YILDIZ'IN AĞZINDAN...
Kaçmak neydi? Dağların ardına doğru kaçan korkak kimdi? En önemlisi ben neyden, kimden kaçıyordum?
"KAÇMA LAN!" bağırış kulaklarımda yer edindi.
"KOVALAMAZSAN KAÇMAM EGEMEN!" diye karşılık verdim.
"ELİME GEÇERSEN BİTİRDİM SENİ!"
"YA NE YAPTIM ALLAH AŞKINA?"
Nefes nefese kalmıştım. Elinde silahla birisi sizi kovalasa sizde nefes nefese kalırsınız. Egemen'in Karadeniz damarı yerine yerleşmişti. Zaten sakin sayılmazdı ama şimdi bombaydı!
"EGEMEN SAKİN Mİ KONUŞSAK ARTIK?"
"BİTTİ YILDIZ! SENİN İHANETİN BİZİ BİTİRDİ!" diyişiyle durdum. Kaçmak bir yana dursun adım atamıyordum. Kimin ihaneti? Ben mi ihanet etmiştim?
Egemen'in öfkeli solumaları arkamdan geliyordu.
Silahın emniyeti açıldı ve soğuk namlusunu ensemde hissettim.
"Sana verdiğim onca emeğe yazıklar olsun! Kahpesin sen Yıldız! Aşkıma kör olacak kadar kahpe!"
"SEN NE DİYORSUN LAN?" diyerek silahı tek hamlede yere düşürdüm.
Çimenlerin arasında kalan silahla ilk önce silaha ardından birbir gözümüze baktık.
"SANA DİYORUM EGEMEN! SEN KİMSİN Kİ BANA KAHPE DİYORSUN!"
"ASIL SEN KİMSİN LAN! KİMSİN YILDIZ! YA DA ASYA MI DEMELİYDİM HE!"
Asya mı? Asya ismini nereden öğrenmişti?
"NE OLDU? NİYE SUSTUN LAN!"
"S-Sen nasıl?"
"BİTTİN KIZIM SEN! O ŞEREFSİZLE BİRLİKTE OLDUĞUN GÜN BİTTİN!"
Öfke beden değiştirdi. Egemen'in kanında dolaşan öfke benim bedenime yerleşti.
"Ne diyorsun lan sen? Ağzından çıkanı kulağın duysun Egemen!"
"DUYUYOR HANIMEFENDİ! AMA DUYMADIĞIMIZ ŞEYLER VARSA BUYURUN DİYİN!" dedi.
"Saçmalıyorsun. Yürü köyde konuşalım."
Yanına gidip kolundan tutmak istedim ama dokunduğum an bağırdı.
"SENİN BEN HAYSİYETİNİ..." demesiyle yüzüne tokat attım.
"KENDİNE GEL! BENİMLE DÜZGÜN KONUŞ ARTIK!"
"KARAKTERSİZ, ŞEREFSİZSİN SEN KIZIM! BENİMLE EĞLENİRKEN O İTLE OYNAŞIYORDUN DİMİ!"
Bir tokat daha atarak silahı yerden alıp eline verdim. Bu benim sevdiğim adam değildi. Egemen bu değildi. Dünyaları verseler aşkından vazgeçmeyecek adam değildi karşımdaki kişi.
"VUR BENİ! BU SÖZLERİ DUYACAĞIMA VUR BENİ DUYDUN MU!"
Elinin tersiyle sildi burnunu. Gözleri öfkeden kan çanağına dönmüştü. Silahı alnıma dayadı.
"Bu dağlar bizim aşkımızı sonsuz olarak bitirdi Egemen. Şimdi varsın vur beni!" dedim elindeki silahı daha fazla bastırarak. Eli tetikte gözlerimin içine bakıyordu. Baktı, baktı, baktı...Gözlerimi kapatarak duruşumu dik hâle getirdim. Silahın sesiyle Egemen'in bağırış sesi birbirine karıştı. "YAPAMIYORUM LAN! BENİ ALDATMANA RAĞMEN SANA KIYAMIYORUM YILDIZ!"
Çığlıkların yankılanan sesi dağlara çarpıp zihnimize kazınıyordu. Tüm köyün gıpta ile baktığı o aşk bitmiş, yerini ihanet ve güvensizlik almıştı.
"BUNU UNUTMİCAM EGEMEN! BU YAPTIĞIN PİSLİĞİ ASLA UNUTMİCAM! AMA hatanı anladığın gün varya..." diyerek işaret parmağımın dış tarafının kemiğiyle göğsüne vurdum.
Çenem titriyordu. Korkudan değil, işittiğim cümlelerden...
"İşte o gün bu dağlar şahidim olsunki seni asla affetmeyeceğim!" dedim.
Aşkından dağları mesken tuttuğum adam, beni başkasından duyduklarıyla tek kalemde silip atmıştı. Gözümdeki yaşlar doğrudan kalbime iniyordu. Ama serinlik vermek yerine cayır cayır yakıyordu değdiği her yeri...
Koşar adımlarla uçurumun kenarına geldim ve kollarımı açarak "HEY GİDİNİN KARADENİZİ! AŞKIMIZA ŞAHİTLİK EDEN KARADENİZ, ŞİMDİ DE AYRILIĞIMIZA ŞAHİTLİK ET!" diye haykırdım.
"ŞU DAĞLAR ŞAHİTTİR Kİ BUGÜN SENİ KALBİMDEN SÖKÜP ATTIM EGEMEN!" diyip yönümü sevdiğim adama çevirdim.
"DUYDUN MU! ATTIM SENİ KALBİMDEN!" diyerek elimle elbisemin yakasını çekiştirdim.
Bize kurulan ilk tuzak değildi. Bundan önce Egemen'in beni aldattığı köyde dolaşıp durmuş ama hiçbirisine inanmamıştım. Sevdiğim adam varken, başkalarının sözüyle yol alamam demiştim.
Neresinden bakarsan bak, nereden tutmaya çalışırsan çalış... Egemen bizim aşkımızın ilk sınavında kalmıştı...
"Ödeşmeden ömür bitmez!" dedim başımı yukarı kaldırarak. Benden 30 cm yüksek olması duruşumu bozamazdı.
Babasının kızı değildim belki ya da anasının prensesi...
Anasız, babasız, amca elinde yokluklarla, hakaretlerle, dayaklarla büyüyen Yıldız'dım ben.
Asya'nın Yıldız'ıydım. Anamın gönül yüküydüm. Babamın yarım kalan yanıydım.
Yıldız Kuzey'dim! Ya da Kuzey'in Yıldız'ı... Her nihayetinde ben kendimdim! 26 yaşıma güçle gelmiş, ayakları üzerinde duran kadındım! İşte bu yüzden dimdik durmam lazımdı. Kimse için değil, kendim için!
Önüme düşen saçlarımı arkaya savurarak yüzümdeki terleri sildim ve yürümeye başladım. Egemen sessizdi, hareketsizdi. Kafasının karışıklığı mimiklerine yansıyordu.
Yanından geçerken durdum ve önüne doğru tükürdüm!
"Bu tükürük ne zaman ağzıma geri girerse, seni anca o gün affederim!" dedim.
İmkansızı anlatmaya çalıştım. Anladıysa ne hoş, anlamadıysa... Boşver...