bc

KADER'İN OYUNU

book_age12+
31
FOLLOW
1K
READ
self discover
spiritual
like
intro-logo
Blurb

Hayatta her yaş, her dönem bizler için bir anı bir iz bırakır. Farklı notalar oluşturur ve bu notalar bir gitarın tellerinden çıkan en baskın ses yada bir fısıltı sessizliği ile bir araya gelir. Şimdi size kendi hayatımda biriktirdiğim  notalar eşliğinde oluşturduğum müzik festivaline davet ediyorum. İnsanoğlu doğar , yaşar, ve ölür. Hayatınızda baş rol size aittir. Yardımcı figüranlar sadece siz isterseniz dahil olabilirler. Yanlışı doğruyu yaşayarak öğrenebileceğinizi unutmayın lütfen. Sessiz kaldığınızda dahi en yüksek desibelde ses çıkarabileceğinizin ve avazınızın çıktığı kadar çığlık çığlığa haykırdığınız da ise tek bir canlıya sesini duyuramadığın anlara şahit olacaksın. Sakın ol derin nefes al ve elini kalbinin üstüne koy kalp atışlarını dinle o senin varlığının dile gelmiş ritmidir.

      Hayatımın size hazırladığı müzik şöleni  avuçlarınızda hoş geldiniz dünyama.......

                                               Keyifli okumalar;

chap-preview
Free preview
SELAM HAYAT BEN DE VARIM DÜNYADA
           Hayatta her yaş, her dönem bizler için bir anı bir iz bırakır. Farklı notalar oluşturur ve bu notalar bir gitarın tellerinden çıkan en baskın ses yada bir fısıltı sessizliği ile bir araya gelir. Şimdi size kendi hayatımda biriktirdiğim notalar eşliğinde oluşturduğum müzik festivaline davet ediyorum. İnsanoğlu doğar , yaşar, ve ölür. Hayatınızda baş rol size aittir. Yardımcı figüranlar sadece siz isterseniz dahil olabilirler. Yanlışı doğruyu yaşayarak öğrenebileceğinizi unutmayın lütfen. Sessiz kaldığınızda dahi en yüksek desibelde ses çıkarabileceğinizin ve avazınızın çıktığı kadar çığlık çığlığa haykırdığınız da ise tek bir canlıya sesini duyuramadığın anlara şahit olacaksın. Sakın ol derin nefes al ve elini kalbinin üstüne koy kalp atışlarını dinle o senin varlığının dile gelmiş ritmidir.      Hayatımın size hazırladığı müzik şöleni avuçlarınızda hoş geldiniz dünyama.......                                               Keyifli okumalar;                   《 HAYAT BAŞLIYOR》 Yaşamı tek katlı müstakil bir evde başlayan ve hayatın kedisine neler gerektireceğini bilmeden dünyaya gözlerini açan küçük kız altın gibi sapsarı saçları bal köpüğü gözleri ile anne kucağında dünyayı selamlıyor du. Ailenin üçüncü çocuğuydu. Annesi ev hanımı babası hastanede hasta bakıcılık yapıyordu izin günlerinde apartmanların kazan dairelerine kömür taşır evine ek gelir sağlamaya çalışmaktaydı. Çocukları için elinden gelenin çok daha fazlasını yapmak için didinir hiç çok yoruldum deyip ayaklarını uzatıp yatmazdı. Sabah şafak sökmeden hastane yolunu tutar akşam olunca nerede yapılacak bir iş var oraya koştururdu. Bostancı taraflarında Kemal bey adında bir bey vardı hafta sonları onu ziyaret edip kırılacak ödünü varsa kırar kömürü varsa taşırdı. İstanbul'a geldiğinde elinden ilk tutan yol gösteren hatta hastanede işe girmesini sağlayan Kemal bey idi. Bir nevi vefa borcu ödüyordu. Çocukları yurt dışında gelen gideni olmazdı. Haftada bir yanına uğrar hal hatırını sorar yapılacak ne varsa yapar dı. Kemal beyde evladı gibi sever elinden gelen yardımı yapardı. Annesi hem üç çocuğa bakıyor hem de tüccara kazak örerek evine maddi anlamda katkı sağlamaya çalışıyordu. Çok geceler elinde kazak şişleri oturduğu yerde uyuya kalırdı. Öyle lezzetli yemekler yapardı ki evin her köşesi mis gibi yemek kokuları ile dolardı. Aralık ayının son günüydü hava oldukça soğuk dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. yeni yılın ilk saatleriydi anne karnında daha fazla bekleyemeyen bebek tam da o saatte doğmuştu ve hayat sana neler getirecek neler gösterecek kim bilir. Dünyaya gözlerini açan bebek bir kız çocuğuydu adını kader vermişlerdi Hoş geldin dünyaya hoş geldin evine. Büyük bahçeli dört odası olan bir eve doğmuştu bu kız dar gelirli bir aile idi odanın kenarında yanmakta olan odun sobası üstüne asılan çamaşırların ara sıra sobaya damlayarak çıkardığı ses akşam olunca sobanın üstündeki deliklerden tavana yansıyan ışık görseli. Sokak lambasının camdan içeri yansıyan ışık huzmesi de ayrıca odaya farklı bir hava katıyordu. Yıllar hızla ilerliyordu ilk okul zamanı gelmişti ablası ve abisi ile birlikte okula gider okul dönüşü şekerci dükkanına uğrar gazeteden yapılmış minik külahlarda renkli şekerlerden alırlardı. Hafta sonunu iple çeken Kader kendi evlerinden biraz aşağıda kalan kendi söyleminde aşağı mahallede oynamayı çok severdi mahallenin bütün çocukları orada toplanır seksek saklambaç köşe kapmaca yakan top ip atlamaca bir sürü oyun oynamak için bir araya gelirlerdi. Mahalle sakinlerinin hepsini bir lakabı vardı. Hayriye teyzeye kara Hayriye derlerdi. Biraz esmer bir kadındı kendisi sanırım onun için böyle söylüyorlardı. Ahmet amcaya keçi Ahmet derlerdi oldukça inatçıydı kendisi Sevim teyzeye şişko sevim e malûm sevim teyzeye neden bu lakabın konulduğu belliydi. Birde şemsi dayı vardı iğneci dayı kim hastalansa doktor iğne yazsa kaynattığı çelik enjektörleri ile gelir iğnemizi yapardı. Mahallenin bakkalı Musa amca vardı birde kafasında saç kalmamıştı ona da kel Musa derlerdi. Eda teyze Tahsin dayı Feride teyze daha niceleri... Oyun yaramazlık denince akan sular durur afacanlar bir araya gelirdi. Kim mi bunlar Nurcan, Nilay, Nevin, İsmail, İsmet ve tabi Kader Nurcan Kader ile aynı yaşta aynı mahallede fakat farklı okullara gidiyorlardı. Nilay ve Nevin kardeşti Nilay Nevin’den iki yaş büyüktü Bu altı arkadaş bir araya gelip bir şeyler yapalım arkadaşlar dedi... Kader’in aklına bir fikir geldi. ”Arkadaşlar tiyatro yapalım mahalledeki diğer çocuklara da söyleyelim hem eğleniriz hem de kazandığımız paralar ile gazoz alırız “ dedi Herkes fikrini ortaya koydu evlerinden ayarladıkları kıyafet kostüm ne varsa bir araya topladılar. Ufak bir piyes hazırlığına girmişlerdi. Nevin ve Nilay mahalleye gitti iki gün sonra tiyatro sergileyeceklerini küçük büyük tüm çocuklara söyledi ve davet etti. İsmet İsmail Nurcan piyeste hazırlayacakları kurguyu Nilay ve Kader ise kıyafet seçimleri ile ilgileniyordu. İsmet ve İsmail illüzyon gösterisi yapacak kızlar da komik eğlenceli bir tiyatro sergileyecekler di. Akşam olmak üzereydi. Yarın okul dönüşü herkes aynı yerde buluşmak üzere ayrıldılar. Ertesi gün afacanlar bir araya geldi İsmail kartondan büyük bir şapka yapmış siyah renge boyamıştı. Annesinden aldığı masa örtüsünü de bir pelerin gibi bağlamış tam bir sihirbaza benzemişti. İsmet onun yardımcısı olarak yanında bulunmuş ve illüzyon gösterisi için çalışmalara başlamışlardı. Bir yandan kızlar piyes için eğlenceli karakterler oluşturmaya başlamışlar ve kim ne giyecek ona karar veriyorlardı. Kader “evin hizmetlisi" Nurcan" ev hanımı “ Nilay ise tiyatroya gelenleri karşılayıp ücretleri almak için görev verildi. Son hazırlıklarda yapıldı sahne için evden eski perdeleri getirdiler oturma yerleri için tuğlaları yan yana dizdikten sonra üstüne karton koydular, böylece gösteriyi izlemeye gelecek olan kişiler için koltuklarda hazırlanmıştı. Tiyatro hazırlıkları tamamlanmıştı sıra şimdi provalara gelmişti. Kızlar bir kaç denemeden son bir tekrar için sahneye çıktılar. “Rengarenk kıyafetler içinde ayağında topuklu ayakkabılarla koltukta oturur bir vaziyette Nurcan, ev hanımı rolüne bürünmüş bir şekilde seslendi: Nurcan(Evin hanımı): - Bugün çok işim var önce kuaföre sonra dansa sonrada arkadaşlar ile alışverişe gideceğim yerleri sil salatayı yağla bebeği uyut kolaları buz dolabına koymayı unutma sakın. “ Kader evden getirdiği bulaşık önlüğü üstüne giymiş saçına bir bone takmıştı elinde toz alma püskülü ile tam bir hizmetçi olmuştu. Rolüne o kadar iyi hazırlanmıştı ki sahnede sözün ona gelmesi için sabırsızlanıyor bir yandan da heyecandan avuç içleri terliyordu. ” Kader(evin hizmetlisi): -Tamam hanımım dediklerinizi birebir yaparım. “Elektrikli süpürge ile süpürür gibi hem kendi kendine şarkı söylemeye başladı.” -        Hover hem siler hem süpürür “süpürge patlamış gibi boom diye ses çıkardı “ -        Gitti gitti süpürge gitti hanım beni öldürecek aman bir şey olmaz ben diğer işlerimi yapayım. Hanımım ne demişti yerleri yağla, kolaları uyut , bebekte buz dolabına, “Kısa bir aradan sonra evin hanımı (Nurcan) gelir gelmez ayağı kaymış gibi yapar yere düşer -         Ay ayağım ne oldu yere böyle “Evin hizmetlisi" -Hanımım yerleri yağla demiştiniz ya Neyse neyse soğuk bir kola getir de içeyim bari -        Olmaz hanımım kolalar uykuda -        Nee yoksa bebek -        Buz dolabında “Evin hanımı bayılır gibi yapar “ İsmet ve İsmail de sihirbazlık gösterilerini büyük bir ustalık ile yaparlar sonrasında da palyaço kıyafetine benzer renkli bir kıyafetle gelir babasının ayakkabılarını da ayağına giymişti. Sakar bir palyaço gibi gelenleri güldürebilmek için yürürken düşmeler ve garip garip hareketler sergiliyordu. Farklı bir gösteri daha gelenleri bekliyordur. Hazırladıkları tiyatro çalışması bittikten sonra bir araya gelip topladıkları paraları sayarlar. Musa amcanın bakkalına giderler gazoz ve kremalı bisküvi alırlar. Verdikleri emek karşısında kazandırdıkları bu para onlara göre dünya en büyük serveti değerinde ve aldıkları gazoz ve bisküvi bu zamana kadar yedikleri içtikleri arasında en tatlısıydı sanırım.    Bir gün yağan yağmur sularını biriktirmek için damdan akan suyun altına Ahmet amca demirden variller koymuş bu yarmazlar da tamirat yapıyorlar akıllarınca evine ne var ne yok toplanan çivileri siz getirin Ahmet amcanın variline çakın çocuk aklı işte varilden su sızmaya başlayınca hemen kaçmışlar. Ahmet amca tabi varili görünce ver yansın etti ama kimse ne gördük ne biliyoruz dedi. Tek katlı evlerinin karşısında yüksek yüksek binalar bulunuyordu. Akşam olunca evde camdan onlara bakıp her katında farklı farklı yanan ışıklar gece karanlığında gökyüzündeki yıldızlar misali yanıp sönerdi. Oyun oynayacak bir oyuncağı olmadığından camdan dışarıyı izlemek daha eğlenceli gelirdi. Bu sitede oturanlar çocuklarının oynamadığı oyuncak kullanamadığı eşya ne varsa çöp konteynırın yanına bırakırdı. Kader bir sabah çöpün yanında bir kutu içerisinde oyuncaklar gördü. Evlerinin bahçesine oturdu bir süre izledi kutuyu gidip almaktan çekindi ama kutudaki oyuncakları da çok merak ediyordu. Yavaş yavaş kalktı önce karşıya geçti. Kutunun yanına geldi. Etrafına baktı biri bir şey söyler diye öyle korkmuştu ki sonrasında cesaretlendi ve kutuyu aldığı gibi bahçeye götürdü. Hemen içindekileri bir bir çıkarmaya başladı. Sacları kesilmiş elleri kolları boyanmış bebekler sökük ayıcık küçük plastik bardaklar olsun böylede güzeldi eve götürdü. İlk olarak bebeğinin saçlarını taradı annesi bebeği için elbiseler dikti. Bunlar onun ilk oyuncağı olmuştu. Çocuk olmak güzeldi. En ufak şeylerden mutlu olmak endişelerden korkulardan uzak olmak gibisi var mıydı?  Ramazan bayramına 1 hafta vardı. Evde bir heyecan almış başını gidiyordu. Kader bayramlık hayalleri kurmaya başlamıştı bile, okuldan dönerken kırmızı beyaz kat kat bir elbise görmüştü öylesine beğenmişti ki annesine göstermek için sabırsızlanıyordu. Her gün okul çıkışı o dükkanın önünden geçer uzun uzun seyreder ve evin yolunu tutarlardı. Akşam yemeğine annesi en sevdiği yemeği yapmıştı. Sofra oturdular sohbet muhabbet derken konu bayrama geldi. Kaderin ablası ve abisi de vardı. Ablasının adı Emsal abisinin adı İzzet'ti. Annesi: “Çocuklar yarın size bayramlık almak için dışarı çıkalım” dedi Hep birlikte sofrayı topladılar. Mutfakta annesi bulaşık yıkarken Kader annesinin yanına gelip; -Annecim ben bir elbise gördüm çok güzel alalım mı lütfen annem -Sabah olsun bakarız güzel kızım Sabah erkenden uyanan Kader kahvaltı sonrası annesinin gözünün içine bakıyordu Annesi: -        Haydi bakalım alışverişe Bir çırpıda hazırlanan kardeşler hazırlanmış kapıda bekliyorlardı, ilk olarak ablasına sonra abisine kıyafet seçildi. Kader annesinin yanına yaklaştı; -        Annecim o elbiseyi alalım mı dedi Annesi: -        Hadi alalım kızım nerede o söylediğin elbise Dükkanın önüne vardılar vitrinde elbisesini göremeyince gözlerine inanamadı o an bir hayal kırıklığı yaşadı ki annesinin ona söylediklerini duymamıştı bile Annesi: -Kader canım benim hangi elbiseyi beğenmiştin kızım hadi göster bakalım - Annecim elbise yok başka biri mı aldı acaba Dükkana girdiklerinde canı çok sıkılmış ve mutsuzdu o elbiseyi çok beğenmiş ve istiyordu bu zamana kadar annesinden hiç kendi için yeni kıyafet istememişti. Ablasının küçük gelen elbiseleri Kader'e kalırdı. İçeriye girdiler o kadar keyfi kaçmıştı ki Kader’in başını yere eğmiş kafasını kaldırıp diğer elbiselere bile bakmak istemiyordu. Dükkanda çalışan bir bayan geldi; -        Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim? Dedi -        Vitrinde kırmızı beyaz bir elbiseniz varmış kızım için onu almak istemiştim yardımcı olur musunuz? -        Tabi ki efendim hemen ilgileniyorum Dedi Çok geçmeden elinde elbise ile merdivenlerden indiğini görünce Kader'in bal köpüğü rengindeki o güzel gözleri kocaman açılmıştı sevinçten ne yapacağını şaşırdı. Önce annesine sarıldı; -        Annecim işte bak buradaymış. Yaşasın! Diyerek havaya zıpladı. Aylardır okul dönüşü her gün bıkmadan izlediği elbise artık ellerinde idi. Eve dönerken parlak kırmızı birde ayakkabı aldı annesi ablası ve abisi de ayakkabılarını almışlardı. O kadar sevinçliydi ki bir an önce şeker bayramı gelse de elbisemi giyebilsem diye sabırsızlanıyordu. Elbisesini askıya astı ayakkabılarını yatağının baş ucuna koydu. Tavana sobadan yansıyan ışıklara bakarak uykuya daldı. Rüyasında bayramlık elbisesi ve ayakkabıları ile tam bir peri gibi olmuştu. Daha önce televizyonda hayranlıkla izlediği lunaparkta idi. Her yer rengarenk yanıp sönen ışıklarla süslenmiş, atlı karınca, dönme dolap, salıncaklar, tırtıl tren, çarpışan arabalar her şey o kadar güzeldi ki hepsine istediği kadar bindi pamuk şeker almayı da unutmadı. Sabah uyandı okul vakti gelmişti. Uyandı ama rüyası o kadar güzel ve gerçekçiydi ki tekrar uyusam rüyam devam eder mi diye içinden geçirmedi değil yani; Ertesi gün bayramdı evde bayram için ikramlıklar hazırlanıyor bir yandan diğer yandan annesi temizlik yapıyordu. Okula gitmek için yola çıktı üç kardeş ama bu sefer Kader okul dönüşü elbiseyi görmek için gitmedi mağazaya eve gidip elbisesini görmek istiyordu. Sabırsızlıkla bir an önce yarın olsun istiyordu. Akşam yemeğini yer yemez hemen uyudu. Sabah olduğunda babası abisi ile birlikte bayram namazına gitmişti, onlar gelene kadar ablası ve annesi ile birlikte kahvaltı sofrasını hazırlayıp birlikte yemek için bekliyorlardı. Babası ve abi geldiğinde önce annesi bayramlaştı babası ile sonra ablası abisi ve Kader bayramlaştı kahvaltı biter bitmez bayramlıklarını giyer giymez abisi ile şeker toplamak için dışarı çıktılar. İlk olarak aşağı mahallede Ahmet amcayı, Eda teyzeyi Feride teyzeyi şişko Sevim'i Hayriye teyzeyi bayramlaydılar. Kimisi şeker kimisi lokum bazen de harçlık veriyorlardı. Verilen harçlıkları aldıkları gibi bakkal Musa amcanın dükkanında buluyorlardı kendilerini... ** Hayatta çocuk olacaksın, içindeki çocuğa iyi bakacaksın şayet ona bir şey olursa neşen, tadın, gülümsemen hatta güneşin gider karanlık içine öyle bir çöker ki doğan güneş dahi gününü aydınlatmaya yetmez ** Bayram ziyaretleri başlamıştı dede ve babaanneyi ziyarete gidiyorlardı. Otobüs tıklım tıklım dolu idi. Kader babasının çaprazında kalıyordu bir tane orta yaşlarda bir adam Kader'in önce bacaklarına ellemeye çalıştı. Sonrasında elleri daha yukarı çıkarak göğüs bölgesine götürmek istedi niyetinin ne olduğunu anlamamıştı Kader ilk başta yanlışlıkla eli değdi sandı sonrasında adam tekrar elini bir aşağı bir yukarı sürekli hareket ettirmeye devam etti. Kader hem korkmuş hem de ne yapacağını bilememişti. Çocuk aklı daha bunları kavrayamazdı, ama yanlış bir şeylerin olduğu içine düşmüştü arada bir baba diye sesleniyor babası da tamam kızım şimdi iniyoruz diyordu. O son bir durak Kader için sanki bir saat gibi geçmişti. Kimseye söyleyemedi korktu kendisini suçlarlar diye sessiz kaldı belki de...        Dedesinin ve babaannesinin ellerini öptü bayramlaştılar amcası, yengesi, halaları yeğenleri hepsi oradaydı. Büyükçe bir sofra kuruldu önce sonrasında dedesi ne kadar mutlu olduğunu bir kaç kelime ile dile getirdi. -        “Haydi afiyet olsun” dedi be yemeğe başladılar. Yemekler yenildi çaylar kahveler içildi dönüş vakti gelmişti. Otobüs durağına vardıklarında bir an gelirken otobüste başından geçen o can sıkıcı olay aklına geldi. Korktu anlatamadı olan ne idi karşısındaki kişinin amacı ne idi anlam veremedi. Çocuktu çünkü küçük bedeni hiç tanımadığı biri tarafından istismara uğramıştı. Kendisi bunun bir istismar yada sapıklık olduğunu bilmiyordu. Nihayet otobüs geldi. Kader babasının yanında ürkek minik bir kuş misali dibinde duruyordu korku dolu gözlerle otobüsün içine şöyle bir bakabildi. Neredeyse akşam olmuştu güneş bulutların arkasından yavaş yavaş aşağı iniyor arkasında bulutların arasından saçılan ışık görseli ile yerini ay ve yıldızlara bırakıyordu. Dünyanın içinde sadece iyi kişilerin olmadığını aslında o gün anlamıştı.  Okulda son ders zili çalıp evlere gitme vakti geldiğinde diğer sınıflara gidip yere düşen yada küçüldüğü için artık beğenilmeyen ufak kalemleri toplar akşam onları incelerdi. Elinde ufak bir sürü kalemi olurdu. Hepsini çok severdi. Küçük olması onun için sorun değildi. Bazen küçük silgiler bulurdu kokulusu renklisi. Aslında başkasının kaybı onun kazancı oluyordu. Bu yaptığı yanlış mıydı? Her akşam okul zili çalıp evlerle gitme zamanı geldiğinde diğer sınıflara girip sıraların altına bakıp bu unutulan kalem ve silgiler almak ona bir oyun gibi geliyordu. Ah be çocuk sen ailene masraf çıkarmamak anne baba kalemim bitti silgim bitti dememek için mı yapıyordun bunları.   Bir gün mahallede oyun oynarken Eda teyzenin camının önünde boncuklu bir kolye görmüştü Kader. O kadar beğenmişti ki. Akşam eve dönerken kolyeyi aldı oradan eve geldi . Kimseye göstermeden taktı kolyeyi. Bir iki gün onda kaldı. Çok beğenmişti ama yaptığına çok pişman oldu. Aldığı yere götürdü aynı şekilde bıraktı aslında Eda teyzenin toruna aitti. Buna benzer bir sürü kolye vardı onda bu da onlardan sadece biriydi. Yine de kendisinin olmayan bir şeyi almak içinde bir huzursuzluk hissettirmişti . Belki Eda teyzeye söylese kolyeyi ona verirdi. Aradan uzun bir süre sonra kolyeyi bir kaç gün taktığını Eda teyzeye söyledi helâlleşti. Mahalle sıcak oldukça kalabalık da içerisinde yaşayan aileler kendince geçim derdindeydi. Yıllar ilerlemiş on iki yaşına varmış olan Kader başka bir yere taşınmak durumunda kalmıştı. Geride bıraktığı arkadaşları çocukluğu yeni evinde mahallesinde neler beklediğini ileriki zamanlarda tekrar göreceğiz. Şimdilik tek katlı bir binaya taşındıklarında aslında mutluydu sadece yeni bir başlangıç değil aynı zamanda yeni bir okul yeni arkadaşlar yeni bir düzendi. Okulunu devam ettirmek için başka bir okula naklini aldırdı ve hayat devam ediyordu okul hayatı çok ileri düzeyde olmasa da normal seyrinde devam ediyordu başarılı bir öğrenciydi aynı zamanda kendisini özgüveni de gelmişti daha öncesinde okula hiç otobüs ile gitmemişti. Otobüse nasıl binilir nereden nereye nasıl gidilir bilmiyordu. Hatta bir aksam okul çıkışı ineceği durağı karıştırmamak için otobüste hiç oturmadan gözü camda dışarıya bakarak yol almıştı. Daha önce hiç bu şekilde bir yolculuk yapmamıştı belki bundan dı kendisine gelen özgüveni yıllar gidiyor ilerliyor bazı şeyler hiç değişmiyordu. Takvimler 1 Nisan'ı gösteriyordu yalnız Ortaokulda arkadaşları öğretmenlerine bir şaka yapmak istedi. Çay ocağındaki çay makinesinin içine müshil atmışlardı ki bunun anlaşılması çok da bir zaman almadı. Öğretmenler farkına varır varmaz işlem başlatıldı. Kader o gün okulda nöbetçi öğrenciydi. Arkadaşlarının bu durumuna çok üzüldü yalnız yapacak bir şey yoktu. Cezai işlem başlatıldı ve karar alınmıştı. Sonuç olarak okul uzaklaştırması uygun görülmüş olup aynı hafta nakilleri diğer okula yapılmıştı. Mezun olmaya çok az bir zaman kala bu olay arkadaşlar arasında çok can sıkıcı olmuştu. Sınıf arkadaşları hep birlikte toplanıp diğer arkadaşlarını ziyarete giderek onlara moral vermeye çalışıyorlardı. Okula giderken mahalleden yeni arkadaşlar edinmişti. Binnur, Özlem, Zeliha, Özgür, Mert, İbrahim, Sevil, Kader Her sabah birlikte okula gider, son ders zili çaldığında çıkış kapısında bir araya gelirlerdi. Dönüş saatinde hava karanlık oluyordu. Durak o kadar kalabalık olurdu ki bazen arka kapıdan otobüse binerlerdi. Gündüz yol kenarındaki erik ağaçları bahçeden çocuklara erik ikramında bulundururcasına dallarını dışarıya olabildiğince aşağı sallandırır ve çocuklarda bu ikramı geri çevirmelerdi. Ceplerine doldurdukları erikleri durağa gidene kadar yerlerdi. Haziran ayı gelmiş çatmıştı okulun bitmesine iki hafta kalmış artık mezun oluyorlardı. Karneler dolmuş öğretmenler serbest çalışma yaptırıyordu. Okuldan erken çıkmak için sözleştiler ve okulun yanındaki parkta su savaşı yaptılar. O kadar çok ıslanmışlardı ki tek bir kuru yer kalmamıştı hepsinde, oturup bir düşündüler otobüse bu şekilde binemezlerdi eve kadar yürüyerek gittiler hem hava da artık sıcak ve güneşli idi. Üzerlerindeki kıyafetlerde kurumuştu bu sayede. Kader İbrahim’den hoşlanmaya başlamıştı. Aslında bunu daha önce fark etmişti ama kendisine itiraf edemiyordu. Kader on dört yaşına girmiş, tam bir genç kız ergenliğin ve enerjinin tepe noktasında duygularını yaşıyordu. Çok eğlenceli iyi niyetli ve gülümseme yüzünden hiç eksik olmazdı. Doğal bir güzelliğe sahip girdiği her mekânda bakışları üzerine toplamayı becerirdi. Sürekli bir şeylerle uğraşmayı sever boş durmaktan hiç hoşlanmazdı. Hedefleri vardı. Sağlıkçılara ayrı bir sempatisi vardı hemşireleri gördüğü zaman hayranlıkla onları izlerdi. Kim bilir beyaz önlük ve başlarına taktıkları o kep Kader'e ne kadar çok yakışacaktı. Hayat sana güzel kapılar açsın. Hedeflerin her zaman ulaşmak istediğin an daha yakınında bulunsun. O kadar güçlü ve hissiyatı çelik bir zırh gibi kuvvetliyken var olmak istediğin hedefe ulaşmana engel olabilecek tek bir neden olamazdı. Aklından geçen düşüncelere odaklanması ve yapmak için ben varım yapabilirim demesi yetiyordu. Ne kadar zorlu sınavlardan geçtiğini biliyor ve hayat onun için daha yeni başlıyordu. Pes etmek yoktu. Bu kelimenin üstüne bir çizik atmış ve asla kabul etmiyordu. Yaşamın sana neler getireceğini bilmezmiş gibi o kadar emin duygular içinde kendisine kabul ettirmişti. İlerleyen günlerde neler yaşadığına hep birlikte şahit olacağız hüküm vermeden yargılamadan.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

AĞANIN TUTSAĞI +18

read
31.3K
bc

KİRLİ KAÇAMAK

read
6.5K
bc

ZÜRRİYETSİZ AĞA +18 [Töre]

read
256.1K
bc

BANA ELLERİNİ VER

read
3.4K
bc

Beni Sevmene Muhtacım

read
40.9K
bc

KÖR KURŞUN

read
6.2K
bc

Grift

read
1.0K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook