"Burası gece yarısına kadar açıkmış," dedi genç kız kulağına efil efil vuran sesiyle. "Rahatça çalışabileceğimiz bir yer bence. Hem canımız bir şey yiyip içmek isterse yerimizden kalkmak zorunda da değiliz."
Aras, Ahu'nun söylediği her kelimeyi pürdikkat dinlerken günlerle, aylarla ve hepsinden çok daha berbatı; ağır akan bir zamanla mücadele etmemiş gibiydi. Dinlenmeye çekilmişti. Yorgunluktan sızlayan etleri önce afallamış, sonra bu dinlenişe pençelerini geçirmişti. Bir yere gidemesin diye öyle sıkı, öyle kanatıcı tutuyordu ki, Aras'ın her bir zerresi hâlâ acıyabiliyor olsaydı avaz avaz yıkılırdı yere.
Ahu konuşuyordu, Ahu anlatıyordu, Ahu istiyordu. Genç adam üzerindeki beyaz önlükten sıyrılırken yaptığı her şeyle ona biraz daha eklendiğini, onun kemiklerinden biri haline geldiğini hi
