AĞANIN ESİRİ - OYUN - 11

1902 Words
Uçuşa fazla bir zaman kalmamışken benim de imza ve inceleme işim bitmişti. Ayaklanıp ceketimi giyerken merdivenden kıkırtı sesleri geliyordu. Kızlardan biri “Adam muhteşem. Üçümüzü nasıl doyurdu ama.” Derken diğeri “Sorma. Son gittiğimiz yaşlı moruklardan sonra bu iyi geldi. Aleti nasıl kalındı ama.” Dedi. Üçüncü ses ise “Felaket iyiydi. Keşke hep çağırsa. Yeminle yarı parasına beni sikmesine izin veririm. Vücudu çok iyi. Hele diliyle yaptıkları. Ölüyorum sandım.” Dediğinde yüzüm buruştu. Siktir, en yakın arkadaşımın nasıl karı siktiğini dinlemek nasip olmuştu ama olmasaydı daha iyiydi. Mutfaktan çıktığımda kızlar beni görünce bir an duraksadı. Baştan ayağa beni süzseler de yüzümün katılığından pek uzun uzadıya bakamadılar. Çıkıp gittiklerindeyse Tunç üzerinde sadece bir şortla aşağıya iniyordu. Yeni duş almıştı ve saçları hala ıslaktı. Salona geçtik. Koltuğa kendini attığında “Yoruldum he” derken ona bir yastık fırlattım. “Siktir git piç. Kızlar nasıl bir performansın olduğunu konuşuyordu aralarında. Duyduğum için kulaklarımı kesmek istedim.” Tunç gülerken gerildi ve önüne bakıp erkekliği ile gurur duyuyormuş gibi bir sesle “Aslanım benim. Parçaladı hepsini. Hem boşa demiyorlar kardeşim deveye diken adama siken yaranır diye.” deyip bana döndüğünde kaşları çatıldı. “Sen niye erkenden yolladın kızı. Bir sorun yok ya.” “Yok. Canım istemedi.” Birkaç saniye öylece bana baktıktan sonra gülerek “Lan yoksa yengeden mi korktun. Ahahahahah vay be kardeşime bak sen. Nasıl da karısını düşünürmüş.” Dediğinde ona bir yastık daha fırlatıp “Siktir git elimde kalacaksın göt herif” dedim ama bir yandan haklıydı. Öyle bir durumun içine düşmüştüm ki defalarca kez siktir desem geçmeyecekti. Lakin bildiğim tek şey benim bir an önce o küçük yavru ceylanı pantere çevirmem lazımdı. Tunç hemen üzerini giyindiğinde birlikte çıktık. Bizim adamlar bıraktığımız puştların peşindeydi. Adım adım takip edecek kulaksız ulaştığı an haberimiz olacaktı. Alana vardığımda bilet kontrolü sonrası beni yolcu eden dostumla bir kez daha sarılıp uçağa geçtim. Urfa’ya vardığımda yine ilk iş hastaneye gittim. İkisi de uyuyordu. Fidan, sırtını dönmüştü kapıya ve derin uyuduğu belliydi. İnci ise kaşları hafif kavislenmiş şekilde uyuyordu ve az biraz huzursuz olduğu açıktı. İstanbul’da olanlar aklıma geldiğinde ona sertçe baktım. Bir suçu yoktu belki ama bu kadar da kırılgan olunmazdı. Geri çıktığımda aradan geçen bir haftanın içinde aşiret içinde piçliği ile bildiğim birini Nilay’ın kocası olarak seçtim. Konağa çağırıp konuştuğumda adam hemen kabul etti. İki karısı da hastalıktan ölmüştü. Daha kırkındaydı ama birer sene arayla iki karısını da toprağa gömmüştü. Nilay için biçilmiş kaftandı. Bir hafta dolduğunda ise İnci çıktı. Daha iyi görünüyordu ama elbette bakıma ihtiyacı vardı. Konağa girdiğimiz de ona kötü davranan herkes ağız ucu da olsa geçmiş olsun dediğinde odaya çıkmalarını söyledim. Fidan yardımcı olurken ben kısa bir telefon görüşmesi yaptım ve peşlerinden çıktım. İnci duş için hazırlanıyordu. Fidan’ı yolladığımda resmen rengi kaçtı. Heyecandan titrerken göz bebekleri büyüyordu. Ona karşı baskın olmalıydım ki en azından benden utanmaması gerektiğini anlamalıydı. İçeri girdiğinde soyunmasını bekledim ama ben sadece şortla kalıp kapıyı açınca hala öylece durduğunu görmek canımı sıktı. Bu nedenle dolaptan bir peştamal alıp verdiğimde ona soyunması için üç dakika verdim. Geri girdiğimde ise resmen bir gece elbisesi gibi bedenine sarmıştı peştamalı ki içten içe göz devirdim. Suyu hazır ettiğimde ise girmesini bekledim. Ona yardım ederken bir ara uyumaya başladı ama sonrasında rüyasında ne görüyorsa elimin altında inlemeye başladı. Hatta üzerindeki peştamalı bile sıyırdı üzerinden ki göğüsleri açığa çıktı. İnlemesi ayrı, göğüslerini okşayıp kıvranması ayrı dertti. İstanbul da bir kadın bacaklarını açmış benim için kendini okşarken kadınlığını ve memelerini açık açık bana sunarken yerinden oynamayan erkekliğim şimdi bir taştan farksızdı. Şortun altında resmen özgürlüğünü ilan etmek ister gibiydi. Dişlerimi sıka sıka uyandırdığımda ise şok içindeydi. İçime düşen kuşku ise rüyasında kimi ne şekilde görüyordu. Sonunda kalkıp onu duruladığımda bana sırtı dönüktü. Poposu iki avucumdan küçük gibiydi. Dayanamayacağımı anladığımda hemen arkasından çekildim ve duşakabine girdim. O ise giyip odaya geçecek yemek yiyecekti. Suyun altında öylece kaldığımda kasıklarım sızlıyordu. Küfredip elimle kendini okşamaya sıvazlamaya başladığımda gözlerimi açmamla bana kocaman mavilerle bakan karımı gördüm. Küçük şeytan orada duruyor gitmiyordu. Masumluğu öylesine tehlikeliydi ki bana yaşattıklarının fazlasını onu şu an kucağıma alıp içine girip çıkarken yaşatmak istiyordum. Ben durmadım. O da gitmedi. Onun göz bebeklerine bir bacım arkasından bakarken doruğa ulaşıp boşalmaya başladım. Gözleri bir gözüme bir erkekliğime kayıyor dudakları aralanıp kapanıyordu. Bu daha fragman bile değildi ve bundan haberi yoktu. O kadar izledikten sonra kaçmayı akıl ettiğinde bende yıkanmaya geri döndüm. Odaya girdiğimde bana bakabilecek miydi orası muammaydı. Beş dakika kadar sonra çıktığımda kurulandım ve belimde havlu ile odaya girdim. Tahmin ettiğim gibi yatağa girmiş bu sıcakta örtüyü da üzerine kadar çekmişti. Alaycı bir gülüş sonrası sesimi sakin tutmaya çalışarak “İnci, kalk yemek yiyeceksin.” Dediğimde tepki vermedi. Yeniden “İnci” dediğimde ses yoktu. Dudaklarımı ıslattığımda adım adım yatağa yanaştım ve örtüyü üzerinden ayak ucuna kadar çektim. Uyuyor numarası yapıyordu. Madem numara yapmaya devam edecekti biraz zorlamanın mahsuru olmazdı. Yavaşça bedeninin üzerine kendi bedenimi sererken tek kolumdan destek alsam da çaktırmadan diğerini de kullanıyordum. Eğilip boynunu kokladım. Sıcak diye yakası açık bir şey giymişti. Burnumun ucu tenine değince ürperdi. Gözlerini daha sıkı yumarken “Demek uyuyorsun. O zaman biraz tadına bakmam da sorun olmaz.” Diye fısıldayıp dilimle göğüs oluğuna kadar yaladım. Çenemi tenine değdirdiğimde sakallarım batmış olacak ki anlık kaşları çatıldı. Hafif ağırlığımı yana verip elime göğüslerini okşadığında dudağının içini kemiriyordu. Göğüslerinden yavaşça karnına indiğimde o kadar kasıldı ki kendini deli gibi sıkıyordu. Ben çıplaktım. O giyinik. Fazla giyinik hatta. Elbette o bu haldeyken hemen sevişmeyecektim ama bazı şeyleri tatmasını sağlayabilirdim. Karnındaki elim giydiği pijama ve iç çamaşırının içine sızınca küçük bir inlemeyle “Yapma” sözcüğü dudaklarından kaçıverdi. Gözleri hala kapalıydı. Hadi ama küçük hanım az önce mastürbasyon yapmamı izledin. Erkekliğimi görünce dilin damağın kurudu kesin. Şimdi benden gözlerini kapatarak kaçamazsın. Kulağına doğru “Korkma. Bugün seni almayacağım. Sadece izin ver kadınlığın nasıl olduğunu alacağın zevkin binde birini sana göstereyim. Kocan olarak bu kadarına hakkım var değil mi?” deyip bekledim. Eli bileğimin üzerinde titriyordu. Birkaç saniye sonra çektiğimde elim istediğim yere tam da kadınlığının üzerine indiğinde aldığı nefesi tuttu. Parmak ucum daha tazecik goncasına dokunduğunda titredi. Elimin altında pilli bebek gibiydi. Usulca okşamaya başladım. Hareketlerim sakin ve ürkütmemek için dengeliydi. Kıvranmaya başlamasını bu kadar çabuk beklemiyordum ama elimi çekmek ister gibi elini bileğime attığında ona izin vermedim. Parmaklarımla bu defa daha sert bastırmaya dokunmaya başladım. Hemen yarı yarıya altımda olan bu kız resmen bir yılanın kıvraklığındaydı. Buyurgan bir tonla “Bana bak” dediğimde gözlerini yine sımsıkı kapadı. Ona bu defa parmağımı girişine yasladığımda yeniden “Bana bak dedim İnci. İkiletme beni yavrum.” Dediğimde bu defa titreyen kirpikleri açıldı ve başı bana döndü. Kızarmıştı. Şakaklarına yaşlar dolmuştu. Lanet olsun bu kız aldığı şu kadarcık zevkle bile gözlerini doldurmuştu. Tam yüzümün altına gelen yüzü sayesinde eğilip öpmeye başladığımda parmaklarım onu okşamaya devam etti. Kendi bile fark etmiyordu ama kalçasını oynatıp kendimi elime itiyordu. Bu güzeldi. Odun gibi durmuyordu. Biraz geri çekildiğimde kıpkırmızı kesilmişti. Göz bebekleri titreşiyor büyüyor dudakları öpülmekten hafif şişmişti ve nefesleri çok sıktı. Sakallarım ve bıyığım dudak kıyılarını ve yanağını hafifçe çizmiş gibiydi. Alt dudağını dudaklarımın arasına kıstırıp emdiğimde inleyişi beni de çileden çıkartıyordu. Öpücüklerim ve dokunuşlarım devam ederken soluk soluğa “Yapma dur. Yoksa altıma kaçıracağım” dediğinde alt dudağımı dişledim. Lanet olsun boşalacaktı. Belki de ilk kez ve bunu tuvalet ihtiyacı sanıyordu. “Şşşt bu tuvalet ihtiyacı değil. Kendini bana bırak İnci. Parmaklarımın ucuna bırak her şey ki gör benimle olursan ne kadar zevk alacağını.” “Nasıl?” “Gevşe. Düşünme. Bedenini dinle. O sana yol gösterecek. Sadece sana dokunuşlarımı hisset.” Masumca gözlerime bakarken başını salladı. Lanet gitsin ki şu an bacaklarını açıp tek hamlede tüm engelleri yıkmak ile aramda sadece iradem vardı. Dediğimi yaptı. Parmaklarım onu zirveye çıkarırken elleri omuzlarımı buldu. Tutunma ihtiyacı hissediyordu. Sorun değildi. Sıcaklığını tenim de hatta daha da fazlamda duyumsamak iyiydi. Nefesi yetmiyormuş gibiyken daha da sertleştim. Parmaklarım en hassas noktalarında baskı yaparken ince sesiyle “Ah aaahh” diye sesler çıkarmaya başladığında yutkundum. “Adımı söyle.” “Hı?” “Lanet olsun rahatlarken adımı söyle. Tekrar et hadi.” “Ce-Cevahir.” “Düzgün söyle şu siktiğimin adını.” Gözleri büyüdü. Daha da hızlandım. Öyle ki zevk suları çoktan parmaklarımı kayganlaştırmıştı. Doruğa çok yaklaşmış olacak ki peş peşe “Cevahir, Cevahir” demeye başladı. “Aferin. Böyle. Devam. Et. Durma. Seni becermemi iste. Parmaklarıma ak yavrum. Hadi. Çok güzelsin lan çok güzel. Bir dahaki sefere dudaklarım olacak bu goncada. Dilimle becereceğim seni kadın. Sikmem için yalvaracaksın.” Ben konuştukça edepsizleştikçe gözleri kaymaya başladı. Bir an geldi tüm bedeni öyle bir titremeye başladı ki rahmindeki o kasılmayı parmaklarımda hissedebiliyordum. Siktir ben içindeyken boşaldığında kaslarının beni nasıl sağacağını hayal etmek bile yeniden iç çamaşırıma boşalmama neden oluyordu. İkimiz de rahatlıyorduk. Titremesi yavaşladıkça sakin sakin okşamaya devam ettim. Sımsıkı yumduğu gözlerinden yaşlar süzülürken onu korkutup korkutmadığımı anlamaya çalıştım. Karı koca sadece dokunarak boşaldığımız da elimi çekmedim. Sıcacık kadınlığı yumuşaktı. Daha önceki kadınlarınki gibi sarkık değildi. Gerçek anlamda açılmamış bir goncaydı. Soluklarımız istemsiz karışırken “Nasıldı?” dedim. “Benimle olursan alacağın zevk bundan çok daha fazlası ve inan bana bir kere yaptığında hep isteyeceksin. Bende kocan olarak her fırsatta seni doyurmak için burada olacağım.” Gözlerini açtığında kirpikleri ıslaktı. Dudaklarını aralarken kötü bir şey söyleme ihtimali içime çöreklendi. Sikerler ama ya bu da neyin nesiydi şimdi niye böyle düşünüyordum. “Sen, sen az önce bana ne yaptın?” “Seni rahatlattım.” “Çok garip. Ben daha önce hiç yaşamdım. Resmen ölüyorum sandım.” “Şşşt merak etme ölmeyeceksin ama öyle şeyler yaşayacaksın ki şimdi hissettiklerin sana yetmeyecek.” Bakışlarını kaçırdı. Göğsü körük gibi kalkıp inerken yanakları daha da kızardı. Kendi yanağımı onun pamuk gibi tenine sürtmeye başladığımda dudaklarım kulağına değiyordu. “Bundan kaçışın yok İnci. Karımsın. Kadınımsın. Bu her anlamda olmalı. Sana zaman tanıyacağım ama o gün geldiğinde durmamı beklemeyeceksin. O zamana kadar da böyle küçük dokunuşlarla seni hazırlayacağım. Bana bir çocuk vereceksin küçük İnci. O çocuk senin de ömür boyu koynumda uyuma garantin olacak. Anladın değil mi?” Sertçe yutkundu ve başını olumlu anlamda salladı. Elimi usulca çekerken onun sıvıları parmaklarımın etrafındaydı. İç çamaşırım ise yapış yapıştı. “Şimdi kalk bakalım. Yeniden duş almamız gerekiyor.” Bana bakarken “Ama yeni yıkandık.” Dese de göz devirdim. “İnci, az önce seni sikmeden boşalttım. Yani cünüpsün yavrum. Yıkanıp öyle yatmalısın. Hem daha yemek gelecek.” Aklına bir şeyler yeni gelmiş gibi “Heee doğru diyorsun” derken kulağıma içimdeki yüksek duvarlardan sesler geliyordu. Başımı hafifçe sağa sola sallayıp kalktığımda o da benimle kalktı. Peşimden gelecek diye umarken bekledi. Omuzumun üzerinden “Hadi” dediğim de bakışlarını kaçırdı. “Şey ben hallederim sen gir çık” dese de göz devirdim ve “Düş önüme” diye hafif sesimi yükselttim. Önüme geçip pıtı pıtı yürümesiyle gülümsedim belli belirsiz ama yine eski katı halime çevirdim yüzümü. Bu defa benden çekinse de bedenini çıplak vaziyette yıkamama izin verdi. O çıktığında ben de duşa girip yıkandım ve çıktım. Biz yeniden duşa girip çıktıktan sonra on beş dakika geçmişti ki Fidan yanında Esma ile kapıyı çaldı ve içeri girdi. Odadaki masaya tepsileri bıraktıklarında çıktılar. İnci yorgun görünüyordu. Karşıma oturtup yemesi için beklerken “Bunlar çok” dedi. Tabi ki onu dinlemedim. Yarım saatin sonunda elimdeki lokmaya bakarken dahi midesi kalkıyor gibiydi. Başını sağa sola salladığında “Tamam ilaçlarını al uzan sen” dedim. Sanki dünyaları bağışlamışım gibi sevinçle kalkıp ilaçlarını aldı. Yatağa girdiğinde bu defa üzerinde kısa kol bir tişört ve dizlerinde taytı vardı. Bende eşofman giyip klimanın ayarını yükselttikten sonra yanına uzandım. Çabuk uyumuştu. Bende onun gibi uyurken bizim için çok daha başka günler geliyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD