Ani bir refleksle, söylediklerine karşı, burnumun değdiği o omuz çıkıntısını bende kokladım. Hayır koyun gibi kokmuyorsun diye fısıldadım. Ensesinden aşağı süzülen tuzlu teri burnumun ucuna değdi. Yine de çekemedim. Kokusu içime kaçtı. Islak ağaç dalı gibi, üstüne uzanıp bulutları seyrettiğim taze çimen kokusu gibi en çok da kendine has kullandığını bildiğim, kekik ve defne karışımı sabun koktu. Içime çektim. Çekerken bir suç işliyormuşum gibi gözlerimi yumdum. Biri sanki gözlerime, burnuma ve dudaklarıma acı biber sürdü. Genzim yandı. Ağır ağır açtım gözlerimi. Elimin biri, kolunun üzerinde çıkarmak için uğraştığım hırkasında takılıydı.. Sanki hasta olan bendim. Boğazlarım da yutkunurken koca bir yumru vardı. Yanaklarım kızarmış cayır cayır yanmaya başladı. Ensemden aşağı soğuk bir

