Küçük Kıyamet 1

1434 Words
Cem Güçlükle eve getirebildim ve hala köşe bucak içki arıyor. Az önce midesinde ne varsa çıkarttı ki midesinde alkol dışında bir bok yok! Eline telefonu aldı banyodan çıkıp yıkıla yıkıla koltuğa kendini bırakarak. " Benim sevdiğim kadına dokunacak" deyip nereden bulduğunu anlamadığım şişeyi de dikti kafasına. " Bana aitti bir zamlar... " elinin tersi ile ağzını silip devam etti içmeye. " Ben öyle sanıyordum ya da.." Demir'i durdurmaya çalışmak nafileydi. Yıkılmış bir adam vardı karşımda. Ben bile Sude ile ilgili geçreği öğrendiğimde karım olmasına rağmen bu kadar kötü olmamıştım Demir'in durumu başkaydı ama. O kendini bildi bileli Eylül'ün peşinden koştu. Ne başka bir kadına baktığını gördüm ne de bahsini ettiğini. Telefonuna gelen mesaja bakıp kahkaha atmaya başladı " orospu çocuğu, hayatımı sikmeye yemin etmiş götler... " Elindeki şeyi odanın duvarına attığında büyük bir gürültü ile patladı. Odayı ağır viski kokusu kaplarken o küfürler savunmaya devam ediyordu " Piç kusuru" " Ne oldu?" diye sordum sinirle gülen adama. " Poyraz piçi, rapor etmişti... meslekten atıldım. Hayatımı siktiler. O piç de orospu ablası da hayatımı siktiler" Başını ellerinin arasına almış öyle ağlıyordu ki... Demir, örnek çocuk... Asla hata yapmaz, bay doğru! İlkeli, ahlaklı... Peki şuan karşımdaki bu tükenmiş adam kim? Eline telefonunu aldı, herhalde Poyraz'ı arayacak diye düşünürken " aynasız üç kadın yolla, hastalığı ezipi çürüğü olmasın." Bana baktı uzun uzun " varsa elinde el değmemiş fiyatı önemli değil bir tane de ondan yolla, 2 tane de profesyonel yolla. S.kso çekecek" Sinirle gözümü kapatırken ayağa kalkıp kırık parçaları toplamaya başladım. Şu ana dek hep biz döktük, kırdık hep Demir topladı. Demek ki şimdi kırıp dökme sırası onda toplama sırası bizde " El değmemişi sen alırsın" deyip güçlükle ayağa kalktı.. " Siktiğimin evinde bir yerde içki olacaktı" Kendi evine gelmişti, Ankara'nın dışında bir bağ evi. Ne zaman kaçıp kafa dinlemek istese buraya gelirdi. Gözüm tükenmiş haldeki kardeşime döndü. Neden bu hale geldiler aklım almıyor. Eylül'ün Demir'i sevmediğine asla inanmam Peki neden gidip o adamla evlendi, ne demek başka adamın bebeğini taşımak? Kızım başına bir iş mi geldi, zorluyor muydu o piç? Her neyse en kısa sürede öğrenmek zorundaydım. Demir elimizin arasından kayıp gitmeden önce. Eylül Odada elbiseyi çıkartmaya çalışırken kol bağlarımın esneyişine şahit oldum desem yeridir. En son büyük bir öfke ile oturdum yatağa. "olmuyor işte çıkmıyor" Sinirle söylenirken kapı tıklama sesi ile irkildim " Güzelim iyi misin, sana sıcak çikolata yaptım, hadi gel de içelim.." Kapıyı yüzümde mutsuz bir ifade ile açtığımda elinde 2 kupa bardak sıcak çikolata ile bekleyen adamı gördüm " Sen işe gitmedin mi?" Kaşını çatarak sesini kalınlaştırdı " Yavrum daha yeni evlendik, izin almaz işe gidersem arkamdan neler derler neler... " Asık yüzüm dikkatini çekmiş olacak ki " Şimdi ne oldu?" " Fermuar, açılmıyor" Bir an gözünde tereddüt gördüm. Yutkundu sanki. Elindeki çikolatalı sütleri komodine bırakıp " Dön bakalım" diyerek gözünü kapattı. " Fermuarı gözün kapalı bulabileceğine emin misin?" Sesim ağlamaklı çıkmaya başlamıştı, çünkü bu anı da böyle hayal etmemiştim. " Ben gözüm kapalı... neyse şimdi kendimi övmeyeyim. Dön sen" Döndüğümde elleri önce omuz başlarımdaki yerini aldı. İçimi ürperten, rahatsız eden bu dokunuşla bile irkilirken o bedenime dokunarak sırtımda elini gezdirip fermuarı buldu sonunda Nefes alışverişinin hızlandığının farkındaydım. Kahretsin yapma Deniz, lütfen bitmiş olsun hislerin... yemin ettin bir şey hissetmiyorum, arkadaşımsın dedin. İnandım sana, beni sen de yaralama. Ve fermuarın açılma sesi.. Eli mi titriyor, hissediyorum titriyor. Kalça köküme dek indirdi fermuarı. Elini fermuardan çekmeden beklerken bu saçma duruma son vermek üzere hamle yaptım " Çok sağol" diyerek elbisenin önünü sıkı sıkı üstümden düşmesin diye tutarak yanından uzaklaştım. Elime pijama takımımı alıp banyoya kaçtım. Bir müddet sonra sesini duydum. "Ben oradayım, çok bekletme soğumasın çikolar." Aynada yüzüme bakarken kendimi mecbur bıraktığım duruma defalarca küfür ettim. Onun gözleri geldi önüme. Kan kırmızısı gözleri. Benden nefret edecekmiş, peki ya ben? Ben seni affedebilecek miyim? Poyraz Yeni bir sorgu arefesine hazırlanıyorduk. Sincap kollarımda uyurken kapı çaldı. Kahretsin. İkimizde çıplağız ve kapıdaki göt gitmek bilmiyor " Kimsin?" " Komtanım bir durum var bileniz gereken. " Yine ne oldu acaba? Gözüm hemen sincaba döndü. Tüm gece koynumdaydı, bir şey yapmış olamaz. Kolumun üstündeki başını yastığa bırakıp kalktım yavaşça yanından. Hızlıca giyinip çıktım. Saat çok erkendi, bizim için bile erken. Saçı başı dağınık Tuna karşımda esneyerek selam verdi. " Ne o acil durum?" Sıkıntı ile soluyup konuştu sonunda " Haktan Albay aradı, İdari inceleme bitmiş. Üsteğmen Demir Yüce' nin artık TSK ile bir ilişkisi kalmamıştır dedi." Siktir! Rütbe durdurma cezası çıkar diye umuyordum, bu da nereden çıktı? " Nasıl olur lan, kınama, rütbe durdurma dururken atmak nedir?" Duvara dayadım sırtımı düşünmeye başladım. Kahretsin, taksici ile olan kavgası! " Şu taksici davası bitmemiş miydi?" diye sorduk Tuna'ya gözümü dikip Kafasını olumsuz anlamda salladı. " Hay sikeceğim, ben onu tamamen unutmuştum" Adamı mesleğinden mi ettim şimdi ben, üstelik ablamın yaptığından sonra. Bunu düzeltmem gerek " Babam nerede?" " Daha gelmedi komtanım" diye yanıtladı. " Gelir gelmez haberim olsun, çok önemli de" Hepimiz asker olmak istedik ama Demir, Demir için askerlik bir meslek değildi. Bir adam dağ taş gezerken mutluluktan ağlar mı, öyle bir adamdı Demir. Şimdi hayatındaki en değerli 2 şeyi de kaybetti. İçeri girdiğimde sincabım yatakta yoktu. Duşa girmiş. Sıkıntı ile kendimi yatağa attım. Lanetli olabilir miyiz acaba, dokunduğumuzun hayatını ailecek sikiyoruz Nasıl yaptın abla, hepimiz inanmıştık senin Demir'i sevdiğine. Neden yaptın? Demir Önüme yeşil çay getirip koydu yavşak. "Kendini öldürmene yardım etmemi ya da göz yummı bekleme" " Senin de hayatını siktiler" dedim yeşilçaya uzanarak. Bok gibi tadı var nasılsın içiyorlarsa şunu "Girme o konulara" " Restorantta, senin Sude'yi köşeye çekmiş sevişiyordu şerefsiz" dedim gözüne bakarak bana ahlak timsali kesilen ,acıyarak bakan Cem'e. Benden daha az acınası durumda değildi. "Ne diyorsun lan sen?" Ne diyorum, herkesin her sırrını saklayan altın çocuk siktir oldu gitti... " Seni durdurdum ya, dışarıda sigara içiyor dedim, iki adım atsan içli dışlı görürdün" deyip yeşil çayı masaya koydum " Al iç, iyi gelir" deyip kalktım çalan kapıyı açmak için. O ise arkamda kalakalmıştı. Kapıyı açtığımda 3 kızla şerefsiz geldi. " Sizin gibi elit müşteriler için en iyi kızlarımı getirdim" deyip manken gibi 2 kızı bir tane de genç orta boylarda bir kızı eve iti. Elindeki poşeti uzatıp " bunlar da istediğiniz içkiler" Uzanıp aldım. Çekmeceden bir deste para çıkartıp üstüne attım " Yarın gel al kızları... hangisi bakire?" diye sorduğumda az önceki baktığım ürkek kızı gösteri " El değmemiş... İlk size getirdim" Kızın yüzü yerdeydi. Kafasını eğmiş, yüzünü göremiyorum ki neye para ödediğimi bileyim. Çenesinden tutup kaldırdığımda bal rengi iri gözlerle karşılaştım. İri kirpikler, tazecik bir ten " Kaç yaşında bu?" " 20" " Tamam, içeri geç. Bunun parasını yarın alırsın. Yama ise seni sikerim" dediğimde " Olur mu öyle şey beyfendi, ben size öyle mal getirir miyim? El değmemiş..." cümlesi bitmeden diğer ikisini kolumun altına alıp Kapıyı yüzüne kapattım. Arkamı döndüğümde kız hala dikiliyordu holde. " Durma öyle aptal aptal ilerle " deyip kafamla salonu işaret ettim yanımda sırıtıp duran kızlarla salona geçerken Ve Cem piçi, kafasını olumsuz anlamda sallayıp kısmış gözünü bana bakıyordu " Bakma lan öyle annem gibi. Sana da sipariş ettim, al" deyip kızı kolundan tutup Cem'e doğru yürütttüm " Merak etme el değmemiş istedim" Deyip kolunun altındaki kızlarla merdivene yürürken " Demir saçmalıyorsun artık" diye bıt bıt söylenen bir adam bıraktım arkamda. Teşekkür edip, benim sikmin de keyfini düşünmüşsün deyip minnet duymak yerine halen söyleniyor piç! Yatak odasına geçtiğimizde kendimi koltuğa bıraktım. İçkiyi açıp içerken karşımdaki kızlara tahammülsüzce soluyarak " Ne bekliyorsunuz soyunun, sen de gel altımı aç, ağzınıza alacaksınız" deyip kafama diktim içkimi. Nasıl yaptın, nasıl? Sevdim lan ben seni, sevdim... Başımı arkama yaslamış ağzımdaki içkiyi yutarken Gözüm tavanda, gözyaşlarım süzüldü yanaklarımdan. Cem Kız ürkek adımlarla yanıma gelmişti. Zayıf, güzel vücutlu güzel bir kızdı. Yaprak gibi titriyordu. " Bu... burada mı... burada mı soyunayım?" Kahretsin, yapmamam lazım ama o kadar uzun zamandır kimseye dokunmadım ki, minicik eteği, derin göğüs dekoltesi.. kusursuz bacakları, teni.. " İçeri geçelim" deyip elinden tutup odaya götürdüm. İlk gecesi mi olacak sahiden de? Kızdaki ürkekliğe bakınca öyle olacağına emin oldum Odaya girdiğimizde başını yerden kaldırıp üstümü soyarken bana baktı bir an, ardından utançla çevirdi yüzünü. "Soyunma" dedim elini çamaşırına götüren kıza " Ben yapacağım" Göğüs kafesim şiddetle inip çıkmaya başlamıştı. Güzel kız, çok güzel... neden kendini satıyor ki? Sadece alt çamarşırımla kalıp kıza yaklaştığımda geri geri gittiğini fark ettim " İstemiyor musun, istemiyorsan.." Hızla aramızdaki mesafeyi kapattı. " Hayır efendim. Yaparım, yapabilirim" Sesi titriyordu, korkuyor mu? Yüzünü kendime döndürdüm " Nazik olacağım merak etme tamam mı?" Başını tereddütle salladı yüzü avuçlarımın arasında, yanağını ateş gibi yanıp kızarırken " Adın ne senin?" Gözleri doldu " menekşe" dediğinde sinirle soludum " Gerçek adın!" Diye diretince kısık sesi ile çekinerek söyledi ismimi " Nilüfer" Nilüfer, gerçekten de öyle... bataklıkta biten bir çiçekti... .... ( Devam Edecek)
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD