Atlas, Tarık’ın sayesinde ailesinin evine geri dönmüştü. Haldun Savran’ın konağının ışıkları sabaha kadar yanmış, içeriden tartışma sesleri yükselmişti. Ama en sonunda Atlas sessizce kendi odasına kapatılmıştı. Kasabanın üstündeki yağmursa hâlâ dinmemiş, göğün öfkesi sabaha kadar sürmüştü. Kayra’nın evindeyse sessizlik hakimdi. İçinde öfke fırtınası kopsa da, yüzünde hiçbir şey yokmuş gibi duran o taş soğukluğu korumaya devam ediyordu. Yine de gözlerinin altındaki yorgunluk ve bakışlarındaki sertlik, sinirini belli etmese bile gerginliğini ele veriyordu. Onun sessizliği, Can ve Bade’ye bile ağır geliyordu. Sonraki günler boyunca Tarık ve Kayra arasında derin bir küslük vardı. Birbirlerinin yüzüne bakmamayı seçmişlerdi. Tarık, sorularını kendi yöntemleriyle sormaya; Kayra ise her zamanki

