İlk Karşılaşma
Feza'dan
Hayatın acımasızlığı bir noktadan sonra yara yapardı insanın içine. Öyle çok yaram olmuştu ki kapatmaya ne gücüm vardı ne de yarabandım.
Ben Feza ailesinin küçük yaşta yetimhaneye bırakıp gittiği Feza. 18 yaşımdan sonra çıktım yetimhaneden, sonrası sokaklar oldu. Zaten o sayede tanışmıştım en yakın arkadaşımla.
Dilara; bana bu süreçte yardımcı olmuş evini açmıştı. İş bulmama da yardım edince ev arkadaşı oluvermiştik. Şimdi beraber aynı restaurantta çalışıyorduk.
Çalışmakta olduğum rentaurantın masalarını silerken kan ter içinde kalmıştım. Aşırı derece yoğun bir gündü, kim geldi kim gitti fark edemiyorsunuz bile. Çalıştığım restaurant ünlü bir iş adamı olan Can Karanlı'ya aitti. Sırf onu görebilmek için gelen yüzlerce kız vardı.
Tabi hakkında konuşulan tek şey iş adamı olması değildi. Söylediklerine göre kendisi yeraltı mafyasıymış. Kendisini hiç görmemiştim. Nasıl biri olduğu konusunda da bir fikrim yoktu.
Masaları silerken eğildiğim için dekolte verdiğimi sonradan fark ettim. Hemen kendime çekidüzen vermeye başladım. O esnada bana bakan birini gördüm. Kim olduğunu bilmiyordum fakat gözleri insanı içine çeken deniz gibiydi.
Bana bakması yeterince sinirimi bozarken bir de dekolteme bakıyor oluşu sinirlerimi iyice arttırmıştı.
" Bana bakma hakkını sana kim veriyor. Utanmıyor musun sen ? " dedim.
" Adın ne ? " demişti soruma karşılık.
Tam sanane diyecektim ki restaorantın müdürü bana seslendi.
" Feza buraya gel." diyen müdürle arkamı yabancıya döndüm.
Neden bu kadar kafama taktığımı bilmiyordum. Nasıl olsa bir daha onu görmeyecektim. Kesin sapık herifin tekiydi. Bana o şekilde bakıyor oluşuna başka bir anlam veremiyordum.
"Buyurun Oktay bey ne istemiştiniz. " dedim.
" O adamla ne konuştun." dediğinde şaşırmadan edemedim.
" Hiçbirşey. " dedim kısaca.
" Emin misin Feza ? O adama ters birşey söylemedin değil mi ? " dediğinde kaşlarımı çattım.
" Hayır Oktay bey söylemedim. Hem bu adam kim ki." dedim merakla.
" Can Karanlı." demişti. Bildiğin Can Karanlı hani şu patronum olan. Şaşkınlık içinde müdüre bakmaya devam ediyordum.
Kendime gelince umarım bir daha onunla karşılaşmam diyerek işime geri döndüm.
Mola sırasında yaşadığım olayı Dilara'ya anlatmaya karar verdim.
"Feza sen ciddi misin kızım. Sen bugün gizemli patronu gördün yani." dedi Dilara anlattıklarımdan sonra.
Güldüm tepkisine. Dilara burada çalışmaya başladığı günden beri patronu acayip merak ediyordu. O yüzdendi bu tepkisi.
" Evet Dilara sana son kez söylüyorum bugün patronu gördüm." dedim.
" Nasıldı peki ? " dedi.
" Ne nasıldı." dedim sorusunu anlamayarak.
" Can Karanlı diyorum nasıldı, kesin çok yakışıklı biridir. Anlattıkları kadar var mı ? " dedi Dilara hayranlık içinde.
" Yani idare eder işte." dedim.
" Sen böyle diyorsan kesin yakışıklıdır hatta bir meteor bile olabilir." dediğinde suratına saf saf baktım.
" Benim söylememle ne alakası var Dilara." dedim.
" Ee kızım henüz yanında şöyle dalyan gibi birini göremedik. Bazen kızlardan hoşlandığını düşünmüyor değilim." dedi.
" Merak etme tercihim erkekler sadece bazı şeylerin özel olmasını istiyorum hepsi bu." dedim.
" Sen doğru adamı bulana kadar tohuma kaçacaksın benden söylemesi." diyen Dilaraya gözlerimi devirdim.
Onun için söylemesi kolaydı neticede her hafta sevgili değiştiren kendisiydi. Hatta bazı sevgilileriyle beraber bile olmuştu. Zaten bu yüzden tohuma kaçacaksın diyordu bana. Ona göre bu tecrübe edilmesi gereken önemli bir konuydu.
Ama ben öyle düşünmüyorum. Bence böyle özel bir an sadece sana özel hissettiren kişiyle yaşanmalıydı. Ben bana özel hissettiren birine henüz rastlamamıştım.
" Neyse bırak laga lugayı da işe devam edelim yoksa Oktay bey başımıza dikilecek." dedim.
" İşine gelmedi tabi hemen kaç." diyen Dilara'nın kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım.
Nihayet yoğun geçen gün sona ermiş, işten çıkmıştık. Bugün gerçekten çok yorulmuştum. Dilarayla beraber otobüs durağına kadar yürüdükten sonra geriye beklemek kalmıştı.
"Off yaa her akşam aynı şeyleri yaşamaktan çok sıkıldım. Canıma tak etti artık. Keşke şöyle zengin bir koca bulsam da kurtulsam." diye dert yanan Dilara'ya baktım.
" Öyle zengin adamlar sana, bana mı bakarlar Dilara. Onlar için biz sadece günlük eğlence olabiliriz daha fazlası değil."dedim.
" Nereden biliyorsun Feza belki orada bir yerde bizi de seven birileri illaki vardır." diyen Dilara'ya gözlerimi devirdim. Ne desem anlamayacaktı. Dilara fazla uçarı biriydi. Hayal dünyasın'da yaşar ve genelde kafasında kurduklarına inanırdı. Gerçeklerin bir peri masalı olmadığına bir türlü ikna edememiştim onu. Bizim gibilerin dünyasında onun kurduğu şeyler sadece hayal olarak kalırdı.
Uzun bir bekleyişin ardından sonunda otobüs geldi. Vakit kaybetmeden bindik otobüse.
Ben camdan dışarıya bakarken Dilara her zamanki gibi sosyal medyada geziniyordu.
" Feza bizim patron bu mu ? " diye soran Dilara'ya baktım. Telefonun ekranından gösterdiği resim gerçekten de Can Karanlı'ya aitti.
" Evet bu." dedim umursamaz bir şekilde.
" Yaaa Feza gerçekten senin şu hallerini biz ne yapacağız Allah aşkına. Bu adam resmen taş. Hatta insan değil." dedi Dilara hayranlıkla.
Bu kızdaki Can Karanlı aşkını gerçekten anlamıyordum. Alt tarafı normal bir insandı. Bu kadar abartmaya ne gerek vardı ki.
" Abartma Dilara o da bir insan sonuçta." dedim.
Söylediğimden sonra Dilara bana uzaylı görmüş masum köylü gibi baktı. Ben ise kesinlikle onu umursamıyordum.
" Senin için geçmiş kızım bu adama sadece insan demek olur mu? " dedi ve sözlerine devam etti.
" İstek attım bakalım kabul edecek mi ? " dediğinde hızla kafamı Dilara'ya döndürdüm.
"Kızım sen kafayı mı yedin. Adam için mafya diyen var sen istek attım diyorsun yaa." dedim kısık sesle.
" Ne olacak kızım yaa. Hem bunların doğru olduğu ne malum belki magazinin uydurması." dedi.
Pes artık diyerek önüme geri döndüm. Dilara'yı ihtimali bile düşündürmüyordu.
Yol boyunca bir daha Dilarayla konuşmadım. Eve geldiğimizde bile bana Can Karanlıyı anlatmaya devam ediyordu.
Kızları gerçekten anlamıyorum. Nerede belalı bir tip var sen git ona aşık ol.
Dilara da o kızlardan biriydi işte. Sonunu düşünmeden hareket ediyor oluşu başına bir gün dert açacaktı.
Günün verdiği yorgunlukla Dilarayı daha fazla umursamadan odama çıktım. Güzel bir banyo yapsam iyi olacaktı.
Odama girince kendimi direkt banyoya attım. Bir süre suyun içinde düşündüm. Acaba ailem beni bırakmamış olsalardı nasıl bir hayatım olurdu diye. Sonra bu düşüncemin yersiz olduğuna karar verdim. Beni bırakıp gitmiş birini düşünmenin bana faydası yoktu.
Rahatladığımı hissedince çıktım banyodan. Üzerime geçirdiğim bornozun kuşağını bağlarken bir taraftan da dolabımın kapağını açtım. Rahat bir gecelik takımı ve iç çamaşırı alınca kapattım dolabımın kapağını.
Üzerimi kurulunca kıyafetleri giyindim. Makyaj masamın önüne gelince saçlarımı kurutmak için fön makinesinin fişini prize taktıktan sonra işe koyuldum. Kurutma işlemi bitince yüzüme krem sürmeyi ihmal etmedim. Çok bakımlı biri değildim. Ancak yüzüme mutlaka krem sürerdim. Çünkü cildim çok hassastır en ufak bir şeyde hemen tepki verirdi.Canım birşeyler yemek istemediği ve günün yoğun geçmesi nedeniyle yatmayı tercih ettim. Yatağıma uyanınca şimdiden rahatladığımı hissettim. Bir süre sosyal medyada vakit geçirdim. Bu esnada içimde merak oluştu. Can Karanlıyı neden merak ettiğimi sormayın çünkü cevabını ben de bilmiyorum. Sadece Dilara'nın abarttığını düşünüyordum sanırım. Sosyal medya hesabını bulunca profil fotoğrafına baktım.
" Yani hakkını yemeyelim yakışıklı adammış gerçekten." dedim istemsizce. Sonra saçmaladığıma karar verdim. Telefonu elimden bırakınca kafamı yastığa koydum ve gözlerimi kapattım.