Tüm gücümle azı dişlerimi verip avcının boğazını parçalamak üzereyken, avcının kahyasıyla bir anlığına dikkatim dağıldı. Avcı elindeki bıçağı sırtıma saplayıp aşağı doğru çekti. Aldığım yara ile dişlerim yavaş yavaş gücünü kaybetmeye başladı. Gözlerim karardı. Orman kararmaya başladı. "Bu kadar," diye geçirdim içimden, "sonum geldi artık." Avcı boğazını tutarak ayağa kalkıp, "İşte bu kadar," dedi, "sana söz verdiğim gibi senin de sonun baban gibi oldu. Artık ölümün tadını çıkart minik alfa," diyerek sırtımdaki bıçağı çıkarıp bu kez de göğsümde derin bir yara açtı. Bilincimi yavaş yavaş kaybederken gözlerim Naz'a kaydı. Bunların hepsinin tek suçlusu oydu. Onu bulmak için girmiştim bu yola ve artık yolun sonu bir hiç uğruna bitmişti benim için. Gözlerim kapanırken son gördüğüm şey Naz'ın yaş

