Meydanın ortasında hâlâ yağmurun kokusu vardı; toprağa sinmiş nem, yanık meşale fitilleri ve devrilmiş tezgâhların talaş tozu birbirine karışmıştı. Ama kaosun ardından kasaba yavaş yavaş nefesini toplamaya başlamıştı. Domuz sürüsü dağ yoluna püskürtülmüş, kimse ağır yara almamış, çocuklar analarının kucağında sakinleşmişti. Şimdi sıra, korkunun yerini şükre bırakmasına gelmişti. Kasabalılar, ellerinde ne varsa taşımaya başladılar. Biri kocaman bir tencere çorba getirdi, bir diğeri fırınından yeni çıkmış ekmekleri. Evlerden bakır tabaklar, küçük hediyeler, yün çoraplar, el emeği dokumalar taşındı. Meydan bir anda panik alanı olmaktan çıkıp karnavalı andıran bir şenlik havasına büründü. Kadınlar çay demledi, gençler yiyecekleri dağıttı. Çocuklar, az önce saklandıkları köşelerden çıkıp Kayra

