Yasemin bir kuaför ve makyöz ile odasına geçtiğinde aynanın karşısına oturdu. Dağınık topuz istediğini belirtti. Kuaför saçlarını önce hafifçe taradı ardından yavaş yavaş Yasemin’in istediği yapmaya başladı. Yaklaşık bir saatin ardından saçları hazırdı. Kulaklarının yanından birer tutam da çıkartmıştı kuaför ve gerçekten çok güzel olmuştu. Kuaför işini bitirince, makyöz yanına geldi. Makyajını yapmaya başladı. Dikkat çekici bir makyaj yapılıyordu. Yine bir saatin ardından makyajı da bitince Yasemin aynaya baktı çok güzel ve ateşli görünüyordu. Saçı da makyajıda mükemmel olmuştu. Çalılanları odasından gönderdikten sonra, giyinme odasına geçti ve elbisesini büyük bir dikkatle üzerine giydi. Fermuarını çekememişti ama. Fermuarını çekme uğraşıyla, odaya geri girdi. Bir çalışandan falan yardım istese daha iyi olurdu. Mağazada da personel yardım etmişti giymesine. Tam kapıya yönelmişti ki kapı tıklatıldı ve açıldı. Koray üzerinde siyah bir takım elbise, ile duruyordu. Yasemin’in çabasını farkedince gülerek ona doğru ilerledi. Yasemin’de gülümseyerek arkasını döndü. Koray elini fermuara götürdü ve yavaşça çekmeye başladı. Bir yandan da hafifçe Yasemin’in boynuna doğru eğilmiş ve ona farkettirmeden, kokusunu soluyordu.
Yasemin’in odasının kapısını açık gören Hakan, tam kapıya gelmiş içeri girecekti ki, karşısında gördüğü manzara ile elleri iki yanında yumruk halini aldı. Koray, karısının elbisesinin fermuarını çekiyor, hatta çekmekle de kalmayıp kokusunu soluyordu. Yasemin’de boynunu hafif yana çevirmiş sanki bu duruma izin veriyor gibiydi. Sinirden dişlerini birbirine bastırdı. Ama hayır diye düşündü içinden eğer Yasemin, Koray’a karşı bir şeyler hissetse kendisinin yanında bu kadar heyecanlanmazdı. Bu sırada Koray da işini bitirmişti. Yasemin’in teşekkür sözcüklerini duyarken sert adımlarla orayı terketti.
Yasemin ise Koray’a teşekkür ederken duyduğu adım sesleri ile başını kapıya doğru çevirdi ama kimse yoktu. Fazla umursamadı.
“ Yasemin çok, çok güzel olmuşsun. “
“ Teşekkür ederim, Koray. Sende çok yakışıklısın. “
“ O zaman bu yakışıklı adam için ilk dansını ayırırsın değil mi? “
“ Ahaha tabii ki de beyefendi. İlk dansım sizinledir. “
“ Sözümü de aldığıma göre ben artık çıkayım. Sende rahat rahat hazırlanmana devam et güzelim. “
“ Tamam Koray. Nişanda görüşürüz o zaman. “
Koray, Yasemin’e bir kere göz kırpıp odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Merdivenlerden aşağı indi. Salona doğru adımlayıp koltuğa oturdu. Telefonunu çıkartıp biraz vakit geçirmek için eline aldığı esnada, Hakan elimde bir bardak meyve suyuyla salona geldi. Birbirlerine bakarlarken ikisininde yüzünde aynı sertlik vardı. Hakan lacivert bir takım elbise, beyaz bir gömlek giymişti.
“ Az önce biraz meşgul gibiydiniz Koray bey. “
“ Anlamadım. “
“ Diyorum ki, karımdan uzak dur! Yanına bile yaklaşma! “
“ Ha sen Yasemin’in odasındayken bizi gördün, onu söylüyorsun. Hayır Hakan, uzak durmayı düşünmüyorum! “
“ Duracaksın! Benim karım o! Fermuarını da ben çekerim, kokusunu da ben koklarım. Sadece ben. “
“ Beş yıl önce onu hiçe sayıp yanında sevgilinle giderken, bu hakkı kaybettin bence sen. “
“ Ne şartlarda evlendiğimi unutuyorsun, Koray. Sevdiğini sandığım bir kadının arkasından bende gittiğim için pişman oldum. Bunun bedelini de ödedim. “
“ Melis’le ayrıldıktan sonra, her gece başka bir kadınla beraber olarak mı ödedin bedelini? “
“ Bana bak Koray…”
“ Asıl sen bana bak Hakan. Yasemin senin yüzünden çok acı çekti. Bir çok defa ağladığını gördüm ama bir şey yapamadım. Zamanla seni daha az düşünmeye, unutmaya başladı. Hayta son zamanlarda çok da başarılıydı. Şimdi birden çıkıp geliyorsun ve onu darmaduman etmeye çalışıyorsun. Bu sefer buna izin vermem. O kızın bir daha yıkılmasına göz yumamam.”
“ Ne demek istiyorsun? “
“ Vazgeçmeyeceğimi söylüyorum Hakan! Yasemin’den vazgeçmeyeceğim. Ve onun beni seçmesi için elimden be geliyorsa yapacağımı söylüyorum. “
“ Savaşmak istiyorsun yani. “
“ Sonuna kadar. “
“ Peki. Öyle olsun. İyi olan kazansın o zaman. “
İki adam da birbirlerine sinirle bakmaya devam ettiler. Gözlerini birbirlerinden çekmiyor, ne kadar kararlı olduklarını gösteriyorlardı. Gidenler hep geri gelirdi ama yıkılan kalpler, hayaller eskisi gibi olur muydu? İşte bunun cevabı henüz belli değildi.
Yasemin ise Koray odadan çıktıktan sonra, halasının düğünde taktığı pırlanta takımının olduğu kutuyu eline aldı. Açtı. Bir süre gülümseyerek izledi. Gözlerinin dolmaya başladığını anladığında, bir müddet gözlerini havaya dikip bu hissin geçmesini bekledi. Geçtiğini düşündüğünde de yeniden kutuya bakarak içindeki kolyeyi aldı ve aynanın karşısına gidip boynuna taktı. Küpelerini de taktığında tamamen hazır olmuştu artık. Topuklu ayakkabılarını da ayağına giydi ve telefonunu yanına alarak odasından çıktı. Merdivenleri inip salona geçti.
Hakan ve Koray gözlerini birbirlerinden ayırıp gelene baktılar. Aynı anda iki adamın da gözleri büyümüştü resmen. Özellikle Hakan, Yasemin’i baştan aşağı ağır ağır süzerken, aynı zamanda hem kalbine hem de içine bir sıcaklık yayılıyordu. Gözleri açıkta kalan bacağında biraz fazla oyalandı ama yeniden yüzüne baktı. Koray ise hayranlıkla bakıyordu. Yasemin ikisinede baktı ve Koray’ın yanına gidip zarifçe oturdu. Bu durum Hakan’ın sinirini bozmuştu. Kendi yanına gelmesini beklememişti ama gidip Koray’ın dibine de oturacağını düşünmemişti. Şimdi de onu takmadan sohbet etmeye, gülüşmeye başlamışlardı. Kıskançlık damarlarına bir kor gibi yayılırken, yerinden ikiliye doğru adımladı. Tam yanlarına varmıştı ki, bu sefer salona Hale ve Yiğit geldi. Yasemin ve Koray yerlerinden kalkıp Hakan’a aldırmadan genç çifte ilerlediler. İkiside onları tebrik etti. Kol kola giren Hale ve Yiğit bahçeye doğru yürüdüler. Arkalarından diğerleri de geliyordu.
İki saatte davetliler çoktan gelmiş, bahçe bir hayli kalabalıklaşmıştı. Çiftin geldiğini gören orkestra güzel bir dans müziği çalmaya başladı. Davetlilere gülümseyerek ilerlediler ve piste geldiklerinde dans etmeye başladılar. O kadar güzel görünüyorlardı ki Nergis hanımın, çoktan gözleri dolmuştu bile. Yasemin yanına giderek koluna girdi ve ona destek oldu. İlk dans bitince yeniden bir dans şarkısı başladı. Koray anında Yasemin’in yanına gelerek elini uzattı. Yasemin’de gülümseyerek Koray’ın elini tuttu ve piste ilerleyerek dans etmeye başladılar. Hakan ise babasının yanında durmuş, öfkeyle bakıyordu onlara. Kenan bey, Hakan’a bir bakış attı, dudakları kıvrıldı. Davetlilerden bir kaç kişi de Koray ve Yasemin’i işaret edip ne kadar yakıştıkları hakkında yorum yapınca Hakan da şarteller iyice attı ve hızla piste ilerledi. İkilinin yanına geldiğinde Yasemin’in Koray’ın omzunda olan elini tuttuğu gibi kendine çevirdi. Genç kız daha ne olduğunu anlayamadan Hakan belinden kavradı ve onu kendine biraz yaklaştırdı. Koray bir olay çıkmamış için pistten ayrılırken Hakan çoktan yerinde kımıldamaya Yasemin ile dans etmeye başlamıştı bile.
“ Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bu nasıl bir kabalık böyle? “
“ Sen elin herifiyle dans ederken ne yaptığını sanıyordun karıcığım? “
“ O benim en yakın arkadaşım. Söz vermiştim. Hem sana neden açıklama yapıyorum ki ben? “
“ Bir daha başkasıyla dans etme. Ben varım burada. “
“ Uzun yıllar olmayınca unutmuşum varlığını. “
“ Yasemin, biliyorum çok hatalıyım. Özür dilerim. Bir özürle hallolmayacağını da biliyorum. Sana kendimi affettirmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. “
“ Kolay olacağını hiç sanmıyorum. “
“ Olmayacağını biliyorum. İstediğim tek şey bana biraz fırsat vermen. Lütfen. “
Yasemin Hakan’ın gözlerine baktı. Adeta yalvarıyordu gözleriyle. Kalp atışları hızlanırken, dudakları aralandı. Hakan’ın bakışları anlık olarak dudaklarına kayıp yeniden gözlerine döndü. Yakınlıkları yüzünden Yasemin de bir an Hakan’ın dudaklarına baktı. Hemen kendini toparladı. Dans müziği biterken Yasemin’in dudakları arasından tek bir kelime çıktı.
“ Peki. “