Kirli Plan

2102 Words
Eylül Kıyafetlerimin kurutmadan çıkmasını beklerken üstümdeki çarşafla bedenim titreyerek bekliyordum. O mu, o banyodaydı. Beni sevdiğini söylüyor, tuhaf ama önceleri sanki buna daha çok inanıyordum. Canımı acıtmasına alıştım, o böyle birisi ama bir kere bile öperken güzel söz söylememesi! Kendimi sadece zevk için kullanılan bir kadın gibi hissediyordum sadece. Duştan çıkıp yanıma geldi. Sanırım hala düşünceliydim. Bakmadım bile ona. Gözüm pencereden dışarıya odaktı. Bedenime sarılmış bir kol ve başıma konan öpücüğü... çok canımı acıttın demeli miydim? Anlaması gerekmez miydi? " Şu düğün işini hemen halledelim artık, hale bak Yiğitalp bile bizden erken davrandı" Yanımdan kalkıp dolabına yöneldi. Kendine kıyafet seçiyordu " Birde çocuk yapmış, salak! Daha kaç yaşındasın çocuk ne? " O an elim karnıma gitti. Ona olan öfkem geçmedi henüz ama iki kelime bile konuşamadık eğer konuşsaydık... " İstemiyor musun çocuk?" Dolabın önünde gömleğini giyerken gözgöze geldik. Yüzü neden o kadar katı? Neden tanıdığım sevdiğim adam gibi değil? " Hayır" " hiç bir zaman mı?" Elim daha da sıktı çarşafın altından karnımın etini. Canımı acıtmak istedim, kalp acım biraz olsun azalsın diye. " Bunları konuşmak için erken güzelim. İkimizde genciz, çocuk önceliğimiz olamaz değil mi?" Öyle bir tonla söyledi ki, başıma bebek çıkartma der gibi. Aynadan kendine bakarak üstünü giymeye devam etti ruhsuz bir ifade ile bunları söylerken. Hangi gömleği giyerse giysin vücudu yüzünden yapışıyordu. Bedeni hem çok iri hem de çok uzundu Demir'in. O uzunluğa rağmen orantılı bir yüzü vardı, ne çenesi ne burnunu fazla uzundu. İzledim onu, çarşafın altında sıkı sıkı bastırdığım karnımla " Ya hamile kalırsam" Bir an başını kaldırdıp önce aynadaki yansımadan bana baktı, sonra ise birkaç adımda beni buldu. Önüme diz çöküp elleri ile dizkapağımı ovarak konuştu " Olmaz öyle bir şey, " yüzü ciddeyetle gerilmişti. sonra güçlükle kendini toplayıp " hem olsa bile bakarız çaresine. Üzme kendini ama öyle bir şey yaşamayalım" Beni kendine çekip öptü ve kurutucudan gelen sesle " İşte kıyafet de hazır" deyip banyoya gittiğinde aklımda tek soru vardı Neden, neden istemiyor? Bu kadar ruhsuz hiç bir şey hissetmeden nasıl söyleyebiliyor? Stresten başım dönmeye başlamıştı, üzgünüm ve acı çekiyorum ama seviyorum dediğim adam bunu bile görmüyor. Neden böyle oldun Demir? Ceren " Nasıl, rahat uyudun mu?" Üstüne başına çekidüzen vermiş, kendine gelmişti. Aslında çok güzel kız, aptallığı yüzünden bu halde " Çok teşekkür ederim size borcumu nasıl öderim bilmiyorum" Hayır ufaklık biliyorsun... " Konuştuklarımızı unutma yeter. Dışarıdaki adam ne istersen onu yapacak. Getir götürün her şeyin onda. Bir iki hafta sessiz kal. Tahliye haberin gitmiştir onlara da. Şimdi sessiz olmak en iyisi. " Koltuğa oturup kahvemi yudumlarken dışarıda yağan yağmurun sesi ile biraz olsun iç sesim azalmıştı Ne zaman kötü bir şey yapmaya karar versem içimde bas bas bağıran masum bir kız çocuğu vardı. " Tamam bu son, bu son ellerini kana bulama, günaha batma... bir daha kimseye zarar vermek zorunda kalmayacaksın" Defalarca tekrarladım kendi kendime. Aptal Sümbül ölmeyi bile başaramadı. Eğer ölüp gitseydi o zaman o bebek de doğmayacaktı. Şimdi yıllar sonra, ellerimdeki kanlar temizlenmişken tekrar kirletmeyecekti ellerimi " Sonra yine konuşuruz" içime basan efkar ile şirkete döndüğümde Bekir beni odada ayakta karşıladı " Doğrudan size geldim efendim, emrettiğiniz gibi Masal hanımı izledim. Şu sıra çok sık şekilde sivil araçların ve izinsiz giriş yapılamayan bölgelere giriyor" Koltuğuma oturmuş dinliyordum. Nasıl yapabildin Bekir, sen benim sağ kolum, can yoldaşımdın. En sert fırtınaları birlikte göğüsledik diye düşünürken demek sen devlet için çalışan bir köstebek, bir hainmişsin! " Ceren hanım bir sorun mu var?" O kadar dikkatli bakıyordum ki sanırım şüphelenmişti. " Dalgınım Bekir, Sümbül... iyice hastalandı" Elime telefonu alıp 2 kahve istedim sekreterden. " Sümbül derken...?" Gel bakalım Bekir, beni fazla hafife alıyorsunuz. " Kız kardeşim Sümbül işte kim olacak başka?" Donup kaldı bir süre, sonra hazine bulmuş gibi yüzü aydınlanıp sorgulamaya başladı. Güya bana belli etmeden soruyor. " Ben öldüğünü düşünüyordum" Gözlerimi kısıp her hareketini izliyordum. Salak Ceren bas bas bağırıyor her hareketi hain olduğunu nasıl görmez, nasıl anlamazsın. Bir de bu adamla yatıyorsun! Aptal Ceren! " Sadece sen değil herkes öyle biliyor ama işini bitirmemiz gerek. " " Neden efendim?" Neden, tabi neden? Evet bul bakalım yalan Ceren bunca yıl sakladıysan şimdi neden öldürüyorsun " Kocası, müsteşarmış. Bulması imkansız ama olur da bulursa Sümbül başına gelen her şeyi anlatır ama ölüler konuşamazlar değil mi?" İşte bu, ikna olmuştu! Sizi böyle yeneceğim, bir kadını ve zekasını küçümseyen egonuzla, kabartıp durduğunuz kas kütlesi vücutlarınızın narin bedenleri savurmasının verdiği güç zehirlenmesi ile Sırf yatıyoruz diye beni parmağında oynatacağını sanan zavallı. Sen götüreceksin arkadaşını ölüme! Öyle bir plan yaptım ki, öyle bir plan ki... Gecelerimi verdim, her ayrıntıyı defalarca hesapladım. Bu benim en şahşalı, günahlara vedam olacak! Poyraz Yuvada uyuyan sıncabı odada bırakıp toplantı salonuna gittim. Herkes 4. defa durum değerlendirmesi yapmak için bekliyordu " Gel oğlum geç otur" Herkesin yüzü çarşamba pazarı. Belli ki bir iz bulmuşlar! " Ruslar... sandığımızdan daha derine inmiş" deyip elime bir dosya uzattı. Sincabım... Bir bilgisayar fotosu ve o lanet stikerlar. Kahretsin, bu Masal'ın her yaramazlığından sonra ardında bıraktığı iz Gülen kalpli surat ve dil çıkartıp göz kırpan emoji. Gözlerimi sımsıkı kapatıp sinirle soludum. " Bilgisayarın kimin olduğunu bilmiyorlar, ama artık bilgisayar ellerinde. Geç fark ettik ama çıkmadan yetişemedik. Her nasıl oldu ise ekip hangi uçağa binecek olsa uçak arıza yaptı kalkamadı... Hali ile de Ruslara yetişemedik." Tüm bedenim gerilemeye başlamıştı. Sinirle soluyarak sordum " Masal' dan mı şüpheleniyorsunuz?" Başka kimden şüphelenecekler aptal Poyraz, Masal uçakların kalkışına müdahale etti, Ruslara bilgisayarını alıp gitmeleri için zaman kazandırdı diyor işte Ama neden, sincabım neden böyle bir şey yapsın ki? Vardır... mutlaka bir açıklaması vardır " Sorguya almalıyız" dediğinde babam masadan öyle bir kalktım ki sandalye yere düştü " aklınızdan geçirmeyin, kimse dokunamaz karıma" Babam ile göz gözeydik, bu defa olmaz. Ben bir kere onlara teslim ettim onu? Siktir, odada tek , birisi yanına gitse alsa savunmasız. Hızla sincabıma gitmeyi düşünürken kapı açıldı. İçeri girdi... Uykulu, gözlerini ovuşturuyor Ah bebeğim, dün o kadar yordum ki.. O yürüyüşü yok mu? Bacaklarını sürükleyerek... Bilmiyordum böyle bir güne uyanacağımızı sincabım. Bilsem bu kadar yorar mıydım tüm gece " Beni istemişsiniz" Ve cümle sonunda ağzını kocaman açıp esnedi Cenk albay sırıtırken ben koluna girip oturttum. Önüne düşen saç tellerini kulağının arkasına ittim. " Bebeğim iyi misin?" Kafasını salladı güçlükle... ve babamın sesi " Neden Ruslara yardım ettin, nasıl bir anlaşma yaptınız?" Başını boynuma gömdü, uyudu mu o? " Uyudu mu lan o?" diye sordu hayret içinde Cenk albay Eylül Üstümü giyinmiş kolyemi ararken sonunda yatağın bir köşesinde buldum. Kopartmış... Yatağa oturup elimde kopmuş kolye ile ne hissedeceğimi bilmezken kapının kapanma sesini duydum Gitti mi? Gitmemiştir... umutla baktım bir müddet oda kapısına. Açıldı, geldi işte.. geldi! Hizmetliyi görmemle soldu yüzüm. " Demir bey yolladı, odasını toplamamı istedi" Nasıl bu kadar duyarsız olabilir. Daha odadan çıkmadım, beni nasıl bir konuma düşürüyor ? Kadının karşısında yerin dibine geçerek çıktım odadan. Kalbim öfke ve kederle sıkılıyordu Nerede o saçımı savuran rüzgarı sevdiğini söyleyen adam? Elim tekrar bebeğime gitti. " İstemiyor, ama bilmiyor...bilse öyle söylemez ki!" Bahçeye çıktığımda onu gördüm. Git yanına Eylül söyle, bebeğinizi söyle! daha güzel daha duygusal bir anda söylemek isterdim ama... bebeğimi istemeyen cümleler kurması ruhumu acıtıyor. Bir an önce öğrenmeli " Demir " Telefonla konuşuyordu, beni görür görmez gülümsedi. Çocukça bir neşe ile. Hemen kapatıp yanıma geldi, kollarının arasına alıp sarıldı " Neden odadan çıkarken seslenmedin" " Unutmuşum güzelim " Neyi unuttun, beni mi? " Kadınlar geldiğinde odadaydım. Çok utandım" Daha da sıkı sarıldı " fazla abartıyorsun Eylül, işleri o. Neden onlardan utanasın" Her konuşmada kolları sımsıkı sararken sözleri ondan kilometrelerce uzağa savuruyordu " Demir merak ettim, dedin ya hiç bir zaman istemiyorum. " Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda gerilen yüzü ve sert ifadesi ile yüz yüzeydim. " evet" dedi dişlerinin arasından " Ya hamile kalmış olsam" Sımsıkı kapattığı gözlerini dişinden yükselen sıkma sesleri ile tamamladı. Boğazı kabarıyor göğüs kafesi inip kalkıyordu sinirle " Sakın Eylül, bak şimdi yeri zamanı değil ama ben bebek falan istemiyorum. Asla da fikrim değişmeyecek. Benden baba olmaz" Ne demek şimdi bu? Uzaklaşmak istedi, konuyu kapatmak ama hayır buna izin vermem. Bu kadar kolay değil o ikimizin de sorumluluğu " Demir konuşmamız gerek" Kolundan çekerek bahçenin arkasındaki misafir için yaptırdıkları bağımsız eve götürdüm. " Yavrum insanlar gelecek sonra konuşuruz" Yüzü giderek sert bir ifade alıyordu. Demir'i tanıyorum o bebekleri sever, çocuklara tapar! Şimdi kendi bebeğini mi istemediğini söylüyor, bunlar zırvalık.. Belki de anladı, bilerek rol yapıyor... neyse ne ama çözülecek bu konu. Peşim sıra geldi. İçeri girer girmez yüzümde kocaman bir gülümseme ile elimi yanağına götürüp okşadım " Seni seviyorum, çok seviyorum" Derin derin nefes alıp verdi yanağını okşarken kapattığı gözlerini sarhoş olmuş gibi açarak " Ben de seni sevgilim" Belime doladı kollarını. Başıma kondurduğu sıcacık öpücükle fısıldadım " Demir ben hamileyim, bebeğimiz olacak..." Kolları bedenimi sert şekilde sıkmaya başladığında az önceki neşeli sesim ürkek titrek bir hal aldı " Biliyorum şuan istemiyorum diyorsun ama o..." " Kaç aylık?" Bu mu, bunu mu soracaksın gerçekten? " 2 ay olmak üzre " Canımı acıtacak kadar sıkı sardığı kolları aniden çözüldü. " 2 ay... " kollarımı sıkarak öfke kusmaya başladı " kimin lan bu piç? kimin piçini bana yutturmaya çalışıyorsun sen?" Yüzü kızarmış, sinirden başı titriyordu, gözleri korkunç derecede vahşiydi, kollarımı öyle sıktı ki kan dolaşımımın durduğuna eminim. Acı ile inledim " Demir ne diyorsun bebeğimiz..." " Lan ne bebeği" savurarak itti beni. Dengemi sağlayamadım.. yere düştüm ama onun gözü beni görmüyordu. Öfke ile dolanıyordu " Allahım sen aklıma mukayyet ol, kızım sen beni katil mi edeceksin kimin lan bu piç bana mantıklı bir açıklama yap Eylül beni katil etme, kimden paydahladın lan bu piçi?" Kanayan elime baktım, bana öfke kusan adama! Ne yaşıyorum ben. " Senin" diyebildim sadece gözyaşım süzülürken. O da ağlıyordu ama sinirden... canavar gibi görünüyordu ve beni çok korkutuyordu "Benim... öyle mi benim?" Yanıma diz çöktü. Çenemi kavradı, parmakları etime gömüldü. "Kısırım lan ben... kısır! Çocuğum olmaz benim. Hâlâ mı senin diyorsun, hâlâ mı!" Eli havaya kalktı. Bir an bana vuracak sandım ama... kendine indirdi. Yüzüne, şakaklarına. "Nasıl yaptın lan, nasıl? O kadar mı yetersiz geldim sana? Başkasının piçini bana mı yutturacaktın! Aptal Demir, ne anlar dedin değil mi?" Titreyerek kaldım birkaç saniye... Dudaklarımdan sadece " senin" dökülüyordu " Söyleyemedim lan ben, ben bunu kimseye söyleyemedim! Yeni öğrendim zaten... hala senin diyor! Hala!!! " diye bas bas bağırdı. Ayağa kalktı, bir an umutla baktım ona.. " Demir senin, yemin ederim senin test..." " Lan kes, " gözyaşını sildi koluna " Bu piçi ortadan kaldıracaksın, sonra da siktir olup gideceksin hayatımdan. Tek bir Allahın kulu bile senin bu namuzsuzluğunu da benim durumumu da bilmeyecek. Senin fahişeliğini saklayacağım merak etme! " Yüzüme öyle bir bakıyordu ki " Çok pişman olacaksın bir gün" diye ağlayarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Tüm çığlıklarımı bastırdım " Oldum bile, senin gibi namussuzu sevdim. Zaten belliydi ama değil mi Eylül, her seferinde koşa koşa girdin yatağıma... Belli ki alışıksın" Çekip giderken son hançerini de sapladı göğsüme " O piçten kurtulacağız yarın. Sonra da ayrıldık diyeceğiz herkese. " Çekip gitti... Elim karnımda bebeğimi severken babasının en büyük mucizesine sırtını dönüşünü nasıl anlatacaktım Kollarım, tüm bedenim acıyordu ama asıl acıyan kalbimdi. Bitti Demir, bir daha değil adını anmak, aklıma bile geldiğinde lanet ederek hatırlayacağım seni. Peki ya şimdi, şimdi ne yapacağım? Bunca sözün üstüne ona bebeğimi mi ispatlamaya çalışacağım. Elime telefonumu aldım. Önüme çıkan, aklıma gelen ilk numarayı aradım. " Vay güzel anne, naptı seninki aklını çıldırdı mı sevinçten?" Ağlamaya başladım, tüm sinirim boşalmış, katıla katıla " Eylül, güzelim ne oldu?" " Deniz, Deniz yadım et bana" Eder mi? Etsin... Poyraz Uyudu yine... Yuvada kalacağız. Babam isterseniz katılın dedi ama sincap her gördüğü kabarık yastığa benzer şeye başını koyup uyuduğu için ben gitmek istemedim Hem bir ton olay, işin gücün yoksa Yiğitalp piçini Volkan amcam vurmasın diye tetikte olmam gerekecek... Yemiş bir halt çeksin piç! Hem akıl var mantık var, yanından 5 dakika ayrılsam ülkeler arası kriz çıkarabilecek bir karım var benim. Nasıl boş bırakırım. Görevim karımı korumak ile zapt etmek arasında gidip geliyor zaten. Ne ele sığıyor ne avuca minik sosoyopat. Bilgisayarı Rusların elinde ise yakın zamanda ona da ulaşırlar. Nasıl koruruz... Ben burada endişeden ölürken onun horlaması! Hakikaten horlamak nedir ya! Ah be kızım sexsi olan her şeye tepki olarak mı doğdun sen? Yine de dünyanın en sevimli sincabı benim sincabım. " Poyraz" Gözünü açmadan mırıldandı. " Efendim sincabım" Kollarımın arasında sarıp başımı boynuna gömmüş koklayarak konuşmuştum. Öyle güzel kokuyor ki... Tüm bedenini bedenime çektim. " Birkaç gün ara verelim mi bebek işine çok yoruldum gücüm kalmadı" Etrafta aksiyon yaratıp, her işe burnunu sokmaktan kalmamıştır o halin senin sincap! " Olur yavrum, bir iki gün sıkarım dişimi" Siktir nasıl sıkacağım. Şimdi bile dimdik ayağa kalktı birileri. " Emin misin?" dedi kıkırdayarak. Hissetmiş sincap! hissetmemesi de mümkün değil zaten, dayanmış kıza.. neyse! " Hı hıı" deyip soludum boynunda. Biraz olsun uslu dursan ne olur sosyapatım. Seni kaybedeceğim diye uyku uyuyamıyorum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD