6-Tehlikeli Güç

1317 Words
Sare'nin kadınların içinde yaptığı saldırganlıktan sonra Nancy'nin de kızın içine şeytan girdiğini söylemesi de eklenince köylü kadınlar küçük kızdan korkmaya başlamıştı. Gerçekten de normal davranmıyordu. Sare zaten duyduğu sesler yüzünden evden pek dışarıya çıkmıyordu ama artık evden çıkmasa da insanların acımasız düşüncelerini duyup üzülüyordu. Kardeşleri bile ondan korkmaya, uzak durmaya başlamıştı. Bunda annelerinin de Sare’ye olan yaklaşımının payı vardı. Nancy çocuklarını Sare'den uzak tutuyordu, onlara zarar vermesin diye. Çoğu zaman kızı odaya kilitliyordu. Sare dört duvar arasında çok sıkılıyordu. Annesi, fırlatır atar, etrafı dağıtır diye eline oyuncakta vermiyordu. Sare'de beyninde duyduğu sesleri dinliyordu can sıkıntısından. Kadın, erkek, çocuk... Herkesin aklından geçenleri duyabiliyordu. Sesler yankı yapıyordu beyninin içinde. Vücudu sesler yüzünden yorgun düşüyordu bir süre sonra. Alvin gelmeden önce her akşam kızı odadan çıkaran Nancy neredeyse her gün kızı uyur halde buluyordu odada. Uyuduğunu sanıyordu ama aslında Sare duyduğu seslerin yoğunluğundan kulakları acıdığı için dayanamayıp bayılıyordu. Alvin işten eve geldiğinde Sare'nin koşup oynadığını, yorgunluktan uyuduğunu söylüyordu karısı. Alvin başlarda buna inanıyordu. Karısının doğru söylediğine inanmak istiyor, evinin huzurunu bozmak istemiyordu. Ama karısından gizli Evan'a, Sare'nin gün içinde ne yaptığını sorduğunda doğruları öğrenmişti. Nancy oğlunu da tembihlemişti kocasının şüphelenmesine karşın ancak Evan'da küçük bir çocuktu. Babasına yalan söyleyemedi. Annesinin onu her gün kilitlediğini, zaman zaman onu dövdüğünü anlattı. Alvin duydukları karşısında kahrolmuştu. Küçücük öksüz bir kıza yapılacak şey miydi bu? Nancy ile evliliklerinin ilk zamanları ne güzeldi oysa. Sare'yi kendi kızı gibi seviyordu. Kendi oğulları olunca kızın bir değeri kalmamış mıydı? Yoksa ilk karısından oğlu da olsaydı aynı şekilde davranır mıydı merak ediyordu. Bu saatten sonra Nancy'i değiştiremezdi. Kavga etseler bunun bir sonu olmayacaktı. Alvin her zaman düşünceli ve anlayışlı biri olmuştu. Karısının ve çocuklarının da huzurunu bozmak istemiyordu. Akşam yatmadan önce karısına seslendi. "Yarın sabah Sare'yi hazırla. Benimle gelecek bundan sonra." Deyince Nancy ne diyeceğini bilemedi başta. Sare'nin babasına her şeyi anlattığını sandı. Ama öyle olsa Alvin bağırır çağırırdı. Kavga çıkartmadığına göre sebep başkaydı. "Kız çocuğunun demirci dükkanında ne işi var? İnsanlar ne der?" Nancy hep el alemin düşünlerini önemsiyordu. İnsanların hakkında ne söyledikleri hep önemli olmuştu. Onların söylediklerine göre hayatını idame ettiriyordu. "Sare bundan böyle her gün benimle gelecek. Bu kadar." Alvin konuyu çok fazla uzatmadan son sözünü söylemiş ve arkasına dönüp uyumaya çalışmıştı. Kızını, karısından başka türlü nasıl koruyabilirdi ki? Onu yanında tutmaktan başka çaresi yoktu. Nancy başka bir şey söylemeden kabul etti. Kocası belli ki evin içinde neler olduğunu bir şekilde anlamıştı. Ama bir şey söylemediğine göre o da bana hak veriyor diye düşündü Nancy. Ona iki tane oğul veren kadını el üstünde taşımalıydı. İlk karısından olan deli bir kız çocuğunun yanında yer alacak hali yoktu. Karısına kıyamadığı, oğulları için üzüldüğünden Sare'yi evden uzaklaştırıyor olmalıydı. Nancy kocasına bir kez daha aşık oldu. O iyi bir adam, iyi bir babaydı. Arada Sare yüzünden tartışsalar da artık Alvin'de doğruyu görmüştü. Kocasına mutlulukla sokulup sarıldı. Nancy her şeyi kendi istediği şekilde görüyordu. Gözlerine bir perde indirmişti ve kaldırmıyordu. Alvin ise yarın kızıyla dükkanda ne yapacağını düşünüyordu. Nancy ile evlenmesinin amacı evde Sare’ye bakacak bir kadın olmasıydı. Kızına bakacak, evini çekip çevirecek bir kadın istemişti. Sare'ye bakmak dışında Nancy'den bir şikayeti de yoktu aslında. Karısı da hayatından memnun görünüyordu. Evi topluyor, temizliyor, yemek yapıyor, bahçeye bakıyordu. Ama bunlar görevi olduğu için yapıyordu. Oysa Sare’si hiç öyle değildi. Onun yaptığı her şey gözüne olağanüstü gelirdi. Devamlı güler yüzlü, iyi niyetliydi. Nancy'nin kolları bedenini sardığında bu düşünceleri attı kafasından. Artık başka bir kadınla evliydi ve ona haksızlık yapamazdı. O kızına haksızlık yapıyor olsa da… Nancy sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp Sare'yi hazırlamıştı. Küçük kızın uyku gözlerinden akıyordu. Neden bu kadar erken uyandırıldığını da anlamamıştı. Kafasının içinde sesler dönüyordu ama uyku mahmurluğundan anlayamıyordu. Alvin güzel kızı üşümesin diye üzerine şal da atmıştı. At üstünde giderlerken Sare babasına sokulup uyuya kalmıştı. Kızı düşmesin diye sıkı sıkı tutmuştu. Dükkanı açtıktan sonra kızını arka tarafa yatırdı. Önlüğünü takıp aldığı siparişleri yapmaya başladı. Çırağı gelip de arka tarafta uyuyan küçük kızı görünce; "Usta burda bir kız uyuyor." Dedi. Alvin onun bu şaşkın hallerine gülmeden edemedi. "Kızım Sare o. Bundan sonra her gün buraya gelecek. Uyandırma." Bunu nasıl açıklayacağını hiç bilmiyordu. "Ama... O... Kız." Bir kızı demirci dükkanında hiç görmemişti çırak. "Ateşi harla sen." Çırağına daha fazla açıklama yapmak istememişti ama insanlar bunun tuhaf bir durum olduğunu anlayacaktı. Ve sorgulamaya başlayacaklardı. Hadi şimdi Sare uyuyordu, uyanınca nasıl olacaktı? Ne kadar ses çıkartmamak için uğraşsa da demirci dükkanında bu imkansızdı. Hem şehir uyanmış, gürültü başlamıştı. Sare'de gözlerini açmaya başlamıştı. Başta nerede olduğunu anlayamamıştı. Hava aydınlanmış, sesler çoğalmıştı. Evde olmadığının farkındaydı. Gözlerini ovuşturduğunda babasını gördü. Elinde koca bir çekiç vardı, kılıca şekil vermeye çalışıyordu. "Baba." Deyince ona baktı Alvin. "Günaydın kızım. Dükkana getirdim seni. Burada dikkatli ol. Ateşten ve keskin aletlerden uzak dur. " derken buranın bir demirci dükkanı olduğunu hatırlattı kendisine. Ne kadar uzak dursa da kesici aletler her yerdeydi. Sare neden burada olduğunu babasının aklından okuyabiliyordu. Onu, annesinden korumak için getirmişti. Çırağın ise aklından geçen 'bu kızın burda ne işi var' oluyordu. Evdeyken de sesler duyuyordu ama burada daha fazlası vardı. Atların nallarının sesleri, dükkandaki sesler, köpek havlamaları, insanların konuşmaları, akıllarından geçenler... Hepsi üst üste geliyordu. Beyni ve kulakları patlayacak gibiydi. İnsanların yine onu deli yerine koyacağından korkuyordu. Bir köşeye sinip sadece kulaklarını kapattı. Odada kapalı kaldığında yaptığı gibi seslerin susması için dua etti. Alvin kızının yine rahatsızlandığını fark edince elindeki işi bırakıp kızını kucağına aldı. Eskiden olduğundan daha sakindi ama yine de kendine zarar verir diye korkuyordu. "Ben birazdan geleceğim." Çırağına deyip kızıyla dışarıya çıktı. Uzun süredir evden çıkmıyordu. Etrafı görmek belki de ona iyi gelirdi. Sare’sinden kalan emanete gözü gibi bakmaya çalışıyordu, mümkün oldukça. Meydana geldiklerinde gelmemeyi tercih ederdi Alvin. Meydanın orta yerinde cadılıkla suçlanan kadınlar ve çocuklar asılacaktı. Sare bir de bunu görse daha kötü olurdu. Geri dönmek istedi ama kızı onu durdurdu. Boynuna ilmek geçirilen çocuğun aklından geçenleri duymuştu. Ölmekten korkuyordu ilmek boğazından geçirilirken. Boyu yetmediği için tabure koymuşlardı altına. Küçük kız meydanda ne olduğunu tam olarak anlamamıştı ama o çocuğun düşüncelerine göre iyi şeyler olmuyordu. Sare’de tanımadığı o çocuğun korkusunu paylaşıyordu. Kalabalığında onların ölmesini dört gözle beklediğini, sabırsızlandıklarını duyuyordu. "Sare hadi gidiyoruz." Derken suçluların suçları okunuyordu. İnsanlık dışı güçlerden ve cadılıktan suçlanıyorlardı. Sare'nin de içini müthiş bir korku sardı. İnsanların akıllarından geçenleri duymak da bir güçtü. "Baba, beni de böyle asarlar mı?" diye sordu. Diğer insanlardan farklı olduğunu biliyordu. "Hayır kızım. Neden öyle söylüyorsun? Sen kötü değilsin." Alvin kızını kucağına almış gözlerinin içine bakmıştı. "Ama o çocuğunda suçu yok, o da kötü değil. Sadece hayvanlarla konuşuyormuş." Deyince, Alvin başta kızının ne dediğini anlamamıştı. İdam edilecek olan çocuğu daha önce görmemişlerdi ve Sare onunla hiç konuşmamıştı. Korkuyla baktı elini tuttuğu kızına. İdamlar başlamadan kızını alıp sessiz boş bir sokağa geçti. Sare'yi indirip onunla aynı hizaya geldi."Sen o çocuğun hayvanlarla konuştuğunu nerden bildin?" Soruyu sormaktan bile korkuyordu. "Duydum." Dedi Sare sadece. "Nasıl duydun? Onun yanında bile değildin. Ne zaman, nasıl duydun?" derken bir yandan da etrafına bakınıyordu Alvin. "İnsanların söylemeden akıllarından geçirdiklerini duyuyorum. Sende şimdi korkuyorsun. O çocuk gibi beni de oraya çıkartırlar diye." Tam olarak anlamasa da Sare'de bundan korkuyordu. Alvin kızına sıkıca sarıldı. Yaşadığı tüm o acılar, kulaklarını kapatması bu yüzdenmiş. Kızının yaşadıklarını nasıl da görememiş. Nancy onun deli olduğunu sanıp aç bırakmış, odalara kilitlemişti. Kızında bir tuhaflık olduğunun farkındaydı ama özel bir gücü olabileceğini aklından bile geçirmemişti. Hekime götürdüğünde bu yüzden ağrılarının sebebi ortaya çıkmamıştı. Kızının da idam edilen çocuklar gibi özel gücü vardı. Şimdi geçmişi değil geleceği düşünme zamanıydı. Kızını az önce gördüğü idam tahtasında görmeye hiç niyeti yoktu. "Sare bunu kimseye söyleme. İnsanların aklını okuduğunu kimse bilmemeli. Yoksa sana zarar verirler. Tamam mı? Kimseye söylemeyeceksin." Kızının yüzünü okşuyordu. Ve söylememesi için onu ikna etmeye çalışıyordu. "Olur ama susmuyorlar. Sürekli kafamın içindeler." Sare kulaklarını gösteriyordu. Alvin nasıl yapacağını bilmiyordu ama kızını az önce gördüğü kötü sondan koruması gerektiğinin farkındaydı. İnsanların dikkatini çekmemesi için de şimdilik Sare'yi sürekli gözünün önünde tutacaktı. Sare'ye bir şey olursa yaşayamazdı. İnsanlar anlamadan, korkmadan kızını bu acılardan kurtarıp bu gücü saklamalıydılar. Yoksa insanlar anlamadan dinlemeden kızının da ölmesini isteyeceklerdi. Oysa Sare’si daha çok küçüktü.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD