YASEMİN’İN ANLATIMIYLA
Öğlene doğru Hale ile birlikte eve girerken, keyfimiz oldukça yerindeydi. Dün kafede Koray işe buluştuktan sonra bir kaç yer gezdik, alışveriş yaptık. Öğleden sonra Hale beni aradı, işlerinin bittiğini söyledi, bende bulunduğumuz yeri konum atarak oraya gelmelerini istedim. Önce bir güzel yemek yedik. Koray ve Yiğit çok iyi anlaşıyorlardı zaten. Hepimizin kafa yapısı da birbirine uyduğu için, eğlenmemiz çok daha kolay ve keyifli oluyordu. Yemeğin ardından, sahil kenarında atmosferi çok iyi olan bir, kafeye gittik. Sohbet ederek bir süre de orada takıldık. Canımız sıkılmaya başlayınca kafeden ayrıldık. Bir süre renkli caddelerde gezindik, bir çok fotoğraf çekildik. En sonunda da bir marketten yiyecek içecek bir şeyler alıp, Koray’ın evine gittik. Kocaman bir televizyon ve güzel bir ses sistemi vardı evinde. Burada yaptığımız film geceleri gerçekten çok güzel oluyordu.
Biraz tartışmanın ardından, Harold Fry'ın Beklenmedik Yolculuğu filmini izlemeye karar verdik. Konusu oldukça dikkat çeken bir filmdi.
Kingsbridge'de yaşayan Harold, bir gün, kanserden ölmek üzere olan ve Berwick-upon-Tweed'deki bir bakımevinde yaşayan, eski arkadaşı Queenie Hennessy'den bir mektup alır. Herhangi bir ulaşım aracını almadan, Berwick-upon-Tweed'e ulaşmak için, İngiltere boyunca yürümeye karar verir. Yol boyunca yürüyüşüne ilgi gösteren çeşitli insanlarla karşılaşır.
Koray ve Yiğit, filmi açmak için uğraşırken, bende Hale ile beraber atıştırmalıkları ve içecekleri ayarlayıp salona geri geldik. Oturacağımız yerleri de ayarlayıp filmi izlemeye başladık. Geçen iki saatin ardından filmi bitirmiştik. Hale ve ben duygulandık, belki biraz ağlamış da olabiliriz. Erkekler ise saçma sapan başlarına gelen komik olayları anlatarak bizi güldürmeye çalışıyorlardı. Zaten bir süre sonra bizde dayanamayıp kahkahalarla gülmeye başladık. Uzun uzun sohbetler ettik ve uykumuz geldiğinde de uyuduk. Sabah da güzel bir kahvaltının ardından da Hale ile beraber Koray’ın evinden ayrıldık.
Hale odasına giderken bende önce mutfağa uğradım ve bir bardak su içtim. Merdivenleri çıkarken, Hakan’ı odamın kapısında beklerken gördüm. Yüz hatlarım gerilirken yanında durup odamın kapısını açtım ve içeri girdim. Elimdeki alışveriş çantalarını yatağımın üzerine bıraktım. Odanın kapısı kapanırken arkamı döndüm. Hakan kapıya yaslanmış bana bakıyordu.
“ Odamda ne işin var? Çık çabuk! Seni görmek isteniyorum. “
“ Tekrar hatırlatmama gerek yok bence ama burası benim de odam. Şimdilik misafir odasında kalıyorum ama en kısa zamanda bu odaya geleceğim. “
“ Öyle bir şey ancak, ben bu evden gidersem olur, Hakan. “
“ Hiç bir yere gitmeyeceksin ve biz seninle bu odada beraber kalacağız, Yasemin. Aynı yatakta, her gün sarılarak uyuyacağız. “
“ Bana bak Hakan, sürekli haddini aşan laflar söylüyorsun. Biz aynı yatakta yatmayı senin sayende uzun yıllar önce kaybettik. Tekrar tekrar eskileri hatırlamak istemiyorum. Seninle tartışmak da istemiyorum. Senin çevremde olmanı da istemiyorum. Nişandan sonra geldiğin yere geri git. “
“ Gitmeyi düşünmüyorum Yasemin. Babamla konuştum. Buradaki şirketteyim artık. Beraber çalışacağız. “
“ Neden bana bunu yapıyorsun? Neden yıllar önce gittiğin gibi yine gidip hayatımdan çıkmıyorsun? Bu kadar zaman sonra gelip sürekli karımsın karımsın diyorsun. Ben senin karın değilim. Bak var ya biz en iyisi boşanalım. “
“ Boşanmak mı? Sen, beş yıl bekledin, Yasemin. Beş yıl boyunca bu evliliği bitirmedin. Neden şimdi? “
“ Çünkü o zaman umudum vardı, Hakan. Belki bir gün dönersin, belki bir gün gerçekten bana bakarsın diye. Ama sen hiçbir zaman dönmedin. Düğün gecesi, sevgilini de alıp İzmir’e gittin. Beş yıl boyunca bir kez bile aramadın, sormadın. Şimdi dönüp de benden karın gibi davranmamı mı bekliyorsun? “
Hakan, ellerini saçlarına götürdü, derin bir nefes aldı. Sonra birden bana doğru bir kaç adım attı, refleksle bende geriye doğru gittim. Biraz daha yaklaştı. Aramızda sadece milliler vardı.
“ Evet, bekliyorum. Çünkü seni istiyorum Yasemin! “
“ Geç kaldın Hakan. Çok geç hemde. Bu saatten sonra bende seni istemiyorum. “
“ Gerçekten beni istemiyor musun, Yasemin? Yoksa kendine engel olamayıp yeniden bana aşık olmaktan mı korkuyorsun? Çünkü şu anda hızla atan kalbin beni hala sevdiğini söylüyor gibi. “
“ A-atmıyor kalbim hızlı falan. Aşık değilim artık sana. Beş yılda bitti, aşk falan kalmadı. “
“ Yasemin, göğsün hızla inip kalkıyor ve titriyorsun. Nefesin de hızlı. Seni nasıl da heyecanlandırıyorum. “
“ Yok öyle bir şey. Beni rahat bırak uzaklaş biraz. “
“ Sen böyle söyleyince daha da bir yakın olmak istiyorum sana ama bu seferlik seni dinlemek istiyorum. Ama boşanmayı unut, Yasemin. Çünkü seni geri kazandığımda, hem yanımda, hem kalbimde, hem de yatağımda olacaksın, daima. “
Sözlerini bitirip arkasını döndü ve odadan çıktı. Yerimde kalakalmıştım. Öylece kapıya bakıyordum. Ne yazık ki haklıydı. Hala kalbim onun için deli gibi atıyordu. Onu her gördüğümde hem öfkeleniyor hem de kalbim yanmaya, ona duyduğum aşk kendini göstermeye başlıyordu. Keşke bu geçen yıllarda ondan vazgeçebilseydim. Onu unutabilseydim. Belki ileride birlikte olabilirdik, bilmiyorum. Ama Hakan’a bana yaşattıklarının bedelini de ödetmeden bunu yapmayacaktım. Bir resimle sevmiştim Hakan’ı ama bin acıyla öğrenmiştim onun bana gözlerinin bile değmediğini. Gidenler hep geri gelir, tıpkı Hakan’ın yaptığı gibi ama yıkılan bir kalp eskisi gibi olur mu? İçimden söküp atmak istediğim bu aşk şimdi belki Hakan tarafından kabul görecek, karşılık alacaktı ama benim eski hevesim, hayallerim, Umutlarım çoktan terk etmişti beni. Geri gelir miydi, onu da zaman gösterecek. Ama hiç bir şey kolay olmayacak.
Kendimi biraz toparladıktan sonra, üzerimi değiştirip yeniden aşağı indim. Hale salonda oturmuş kahve içiyordu. Bende yanına gidip oturdum.
“ Annemle babam, baş başa kalmak için Edirne’deki çiftlik evine gitmişler. Bunca zaman sonra bile hala aşkları bitmemiş ya, kıskanıyorum valla. “
“ Ahaha dur biraz Hale daha yeni başlıyor senin evliliğin. İlk adımı atıyorsunuz daha. Belki annemle babamın aşkından bile daha büyük bir aşkınız olacak Yiğit ile. Neden öyle düşünüyorsun? “
“ Ya aslında Yasemin ben korkuyorum biraz galiba. Ya istediğim gibi gitmezse, ya evliliğim bir şekilde biterse, ya araya ihanet girerse. Nişan yaklaştıkça bu düşüncelerim çoğalıyor. Üç ay sonra da düğün olacak biliyorsun. Bazen uyuyamıyorum. “
“ Seni çok iyi anlıyorum canım. Ama ne olursa olsun senin arkanda kocaman bir ailen var bunu sakın unutma. Biliyorum kalp kırıklıklarına da her çözüm iyi gelmiyor ama insan bir şekilde yaşamayı öğreniyor. Ayrıca Yiğit’in gözleri sana bakarken nasıl parlıyor görmedin mi hiç? Seni çok seviyor. “
“ Biliyorum yengem. Aslında seni şimdi daha da iyi anlıyorum biliyor musun? Muhtemelen sende benim düşündüklerime benzer düşüncelerde bulunmuşsundur. Ve sen bu düşünceleri yaşadın da. Yenge ben tekrardan çok özür diliyorum senden. Keşke sana düğünden önce durumları anlatsaydım. Ben o kadar pişmanım ki! “
“ Pişman olduğunu biliyorum Hale, merak etme. Ama o zamandan beri yanımda olduğunu da biliyorum. En kötü zamanlarımda sen vardın yanımda. Üç aya yakın benim yanımda uyumak zorunda kaldın, o kabuslar yüzünden. Ben seni çoktan affettim Hale şimdi bunları düşünüp de moralimizi bozmayalım. Eskileri hatırlamak istemiyorum. “
“ Yine olsa yine yatarım yanında yenge, tabi olmasında. Ablamsın sen benim. Ağabeyim duymasında seni daha çok seviyorum. “
“ Hmm demek beni daha çok seviyorsun. O zaman ağabeyinle olan savaşımda benim yanımda yer alacaksın değil mi? “
“ Savaş mı? Yapmayın yenge ben daha hayatımı doyasıya yaşamadım. Savaşmayın ayrıca sevişin daha iyi olur. “
“ Hale!! “
“ Tabii senin yanındayım yengeciğim. Ne yapacağız? “
“ Ben Hakan’a ondan boşanmak istediğimi söyledim. “
“ Boşanmak mı? Peki ağabeyim ne dedi yenge? Gerçekten boşanacak mısın peki? “
“ Hakan boşanmak istemediğini söyledi. Beni geri kazanmak için de her şeyi yapacakmış. Ben ona güvenmiyorum, Hale. Yıllar sonra geldi ve daha adımı bile hatırlamayan bir adam, beni geri kazanmaktan söz ediyor. Benden biraz etkilendiğini düşünüyorum sadece. Hevesi geçtikten sonra yeniden gidecek ve ben eğer tekrar ona kapılırsam, bu sefer kendimi toparlayamam. Benden uzak durmasını istiyorum sadece. Aklımı karıştırmasın, kalbimi umutlandırmasın! “
“ Peki ya sana gerçekten aşık olursa. O zaman ne yapacaksın? Yine mi uzak duracaksın? “
“ Belki o zaman işler değişebilir ama kalp kırıklarımın acısını ondan çıkartacağım her şekilde. “
“ Ay yenge, desene kaoslu günler bizi bekliyor. Çünkü ağabeyim şu anda senden sadece hoşlanıyor bile olsa yakında aşık olur bence. Süründüğünü görmek eğlenceli olacak. “
“ O bana aşık olmaz Hale. Şu anda bana yaklaşmasına izin vermediğim için hırs yapıyor sadece. Yaklaştığı ilk anda yine gidecek biliyorum. “
“ Bence bu sefer öyle olmayacak gibi yengecim ama yine de sen bilirsin tabii ki. Ben her zaman senin yanındayım. Senin mutlu olman için elimden ne geliyorsa yaparım. “
“ Teşekkür ederim canım. Eee yatın büyük gün ha. Nişanlanıyorsun. Heyecanlı mısın? “
“ Çok heyecanlıyım hemde yenge. Bu arada saçımızı makyajımızı yapacak kuaförler, makyözler buraya gelecek. “
“ Tamam canım en iyisi. Bu sıcakta dışarılarda uğraşamazdık zaten! Çok iyi yapmışsın buraya çağırmakla. “
Bir süre daha sohbet ettikten sonra Hale odasına gitmek için yanımdan ayrıldı. Elime bir dergi alarak rastgele karıştırmaya başladım. Salona gelen adım seslerini duyduğumda kafamı kaldırdım. Hakan gelmişti. Yeniden dergiye bakmaya geri döndüm. Umursamayacaktım. Nasıl olsa sıkılacak, peşimi bırakacaktı.
“ Yasemin biraz konuşabilir miyiz? “
Dergiyi kapatıp sehpanın üzerine bıraktım ve yerimden kalktım. Bir kaç adım attım. Şimdi Hakan ile karşı karşıyaydık. Gözlerine baktığımda, konuşmayı gerçekten istediğini görebiliyordum. Ama ben değil onunla konuşmak, bir an bile görmek, duymak istemiyordum.
“ Geç kaldın Hakan, beş yıl kadar. “
Bakışlarımı gözlerinden çekip, yanından geçerek merdivenlere yöneldim. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.