Malikanenin loş aydınlatılmış önüne sessizce yanaştığımızda, gece çoktan derinleşmişti. Motorun son hırıltısı kesilirken, içerideki mutlak sessizlik hâkim oldu. Yan koltukta, yorgunluk ve yaşadıklarının ağırlığıyla derin bir uykuya dalmış olan İlayda’nın hafif nefes alış verişlerini dinledim bir an. Onu uyandırmamak konusunda kararlıydım. Dikkatle, kemiklerine kadar işleyen bir yorgunlukla bile olsa, son derece nazik hareketlerle emniyet kemerini çözdüm. Kapıyı sessizce açıp, kendimi dışarıya sızdırdıktan sonra, onun tarafına geçtim. Yavaşça eğilip, kollarımı onun vücudunun altına kaydırdım. Bedeni hafif, neredeyse kırılgan bir ağırlıktaydı. Onu kucağıma alırken başı omzuma kaydı, sıcak nefesi ceketime hafifçe değdi. En ufak bir sarsıntıya bile izin vermeden, bütün dikkatimle, onu arabadan

