SİBEL'DEN
Sabah erken uyanamıyordum.Gündüz yetişecek bir işim olmadığı için sabah erken kalkmak gibi bir huyum yoktu.
Sabah, güneşi odama dolmuş, gün yine kendini göstermiş.Kalkıp, üzerime zimmetlenmiş ev işleri beklemesin dedim ve ayaklandım.
Benim ailemden almam gereken bir hayatım vardı ama onlara sorsanız doğurup büyüttük der, beni borçlu bile çıkarırlardı.
Evde derin bir sessizlik vardı normalde annemin mutfakta bana bağırıyor olaması gerekiyordu.Evin diğer alanlarında da kimse yok gibiydi.
Son olarak Eren'in odasına bakıp sonra kendime bir kahvaltı hazırlamayı ve evdeki sessizliği,kutlamayı düşünerek odanın, kapısını açtım.Kardeşim yatakta deli dana gibi uyuyordu.Kahvaltıyı hazırlayıp öyle uyandırmaya karar verip, mutfağa geçtim.
Eren benim küçük kardeşim. O erkek olduğu için evin tüm nimetlerini kullanıyor.
Güzel bir kahvaltı hazırlayıp Eren'in odasına daldım."Eren hadi kalk kahvaltı hazır...! "
"Hııımmmm" dedi tekrar kıçını döndürüp uykusuna geri döndü.Biraz başında bekleyip, gerisin geri mutfağa döndüm.
Kendi bilirdi.Ne yapalım güzelce bir kahvaltımı edip, evi de güzelce temizledim.
Bu sırada benim ergen kardeşim uyandı, kahvaltısını yaptı bende ikimize güzel bir kahve yapıp, yanına vardım.Bilgisayarda birşeye bakıyordu sandalyeyi çekip yanına oturdum.
"Sanırım yolunda gitmeyen birşeyler var."
" Yok sorun yok abla"bir yanda bana cevap veriyor bir yanda bilgisayara birşey yazıyordu. bitirmiş olacak ki kapatıp, bedenini benden tarafa döndürdü elimdeki kahvelere gülüp konuşmasına devam etti.
"Ooo..! Kahve keyfisi haa... Annem nerde kaldı ki abla haberin varmı?"
Karşıda nerde olacak başka!"dedim.Sinirlendi elinin biri ile yüzünü sıvazlayıp" bu kadın beni deli edecek o sardı başımıza onları" dedi konuşmama izin vermedi saydırmaya devam ediyordu.
"O, aklı büyümemiş çocuğuna kim verirdi kızını? Hah..!Bir de demiyormu benim oğlum terbiyeli, saygılı çocuktur. Büyüğü, küçüğü bilir.
Sesini Semra teyze gibi inceltip yaya yaya konuşunca bir gülesim geldi. Daha fazla acıların çocuğunu oynamak istemediğim için konuyu değiştirdim."Boş ver senin okul işleri ne oldu kalacak yeri ayarladınmı? "
"Ne yani böylece kabullendin öylemi?"
"Başka çarem yok.Burada cenazedeki yaşlı kadınlar gibi oturup ağlayarak bir yere Varamayiz."
"Belki babam vaz geçer ha ne dersin?"
O biraz zordu bunu kardeşime söylemek istemedim. Babam bir söz verdi mi ölse dönmez.Aslında kendi de biliyor da ikimizde dillendirmeden içtik kahvemizi.
Bende yapmam gereken işleri yapıp, geçtim odama biraz ders çalışsam iyi olcak. Derse dalıp Tuğba'yı tamamen unutmuştum. Telefonumun ekranında adını gördüğümde aklıma izin alacağım geldi hemen telefonu cevapladım.
"Alo Tuğbacığııımm...! Ben de bu kız nerelerde
unuttu beni demiştim."Telefonu açtı açmaz dediklerime kahkaha attı.
"Korkma kız, seni unuturmuyum ben"?
"Bilirim, bilmem mi?" Dedim devam edicektim
de sözümü kesti.
" Ee akşama hazır mısın"?
"Nasıl hazır olacaktım acaba ben...! Hem nasıl bir ortama gideceğimi bile bilmiyorum." dedim Tuğba da bunu bekliyormuş gibi anlatmaya başladı.
"Şimdi sen izin al ablana gel, ben de gelirim oraya sonra sevda'nın eve çıkarız. Orada hazırlanır kimseye görünmeden gideriz."
Sevda ablam'ın üst katında oturuyor. Sevda beni sever mi? bilmiyorum. Ama ben o kızı pek sevmem. Ben de sordum.
"Yardım eder diyorsun yani?"
"Eder demiyorum, edecek diyorum. Ya sen bana güven halledicem ben."
"İyi tamam annem yok evde gelsin haber veririm sana dedim."
"Tamamdır o zaman bende giyecek kıyafetlerimizi hazırlayayım."
Dedi, yine yüzüme kapattı. Bu kızın bu yüzüme kapatma huyu yokmu? tam bi manyak. Gerçi benim arkadaşım.Normal yani
Telefonu masaya bırakıp derse dönecektim. Kapı zili çaldı odam dan çıkıp kapıyı açıp bekledim. Annem elleri dolu, ağır ağır merdivenleri çıkmaya çalışıyor ken bağırdı.
"Gelsene kızım bakacağına, kollarım koptu"
"Geldim anne geldim elindekileri alıp hemen mutfağa geçtim arkamdan da annem."
"Şefika hanım kahvaltıya çağırdı seni de sordu ben babası izin vermedi Şevki evde diye dedim. Eve girmeden de markete uğradım eksikleri aldım."
Annem bir yandan aldığı eşyayı yerleştiriyor bir yandan da bana durum bildirimi yapıyordu. Bu arada Şevki'nin annesinin ismini fark ettiniz mi? Şefika kadın kendi ismine benzesin diye Şevki koymuş. Görmemişin bir oğlu olmuş..tövbe tövbe yeniden dikkatimi anneme verdim.
" Oğlum nerde?"
"Odasında" dedim annem de zaten beni es geçip oğluna gitti. Bende annemin bıraktığı işi tamamladım. Bir anlık aklıma gelen şeyle hareketlendim. Annem den almam gereken bir izin vardı unuttuk. Annem oğlunun odasında işi bitmiş çıkıyordu.
"Anne anne hızlıca yetişip sordum. Ablam çağırdı gideyim mi? Hem yeğenimi de özledim, dün sevemedim. Akşam da orda kalsam." Stresle gelecek cevabı bekledim.
Biraz düşündü sonra konuştu.
"iyi git varınca ablan arasın geldi diye"
Bana güveni de gözlerimi yaşarttı doğrusu. Amaan boş ver izini aldık ya yanağından öpüp odama geçtim. hızlıca hazırlanıp çıktım.
On dakika sonra ablam'ın oturduğu apartmana geldim. Tuğba'ya da geldim diye bir mesaj atıp, zile bastım kapının açılma
sesiyle hızlıca çıktım merdivenleri. Teyzesinin paşası bekliyor öyle tatlı, bir varlık daha yok. beni görünce ellerini sevinçle çırptı. Bende hemen kucağıma alıp, biraz öptüm kokladım.
ablam'ın konuşmasıyla ona döndüm.
"Hoş geldin hayırdır ev sıktı mı?
Sorduğu soruya gülümsedim o da benim yaşadıklarımı yaşadı ama o benden biraz şanslı Ahmet abi iyi düzgün biri.
" Geç hadi geç konuşuruz içerde".
Ablamın geç komutuyla geçtim içeri yaklaşık bir saate yakın kapı çaldı. Geldi benim manyak.
"Aa Tuğba hoş geldin! " dedi ablam.
"Sultan abla Sibel gelmiş ya onun için geldim"
Tuğba'nın ablama açıklama sesinden
sonra salona geldiler.
Kucağımda oturan yeğeni mi sonra beni öpüp yanıma oturdu. Biraz ablam da oturup Tuğba'nın darlamsı sayesinde Sevda'ya geçip orda da hazırlanıp, kimseye görün meden çıktık.
Şuan Tuğba'nın bir arkadaşını bekliyoruz.
O, götürecekmiş.
Yaklaşık onbeş dakika beklemeden sonra geldi.
Siyah sedan araba, baya da lüks. bindik. Ben arkaya Tuğba öne geçip oturdu.
"Nerde kaldın, Yakup ağaç ettin bizi."
Tuğba'nın şakayla karışık sorusuna Yakup dediği çocuk konuştu.
"Geldim ya işte özel şöförün müyüm ben senin?"
Yakup'un dediğine Tuğba kötü kötü bakıp, önüne döndü yol boyu onların birbirine takılmasını sessizce dinledim. Arabayı cafe'nin otoparkına durdurup. Bizden tarafa dönüp konuştu.
"Geldik burası"
Önce Yakup sonra da biz indik arabadan.
Ben biraz geride kalıyordum ama Tuğba
ortama hakimdi.
Cafe'nin ortasına bütün masaları birleştirmişler. Uzun bir masa olmuş. Cafeyi kapatmışlar.herkes birbirini tanıyor gibi konuşup şakalaşıyor eğleniyordu.
Bir yabancı bendim sanki öyle hissettim.
Tuğba beni bütün hepsi ile tanıştırdı. Okadar çok isim saydı ki hepsi karıştı. Tuğba geliyorum deyip ayrıldı yanımdan.
Sağımda hareketlenme olunca döndüm, adını Soner, olduğunu öğrendiğimçocuk oturdu yanıma.
"Sıkıldın mı?" Bana sordu ama sanki
oda sıkılıyor gibiydi. Surusunu cevaplamak
için bedeni mi ona döndürüp konuştum. Sıkılmak değil alışık değilim sadece dedim.
"Aslında bende sevmem böyle antin, kuntin işleri"
Söylediğine tebessüm ettim. Etrafıma bakıp
"eğleniyorlar" dedim.
"Onlar eğlenecek bir neden bulur her türlü
eğlenirler. Seni daha önce görmemiştim.Bizim okul da mısın? " dedi
"Hayır Tuğba'nın arkadaşıyım ben okuldan değilim yani."
"Sibel di değil mi.?Az önce duydum."
"Evet."
Daha konuşası var gibiydi ama Arkamdan iyiki doğdun şarkısıyla akış sesleri gelince o tarafa döndüm. İyiki doğdun Leyla diye bağıra bağıra pastayı görevliler masaya koydu.
Beyaz iki katlı pasta üzerinde süslemeler vardı. Mumları üfledi alkışlarla iyi dileklerle herkes hediyesini verdi. Benim hediyem yoktu ama. Tuğba halletmiş olduğunu düşünüp, geride kaldım. Düşündüğüm, gibi hediyeyi verip, birini benim adıma dedi. Leyla benden tarafa dönüp, gülümsedi. bende ona gülümseyip, iyi ki doğdun dedim.
Canlı müzik varmış güzeldi sesi. Benim de sesime güzel der, Tuğba. Başkasının yanında pek söylemedim. evde biraz yüksek sesle bile konuşsanbabam kızar. Küçükken döverdi. Şimdi suçun çok büyük değilse dokunmuyor.
Bir kaç değişik şarkıdan sonra ayıldım.Tuğba yanımdan gideli otuz dakika olmuştu.
Saate baktığımda baya geç olduğunu gördüm Kalabalıkta Tuğba'yı bulmakta çok zordu. Çantamı koluma takıp, kapıya doğru gittim vedalaşacağım bir arkadaşım yoktu, kaldıki beni takanda yoktu.
Etrafta döndürdüm başımı.Nereye kayboldu
bu kız kendi,kendime söyleniyordum.
" Gidiyor musun"?
Az önce benimle sohbet etmeye çalışan Sonerdi konuşan. Bende etrafıma bakıp cevap verdim. Tuğba gelirse evet deyip hafif tebessüm ettim.
"Daha erken değil mi? diye sordu.
Erken mi? benim evden çıkma saatim güneş kaybolana kadar. O, da market yada ablam Ben fazla düşündüm galiba cevap vermeyince o konuştu.
"Tamam ben götüreyim seni istersen"?
Teklif ettiği şey benim durumumdaki bir insan için normal değil. Kaldı ki evi tarif edemem, hadi ettim mahalleden biri görse sabaha selamı okur İmam.
"Hah tuğba'da geldi. " Onun baktığı yöne baktım Tuğba doğum günü kızıyla vedalaşıyordu. Bizden tarafa Soner'e bakarak geldi.
"Soner, sende mi geldin?
Tuğbanın sorusuna Soner gülerek cevap verdi.
" Gelmesem, Leyla beni öldürmekle tehdit etti çok ciddi gibiydi inandım"
"Tuğba kısa bir kahkaha atıp""Yapar" dedi.
Sonra beni işaret edip konuştu. "Tanıştın mı? çocukluktan beri arkadaşımdır. Sibel."
"Evet tanıştık hem bu kadar güzel birini görmemek olmaz. "
Soner'in iltifatına tebessüm ettim. çocuk bana biraz yavşıyor gibi.
Onu bırakıp,Tuğba'ya döndüm"gitsek mi artık?
"Ha gidelim dur Yavuz'u arıyorum"
Tuğba aradı ama sanırım Yavuz açmadı.
"Açmıyor"
"Onu anladık ne yapacağız dedim."
"Sibel'e demiştim, ben götürürüm isterseniz."
Bu çocuk bana göz mü kırptı? baya baya bana yürüyo bu neyse sus sibel.Ne meraklı beni eve bırakmaya hey Allahım.
"Yaaa süper olur hadi o zaman Yavuz'a mesaj atarım gittik diye."
Yani en azından Tuğba yanımda bilir.Nerden, nasıl gideceğimizi.
Soner'in yönlendirmesi ile arabaya bindik ben arkaya geçtim. Tuğba da bu sefer yanıma oturdu. Demekki Yavuz kadar tanıdığı bildiği biri değil. Yol boyu Soner'le göz göze geldik.
Bakışları ben seni beğendim diyor da olmaz be soner yüzüğüm var çantamda. Derince iç çekip yönümü dışarı çevirdim.
Tuğba ordan gir, burdan çık diye diye uygun bir yer dedik ve indik. Gizlice eve vardık,kimse görmedi inşallah yoksa...!ben bu işin içinden zor çıkarım.
Girdiğim tehlikeye değdimi derseniz böyle entrika işleri seviyorum.
Bazen sonu dayakla bitiyor. Ama yine vaz geçmiyorum. Biraz değişik insan görmek çok sohbet etmesemde iyi geldi.
Yukardan üzerimi değiştirip indim. Ablamla eniştem çay içiyorlardı bende biraz onlarla oturup, gidip yeğenimin odasına yattım.
Hayatım çıkmaz sokak gibi, Dönüp dolaşıp hep bu mahalle. yine sabah ola hayrola deyip kapattım gözümü.