Masal
Banyodan çıktığımda ter içinde yatağa oturmuş bekliyordu. Gözünde yine o endişe ifadesi..
" İyi misin sincabım?"
Ayağa kalkıp yanıma geldi, sarılacaktı ki çekti kendini... " terliyim" sarmak için kaldırdığı kollarını indirdi.
Altında şortu, üstü çıplaktı. Her kası gerilmiş, daha da şişmiş. Mavi yeşil gözleri şaşkınlıkla bakıyordu, sanki beni anlamaya çalışır gibi, sanki başarabilrmiş gibi
Elimle elinden tutup yatağa sürüklediğimde
" Masal" uyarır tonda adımı söyledi...
Ne oldu sincapa? korktun mu?
Bakışım tekrar vücuduna dönünce " Masal, yaralı sayılırsın" diyerek uyardı. Ne demek o? fiziksel mi? hayır! Ruhsal... Evet, fazlası ile yaralıyım.
" Tekrar istiyorum " dediğimde bakışı daha da şaşkın bir hal aldı
" sincabım.."
" Yavru sincabımı istiyorum " Ellerim vücuduna dokunduğunda göğsündeki ellerimi hızla bileklerimden kavrayıp beni uzaklaştırmaya çalıştı
" Yapma! Bebeğim yapma.. En az 6 ay..."
Ne diyor bu? Ne altısı be adam! Şimdi istiyorum. Bebeğimi istiyorum geri!
Beni tamamen kendinden uzaklaştırmıştı ama gözleri bedenimde gezinip ard arda yutkunuşları kesilmeden beni inceliyordu
Üstümdeki tişörtünü çıkarttım.. Derin bir nefes alırken göğsü kabardı.
" yapma!" Sesi öylesine acı çeker bir tondaydı ki!
Odayı aramızdaki bu şey dolduruyordu, gergin, ihtiraslı... acı dolu!
Elim üst iç çamaşırıma gittiğinde " lütfen dur artık" deyip elimi tuttu bir kere daha.
Dur, bende çok dedim. Elektirik vermemeleri için ama kimse dinlemedi. Bebeğimi bana geri vereceksiniz
Gözlerinin içine baka baka çıkarttığımda bir iki derin nefes alışın ardından boynumu kavradığı eli ile öyle bir çekti ki kendine sarsılmış dengemi vücuduna tutunarak sağladım
Dudakları dudaklarımın üstünde sürtünerek konuştu eğilmiş beni kendine çekmiş haliyle
" Canın acırsa söyle"
Asla, sadece Bebeğimi istiyorum. Onsuzluktan daha çok canımı acıtmıyor hiç bir şey
" Tamam" deyip dudaklarına hamle yaptığımda beni kucağına alıp sırt üstü yatağa uzattı, üstüme kapanarak
Soluk soluğa yüzüme bakıyordu, sanki beni görmeye çalışıyordu...
" çok soğuksun"
Çünkü içimdeki ateşi söndürdünüz!
" Hadi" diye inleyerek elimi önüne uzattım.
" Masaaal" alnını alnıma dayamış tüm vücudu gerilerek karşılık verdi aletine dokunmama
" Masal , söyle acırsa dur de"
Sanki biliyordu, acısa da dur demeyecektim.
Dudağımda dudaklarının sıcaklığı ile elleri kalçamı acıtarak sıkarken kendini arama bastırıyordu
" Özür dilerim bebeğim, özür dilerim"
Başı boynuma gömmüş kendini bana sürterken dudaklarından dökülen anlamsız özür cümlelerini karşılıksız bıraktım.
Tek istediğim Bebeğimdi. Geri istiyorum onu!
" Dokun bana "
Kulağına fısıldadığım tek bir kelime ile adeta kendini kaybetti.
Tüm bedenini ile öyle bir bastırdı ki üstüme kaburgalarım acıdı. Sanırım ilk defa ağırlığını tamamen üstüme verdi.
" Kana kana almak istiyorum seni bebeğim"
Boynumda sayısız öpücüğü, ısırması sürerken tenimde sıcak ve ıslak dili ile boynumda, gerdanımda keşfe çıktığını anlamıştım
Gözlerimi kapatmış dokunuşlarına cevapsız sadece bebeğimi alacağım anı bekliyordum.
Bacaklarımı dizi ile açarak daha da yerlşetiğinde kalbimi tekrar bir sıcaklık kapladı.
Gözlerimden yaş süzüldü, mutluluk gözyaşım. Size bedelini ödeteceğim ama şuan sadece bebeğimi istiyorum.
Üstümden hafif kalkıp aşağısına bakıyordu, elleri sürekli hareket ediyordu nefes nefese
Ona baktığımda içime girmeye hazırlandığını anladım. Göz göze geldiğimizde yüzünde hem arzu hem tereddüt vardı
" Emin misin sincabım?"
Yap işte, yap istiyorum bebeğimi!
" Lütfen, istiyorum çok istiyorum"
Gözleri daha da koyulaştı, derin karanlık bir ifade ile başını başıma yaklaştırıp " benim kadar isteyemezsin"
Acı içinde başımı gerdim, çarşaf avucumda kıvrılırken ben sancı içinde bacaklarımı katlayıp ona yer açmıştım
Nefes nefese içime dolarken sıcak nefesi boynumu yakıyordu. " Çok çok değerlisin sincabım" Boynumda ateş gibi tenimi yakan nefesi ile terli bedeni üstümde canımı acıtarak içimde yol alırken ben kasığımdaki bıçaklanma, kesilme hisleriyle baş edip dayanmaya çalışıyordum
Tek bir acı inlememle bırakırdı biliyorum, dayan Masal, bebeğine kavuşacaksın. Bu sefer onu kimse alamayacak senden
İçimi doldurmaya devam ediyordu. Tekrar tüm bedeni su içinde kamış gibi ter ile kaplanıyordu.
" siktir, çok güzelsin bebeğim... çok güzelsin"
Elini bedenimde gezdirip, bebeğimi emzirmek istediğim göğüslerini acı çektirerek yoğuruyordu avucunun içinde.
Sesi kalınlamış, tanımamaz bir hal almıştı
Dudaklarımdaki acı şiddetlenmişti
" ısırma dudağını, çok sert sıkıyorsun bırak bana"
İçimdeki acı dolu çığlıkları tutarak bıraktığımda dudakları ile dudaklarımı emerken
" kanatmışsın, ah yavrum neden yaptın?" acı çeker gibi çıktı Sesi
Sanki canı benden daha çok yanıyordu.
İçme dolmaya devam ederken birdaha inledim bu defa kasığımdaki hissettiğim kasılma ile
" ahhhhhh" acı ile zevk karışık bir inlemeydi, durmadı... aksine hızlandı
Tekrar tüm bedeni üstümde hareket ederken sımsıkı sıktığım çarşafı çekmeye başladım inleyerek
" ahhhh ahhhh lütfen, bitsin artık lütfen"
Çok canım acıyordu, içimde cam kırıkları var gibi
" durabilirim" soluğu yetmeyerek nefes nefese söylediğinde başımı salladım sağa sola hızla
" hayır, hayır lütfen durma. "
İlk defa bakışı masumlaştı, bana öyle bir baktı ki... sanki onu sadece bebek için kullandığımı anladı
" içine akmamı mı istiyorsun?" sesinde hayal kırıklığı vardı. Yüzü hala şehvetle gerilerken sesi masumlaşmıştı
" Evet, evet lütfen"
Derin derin soludu. Dudakları alnıma derin bir öpücük kondururken bir eli yüzümü okşuyor diğeri ile kalçamı okşayıp baldırıma dek iniyordu eli ve kendini hızla itmeye başladı
" ahhhhhh"
Birkaç hamle daha yaptıktan sonra üstüme bedenini bıraktı. Başını boynuma gömmüş soluklanırken ben içimde hissettiğim ılıklığın mutluluğu ile bebeğime belki de tekrar kavuşmuş olmanın hayalini kuruyordum
" Oldu mu istediğin"
Yine o ses tonu!
Başını boynumdan kaldırıp bana baktı
" senden aldığımızı geri istiyorsun öyle değil mi?"
Nasıl yapıyor, beni nasıl bu kadar açık görebiliyor? Sadece bebeği değil daha fazlasını istediğimi biliyor.
Cevapsız bıraktım, neden bilmiyorum ama ona yalan söylemek istemiyordum
Alnını alnıma dayayıp bir müddet öylece kaldı gözlerini kapatmış vaziyette
" affetmeyeceksin, hiç birimizi... dahası bundan çok daha fazlasını yapacaksın değil mi? " gözlerini açıp yanağımı avucunun içinde okşadı..
Rüzgar perdeyi savururken içeri giren soğuk hava ile ürpermiştim.
Pencere bozuktu, durduk yere açılıyordu... Lojman dairesi, ne sağlam ki!
Çarşafı üstüme doğru çekerek beni sardı üstümden kalkarken.
" kanaman olmuş" dediğinde yatağa baktım.
Az da olsa kanamam vardı. Haklıydı, henüz hazır değildim ama sincabımı hissetmek istiyordum.
Benden alındı, ben vazgeçmedim ondan. Bu canımı en çok yakan şey.
Yataktan kalkmış şortunu hızlıca giyip pencereyi kapattı ve bir kere bile bana bakmadan duşa girdi.
Evet, görüyor beni. Nasıl başarıyor bilmiyorum ama aklımdan geçenleri de biliyor bir şekilde!
Okuyor, açık bir kitapmışım gibi!
Bu her ne kadar huzursuz etse de elim kasığıma gitti.
" burada mısın? "
Ne zaman belli olur ki? Ne kadar beklemem gerek? Çarşafa daha da sıkı sarılıp uyumaya devam ettim. Sanki ayağa kalkarsam düşermiş gibi korku hissederek.
Gitmesin, bir daha gitmesin. Bacaklarımı birbirine sımsıkı bastırmış sanki onu tutmaya çalışıyordum içimde.
Annen seni koruyacak... hiç korkma yavru sincabım.