Bölüm 2

1593 Words
İnşaat halindeki gökdelende beş adam baretlerini takmış önlerinde açık olan büyük proje kağıdını inceliyorlardı. Yiğit adamlardan inşaatın son durumu hakkında bilgi alıp sırada yapılacak olan işlerin düzenlemesini dinliyordu. Yiğit sert tavrı karşısında mühendis ve usta başı ecel terleri döküyordu. Yiğit her konuya hakim ve onlarca sorduğu sorular hedefi tam vuruyordu. Asla hata kabul etmeyen kişiliği adamları oldukça zorluyordu. Yanlarındaki en rahat kişi Sarp'tı. Sarp, Yiğit'in sağ kolu ve manevi kardeşiydi. Yiğit'i çok iyi tanıyor onun nerede, ne zaman, ne tepki vereceğini çok iyi biliyordu. Yiğit 1,90 boylarında, kumral, ela gözlü çok sert hatlara sahip olmamasına karşın tavrıyla karşısındakini yola getiren bir adamdı. İş ortamında ciddi, disiplinli ve pek fazla gülmezdi. Tüm çalışanları ondan korkusundan söylediklerini ikiletmiyor görevlerini hemen yerine getiriyorlardı. Eğer söyledikleri hemen yapılmazsa sonuçlarına katlanmak oldukça zordu. Çalışanların en iyi bildikleri şey eğer işlerini zamanında ve doğru yaparlarsa haklarını sonun kadar, fazlasıyla alacaklarıydı. Yiğit kendi haklarını koruduğu kadar çalışanlarına da aynı önemi gösteren adil bir adamdı. Bir çok kişi için çekilmez olmasına karşın zengin, yakışıklı, bekar ve zor ulaşılır olması sayesinde etrafında kadınlar eksik olmuyordu. Kadınlar onun gözüne girmek için adeta yarışıyordu. Mühendisi dinlerken telefonu çaldı. Sıkıntılı bir şekilde burnundan soludu. Konuşmayı dinledikten sonra sinirden çılgına döndü. "Geldiğimde eğer o dosya masamda olmazsa sakın gözüme gözükme. Yoksa yedi sülalene kadar girerim" diyerek kükredi ve telefonu kapattı. pek yolunda giden bir gün değildi. Sarp'a başıyla işaret vererek inşaattan çıktılar. Arkalarında kalan ekip derin bir nefes aldı. Arabaya bindiklerinde Sarp dikiz aynasından Yiğit'e baktı. "Nereye gidiyoruz abi?" Yiğit kısa bir düşünmenin ardından "Toplantının yapılacağı restorana gidelim" dedi. Sarp'ın attığı yandan gülümseme Yiğit'in gözünden kaçmadı. "Bu uçkurun yüzünden bir gün başına bela alacaksın ve ben senin kıçını kurtarmayacağım" Sarp huzursuzca yerinden kıpırdadı ve direksiyondaki parmaklarını oynatmaya başladı. "Ne alaka şimdi abi?" Yiğit ona ters bir bakış atıp camdan dışarıyı seyretmeye başladı. İkisinin de hızlı bir cinsel hayatı vardı. Aralarındaki fark Sarp eğleniyor, Yiğit ihtiyaç gideriyordu. Yiğit'in karşısına çıkan kadınlar hep para avcısı, kendini ona yamamaya çalışan olunca işin eğlencesi kalmıyordu. İkisinin de ortak bir kuralı vardı. Bir kere yattığın kadınla ikinci defa birlikte olmayacaksın. Restoranın önüne geldiklerinde iki adam arabadan indi. Sarp anahtarı valeye verdi. Restoranın kale kapısını andıran devasa oymalı kapıdan içeri girdiler. Sarp'ta Yiğit kadar uzun boylu, yapılı ve yakışıklıydı. Kumral, mavi gözlü ve kirli sakallıydı. Restorana adım attıklarında her zaman olduğu gibi gözler bu iki yakışıklı adama döndü. İkisi de erkek dergisinden fırlamış gibi bakımlı ve şıktı. Kapıdan girdiklerinde onları karşılayan garson "Hoş geldiniz efendim. Buyurun size her zamanki masanıza kadar eşlik edeyim" diyerek hafifçe öne eğildi. Adam hürmetten iki büklüm olmuştu. Yiğit ise hiç adamın yüzüne bakmadan doğruca her zaman oturduğu cam kenarındaki masaya yöneldi. Sık geldiği bir restorandı ve her zaman bu karşılamayı abartılı bulmuştu. Yiğit ve Sarp'ın geldiğini gören Şeyda Hanım başıyla Zeynep'in gelmesini işaret etti. Zeynep hızlı adımlarla Şeyda'nın yanındaki yerini aldı. Kadın menüleri uzattı. "Hoş geldiniz Yiğit Bey, Sarp Bey" dedi. Yiğit menüyü incelemeye başladı. "Sekreterim yarınki yemek için menüyü gönderdi mi?" "Evet efendim" Adam konuşurken bir defa bile kafasını kaldırıp bakmadı. "Ortaklarım ile yapacağım önemli bir toplantı. İngilizlerin karşısında hiç bir aksaklık istemiyorum" "Merek etmeyin efendim. Misafirleriniz en iyi şekilde ağırlanacak" Zeynep dikkatli bir şekilde konuşmayı dinliyor bir yandan da Yiğit'i incelemeye çalışıyordu. Yüzünü tam göremediği için fazla bir fikri olamadı. Zaten konuşurken kafasını menüden hiç kaldırmamıştı. Sarp karşısında olduğu için onu tam olarak görmüştü. Sarp bir ara başını kaldırıp Zeynep'e bakmış ve gülümseyerek başıyla selam verdi. Zeynep'te aynı tavırla karşılık verdi. Siparişleri aldıktan sonra yanlarından ayrıldılar. "Şeyda Hanım bu adam kim?" Kadın işaret parmağı ile sus işareti yaptı. "Aman sessiz ol. En iyi müşterilerimizden. Adı Yiğit Çelikkol... Yanındaki de Sarp Çetin. Yarınki yemekli toplantı onun. Belli ki durum değerlendirmesine gelmiş. Asla hata kabul etmez" Şeyda oldukça gerilmişti. Zeynep bunun nedenini anlayamadı. Tek anladığı herkes bu adamdan çekiniyordu ama adam kimseyi takmıyordu. ****** Yoğun koşuşturmalı bir gün daha sona ermişti. Kızlar eve geldiğinde birer yorgunluk kahvesi yaptılar. Zeynep bu yorucu ve hızlı tempoya alışmaya başlamıştı. 1,67 oyunda zayıf bir kız olmasına karşın oldukça kuvvetli bir yapıya sahipti. Uzun yıllar boyunca yaptığı savunma sporu sayesinde kaslı ve sıkı bir bedeni vardı. Bu nedenle dayanıklılığı yüksekti. Tüm gün ayakta koşturarak geçen bir iş için oldukça faydalı bir özellikti. "Zeynep hani şu boğazın yanındaki kulüp var ya. Bir arkadaşım orada barmenlik yapıyor. Bir gece oraya gidip dağıtalım mı? Ne dersin?" İki arkadaş ara sıra dışarı çıkıp eğlenmeyi çok seviyorlardı. Tüm gece dans edip şarkı söylüyor ve kurtlarını döküyorlardı. Böylece rutin hayatları içine eğlence katıp motive oluyorlardı. Bu fikir Zeynep'in hoşuna gitmişti. "Tamam" diyerek heyecanını belli etti. Özellikle izin günlerinden bir gün önce çıkıyorlardı. Böylece ertesi gün bol bol dinleniyorlardı. Gitmeleri daha fikir aşamasında olmasına rağmen ne giyeceklerini konuşup karar verdiler. Saatin geç olduğunu fark edip yataklarına gittiler. Sabah erkenden kalkıp restorana gittiler. Önce soyunma odasında formalarını giydiler. Saat 11:00'de Şeyda, Zeynep ile beraber ikinci kata çıkıp son kontrolleri yaptılar. Saat 12:00'de kapıdan önce Yiğit girdi. Lacivert takım elbisesi aynı renk yelek ve beyaz gömleğiyle bir giyim firmasına rahatlıkla model olacak görüntüdeydi. Kendinden emin taviz vermeyen yürüyüşüyle içeri girdi. Yüzünde hiç bir mimik olmadan sadece başıyla selam verdi ve üst kata çıktı. Arkasından Sarp ve üç adam daha geldi. Onlarda yukarı çıktı. Sadece Sarp aşağıda kaldı, toplantıya katılmadı. Yemekleri kontrol etme bahanesiyle mutfağa girdi. Şef aşçı Sarp'ı görünce yapılan hazırlıklar ile ilgili bilgi vermeye başladı ancak Sarp adamı yarım kulak dinliyordu. Gözüyle etrafı taradı ve ocağın yanındaki tezgahın başında tabakları hazırlayan Ayşe'yi gördü. Sarp onu bir kaç defa tesadüfen görmüş üzerinde aşçı forması olduğunu görünce mutfakta çalıştığını anlamıştı. Asıl mutfağa inme sebebi onu görmekti. Şefin konuşmasının bitmesini beklemeden teşekkür edip yanından ayrıldı. Yavaş adımlarla Ayşe'nin yanına gitti. Ayşe işine dalmış çalışırken Sarp'ın yanına geldiğini fark etmedi. Başını kaldırıp onu görünce bir an irkildi. "Buyurun bir şey mi istemiştiniz?" dedi. Sarp ellerini cebine soktu baştan aşağı kızı süzdü. Ayşe 1,70 boylarında esmer annesi gibi menekşe gözlü bir kızdı. Sarp'ın inceleyen gözleri onu heyecanlandırdı, ellerini nereye koyacağını bilemedi. İşinde oldukça tecrübeli özellikle mezeler konusunda harikalar yaratabiliyordu. Soran gözlerle Sarp'a baktı. Adamın bakışları ve duruşu onu etkilemişti. Heyecanlanmasının asıl sebebi buydu. "Bir şey istemiyorum kontrole geldim. lütfen siz işinize devam edin" Ayşe işine devam ederken bir yandan da yan gözle Sarp'a bakıyordu. "Sizin ismini ne?" "Ayşe" Sarp onu beğenmiş kafasında nasıl kaçamak yaparım planları kuruyordu. "Kolay gelsin diyerek mutfaktan ayrıldı. Ayşe arkasından gülerek başını iki yana salladı" İkinci katta yuvarlak masa etrafında herkes yerlerini almıştı. Yiğit'in bir yanında hem arkadaşı hem de bu işteki ortağı Tolga diğer yanında ve karşısında İngiliz ortakları oturuyordu. Masada dört kişi ve her biri için birer garson vardı. Zeynep tek bayan garsondu. Zeynep elindeki cam şişeyle masaya yaklaşıp Yiğit'in bardağına su doldurdu. Yiğit bariton sesiyle masaya hakim olmuştu. İngilizce diğer adamlara bir şeyler anlatıyordu. Diğer üç adam dikkatle onu dinliyordu. İngilizceyi ana dili gibi konuşuyor tavrından anlattığı konuya hakim olduğu belli oluyordu. Önce ordövr tabakları ardından da ara sıcaklar ve ana yemek geldi. Konuşmalar karşılıklı olmaya başladı. İngilizler arlarında gülüyor Yiğit'in en çok yaptığı dudağının kenarını yukarı kaldırmak oluyordu. Zeynep dikkatle Yiğit'i izliyordu. Sert bakışları, tertemiz tıraşı ve yana ayrılmış kumral saçlarıyla oldukça yakışıklı gözüküyordu. Yanına her gidişinde tıraş losyonunun kokusu burnuna dolmuştu. Oldukça erkeksi ve etkileyiciydi. Ana yemek servis edilirken Zeynep tabakla Yiğit'in yanına geldi. Yiğit vücudunu dikleştirerek ellerini tabağın iki yanına koydu. Zeynep onun önündeki boş tabağı aldı dolu olan yemek tabağını önüne koydu. Daha doğrulmadan Yiğit başını ona çevirdi. Göz göze geldiler ve oldukça yakınlardı. Zeynep elinde olmadan yutkundu. Yiğit sessizce "Düğmen" dedi. Zeynep anlamayarak "Ne?" dedi. "Gömleğinin düğmesi açık ve dikkatimi dağıtıyor". Yiğit'in cümlesiyle Zeynep'in gözleri kocaman açıldı. Zeynep hemen doğrulup arkasını döndü. Tam göğsünün hizasındaki düğme açılmış ve aradan her zaman zor zapt ettiği dolgun göğüsleri beyaz dantelli sutyeniyle gözüküyordu. Tüm göğsü ortada değildi ama Yiğit'in keskin gözleri görevini yapmıştı. Zeynep hızla düğmesini kapatırken kendine ve göğüslerine küfürler yağdırıyordu. Bu nedenle başına iş açılabilir hatta işinden bile kovulabilirdi. Yemeğin bundan sonraki saatleri ona eziyet oldu. En son meyve servisiyle yemek sona ermişti. Yiğit ortaklarını gönderdikten sonra Şeyda yanına geldi. Zeynep Şeyda'nın yanında duruyordu. "Yiğit Bey umarım siz ve misafirleriniz hizmetimizden memnun kalmışsınızdır" Yiğit bakışlarını Zeynep'e döndürdü. Zeynep kızarmış yanakları ve alt dudağını ısırarak ona baktı. İşine devam edebilmesi onu iki dudağı arasından çıkacak kelimelere bağlıydı. Yiğit gözlerini önce dudaklarında sonrada gözlerinde gezdirdikten sonra Şeyda'ya döndü. "Her şey güzeldi, teşekkür ederim" dedi. Daha fazla konuşmadan restorandan ayrıldı. ****** Yiğit toplantıyı bitirip ofisine geldiğinde sekreterine kimsenin rahatsız etmemesini söyledi. Koltuğuna oturup arkasına yaslandı ve kravatını gevşetti. İyi bir iş yemeği geçirmişti. Birde onu zorlayan şu kız olmasa. Kız her servis yağmak için yanına yaklaştığında yaydığı çiçek kokusu ilgisini dağıtmıştı. Daha yemeğin başında düğmesinin açık olduğunu fark etmişti. O küçük aralıktan beyaz dantelli sutyeninden neredeyse çıkmak üzere olan dolgun göğüslerini gördüğünde başta görmezden gelmeye çalışmış ama her defasında gözlerini oradan alamamıştı. Gözlerine hakim olabilse bile erkekliğine söz geçiremedi. İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyordu. Yavaş yavaş vücudu terlemeye başlayınca buna bir son vermeye karar verip kızı uyarmıştı. En son giderken kadının yanındaki hali, dudağını ısırması ve yalvaran gözlerle bakması gözünün önünden gitmiyordu. Bir yandan bu sıradan kızın kendisini nasıl bu kadar hızlı etkilediğini düşünüyor bir yandan da bu kadar zayıf olabildiği için kendine küfrediyordu. Sarp'ın içeri girmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Sarp onun bu sinirli ve dağınık halini görünce "Abi iyi misin, bir sorun mu var?" dedi. Yiğit oturuşunu düzeltip tekrar kravatını sıktı. "Hayır" dedi. "Ben değil de başka biri girseydi kesin onu öldürmek istediğini düşünürdü. Yüzündeki ifade gerçekten korkutucu" Yiğit bilgisayarına dönüp anlaşma maddelerine bakmaya başladı. Gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra Sarp'a döndü "Önümüzdeki ay yapılacak ihale öncesi sorun çıkabilir. Önleminizi alın" "Tamam. Ben hem şirket hem de ev güvenliğini arttırırım" Yiğit ayağa kalkıp eve gidip yüzeceğini söyledi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD