PARTİ

1440 Words
"Yüzbaşı ’m... belki biraz..." Çağdaş, Savaş ’ın lafını sert bir el hareketiyle kesti. "Bir şey duymak istemiyorum! Hepiniz, şimdi. Hemen." Tim, sessizce dağılırken Gül yerinde donakalmıştı. Çağdaş ona döndü. "Sen geliyorsun, Teğmen. Cezanı daha sonra vereceğim. Önce komutana uğrayacağız." Komutanın ofisi her zamanki gibi düzenli ve resmiydi. Çağdaş, Gül’ le birlikte içeri girdi. Gül hala mahcup ve huzursuzdu. Komutan başını kaldırdı ve ikiliye baktı. "Çağdaş Yüzbaşı, gel. Ne oldu?" Çağdaş selam verdikten sonra, kısa ve net bir ses tonuyla konuşmaya başladı: "Komutanım, bu genç teğmen Diyarbakır için uygun değil. Sahada ihtiyaç duyulan disiplin, cesaret ve sorumluluk bilincinden yoksun." Gül, çaresizce yere bakıyordu. Çağdaş devam etti: "Burada görevine devam etmesi hem kendisi hem de diğer askerler için riskli. Sorumluluk almaktan kaçıyor, basit bahanelerle eğitimden uzaklaşıyor. Bu yüzden İstanbul’ a gönderilmesini talep ediyorum." Komutan bir süre sessiz kaldı. Ellerini masanın üzerinde birleştirdi ve Çağdaş’ a dikkatle baktı. "İstanbul mu?" diye sordu, kaşlarını kaldırarak. Çağdaş, duraksamadan yanıtladı: "Evet, Komutanım. Orada daha az tehlikeli bir pozisyonda daha verimli olacağına inanıyorum." Komutan hafifçe gülümsedi. "Çağdaş, İstanbul’ a gönderilmesi gerektiğinden bu kadar emin misin?" Çağdaş, kararlı bir ifadeyle başını salladı. "Kesinlikle, Komutanım." Komutan arkasına yaslandı ve hafif bir kahkaha attı. "Demek kesinlikle... Unuttuğun bir şey yok mu, Yüzbaşı?" Çağdaş ’ın yüzündeki ciddi ifade, hafif bir şaşkınlığa dönüştü. "Anlamadım, Komutanım?" Komutan gözlerini kısarak devam etti: "İstanbul ’da yaşıyorsun hatırladın mı? Önümüzdeki en az bir yıl gizlenme yerin orada. Zamanının çoğunu İstanbul’ da geçireceksin." Çağdaş’ ın yüzü kısa süreliğine dondu. Dudaklarını sıktı ve bakışlarını kaçırdı. Gül, şaşkınlıkla başını kaldırdı. Komutan gülümseyerek ekledi: "Yani, önerdiğin şey şu: Teğmen Gül İstanbul’ a gidecek... ve sen de orada olacaksın." Çağdaş, kısa bir iç çekti. "Komutanım, ben..." Komutan, elini kaldırarak onu susturdu. "Karar verilmiştir, Yüzbaşı. Teğmen Gül İstanbul’ a transfer edilecek. Ve sen de orada olduğun sürece onu izlemeye devam edeceksin. Bu genç teğmeni gerçekten Diyarbakır için uygun görmüyorsan, İstanbul ’da ona gerekli eğitimi sen verirsin." Çağdaş başını eğdi. "Emredersiniz, Komutanım." Gül ’ün gözleri kocaman açılmıştı. Hem utanç hem de karmaşık duygularla Çağdaş’ a baktı. İstanbul… Yani Yüzbaşı Çağdaş’ la birlikte orada olacaktı. Bu mağara adamıyla? Komutan hafifçe güldü: "Ne dersin, Teğmen? İstanbul senin için daha kolay olacak mı?" Gül yutkundu. Çağdaş’ ın yanındaki soğuk ve sert duruşunu düşününce: "Sanmıyorum, Komutanım..." Çağdaş yan bakışla Gül ’e döndü: "Doğru düşünüyorsun, Teğmen. Kolay olmayacak. Hatta hayatında zorluk görmediğini düşüneceksin daha önce. " O an Gül’ ün içinden tek bir cümle geçti: Babamın zoruyla başladığım bu askerlik, şimdi çok daha zor olacak... Çağdaş ve Gül odadan çıktıktan sonra Komutan cep telefonunu çıkardı. Arama yaptı. " Komutanım bir maruzatım var. " " Söyle. " " Yüzbaşı Çağdaş Sönmez Gül' ün Diyarbakır için yeterli olmadığını düşündüğü için onun İstanbul' a alınmasını söyledi. Gölge Timi' nin çalışmalarını yaptığı birliğe transfer işlemlerini yapmadan sizi bilgilendirmek istedim. " " Benim için uygundur. Eğitimiyle Çağdaş ilgilecekse elbette. " " Hiç şüpheniz olmasın Komutanım. Kızınız emin ellerde. " Telefon kapandı. .... Çağdaş Gül' e birliğe kendi gitmesini söyledi. Cezasını orada verecekti. İşlemler hızla halledildi. Gül gitti. Gölge Timi bir kaç gün daha Diyarbakır' da kaldıktan sonra İstanbul' a döndü. Yüzbaşı Çağdaş Sönmez, timinin karşısına geçtiğinde sert bakışları her zamanki gibi ciddiydi. "Hazırlanın beyler, partiye gidiyoruz." Timde bir sessizlik oldu. Zafer, her zaman olduğu gibi ilk atılan oldu. "Komutanım yine bizi kandırıyor olamazsınız değil mi? En son böyle bir şey söylediğinizde popomdan şarapnel parçası temizletmekle uğraştım." Çağdaş alaycı bir gülümsemeyle Zafer' e döndü. "O senin dikkatsizliğindi. Bu kez ciddiyim. Beyler, büyükelçinin kızının doğum günü partisine gidiyoruz. Bombalı saldırı ve kaçırma ihbarı var. Görev ciddi." Savaş, iri cüssesiyle yerinden homurdanarak kalktı. "Ne zamandır şımarık bir kızın partisine gitmek ve korumak için Özel Kuvvetler görevlendiriliyor?" Çağdaş sertleşti. "Emir komuta zincirinde sorgulama yoktur. Hazırlanın!" Bertuğ araya girdi, sırıtarak: "Hem kız güzel, hem şımarık hemde seksi. Adı Nil. Su gibi bir kız. Adını koyarken bilmişler sanki. " Zafer hemen yanıtladı: "Senin adını koyarken de piç olacağını bilmişler. Bertuğ ne lan. " Çağdaş 'ın sesi timi susturdu. "GÖLGE TİMİ! Göreve hazırlan!" Emir demiri de Gölge Timi' nin geyik muhabbetini de keserdi. Hazırlandılar. Lüks bir villada düzenlenen partide Nil, altın rengi elbisesiyle göz kamaştırıyordu. Şımarık tavırları, gözlerindeki küçümseyici bakışlarla herkese meydan okur gibiydi. Etrafa bir bakış attı. Babasıyla telefonda konuşuyordu. Durumdan hiç memnun değildi. "Baba, gerçekten bu kaba adamlar partimde olmak zorunda mı? Bunların arkadaşım olduğuna kim inanır? Hele o soğuk suratlı dev gibi olan… Cidden mi? Sanki partiye sivil polis dikmişsin gibi. Bunları gören üç adım geri kaçıyor. " Babasının ciddi sesi telefondan geldi. "Nil, güvenliğin için her şeyi yaparım. O adamlar senin güvenliğin için orada. Soru sormayı bırak." Nil gözlerini devirdi. "Babaaa! Ne güvenliği? Burası İstinye 'nin en havalı partisi! Güvenliğe ihtiyacım yok! Burada şüpheli görünen birileri varsa onlar senin gönderdiğin adamlar. Buraya herkes gelemez ki. " Tam o sırada Savaş, partiyi gözlemlemek için Nil' in yanına yaklaştı. Soğuk ve mesafeli bakışlarıyla Nil' e şöyle bir baktı. Nil dudak büktü. "Baba, buraya bir adam dikmişsin. Buz gibi bakıyor. Gülmeyi bilmiyor herhalde. En azından emir ver şunlara da eğleniyor gibi yapsınlar. Bu fizikleri ile onları ancak striptizci ay pardon baba dansçı erkekler diye yuttururum. " Savaş, telefon konuşmasını rahatlıkla duyuyordu. Yüzünde küçümseyici bir ifade belirdi. "Burada olduğum için şanslısın, küçük hanım. Şımarıklığın bir gün başına iş açacak. Striptize gelince soyunursam arkadaşlarının dudakları uçuklar. Güzellikleri bozulsun isteyeceklerini sanmıyorum. " Savaş normalde konuşmayı çok sevmezdi ama bu kez sinir olmuştu. Gerçi orada olduğu içinde sinir olmuştu. Müziğe de sinir olmuştu. Kızların sürekli konuşmasına da sinir olmuştu. Nil' in aşırı dekolteli elbisesine de sinir olmuştu. Ortamın dekoruna bu kadar para harcanmasına da sinir olmuştu. Devasa pastayı görmüş ona da sinir olmuştu. Kısacası sinir olmadığı bir şey yoktu. Nil telefonu kapattı, Savaş’ a döndü. "Sen kimsin de bana böyle konuşuyorsun? Partimden çıkabilirsin. Kendi kendine çıkmazsan eğer güvenliğe söylerim. " Savaş soğukkanlı bir şekilde ellerini cebine soktu. "Ben güvenliğim. Buyur söyle. " Nil öfkeyle gözlerini devirdi ve arkasını döndü. "Kaba adam." .... Parti tam hız devam ederken Savaş’ ın kulaklığından Çağdaş’ ın sesi geldi. "Savaş, dikkatli ol. Beklediğimiz sinyal geldi. Dışarıda hareketlilik var." Tam o sırada parti alanında bir patlama sesi duyuldu. Herkes çığlık atarak sağa sola kaçıştı. Nil, neye uğradığını şaşırdı. Savaş, bir refleksle Nil’ i yere yatırdı. "Ne yapıyorsun? Çekil üstümden! Ezdin. Kurtarıyor ayağına öldürecek misin?" diye bağırdı Nil. Savaş, Nil’ in gözlerinin içine soğuk bir bakışla baktı. "Eğer ölmek istemiyorsan, sesini keseceksin." Silah sesleri dışarıdan gelmeye başladığında Savaş, Nil ’i kolundan çekip ayağa kaldırdı. "Bırak kolumu! Senin yüzünden kolumda morluk olacak!" "Morlukları düşünmek için hayatta kalman lazım. Şimdi koş!" Nil istemese de Savaş’ a uymak zorunda kaldı çünkü sürükleniyordu. Savaş, koridorda ilerlerken arkasını kolluyordu. "Senin gibi kaba saba biri tarafından kurtarılmak kaderimde varmış demek." Savaş soğukça güldü. "Kurtarılmak mı? Daha kurtarıldın sayılmaz. Konuşmak yerine yürümeye devam et küçük hanım." Nil Savaş ’a yan bakarak, "Adım Nil. Küçük hanım değil. Hem beni kurtarırken azıcık kibar olsan ölür müsün?" Savaş, onu sertçe duvarın köşesine çekti. "Evet, ölürüm. Kibar olmak benim işimi yavaşlatır. Şimdi sessiz ol." Savaş, Nil’ i arka çıkışa ulaştırmaya çalışırken saldırganlardan biri önlerini kesti. Savaş, hiç düşünmeden saldırganın üzerine atladı. Kısa bir boğuşmadan sonra saldırganı etkisiz hale getirdi. Ateş etmek istememişti. Bu yerlerini belli eder ayrıca kargaşaya yol açardı. Emir mümkün olduğunca sakin çözmekti her şeyi. Patlama olmuş bir alanda nasıl sakinlik olacaksa? Neyse emir sorgulanmazdı. Nil, dehşet içinde olanları izledi. "Sen… sen bir canavarsın!" Savaş gözlerini daraltarak Nil ’e döndü. "Hayır. Seni koruyan gölgenim. Çok hevesliysen seni onlara verseydim. " Nil başını kaldırıp Savaş ’a baktı. O an, ilk kez bu soğuk adamın bakışlarındaki ciddiyeti ve yükü fark etti. Savaş, kolundan tutup onu hızla dışarı çıkardı. Helikopter sesi duyuluyordu. Nil, helikopter pistine vardıklarında Savaş ’a baktı. "Senin gibi biri için fazla şımarık olabilirim ama hayatımı kurtardın. Teşekkür falan etmem, ama... belki o kadar kaba değilsindir." Savaş kaskını takarken Nil ’e şöyle bir baktı. "Sen yine de şımarıklığına devam et. Ben de kabalığıma. Ama bir gün gerçekten kurtarılmaya ihtiyacın olursa, kimin geleceğini biliyorsun artık. Arkamızdan atıp tutarken iki kez düşünürsün. " Nil, helikoptere binerken gözlerini kaçırdı. Savaş soğuk, Nil şımarıktı. Ama bu gece ikisinin de hayatında unutulmaz bir iz bırakmıştı. Belki de bu görev, yalnızca bir başlangıçtı. Nil oradan uzaklaşırken babasına bir teşekkür hediyesi aldırmayı düşündü. Babası bir şekilde gönderirdi. Bir daha görmeye niyeti yoktu. Savaş ise Nil' i helikopterdeki Zafer' e teslim edip geri dönmüştü bile. Adamları yakalamaları gerekiyordu. Zafer Nil' e baktı ve gülümsedi. " Kemerini takmayı unutma. Şehirde kullanmaya alışık değilim. Gökdelenlerden birine girmeyiz umarım. Bildiğin dualar varsa başlasan iyi olur. " " Sen ne diyorsun?" " Hiç. Bana teslim edilen son dört helikopter havaya uçtu. Ondan öncekileri saymıyorum çünkü arada bir tane sağlam yere indirmeyi başardığım var. Öncekileri yok eder o herhalde. Eder değil mi?" " Acaba bu adam beni kaçırmaya gelenlere mi teslim etti yanlışlıkla?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD