Sert bir soluk bırakıp sinirle yanıma gelen komutanı bekledim. Başım yere eğikti. Önüme gelince
"Sen hiç söz dinlemeyecek misin Melisa?" diye sordu sinirle.
"Adamı yakalamıştım komutanım" dedim.
"Hani nerde göremiyorum?" diye sorunca çektiğim nefesi içime hapsedip, böğürmesen yakalayacaktım demek istesem de totom yemedi.
"Kaçırdım komutanım" dedim. Sert soluğu kulağıma doldu.
"Beni takip et" diyerek önden yürümeye başladı. Adamın duruşu bile bana itaat et derken ve ben emir eriyken nasıl karşı gelebilirdim? Hızla peşinden yürürken dizimin arkası hala acıyordu ama bu acı hiç bir şeydi. Komutanın vereceği ceza eminim bunu katlayacaktı.
"Toparlanın görev bitti" diyen komutan ile herkes yavaş yavaş bize doğru gelmeye başladı. Dikkatli bir şekilde ana karargaha gittik. Komutan bizi bırakıp üstleri ile konuşmaya giderken bizde havanın aydınlanmaya başlamasıyla çadırlara girdik. Biraz yemek yedikten sonra tulumun içine girip biraz dinlenmeye çalıştım. İçimin darlığı hiç geçmemişti. Bir kaç saat uykuya daldıktan sonra komutanın sesiyle uyandık.
"Ekip kalk" diye bağırınca herkes, bende dahil sıçrayarak oturur pozisyona gelmeye çalışıp tek tek tulumlardan çıktık. Hepimiz ayağa kalkıp hazır ola geçtik. Komutan bize doğru yürüyüp hepimize tek tek baktı.
"Bu gece Türkiye'ye döneceğiz görevimiz başarısızlıkla sonuçlandığı için hepimizin bir bedel ödemesi gerek" diyerek yürüdüğü yolu geriye dönüp benim önümde durdu. Nefesimi tutup söyleyeceği şeyi beklemeye başladım. Sadece önümde durup beni stresten strese sokup öne geçti.
"Beni takip edin" dedi. Neyse ki üniformalarımız üzerimizdeydi. İlk ben çıktım çadırdan, ardımdan ekibin geri kalanı. Çıkmaz olaydık komutan akşama kadar bize öğrendiğimiz tüm hareketleri tek tek yaptırırken bir kaç homurtu duydum. Komutan başımızda gezerken azarlamayı da ihmal etmiyordu.
Gece suları Türkiye sınırı
Sağ salim sınıra ulaşmıştık. Nihayetinde ülkeye girince rahat bir nefes verdim. Bizi almaya gelen askeri araca binmeden önce komutan telefon görüşmesi için telefonunu açtı. Diğer arkadaşların yanında dururken arada garip garip bana bakan komutan ile sert bir soluk bıraktım. Komutan eliyle beni yanına çağırdı.
" Emredin komutanım" dedikten sonra
"Sana söylemem gereken bir şey var ama sakin olmanı istiyorum" dedi. Yutkunarak bakışları mı yerden komutana çıkardım.
"Ne söyleceksiniz?" diye sorarken umarım bana ekstra vereceği cezadır diye dua ediyordum.
"Duru kayıp" dediği zaman geriye doğru sendeledim.
"Ne-ne demek kayıp?" Benim her şeyim Duru'm nasıl kayıptı?
"Dün gece gece kulübüne gitmeyince bir arkadaşı onu aramaya çıkmış sonra araya polisler girmiş falan" derken kan benim tüm bedenimden çekilmiş gibiydi. Arkama dönüp
"Benim gitmem lazım" dedim.
"Bekle" diyen komutanı hiç duymuyordum. Ekip arkadaşlarım aralarında konuşurken komutan beni kolumdan tutup
"Seni ben götüreceğim" dedi. Başımı sallayıp
"Beni gece kulübüne getirin" dedim.
Komutan beni onaylarken
"Melisa'nın evinin önünde nöbet tutun" diye bağırdı. Beni yüksek bir arabanın önüne getirip kapımı açınca ağrıyan tüm bedenimle arabaya bindim. Gece kulübüne gidene kadar diken üstündeydim. Gece kulübünün önüne gelince hızla arabadan indim artık hiç bir şey umrumda değildi. Ben hızlı şekilde koşarken komutanın peşimden koşup bekle dediğini duyuyordum.
Kapıya varır varmaz içeriye girmeye çalışsam da önünde ki korumalar
"Buraya girmeniz yasak" diyen adama hızlı bir yumruk salladım. Adam sendelerken diğeri elini kaldırdı ama komutan elini havada yakalayıp acıyla bağırmasını salladı. Diğerinin bacağına bir tekme atıp içeriye girdim.
"Neredesin Burak?" diye bağırmaya başladım. İçeride eğlenen insanlar, son ses müzikle iyice çileden çıkmış şekilde bağırarak Burak'ın odasının yolunu tuttum.
"Neredesin orospu çocuğu? Duru nerede?" Yine ufak bir koruma ordusu önümüze çıkınca sinirli bir soluk bıraktım.
"Ne oluyor yine Asena?"
"Duru nerde?" diye bağırdım. Burak stresli bir soluk bırakıp
"Bilmiyorum" dedi.
"Nasıl bilmiyorum lan? Kamera kayıtlarına bakacağım" dedim.
"Polis tüm görüntüleri aldı" dedi. Sinirli bir soluk bırakıp
"Ona herhangi bir şey olursa seni gebertirim demedim mi ben sana? Nerde lan Duru? Cevap ver"
Burak'a doğru koşarken komutan kolumu kavradı.
"Bu suç yapma" dedi İlker komutan.
"Ne suçu komutanım? Duru nerde?"
"Onu bulacağız ama bu şekilde davranırsan kodesi boylayıp daha kötü durumlara düşeceksin" dedi.
Sinirli bir soluk bırakıp
"Dua et onu sağ salim bulayım Burak. Yoksa ilk işim bu gece kulübünü başına yıkmak olacak, hemde içinde sen varken" diye bağırdım.
"Benim ne suçum var Asena?" diye bağırınca
"Çalışanlarını korumak senin görevin" diye karşılık verdim.
Komutan beni sürükleyerek gece kulübünden çıkarırken ben elimi ayağımı nereye koyacağı mı bilmiyordum.
Sabaha doğru 5 suları
Gidebileceği tüm arkadaşlarına gitmiş, yada aramıştım ama herkesten olumsuz yanıtlar gelince iyice çileden çıkmıştım. Neredeydi bu kız? Habersiz de bir yere gitmezdi ki.
"Onu bulduk Asena" diyen komutanla yaslandığım duvardan fırlayıp
"Nerde komutanım? Nerde o?" Allah'ım sana şükürler olsun onu bana bağışladın.
"Hastane de" diyince buruk gülümsemem yüzümde soldu. Arabaya doğru yürürken
"Ne oldu?" diye sordum.
"Gidince öğreniriz" dedi . Üniformamın üstünü el çabukluğu ile çıkarıp arabaya bindim. Hastaneye gidene kadar bacağımın sallanması geçmemişti. Hastaneye gelince bizi hemen onun olduğu bölüme götürdüler. Komutanın tanıdıkları sağolsun her yerde işimizi hızlı yapıyorduk. Bizi Duru'nun kaldığı odanın önüne getirdikleri zaman doktor bizi karşıladı.
"O iyi mi doktor hanım?" Doktor stresli bir soluk bırakıp
"Siz neyi oluyorsunuz?" diye sorunca
"İkisi kardeş sayılır. Şimdi bize Duru'ya ne olduğunu anlat doktor hanım" dedi İlker komutan söze girerek.
"Kız maalesef tecavüze uğramış ve dayak yemiş" diyen doktorla olduğum gibi kaldım. Bomboş hissediyordum. Sanki transa girmiştim.
"Kendine gel Asena gel oturalım" diyen komutanla kendime gelip ona sert bir bakış attım.
"Bana anlat doktor kim yapmış?" diye sordum sesimi kontrol edemeyerek.
"Maalesef birden fazla ve kim olduğunu polis araştırıyor" diyince acıyla bağırdım. Nasıl birden fazla olurdu? Birde dövmüşlerdi üstelik. Sinir boşalması yaşarken belki de ömrümde ilk defa bu kadar sesli bağırıp ağlıyordum. Komutan beni güçlü kollarıyla sarıp sakinleştirmeye çalışırken ben ondan kurtulmak için son gücümle ona vuruyordum. Doktorun sakinleştirici yapacağız demesiyle daha fazla çığlık atıp kurtulmaya çalıştım. Sanki 23 yıllık hayatımın tüm boşalmasını şimdi yaşıyor gibiydim.
Komutan baskın gelip beni zorla bir odaya soktu. Beni yatağa zorla uzatırken hala direniyordum. En son hatırladığım şey koluma sokulan iğneydi. Sonrası karanlıktı.