Kayra, gecenin en koyu saatinde bile gözlerini kapatamamıştı. Yatakta bir o yana, bir bu yana dönerken tavandaki çatlakları saymaktan bile vazgeçmişti artık. Düşünceleri, kasabanın üzerine çöken canavarlarla doluydu. Bu kadar farklı türde canavarın, hem de aynı zaman diliminde bir araya gelmesi… Onun bildiği kadarıyla, böyle bir şey tarihte pek yaşanmamıştı. Bu işin ardında mutlaka bir sebep olmalıydı, ama ne? Kayra’nın içinde cevabı bulmaya dair yanan bir inat vardı; adeta damarlarında akan kanın ritmini o belirliyordu. Pencerenin önünde oturmuş, loş ay ışığının sokak taşlarına vuran solgun parıltısını izliyordu.Parmak uçlarıyla şakaklarını ovalarken, zihninde tek bir soru yankılanıyordu: “Neden?” Bunu öğrenmek zorundaydı. Merakı, bir avcı içgüdüsüyle birleşip ağır bir kararlılığa dönüşü

