Kalk ! Narin , abin geliyor , kaçmamız lazım !
Kaya’nın sesi titriyordu ama kaçmak ona yakışmazdı . Narin’in elini tuttu ve gözlerinin içine baktı .
"Nereye kaçacağız ? Abimin karşısına çıkıp konuşalım . O beni anlar , kaya . Bu mu senin sevgin , aşkın ? Karşında dimdik durmalıyız ! Abimin karşısına dikilmeliyiz ! "
İçeride ayak sesleri duyuldu . Serhat kapıda belirdi .
"Neredeler ?" diye sordu adamlarına .
"İçerdeler , ağam ."
Serhat gözlerini kıstı .
"Siz burada bekleyin ."
İçeri girdiğinde , Narin’in titreyen sesi yankılandı :
"Abi yapma , ne olur !"
Serhat sert bir bakış attı .
"Çekil Narin , kenara !"
Narin gözyaşları içinde kardeşini korumaya çalıştı .
"Olmaz abi , izin vermem ! Kansa kan , ikimizin de canını al !"
Serhat , gözünü Kaya'ya dikti .
"Karşıma geçip isteseydin kardeşimi . Ama sen karşımda titriyorsun ! Bu mu sevdan ha , Kaya ?!"
Kaya’nın yumrukları sıkıldı ama başını dik tuttu .
Serhat , adamlarına döndü : "Kaya , Narin'i evine götür ."
"Ağam ?"
"Ne diyorsam o !"
Adamlar itirazsız başlarını eğdiler .
Gecenin karanlığında Mardin’in taş sokaklarında sessizce yürüdüler . Sabahın ilk ışıkları Alas Aşireti konağının taş duvarlarına vururken ,mesele aşiret büyüklerinin önüne serildi .
"Ağam , şimdi ne yapacağız ?"
Serhat Ağa , derin bir nefes aldı .
"Kan dökmeden halledeceğiz bu işi ."
Yaşlı bir adam öne çıktı .
"Ağam , aşiretimizden kız kaçırıldı ! Oturup eğlence yapamayız ! Ya Ahmet'in kızını alacağız ya da Kaya ile Narin’in başını !"
Serhat’ın bakışları dondu .
"Kimsenin kılına dokunulmayacak ! Ne Kaya’nın ne Narin’in !"
Bir sessizlik çöktü . Amcası , Serhat’a yaklaştı .
"Aşiretimizde başı bağlı olmayan erkek yok . Sen varsın oğul sadece ."
Serhat Ağa’nın gözleri karardı .
"Beni saymayın , amca !"
"Serhat ! Aşiretimizden kız kaçırıldı , oğul ! Bunun töresi var ! İkisinden birini seçmelisin . Unutma !"
Serhat yumruklarını sıktı . Tam o sırada babası Yusuf Ağa içeri girdi .
"Oğul , ağalığı sana verirken söylemiştim . Bu kadar insanı bir arada tutmak kolay değildir . Bize evlat acısı yaşatma ! Kan dökülmesini istemiyorsan Ahmet'in kızını al . Bizi şereflendir ! Kararını tez elden ver ."
Serhat’ın nefesi sıklaştı . Tam o anda annesi Azize Hanım yanına geldi , gözleri doluydu .
"Oğlum , Narinimi almayacaksın değil mi benden ?"
Serhat , annesine döndü , gözleri yumuşadı .
"Yapma ana , böyle ... Sana evlat acısı yaşatmayacağım !"
Azize Hanım derin bir nefes aldı .
"Doğru mu dersin , Serhat'ım ?"
Serhat annesinin elini öptü ve başını eğdi .
Tam o sırada içeri giren bir adam , Serhat Ağa’ya döndü :
"Ağam , haber beklerler ."
Serhat gözlerini yumdu , kararını verdi :
"Ahmet'e haber verin . Düğün hazırlıklarına başlasınlar . Berdel olacak ! Kız alıp kız vereceğiz !"
"Ağam , kız küçüktür ama Azize Hanım öğretir ."
Serhat kaşlarını çattı .
"Kaç yaşında ki ?"
"On üç yaşındadır , ağam ."
Serhat Ağa sessizleşti . Mardin’in manzarasına daldı ...
--------
O sırada Narin gözyaşları içinde fısıldadı :
"Öldürecekler bizi , değil mi ?"
Konağın içinde derin bir sessizlik oldu .
Nergis , gözleri dolu dolu , isyan etti :
"Kızım Dilan'ı vermem ! O daha çok küçük ! On üç yaşındadır ! Olmaz !"
Kaya , babasını bir kenara çekti .
"Baba , Dilan daha çok küçüktür ! Aklıma bir fikir geldi ama !"
Babası kaşlarını çattı .
"Nedir söyle ?"
"Zümrüt !"
Babası , duyduklarına inanamayarak geri çekildi .
"Herkes onu öldü biliyor , oğul !"
"Baba , Dilan daha çok küçüktür ! Zümrüt’ü verelim ! Onu bulmalıyız !"
Babası derin bir iç çekti .
"Nasıl olacak oğul ?"
"İzmir'e gidiyoruz , baba !"
O sırada İzmir’de , lüks bir restoranda Zümrüt , erkek arkadaşı Ali ile yemeğe çıkmış , kahkahalar atıyordu . O , her şeyden habersizdi . Modern bir ailede büyümüş , pahalı okullarda okumuştu . Evlatlık olduğunu biliyordu ama hissettirilmemişti .
Ama kader onun için başka bir yol çizmişti ...
Ve sabahın ilk ışıklarıyla Kaya ile babası İzmir’e doğru yola çıktı ...