."
" Sonra katılırız güzelim, biz olmasak istenemiyor mu bu kız. Zaten gördükçe dövesim geliyor ne kadar geç gidersek o kadar iyi"
İlginç, oysa Demir'i çok severdi.
Göğsünden başımı kaldırıp o renkten renge geçen gözlerine baktığımda güldü
" Ne?"
" Sen demiri severdin ama!"
Derin bir soluk aldı, üstünde onunla birlikte inip kalktım göğüs kafesinin.
" o eniştem olmadan önceydi"
Anlamayan gözlerle bakmam komiğime gitmişti
" Yavrum biz pek enişte sevmiyoruz"
Bence siz pek gelin de sevmiyorsunuz. Çay servisi yapmaktan kolum koptu. Bir hizmetli personel alın da bari azıcık rahat edelim
Başımı tekrar göğsüne gördüğümde yine derin bir nefes aldı, göğüs kafesi ile beni de indirip kaldıracak kadar
9 ay sonra ayrılacak yollarımız ve biz şuan ne yapıyoruz?
Kendime defalarca sordum bunu ,unuttuğum gerçeği tekrar hatırlayarak
Senin peşinde! Tutuklamak istiyor... Sana işkence yapmak. Yakalayamazsa görevinde başarısız mı olacak acaba?
Her türde nasıl ona zarar vermeyi başarıyorum ben?
Neden peşindesin Poyraz ? Bırak başkası arasın, sen neden medusanın peşindesin ki?