Simya gözlerini araladığında, parlak beyaz ışık gözlerini kamaştırdı. Başını hafifçe sağa çevirdi, ama boynundaki ağırlık hareketini sınırlıyordu. Burnuna gelen antiseptik kokusu ve monitörlerden gelen ince bip sesleri, bir hastanede olduğunu anlamasını sağladı. Başındaki cihazların ve koluna bağlı serumun soğukluğu vücuduna yayılıyordu. Derin bir nefes almaya çalıştı ama göğsü acıyla yandı ve daraldı. Göz kapakları ağırdı, bilincini açık tutmak için çabalasa da, bedenindeki yorgunluk buna izin vermiyordu. Gözleri yeniden kapanmadan önce, bir anlığına odanın duvarlarında gölgeler gördüğünü sandı. Ama buna dair düşünmeye fırsat bulamadan, derin bir karanlığa tekrar gömüldü. --- Ne kadar süre geçtiğini bilmeden, tekrar uyandığında loş ışıklı bir odadaydı. Bu sefer gözleri daha net gör

