11. İLK SARILMA...

1686 Words
KUZEY'İN AĞZINDAN... O insan görünümlü keçinin iyilikten anlayacağını düşünende suç! Karanlıkta, akşam vakti tek başına kal da aklın başına gelsin. Dicem ama sana o da fayda vermez. İçim rahat değildi. Keşke sırtıma atıp götürseydim. *** Eve vardığımda kapıda beni bekleyen babamla sabır çektim yine ve yeniden. Başladı sorgu zamanı! Aracımdan inip sakin adımlarla ilerledim. "Nerdeydin?" dedi. Bir gece de beni rahat bırak be adam! Durdum... Yüzüne bakmadan "İş yemeğinde olduğumu söylemiştim baba." dedim. "İş yemeği ha! Çabuk yanıma gel Kuzey!" "Çok yorgunum baba. Enerjini sabaha sakla." Adım atmıştım ki "Gel dedim!" diyince el mecbur önünde dikildim. Bugünkü saçmalama dersimizde ne vardı acaba? Daha doğrusu babam bana kızmak için yine hangi sebepleri üretmişti kafasında? Telefonu bana çevirdi, "Bak!" dedi. Anlam veremedim. "ŞUNA BAK DEDİM KUZEY!" Ekrana kayan bakışlarımla duraksadım. Yabaninin videosu tahmin ettiğimden daha kısa sürede düşmüştü haber sayfalarına. Boğazımdan aşağı akan tükürükle ellerimi önümde bağladım çünkü bu sefer babam haklıydı. Videonun orta yerinde kalan kişilerden biri de bendim. "Başlığı da oku!" dedi babam. 'Yıllar sonra kalbinin kapılarını yanlış kişiye açan ünlü yönetmen Kuzey Barutçu!' Çüş! Bu nasıl bir başlık böyle? Oldu olacak düğün tarihimizi yazıp nikâh memurunun da sorusuna evet cevabını versinler! Bazen ünlü olmak insanları çok zor ikilemlerin içine sokuyordu. Hayatının hiçbir anı özel değil ve tüm aşk hayatın gözler önünde! "Tamamen saçmalık! Kalbimin kapılarını aça aça bu yabaniye mi açacağım?" dememle babamın sert yumruğu indi masaya. "Kes! Kes ve altındaki yazıyı da oku!" Verilen emri yerine getirmezsem her zamanki yediğim tokatı yiyeceğim aşikardı. Bu yüzden başladım okumaya... 'Ünlü yönetmen Kuzey Barutçu'nun gönlünü kaptırdığı kadın, ona sarkıntılık yaptığı gerekçesiyle en yakın arkadaşı olan Ferhat Sirke'yi yaka paça dövdü. Kadının kim olduğu bilinmezken Kuzey Barutçu'nun soğuk tavırları dikkatimizi ilk çeken detay oldu. Başka bir iddia ise kadının Ferhat Sirke ile günlük ilişki yaşadığı ve parasını alamadığı için öfkelendiği yönündeydi.' "Vay şerefsizler!" dedim. Babamın karşımda olduğunu unutmuştum. "Afedersin baba!" İyice zıvanadan çıkmıştı bu magazinciler. Emin olmadıkları konular hakkında nasıl böyle keskin yazılar yazabiliyorlar? Belki hedef aldığınız kişi zayıf karakterli ve buna dayanamayıp int*hara kadar sürüklenecek! Çok acımasızlar, çookk... "Bu ne Kuzey? Bize gelen kız değil mi bu?" "O!" dedim dişlerimi sıkarak. "Yazılanlar..." Sözünü kestim. "Bende oradaydım baba. O şerefsiz Ferhat kıza sarktı ve hakettiği dayağı da yedi!" dedim. Babam, dudağının kenarıyla güldü ama kısa sürdü. "Ve sen de buna sessiz kaldın öyle mi Kuzey?" Başımı tekrar yere eğdim. Yapmıştım öyle bir eşeklik evet! "Sana yazıklar olsun!" dedi ayağa kalkarak. "Orada bir sürü adamdınız ama o kız kadar olamadınız öyle mi?" Babam tiksinti içinde suratıma tükürdü. Hak etmiştim, sesimi çıkartmadım. Yıldız para avcısı değildi ve ben bunu bu akşam anlamıştım. Eğer olsaydı Ferhat'ın yaklaşımına sessiz kalarak cilve yapardı ama o, Ferhat'ı dediklerine ve yaptıklarına pişman etti. Hepimizden daha adam çıktı kadın! Babam, elindeki bastonu yere vurdu. "Ben gelinimi seçtim! Bu evi, şirketlerin hepsini ve daha doğrusu tüm mal varlığımı senin üstüne yapmamı istiyorsan o kızla evleneceksin!" dedi. Dilimde biten tüylerin dahi getirmediği malları yer elması mı getirecekti? Babam ne buldu şu kızda da diretiyor anlam veremiyorum. "Asla evlenmem!" diyerek karşı hamlede bulundum. Tamam, hoş ve güzel kadındı ama ilerisine gidemezdim. Evlenmek istiyordum, bunu babamda biliyordu. Yaş gelmiş 32'ye ve bende yuvamı kurup baba olmak için can atıyordum ama bu kişi Yıldız değildi! "Son sözümdür sana! Aksi hâlde hepsini gider, amcanın oğluna geçiririm!" diyince parmak boğumlarım bembeyaz hale gelene kadar sıktım yumruğumu. O şerefsize verecek tek kuruş miras yoktu bende. Ve babamın tehditlerine eğecek boynumda! "İzninle!" dedim babama. Odama çıkıp dinlenmek, şu haber olayını çözmek istiyordum. En azından şimdilik önceliğim şu saçma sapan olaydı. Yıldız'ın umursamayacağını düşünüyordum fakat haberin başlığı değişince aynı orantıda işler de değişti. Kadını resmen or...! Düşünmek bile istemiyorum! Kim bilir Yıldız görünce ne hallere düşecek... *** YILDIZ'IN AĞZINDAN... 'Ünlü yönetmen Kuzey Barutçu'nun gönlünü kaptırdığı kadın, ona sarkıntılık yaptığı gerekçesiyle en yakın arkadaşı olan Ferhat Sirke'yi yaka paça dövdü. Kadının kim olduğu bilinmezken Kuzey Barutçu'nun soğuk tavırları dikkatimizi ilk çeken detay oldu. Başka bir iddia ise kadının Ferhat Sirke ile günlük ilişki yaşadığı ve parasını alamadığı için öfkelendiği yönündeydi.' Okuduğum köşe yazısıyla telefonu duvarda paramparça ettim. Para karşılığında ilişkide ne demek oluyordu! Kim, hangi hakla hakkımda böyle saçma sapan yazı yazabiliyordu! Umursamayacağımı söylemiştim ama alnıma çalınan karayla her yeri yakıp yıkasım geliyordu. Rize'den ayrıldığım günden beri hiç durulmayan sularım artık kasırgaya dönüşmeye başlamıştı ve ilk yuttuğu kişi de bendim! Demek bu yüzden evime çıkana kadar herkes yüzüme değişik bakıyordu. Kahretmesin! Hepsi Egemen'in yüzündendi! Kelebek etkisi misali olaylar sarpa sardıkça sadece benim başım ağrıyordu. Yani kısacası şöyle diyim, Afrika'daki kabilelerin mızrakları birbirine değse ucu bana dokunuyordu. Parmaklarımı saç diplerimi acıtacak şekilde buklelerime geçirdim. Aklım sağ kalırsa ne iyiydi! Bir sağa gittim, bir sola. Sabaha kadar düşündüm ama ne yapabilirdim ki! Aptal Yıldız! Kuzey seni uyardı, kabak senin başına patlar dedi ama aptalsın ya hani, dinlemedin! Güneş ışıkları küçük camın açık kalan yerinden içeri sızarken hâlâ ayakta oluşumla bu ana şahitlik etmiştim. Yorgunluk, uykusuzluk ve hüzünden ötürü kan toplayan gözlerim acımaya başlamıştı. Ben... Ben bunu kaldıramazdım. Düşündüm, sabaha kadar gözümü kırpmadan düşündüm ama yok! Onlarla aşık atacak gücü kendimde bulamıyordum. İstedikleri her an yalan haber yapabiliyorlardı. Dudaklarım titremeye başladığında artık yenilgiyi kabul etmiştim. Çaresizce beklemekten, kasırganın bedenimi içine çekişini izlemekten başka yapacağım hiçbir şeyim kalmamıştı. Anamla babamın terkinden sonra ilk kez... İlk kez yenilgiyi kabul edip inime çekildim. Neden ya neden? Neden benim kimsem yoktu? Belki sahip çıkanım ya da param olsaydı kendimi temize çıkarırdım. Çıkar o kameraların karşısına, dimdik durarak hakkımı savunurdum ama ben de ne gezer o kadar para... Gazeteciler, kameramanlar... Çok büyük para gerekiyordu, çookkk... Hayır yani, borç alabileceğim de kimse yoktu ki! Acaba Egemen'den mi yardım isteseydim? Asla! Gerekirse kopacaktı ama bu baş asla yere eğilmeyecekti! "OY OY!" diye bağırmamla ağlamamın şiddetini arttırdım. Zilin sesi desibelimi düşürürken çekimser adımlarla kapıya gittim. Kesin köylüler toplanıp gelmişlerdir. Ya beni kovarlarsa ve istemezlerse? Delikten baktım. Eyvah! Sahiden de hepsi toplanmıştı. Kaçmak yok Yıldız! Başını dik tut ve sakın eğilme! Yavaşça kapıyı açıp "Buyrun!" dedim. "Dışarı çıkta konuşalım Yıldız!" dedi Muharrem amca. Çekindim. "Kızım bir şey yapmayacağız hadi çık!" diye de ekledi. Portmantonun üstünden aldığım anahtarla birlikte dışarı çıktım. Başımı dik tutacaktım değil mi? Yüzlerine bile bakamıyordum. Gözlerimi yere çevirdim ve bekledim. Bir an önce diyeceklerini diyip gitselerdi bari! "Kaldır başını!" dedi Muharrem amca fakat kaldıramadım. Yaşlar yine süzülüyordu gözlerimden. "Kızım kaldır başını!" Eliyle çenemden tuttu ve kaldırdı. "Biz seni biliyoruz kızım! Başını her daim dik tut! Sana dil uzatanın dilini kesmişsin ya, helal olsun..." Ağlamam kesildi. Bakışlarım usulca Muharrem amcaya kalktı. Bana... Bana inanmışlardı. "İnanıyorsunuz..." dedim masumca. Bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu yalnızca benim gibi sahipsiz insanlar anlardı... "Elbette! O şerefsuzun defteruni dürerduk ama laf yine sağa gelur diye duriyruk!" dedi Cevdet. Herkes sırayla konuşuyor, beni ne kadar sevdiklerini dile getiriyorlardı. Belki 6 yılın kırgınlığı vardı aramızda ama hâlâ daha hepsi kızı gibi görüyordu beni... "Ben..." dememle daha fazla dayanamayıp önümdeki köylü kalabalığına hep birden sarıldım. İlk kez... İlk kez benimde ailem var hissi oluştu içimde. Bıraksalar sabaha kadar sarılırdım ama haber ortadaydı. Komşularımı bahçedeki geniş masaya oturtup çay ve yanında bir kaç ikramlıkla küçük yemek verdim. Keşke olsada daha fazlasını yapsam... "Ee şimdi ne olacak?" dedi çayından bir yudum daha alan Cevdet. "Habu kizun ahi olarun hepsuni bulur!" dedi öteki yandan Gülşah teyze. Yüzüm asıldı. "Eğer maddi gücüm yetseydi kamera karşısına geçip röportaj verirdim ama..." dememle "Neden vermeyesin?" cümlesi, cümlemi yarıda kesti. Kapının eşiğinde ellerini cebine koyarak bana bakan yönetmenle gözlerim ışıldadı. "Sohbetinize kulak misafiri oldum ama girebilir miyim?" "Habu kimdur?" "Bi tanıdık." dedim Gülşah teyzeye. "Eğer beni aşağılamaya gelmediysen buyur!" dedim. İçeri girdi, yanımıza gelerek aklındaki planı anlattı. Aşağı yukarı aynı düşüncelerdeydik ama neden? Neden yani? Niye yapıyordu? Arkadaşı varken niye ben? Köylüleri inandırdı. Azar azar kalkan topluluktan geriye yalnızca Cevdet kalmıştı. Kaş göz yaptım Cevdet'e ama Kuzey gitmeden gitmeye niyetli değildi. "Ne oldi Yilduz? Habu o gada laf etti ama yine de güvenmeyrum." diyince Kuzey'e baktım. Boynunu çıtlattı. Sinirliydi ama göstermek istemiyor gibi hâli vardı. "Konuştuğumuz gibi Yıldız!" diyip Cevdet'in sorusunu kayıtsız bıraktı. Sandalyesinden kalkıp boyunu gösterince irkildim. Ne yiyip ne içiyor da bu kadar uzun oluyor bunlar anlamıyorum... "Yarın görüşürüz o zaman." diyince bende ayaklandım. Aramızdaki mesafe epey vardı. Adamın çene bitişinde çıkan sakal bile benden daha yukarıdaydı. "Tekrardan teşekkür ediyorum." dedim. Laf arasında karavanıda aldırıp o yükü üstümden kaldırmıştı ama evimi kiralamama konusunda diretiyordum. İnada bindirmiştim sanırım. Kuzey önümde, ben ardında kapıya kadar eşlik ettim. İlk adımını atınca "O zaman yarın ararım seni..." dedi. Yaramazlık yapan küçük çocuklar gibi yerde sürttüm ayaklarımı. Beton zemine bakarak "Telefonumu kırdım bugün." dedim. Sustu, pek şaşırmışa benzemiyordu. Ulan! Adam bile öfkeme alışıyordu artık! "Kapıdan alırım o zaman." "Olmaz!" Keskin sert hatlara sahip yüzüne çevirdim bakışlarımı. "Niye?" Evet, niye Yıldız? Koskoca Kuzey Barutçu ayağına kadar gelip seni alacağını söylüyor ama sen hayır diyorsun. Neden yani? "Çünkü..." dedim bakışlarımı kaçırarak. "Çünkü benim de arabam var!" Onun aracının ardında park halinde bulunan kendi aracımı gösterdim işaret parmağımla. "Sen bilirsin. İyi akşamlar." diyip arabasına yönelince "Kuzey bey!" diye bağırdım. Durdu, bana baktı. Koştum ve sarıldım. Kimsenin karşılıksız iş yapmadığı bu sürecimde bana destek olduğu için ona minnettardım. "Teşekkür ederim Kuzey." 10 saniye sonra utanarak ayrıldım ve "Şey... Rahatsız etmedim umarım." dedim. "Y-Yarın görüşürüz." Ne sarılışıma karşılık verdi ne de tek kelam etti... Resmen kaçarak çıktı köyden. Kim bilir... Belki de sinirlenmişti... *** KUZEY'İN AĞZINDAN... Burnuma dolan kokusuyla gözlerimi kapattım. Gökyüzünden kayıpta önüme düşmüş gibiydi Yıldız. Ya ayaklarımın altında kalıp ışığı sönecekti ya da avuçlarımın arasında yeniden parlayacaktı... Bedenim sarılmaya cesaret edemedi. Hep sürsün istedim, sonsuza kadar bana sarılı kalsın istedim ama her güzel hikâyenin sonu olduğu gibi bununda sonu geldi... Benden ayrıldı, bende ondan... Ağzımı açıp konuşamadım. Konuşursam farklı olurdu biliyorum... Köyün aşağısına inip aracı köşeye çektim. Cevdet denilen adamı görene kadar da ilerlemeyecektim. Erkek, erkeğin dilinden anlardı ve ben çok net anladım ki Cevdet, Yıldız'a yanıktı. Of! Neler düşünüyorum ben ya? Dizi sektöründen düştüğüm hallere bakın! Kadının kapısında köpek olmadığım kalmıştı, o da oldu bu akşam! İster köpek ister kedi! O Cevdet'i görene kadar git-me-ye-ce-ğim, nokta! Fazla bekletmedi aslanım! Benden bir kaç dakika sonra yakışıklı yüzünü gösterdi. Yakışıklıydı harbiden! Tam Karadeniz erkeğiydi. Sarışın ve mavi göz! Ben mi? Ha yok, ben buralı değilim. Hatta bırakın burayı, Karadenizli dahi değilim. Sivaslı'yım... Sivas'ın gözü kara, mert delikanlısı Kuzey Barutçu'yum! Cevdet'te gittiğine göre kameraman ve gazeteci işini ayarlayarak süreci hızlandırabilirim...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD