2. Bölüm

1182 Words
Panikle ayağa kalktım. Kavga çıkacak korkusuyla elimi Alperen abimin koluna koydum. "Abi, sakin." "Sorun yok fınduk." Alperen abimin bakışları Derin'de durdu. "Abi?" "Efendim?" "Gidelim mi?" Önce bana sonra Kaan'a baktı. "Sen otur. Kaan gidecek." Kaan gözlerini kısa bir an benimle buluşturdu. Sonra arkasına bile bakmadan gitti. Polat abim "Alperen bir baksana!" diye Alperen abime seslendi. "Geliyorum! Uslu dur Kumsal." Abim yanımızdan gittiğinde yerime geri oturdum. Yarın buluşmak için sözleşmiştik. Yarın ne yapabiliriz diye konuşuyorduk. Çınar geldi. "Kızlar, hadi eve." Derin koluma yapışıp "Abi, biraz daha otursaydık? Hem yeni komşumuzla kaynaşıyorduk." dedi. Çınar birkaç saniye gözlerini yüzümde dolaştırmıştı ki Alperen abim yanımıza geri geldi. "Hadi eve." Çınar'la Alperen abim bakışıyorlardı. Çınar çok değişik biriydi. Her gelenle anlamsızca bakışıyordu. Ayaklandım. Kalçamı tozdan temizlemek için birkaç kez çırptım. Elçin de ayağa kalkmıştı. "Yarın görüşürüz." Kızlara son kez baktım. Abimin koluna girdim. Eve gittim. Çınar'ın anlatımıyla Kumsal ve giden çocuğun arkasından bakıyordum. Bade koluma girdi. "Abisiymiş abisi." Oh be. "Banane? Hadi eve." Kızlar gülüyordu. Ters bir bakış attım. Eve girdik. Odama çıktım. Perdemi kapatmak için camın önüne gittiğimde odamın Kumsal'ın odasıyla karşı karşıya olduğunu fark ettim. Kumsal koltuğunda oturuyordu. Elinde kocaman bir çikolata kavanozu vardı. Onu kaşıklıyordu. Güldüm. İçeri Toprak girdi. Elinden zorla çikolatayı aldı. Kumsal çikolatayı elinden almaya çalışsa da başaramadı. Sonra sanırım yere oturmuştu, gözükmüyordu. Toprak eğildi. Kalktığında Kumsal kollarının arasındaydı. Kollarını göğsünde birleştirmiş, dizlerini kendine çekmişti. O kadar zayıftı ki Toprak kollarıyla onu sarabiliyordu. Kumsal'ı yatağına bıraktı. Kavanozla birlikte odadan çıktı. Odanın ışığını söndürdü. Kumsal'ın anlatımıyla Havalar o kadar sıcaktı ki günde iki kere banyo yapmama rağmen terden su oluyordum. Bu sıcakta pantalon falan giyemezdim. Şort giymeye karar kıldım. Mavi, uzun şortun üzerine sarı, köpek karikatürü olan, yazılı, bol bir tişört giydim. Saçlarımı taramaya başladım. "Kumsal! Kahvaltıya!" diyince elimdeki tarağı bırakıp koşarak merdivenlerden indim. Polat abim "Koşarak inme. Düşeceksin." dedi. Polat abim beni baştan aşağı süzdü. "Koşarak yukarı çık şimdi." "Az önce koşma diyordun?" "Koşarak inme diyordum. Çıkmaya laf yok. O şortu değiş. " "Oldu canım. Sen giy bu sıcakta pantalon." "Kumsal." diye tısladı. "Üstünü değiştirmeden hiçbir yere gidemezsin." Kıkırdadım. "Emin misin?" diyip koşarak dışarı çıktım. Arkamdan "Kumsal!" diye gürlediğini duydum. Koşarak yan eve gittim. Kapıyı çaldım. Kapıyı Çınar açtı. "Kızları alacaktım da.." "Sana da günaydın Kumsal. Bekle çağırayım." "Kumsal!" Abim gürleyerek yanımıza geldi. Sinirle gözlerini Çınar'a dikti. Abim öyle bakınca Çınar da içeri girmekten vazgeçti. "Ne işin var burada?" "Kızları almaya geldim." "Bu kıyafetle dışarı çıkmayacaksın demedim mi?" Polat abim öyle söyleyince Çınar beni baştan aşağı süzdü. Abim beni arkasına aldı. "Dön lan önüne!" "Te Allah'ım!" "Abi ya! Bu sıcakta sen giy pantalonu. Hem şortum kısa değil ki!" Sinirle "Kumsal." dedi. Kapının arkasında kızları gördüm. Kaşımla dışarıyı işaret ettim. Kızlar başını salladı. Bahçe kapısından dışarı çıktılar. Polat abime döndüm. "Abi, kuş!" Abim oraya hiç bakmadan elleri cebinde beni izlemeye başladı. Koşarak oradan uzaklaştım. Abim pes etmiş olacak ki peşimden gelmedi. Kızlarla birlikte yürümeye başladık. "Napalım?"~Elçin "Voleybol oynar mısınız?" "Oynarız."~Sude "Maç?"~Elçin "Olur."~Bade Kızlarla yokuşa aşağı indik. Elçin top buldu. Evin önüne geldik. Voleybol oynamaya başladık. Kaan, Erkan ve Fatih yanımıza geldi. Kaldırım taşına oturdular. Bizi izlemeye başladılar. "Bu çocuk dayak istiyor."~Elçin "Abimler işte. Döndüklerinde burada olurlarsa bu sefer kaçabileceğini sanmıyorum." "Ne yapışık çocuk bu ya."~Bade Kaan "Kumsal." dedi. Duymamazlıktan geldim. Tekrar "Kumsal." dedi. "Kumsal kalmadı. Kayalık vereyim?" "Konuşabilir miyiz?" "Abimlerle konuşursun." "Onlarla senin söylediğin bir tarihte konuşacağım. " Ne? Gelen topu karşılamadım. Şaşkınlıkla Kaan'a döndüm. Yüz ifademden eğlendiğini görebiliyordum. "Ne demeye çalışıyorsun?" "Seni ne zaman istemeye gelelim?" "Ne diyorsun be!" Elçin öfkeyle "Kaan, bu sefer abimlere bırakmam seni ben döverim." dedi. "Üzülme, Fatih alır seni. Evde kalmazsın. Hatta önce siz evlenirsiniz." "Ben seni döverim!" diye öne atıldığımda kolumdan tuttu. "Bırak!" "Hayır." "Bıraksana be!" "Bir sorun mu var?" Arkadan gelen sese döndük. Çınar buradaydı. Elleri cebindeydi. Kaan onu hiç takmadan "Yok. Sen devam et." dedi. Çınar cevap isteyen gözlerle bana baktı. Ben cevap vermeyince Derin araya girdi. "Bu çocuk Kumsal'ı rahatsız ediyor." "Elini çek." "Çekmezsem?" "Çekerim. Çek." Olanları şuan camdan bizi izleyen radar teyzeler gibi izliyordum. Kaan kolumu sıkınca acıyla inledim. Bağırdığım gibi Çınar Kaan'a yumruk atmıştı. Elimle ağzımı kapattım. Çınar elini tehdit edercesine salladı. "Sakın." Kafasını bize çevirdi. "Bahçeye gidin." Uysalca başımı salladım. "Teşekkür ederim." Başını rica ederim der gibi salladı. Kızlarla bahçeye girdik. Ağaçlarım gölge oluşturduğu alanda çimlere oturduk. Yüzüm düşmüştü. "O çocuğu sevmiyor musun?"~Bade "Sevmiyorum." "Bu nereden yüz buluyor?"~Sude "Yüzsüz o." Ellerimi arkamda çimle buluşturdum. Başımı geri yatırdım. Gökyüzüne baktım. "Ben bunu abimlere nasıl anlatacağım?" "Neden ki?"~Derin "Abim kötü bir şey yapmadı."~Sude Elçin beni açıklamak için dudaklarını araladı, "Abin için değil. Kaan için söylüyor." dedi. "Abimleri sakinleştirebileceğimi düşünmüyorum." "Anlatmasan?"~Bade "Radar teyzeler gördü. Mahallede konuşulur. Abimlerin kulağına gider." "Radar teyzeler mi?"~Sude "Evet. 7/24 camdalar. Bütün günlerini çekirdek çıtlayarak, dedikodu yaparak geçiriyorlar. Kum da dedikodularının baş konusu oluyor genelde."~Elçin Güldüler. "Neden?"~Derin "Herkes ya oğluna almaya çalışıyor, ya kendisi yürüyor. Böyle olunca da abimler çıldırıyor." Gülmeye devam ettik. Araba sesi geldi. Toprak abim gelmişti. "Biz eve gidelim. Diğerleri de birazdan gelir. Kendimi konuşmaya hazırlayacağım." Elçin gülerek "Akşam mutlaka çıkın. Çekirdek getirmeyi unutmayın, kavga var." dedi. Elçin'in kafasına vurdum. Gülerek eve girdik. Mutfakta Elçin yemekleri yaparken ben de masayı kuruyordum. Yemeğe oturduk. Tabağımdaki yemekleri çatalımla bir oraya bir buraya çekiyordum. Yanağımı yumruk yaptığım elime yasladım. Toprak abim çatalıyla tabağına iki kere ses yapmak için vurdu. Sesle kendime geldim. "Noldu finduk?" "Yok bir şey." Toprak abim bakışlarını abimlere kaydırdı. Onlar da bana aynı merakla bakınca bu sefer Elçin'e döndü. Başını iki yana sallayıp göz kırptı. 'Noluyor?' demeye çalışmıştı. Elçin çatalını bırakıp konuştu. "Kum, anlat artık." Derin nefes alıp verdim. Bardağımdan büyük bir yudum su içtim. Anlatırsam kavga çıkacaktı. Anlatmazsam yine kavga çıkacaktı. Bir de neden anlatmadın diye benle kavga edeceklerdi. "Ben size şey diyecektim." Hepsi çatalını bıraktı. Pür dikkat beni dinliyorlardı. Ama abi, siz böyle yapınca daha çok geriliyorum. Bakmayın öyle! Alperen abim sabırsızca sesini yükselterek "Anlat artık da!" dedi. "Bugün biz kapının önünde voleybol oynuyorduk.." Polat abim devam etmemi isteyen bir edayla "Ee?" dedi. "Sonra şey geldi." Toprak abim sorgulayıcı, korumacı bir tavırla "Kim geldi?" dedi. "Şey." Alperen abim biraz daha uzatırsam patlayacağını belli eden yüz ifadesiyle "Kim?" dedi. "Kaan." Hepsinin yüzü kasıldı. Alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Toprak abim gözlerini bedenimde gezdirirken bir baba edasıyla "Bir şey mi yaptı?" dedi. Cevap vermedim. Polat abim sakin çıkartmaya çalıştığı sesiyle "Kumsal, bir şey mi yaptı abiciğim?" dedi. "Beni istemeye geleceklerini söylediler. Sinirlendim. Ona vurmak için adım attım..-" Alperen abim "Sana mı vurdu?!" diyerek yerinden sinirle kalktı. "Hayır. Kolumu tuttu." Toprak abimin sinirden rengi kaçmıştı. Ayağa kalktı. Diğerlerine bakamıyordum çünkü Toprak abim çok sinirli gözüküyordu. O yerinden kalkınca ben de kalktım. Tırnaklarımı avuç içime batırmaya başladım. Toprak abim beni öylece bıraktığına inanmıyor olacak ki "Nasıl bıraktı seni?" diye bir soru yöneltti. "O bırakmadı. Çınar yumruk atınca bırakmak zorunda kaldı." Başını salladı. Dışarıdaki kalabalıktan sesler geliyordu. Herkes çay için dışarı çıkmış olmalıydı. Başta Toprak abim olmak üzere hepsi hışımla evden çıktı. Elçin'le koşarak onlara yetişmeye çalışıyorduk. "Abi durun!" "Abi!" "Abi!" Kaan, Erkan ve Fatih kaldırımda oturmuş gülerek bir şeyler konuşuyordu. Evden rüzgar gibi çıkan abimleri fark eden mahalleli susmuştu. Sadece fısıldayarak bugün olanları konuşuyorlardı. Ortama çöken sessizliği ve kaldırım taşlarını dövermiş gibi atılan sert adımları fark eden Kaan, Erkan ve Fatih bize döndüler. İşte şimdi büyük kavga çıkacaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD