PİSLİK HERİF!!

1230 Words
YASEMİN’İN ANLATIMIYLA Hakan gelmişti. Beş yılın sonunda geri dönmüştü. Elinde de en sevdiğim çiçek. Frezya. Onu beş yıl sonra ilk kez geçen hafta, Antalya’daki düğünde görmüştüm. Ve şimdi de buradaydı. Bir daha onun için göz yaşı söyleyeceğime söz vermiştim ama gözlerim istemsizce doluyor, kalbim yanıyordu. Boğazımda bir düğüm oluşmuş, ne yutkunabiliyor ne de konuşabiliyordum. Odama gireli çok olmamıştı ki, kapı açıldı ve Hale geldi. Kırgınlık dolu bir bakıl attım gözlerine, ardından başımı çevirdim. Onun geldiğini biliyorlardı ve bana söylememişlerdi. Güç bela yutkundum. “ Yine mi beni kandırdınız? Yine mi bana yalan söylediniz? Seninle bugün güle oynaya elbise bakarken, Hakan buradaydı ama bana söylemedin! Kırıldım Hale, hepinize çok kırıldım. “ “ Yenge özür dilerim. Nişan için gelmişti. Hatta siz karşılaşmayın diye babam sana tatil yap demişti ama benim elbise olayı olunca seni çağırmak zorunda kaldım. Yoksa bu kadar erken karşılaşmayacaktınız. “ “ Ne fark eder ki hale? Ha iki gün önce, ha iki gün sonra. Yine bana onun geldiğini söylemeyecektiniz ama . “ “ Özür dilerim yenge. Moralin bozulmasın diye, öyle yaptık biz. “ Yüzümü yukarı doğru kaldırıp,tavana bakarken, gözlerimi kapattım. Bir müddet o şekilde bekleyip derin nefesler aldım. Kızmak istiyordum ama onların da evladıydı, ağabeyiydi. Bir şey diyemezdim ki. Beş yıl sonra ilk kez eve gelmiş, özlemişlerdir de bir hayli. Düzenli bir kaç nefesin ardından tam Hale’ye dönmüştüm ki kapı yeniden açıldı ve Hakan içeri girdi. Kaşlarım anında çatılırken, yaptığı saygısızlıktan ötürü de sinirlendim. O da bana bakarak yanıma doğru bir kaç adım attı. Elimi kaldırıp onu durdurdum. “ Sen benim odama nasıl bu şekilde girebilirsin? Çık dışarı! “ “ Senin odan mı? Burası benim odamdı zaten. Ama evli olduğumuz için ikimizin de odası oluyor. Ve dışarı çıkmıyorum. “ “ Evli olduğumuz için mi? Ne evliliğinden bahsediyorsun sen? Beş yıl önce düğünümüzün hemen ardından, yanında sevgilinle, kaçıp gittiğin evlilik mi? “ “ Bak Yasemin haklısın. Sonuna kadar haklı. Ama artık döndüm. Bundan böyle, evli bir çift gibi olacağız. “ “ Seninle çift falan olmak istemiyorum ben! Eğer bu odada da kalabileceğini sanıyorsan aldanıyorsun. Çık şimdi. “ Hakan bana bir kaç saniye baktı, kararlı bir ifade ile karşısında duruyordum. Beş yıl sonra gelmiş bana artık çift olacağız diyordu. Ne hakla? O geçen yılların, her bir dakikasında daha da derine gömdüğüm, bitti diye düşündüğüm hislerim, zaten onu tekrar gördüğümde, kendini yeniden gün yüzüne çıkartmışken, şimdi yakınımda olması her şeyi daha da kötü yapmaktan başka bir işe yaramayacaktı ki. Şu anlık kalbime söz geçirebiliyorken, fazla yüz yüze gelmemek en iyisiydi. Eğer yeniden kalbim ona koşarsa ve yine terk edilirsem kaldıramazdım bunu. Elindeki çiçekleri makyaj masamın üzerine bıraktı ve gözlerimin içine bakarak, arkasını dönüp odadan çıktı. Onun çıkmasıyla, rahat bir nefes aldım. Elimi kalbimin üzerine koyup, koltuğa oturdum. Onu gördüğüm her seferinde olduğu gibi yine hızla çarpıyordu. Hale tam bir şeyler söylemekte ki ters bir bakış attım. Sustu. Biraz ayakta bekledi. Bir şeyler söylemek istiyor gibiydi ama halimden olsa gerek söylemedi. Yavaş adımlarla odadan çıktı. Yalnız kaldığım ilk anda, göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken kendime verdiğim sözü bile tutamamış, haketmeyen biri için ağlıyordum. O akşam bir daha odamdan çıkmadım. Aldığı çiçekleri çöpe atacaktım ama onların ne suçu vardı. Bir kaç kere koklayıp yerine bıraktım. Yarın çiçekleri bir vazoya koymayı aklıma yazdım. Yatağıma uzanıp, beş yıldır her zaman yaptığım gibi düğünümden bu yana başıma gelenleri düşünüp gözlerimi kapattım. Yeni bir güne gözlerimi açarken, dün olanlar aklıma gelince modum ister istemez düştü. Yatağımdan kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip, çıktım ve giyinme odasına geçtim. Hakan evde olduğu için bugün burada durmayı tercih etmediğimden, kendime güzel bir elbise seçip giydim. Mor, şifon, diz üstü, ince askılı, bir elbiseydi. Doğum günümde Koray hediye etmiş, bir kaç kere de giymiştim. Yazlık, hoş bir elbiseydi. Makyaj masamın önüne gelip aynadan kendime baktım. Göz altlarım hafifçe şişmişti. Saçlarımı dağınık topuz yaptım. Az birazda makyajla gayet iyi göründüğüne karar vererek elime çantamı ve çiçek buketini alarak odamdan çıktım. Tam o esnada odamın karşısındaki misafir odasının da kapısı açıldı. Hakan, odadan çıkarken bana baktı. Yavaş yavaş baştan aşağı beni süzdü. Gözleri milim milim aşağı doğru kayarken kaşları da yavaşça çatılıyordu. Sakince bir nefes alıp arkamı ona döndüm ve merdivenlerden aşağı indim. Peşimden geliyordu. İlk önce mutfağa gidip elimdeki çiçekleri hizmetlinin birine verip, vazoya koymasını rica ettim. Mutfaktan çıkıp salona geçtim. Kahvaltı masasına yaklaşıp sandalyemi çekip oturdum. Hakan da tam karşıma oturdu. Yüzümü diğerlerine çevirip hepsine tek tek baktım ve gülümsedim. Gülümsememle rahatladıkları yüzlerinden belli oluyordu. Bunca yıl bana aile olmuş insanlara değmeyecek biri için kırılamazdım. Tabağıma bir kaç kahvaltılık koyup yerken, Hale bana bakıyordu. Ona bakıp göz kırptım. Dudaklarına bir gülümseme yerleşirken, o da bana göz kırptı. “ Yenge, çok şık olmuşsun bakıyorum da. Bir yere mi gideceksin? “ “ Hıhım, dışarı çıkacağım. “ “ Bu elbise, Koray’ın sana doğum gününde aldığı elbise değil mi? “ “ Evet o. Güzel değil mi? “ “ Çok güzel. Onunla mı buluşacaksınız yoksa? “ “ Bilmem. Olabilir. Sinemaya falan gideriz belki. “ “ Biz de Yiğit’le buluşacağız. Takım elbise bakmak için. İşimiz erken biterse buluşuruz. “ “ Olur canım. Haberleşiriz. “ Konuşmamı bitirip yeniden kahvaltıma döndüğüm sırada, Hakan elindeki çatalı tabağına biraz gürültüyle bıraktı. Başımı kaldırıp ona baktığımda sinirli bir ifade ile bir bana bir de üzerimdeki elbiseye bakıyordu. Onu umursamadan yeniden kahvaltımı yapmaya devam ettim. Doyduğuma kanaat getirince, dudaklarımı peçeteyle silip masadan kalktım. “ Size afiyet olsun. Ben çıkıyorum. “ “ Tamam kızım dikkat et. “ “ Ederim anne. “ “ Akşam gelecek misiniz? “ “ Belki Koray’ın evinde film gecesi yaparız anne Yiğit’le işimiz geç biterse, yorgun oluruz, buraya gelmeyiz. Kaç zamandır da yapamadık işten güçten. Değil mi yenge? “ “ Koray’la buluşunca konuşuruz. Ararım seni. “ “ Tamam yenge. “ Çantamı da alarak çıkış kapısına doğru ilerleyip bahçeye çıktım. Tam bir kaç adım atmıştı ki kolumdan tutulup çekilmemle geriye döndüm. Hakan öfkeyle yüzüme bakıyordu. “ O adamın aldığı elbiseyi giyip, onunla mı buluşacaksın, üstüne bir de evine gidip film gecesi yapacaksınız öyle mi? “ “ Evet ve sanane ayrıca. Hangi hakla karışıyorsun bana? “ “ Kocan olma hakkıyla. “ “ Aynen kağıt üzerinde kocamsın. Gerçekte değil. Düğünden sonra giderek, bu hakkı da kaybettin. “ “ ama şimdi buradayım değil mi? Gerçekten kocan olmamı istiyorsan söylemen yeterliydi. İmalarda bulunmana gerek yok. “ “ Sen, terbiyesiz adam. Ne imâsında bulunacağım be sana. Bırak kolumu. “ “ Bırakmıyorum! Koray’la buluşmaya gitmeyeceksin, hele de bu elbiseyle. “ “ İstediğim şekilde giderim. “ “ Gidemezsin! “ “ Giderim! “ Kolumu güç bela çekip elinden kurtardım. İkimizde bağırmaktan nefes nefese kalmıştık. Ağzım hafifçe açılmış nefes alıyordum. Bakışlarımı gözlerine çıkardım. O da tam gözlerime bakıyordu. Bir birimize bakarken, bir an Hakan’ın bakışları dudaklarıma kaydı. Dudaklarımı bir birine bastırıp yutkundum. “ Şu anda seni öyle bir öpmek istiyorum ki, bilemezsin. “ Söyledikleriyle yüzüm öfkeyle kasıldı. Elimi kaldırıp yanağına sert bir tokat attım. Başı yan tarafına düşerken, arkamı dönüp bahçeden çıktım. Yol kenarında yavaşça giderken, az önce olanlar beynime üşüşüyordu. Beni öpmek istediğini söylemişti. O kadar yıldan sonra. İyi atmıştım ama tokadı. Elim de biraz acımıştı ama olsun. Haketmişti, pislik herif. Buna rağmen en kötüsü de bunu söylediği an kalbimin hızla çarpmasıydı. Bir cümleyle yerle bir olmak üzereydim. Telefonumu çıkartıp taksi durağını aradım ve bir taksi rica ettim. Kısa süren bekleyişin ardından gelen taksiye binerek genelde Koray’la her zaman buluştuğumuz kafeye gittim. Kafeden içeri girip, müsait bir yere geçip oturdum. Gelen bir garsondan az şekerli bir kahve söyleyerek, Koray’a kafede olduğuma dair bir mesaj yolladım. Bir kaç dakika içinde hemen geleceğini söyleyen bir mesaj atmıştı. Gelen kahvemi yavaş yavaş yudumlarken Koray’ı beklemeye başladım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD