İki ayrı klan, farklı topraklarda hüzünle dalgalanan iki ayrı bayrak. İki renk. Kırmızı ve mavi. Lanetlenmiş iki düşman halkın üzerine güneş gibi doğacak olan iki insan. Anna ve Andrew. Her şey yıllar önce başladı. Yanlış anlaşılmalar, gurur, hırs ve öfke. İnsanları karanlığa iten büyücünün adaleti son bulmak üzere. Fakat bu öyle kolay değil. Savaşmak için yetiştirilmiş varisler zor bir karar ile karşı karşıya! * "Ben nerede yatacağım şimdi?" diyerek adama sorduğunda aldığı karşılık adamdan yükselen bir horlama oldu. Anna gerçekten şok olmuştu. "O zaman ben de senin odanda yatarım," dediğinde adam yine horlamıştı. "Sen cidden horluyor musun?" Adam tekrardan horladı. "Sarhoşluktan kaynaklandığını düşünmek istiyorum.." * Aşk, tutku ve nefretin kehanet ile can bulmuş hali...

Unutmak… Bazen kurtuluş bazense yok oluştur. Hafızanın güçlü parmaklıkları arasında anılar arasında kıstırılan bir insanın tek çaresi unutmaktır. Büyük kayıplardan sonra güzel anılar bile yerini derin acılara bırakır. Peki ya, hafızasını kaybetmiş bir insan için de aynı mıdır? Belçim bir buçuk yıldır kaybolan hafızasını ve anılarını aramak için çırpınan genç bir kadındır. Gözlerini açtığı günden beri yanında halası ve onun ailesi vardır. Ne başına gelenlerden ne de anılarından geriye hiçbir şey kalmamıştır. Çevresindeki hiç kimse ona yardımcı olmadığı için bir gün öfkelenip kendini sokaklara atar ve bir bankın üzerinde dinlenirken rüzgâr ters yöne esmeye başlar. Bir adamla tanışır, bu adam geçmişinden gelip ona elini uzatmıştır. Artık tek yapması gereken ona güvenip güvenemeyeceğini test etmektir. Bunun da bir oyun olması genç kadını iliklerine kadar korkutmaktadır. Yiğit ise tekrardan Belçim’i görmenin heyecanıyla her şeyden habersizce onun hayatına sızar. Tek yapabildiği değiştiğini düşündüğü kadına elinden geldiğince yardım edebilmektir. Aralarındaki çekim, duygusal bağ ve yeşeren aşkı ise ikisinin de hiç saymaktan başka çaresi yoktur. Unutulmaya yüz tutmuş anıların firar etmesi için fitili ateşlemek yeterlidir. Biraz cesaret biraz da kararlılık… Yalanlar, suçlar ve korkular… Bu hikâye bir girdap gibi içine çekecek herkesi, tüm yalanlar yok olup gerçekler ortaya çıkana dek…

Kalp bu sefer derin bir enkazın altında fakat aşk imkansız değil. Hele 'aşk' diye haykıran kalp her şeyi göze almışken! Derin Uysal, geçmişinin prangasını ardında sürükleyen güzel ve alımlı bir doktor. Hayatı iş ile evi arasında geçiyor. Kuzeni Okan ve arkadaşı Nehir'den başka kimsesi yok. Deniz Sezen ise bu rutin hayata pimi çekilmiş bir bomba gibi düşen esas adam. Hem de ne esas adam, şehrin gözde bekarı! Onların aşkı Kayahan'ın şarkısı gibi biraz... 'Bizimkisi bir aşk hikayesi...' * "Ne yalan söyleyeyim her gün sizin gibi bir melek gelip beni kontrol edecekse bu hastanede ömrümün sonuna kadar kalırım." * Bir ömre yayılan aşkın hikayesi.