Hikayesi hepyaziyorum
author-avatar

hepyaziyorum

HAKKINDAquote
10 yıla yakındır hikaye yazıyorum. İnsanlar yazdığım şeyleri seviyor ve merak ediyor. Daha önce başka platformlarda yazdığım hikayeler toplam 1 milyondan fazla kişi tarafından okundu. Klasikleşmiş konuları kendi cümlelerimle yazmayı seviyorum.
bc
Mevsim Rüzgarları
Güncellenme zamanı Oct 7, 2025, 18:19
Safir KATAY; 21 yaşında. Kumral beline kadar gelen saçları, beyaz teni, lacivert gözleri, 1,78 boyu, orta kalınlıkta dudakları ve minik bir burnu vardı. Ailesi Antalya'da yaşıyordu. 3 sene önce buraya üniversite okumak için gelmişti. Şu an üniversite 4. sınıftaydı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği okuyordu. Dersleri çok iyi denecek kadar iyiydi. Safir burada kendi evine çıkmıştı. Ailesinin durumu iyiydi ayrıca tek çocuktu. Ailesi onu hep el üstünde tutmuşlardı. Hatta bu yüzden İstanbul'a geldiği zamanlar çok zorluk çekmişti. Her şey istediği gibi olmamıştı ve o da pes edip Antalya'ya geri dönmeye çalışmıştı. Safir'in tuttuğu ev anne ve babasının Safir doğduğundan beri her ay düzenli olarak yatırdığı paradan alınmıştı ve üstelik para bile kalmıştı. Ev'in teras katı da vardı. Safir evin en çok bu bölümünü seviyordu. Burada kafasını dinleyebiliyordu, ders çalışabiliyordu, müzik dinleyip kafa bile dağıtabiliyordu. Safir'in bir de motosikleti vardı. Safir'in sevgilisi, bebeği, aşkı, hayatı. Hayatında sevdiği tek şey motoruydu. Anne ve babasını bile o kadar sevmezdi. Aslını itiraf etmek gerekirse onları hiç sevmezdi. Önceden Safir'e baskı yapar hiçbir şekilde dışarıda gezmesine veya arkadaş edinmesine izin vermezlerdi. Annesinin arkadaşlarının geri zekalı çocukları dışında. Çoğu geri zekalı olmakla birlikte sevimsizlerdi. Hele o Selin yok mu? Günahı kadar sevmezlerdi ikisi de birbirini. Aslında ikisi çocukluk arkadaşlarıydı her şey ne olduysa 10. sınıfın ikinci döneminde oldu. Okula yeni gelen Sarp tüm kızların gözdesi olur. Tabi Selin'in de. Safir böyle şeylerle ilgilenmez çünkü onun kalbi zaten birine aittir. Acar Işar. Komşusuydu çocukken. Birlikte oynar, birlikte güler, birlikte ağlarlardı. O zamanlar sadece çocukça bir arkadaşlıktı onlarınki. Acar için hala öyle ama Safir için hiç de öyle değil. O Acar'a aşık. En azından o öyle hissediyor. Hala da kalbinde gün geçtikçe büyüyen bir Acar Işar sevgisi var. Sarp... Bütün kızlar ona, O Safir'e hayran. Okula ilk geldiği zaman Safir'le arkadaş olmaya ve hatta sevgili bile olmaya çalışmıştı. Ama işe yaramamıştı. Safir onu her defasında reddetmiş başka birini sevdiğini söylemişti. Bir insanın duyguları ile oynayamazdı değil mi? Safir asla insanların duyguları ile dalga geçen biri değildi. Onun için aşk her şeyden önce gelirdi çünkü hayatının aşkını bulduğunu zannediyordu. Çocukluk arkadaşı... Devrim KARAN; 28 yaşında, siyah çok kısa olmayan saçları, esmer teni, bal rengi gözleri, 1,92 boyu, orta kalınlıkta dudakları ve yüzüne göre orantılı bir burnu vardı. Babasının şirketinde çalışıyor. KARAN Holding. Üniversiteden 6 yıl önce mezun oldu. Mühendislik bölümünden, 1.'likle. Annesini her şeyden daha çok seviyor. Annesini üzmemek için hiç istemediği bir kadınla bile nişanlandı. Ama bu nişan çok uzun süreli olmadı çünkü başka biriyle birlikte olurken bir yandan da Devrim'i idare ediyordu. Bunu öğrendiğinde sırf annesi üzülmesin diye bu oyunu devam ettirdi. Daha sonra hamile olduğu anlaşılınca suçu Devrim'e attı. Devrim DNA testi istediğinde, o yaptırmak istemedi ve bebeği aldırdı. Bu olaydan sonra o kızdan ayrılıp kendini işe verdi. Her ne kadar zorla bir nişan olsa da aldatılmak çok kötü hissettiriyordu. Arada sırada hala arayıp Devrim'e sarkıyordu.
like
bc
Aşk-ı Kader
Güncellenme zamanı Dec 26, 2024, 17:29
Maraz Kahraman; 26. yaşına henüz girmiş, aklı başında bir erkek. Yaşadığı kısa evlilik süresinde oğlu dışında sevdiği bir şey yoktu. Zaten o da yanındaydı. Güzel bir evi, dünyalar tatlısı bir oğlu ve güvenebildiği 3 yakın arkadaşa sahipti. Doğum Tarihi: 3 Ocak 1990 1,93 boyu, iri cüssesiyle adeta bir devi andırıyordu. Ya da devdi. Normal bir görünüme sahipti. Kahverengi gözler, esmer bir ten, normal bir burun. Görüntüsünü bozan ve onu güzelleştiren şeyler kalın dudaklarıydı. Kadınlar üzerinde büyük bir etkisi vardı. Pamir Kahraman; Maraz'ın birtanesi. Oğlu. Aslanı. Henüz 3 yaşında olmasına rağmen ve hala annesine ihtiyacı olmasına rağmen o babasını istiyordu. Annesini özlüyordu ama yapacak bir şeyi yoktu. Annesini sadece o ziyarete geldiğinde görüyordu. Doğum Tarihi: 4 Ağustos 2012 Açık kahve kıvırcık saçları dışında babasına benziyordu. Minik burnu, kahverengi gözleri ve kalın dudakları şimdiden çok can yakacağının habercisiydi. Deniz Gökçen; 26'sına girmek üzereydi. Maraz'ın güvendiği arkadaşlarından biri. 10 yıla yakın bir zamandır birlikteler ve 2 yıldır, yani Maraz karısından boşandığından beri aynı evde yaşıyorlar. Doğum Tarihi: 27 Mayıs 1990 1,91 boyu ve iri cüssesiyle evdeki devlerden biriydi. Kemikli yüz yapısı en dikkat çeken özelliğiydi. Renkli gözleri bir başka bakıyordu. Suratından bir an bile eksilmeyen gülümsemesi onu yakışıklı ve sempatik yapıyordu. Gökay Saray; 26. yaşına yeni basmıştı ve en küçük sayılan kişiydi. Maraz'ın ev arkadaşlarından diğeri. Uzun yıllar komşu kaldıktan sonra ev arkadaşı olmuşlardı. İkisi de memnundu. Ya da dördü de. Doğum Tarihi: 19 Nisan 1990 1,90 boyuyla evdeki 3. devdi. Pamir'in babasından sonra en iyi anlaştığı kişiydi. Bunda, her akşam ona çikolata getirmesiyle hiçbir alakası yoktu(!) Dövmeleri ve sakalları en dikkat çekici özelliği olsa da biraz kaba olması onun suçu değildi. Hakan Pekcan; 26'ya henüz basmış olan evin diğer üyesiydi. Maraz'ın en sevmediği huy olan dağınıklığı kendine amaç edinmiş biriydi. Doğum Tarihi: 1 Haziran 1990 1,90 boyundaki 4. dev, evin en dağınığı olsa da en sakini ve en ortacısıydı. Ayrıca sabah kahvaltısı ve akşam yemeğini hazırladığı için kimse ona bir şey yapamıyordu. Bu evde erkekler için işe yaramasa da dışarıdaki kızlar onun bu sempatik hallerine bayılıyordu. O da bunu kullanmaktan çekinmiyordu elbette. Kahverengi saçları ve hafif çekik gözleriyle yakışıklıydı. Evin diğer 3 devi ve ufaklığı gibi o da yemek yemeyi her şeyden önde tutuyordu. Algı Ocak; 24 yaşında bir psikolog. 6 yıl önce üniversiteye başladığında ev arkadaşı edindiği 4 diğer kızla hala yaşıyordu. Hepsinden oldukça memnundu ve hepsini seviyordu. Yaptığı fedakarlıkların değerini babası vefat ettiğinde almıştı. Doğum Tarihi: 16 Eylül 1992 1,77 boyuyla normal bir kızdı. Renkli gözleri, esmer teni ve kahverengi uzun saçlarıyla tam bir tatlılık abidesiydi. Şirin Seymen; 24 yaşındaki kedicik tam bir hayvan meraklısıydı. Dışarıda gördüğü her hayvanı eve getirir bu yüzden diğer kızlarla sık sık atışırlardı. Veterinerlik okumuştu ve kendine ait bir veteriner polikliniği vardı. Doğum Tarihi 11 şubat 1992 1,76 boyundaki bu hayvan sever yarı vejetaryandı. Vahşice öldürülmüş hayvanları değil özel olarak üretilen hayvanları yiyordu. Diğer ev arkadaşı gibi değil. Uzun saçlara sahipti. Algı'nın aksine o sarışındı. Yeşile benzeyen güzel gözleri vardı.
like
bc
SİL BAŞTAN
Güncellenme zamanı Apr 28, 2024, 17:57
Devrim, 23 yaşında, Üniversiteden mezun olmaya çalışan, tam bir prenses olan, dersleri kötü, tek kurtuluşunun evlenmek olduğunu düşünen ama okulu bırakmak istemeyen, annesiyle günden güne gezen, sık sık görücü usulüyle birileriyle tanışmaya giden, anlaşacağı birini bulamadığı için evlenemeyen bir genç kadındı. Tek kriteri zekaydı. Savaş, 27 yaşında, kaybettiği ilk aşkının hayal ettiklerini gerçekleştirmek için okulunu ikincilikle bitirmiş, ardından 2 yıllık lisansını yapmış, iş hayatına atılmamak için tekrar üniversite kazanan, gününün çoğunu bilgisayarda ve köpeği Bal'la oyun oynayarak geçiren, ikizi Barış\'la sık sık kavga eden, insanlara tiksinerek bakan, konu kızlara geldiğinde kaçacak delik arayan bir genç adamdı.
like
bc
SiyahBeyaz
Güncellenme zamanı Jan 20, 2022, 04:09
Jeremy Kargısan; Yaş: 25 Boy: 1,88 Kilo: 75 Göz rengi: Kahverengi Koleje gitmesine rağmen sürekli hor görüldü. Aşağılanmanın nasıl bir duygu olduğunu ancak o bilirdi. Okuldaki herkesin iğrenerek baktığı ve ten renginden dolayı ona kötü lakaplar takılan kişi oydu. Sadece okulda değil babasının şirketinde çalışmaya başladığında da olmuştu. Oluyordu. Bu yüzden ortaklıklarını bozuyorlardı. Annesi o 19 yaşındayken ölmüştü. Annesi öldükten sonra birkaç kez başka ülkeye kaçmayı denemişti ama yapamamıştı. Alışmıştı İstanbul'a. Annesi Jade Gilbert yıllar önce gelmişti İstanbul'a sonra Hulusi Kargısan'la tanışmış, birbirlerini sevmişler ve evlenmişlerdi. Sonra Jeremy doğmuştu. Küçücük siyahi bir bebek. Aslında o doğar doğmaz başlamıştı hor görülmesi. Dedesi ve babaannesi tarafından. Şu an bile tiksinerek bakıyorlardı torunlarına. Jeremy her ne kadar bunu takmamaya çalışsa da o bakışları unutamıyordu. Aslında sevilmeyecek biri değildi. Yakışıklıydı, komikti, sempatikti, sevecendi, eğlenceliydi. Ayrıca ağır başlıydı ama sinirliydi. Sevgilisi yoktu. Birkaç kez olmuştu. Olmasını istemişti ama tanıdığı her düzgün kadın evliydi. Evlilik ona biraz uzak gibi görünse de o da istiyordu. Zordu. Her insanın ona karşı nefretle bakıp hakaret ettiği zaman zordu. Sinirlendiğinde alnında bir damar çıkıyor ve çenesi seyiriyordu. Mutlu olduğunda sağ ve sol yanağındaki büyük gamze ortaya çıkıyordu. Uzay Heykelci; Yaş: 25 Boy: 1,75 Kilo: 47 Göz rengi: Mavi Uzay 13 yaşına kadar sürekli gülen bir kızdı. 13 yaşında tecavüze uğramış ve 6 yıl komada yatmıştı. Komadan çıktığında 19 yaşındaydı. Hayattan bezmişti. Kendini temiz görmüyordu. Son anda yetişen arkadaşları sayesinde korumuştu kendini ama dokunmuştu o adam. O pis elleriyle boynunu okşamış saçlarını, boynunu öpmüştü. Daha yeni çıkmaya başlayan göğüslerine dokunmuştu. Belki ailesi daha dikkatli seçselerdi öğretmenlerini böyle bir şey olmayacaktı. Piyano öğretmeniydi o adam. O gün doğum günüydü ve arkadaşları gelecekti ama o adam bütün günü mahvetmişti. Yıllardır kutlamıyordu doğum gününü. O günü ve o adamı hatırlatıyordu. O olaydan sonra kimseyle konuşmamaya başlamıştı. Sadece yalnız olduğu zamanlarda kendi kendine konuşuyordu. Okuduğu bir kitapta bir kız kimseyle konuşmuyordu ve bir süre sonra konuşmayı unutuyordu. Bu yüzden kendi kendine konuşup kitap okuyordu. Bu konuşmayı unutmaması için gerekliydi.Ailesi, arkadaşları, doktorlar, psikiyatristler... hiçkimse onun konuşmasını sağlayamadı. Kendini hazır hissetmiyordu konuşmak için. Nedenini o da bilmiyordu. Sanki konuşursa yine aynı şeyleri yaşayacağını hissediyordu. Yaşadıkları güzel şeyler değildi. Taşımakta zorlanıyordu. Ailesi varlıklıydı. Babası onu şirketin başına geçirmek istiyordu ama artık onun da ümidi kalmadı. Konuşacağını düşünmüyordu. Her şeyden çok istiyordu ama... Aslında bütün şanssızlıklar onu bulmuştu. Annesi İpek hanımı uzun bir süre önce kaybetmişti. O zamanlar çok küçüktü. Annesi göğüs kanseriydi. Kanser geç fark edildiği için yaşama şansı kalmamıştı. Uzun süre savaşmış ama o savaşı kazanamamıştı. Okulunu özel olarak bitirmişti. Diplomasını da almıştı. Arada babasına yardım ediyordu. Babası bundan memnun olsa da yine de kötü hissediyordu. Onu zorladığını düşünüyordu. Aslında bunu Uzay istiyordu.Şimdi çok güzel bir kadın olmuştu. Uzun sarı saçları, mavi gözleri ve mankenleri çatlatacak kadar düzgün fiziği ile herkesin dikkatini çekiyordu. Dar, kısa ve dekolteli şeyler giyinmeyi sevmiyordu. Dolabında tek tük böyle kıyafetler vardı. Babasıyla gittiği davetlerde giyinirdi genelde.Davetlere gitmeyi sevmezdi ama babasını yalnız bırakmamak için giderdi. Gittiği yerlerde köşeye geçer meyve suyu içerdi. Hayatı buydu işte. Bu iki zor insan birbirlerinde kendilerini bulabilecek miydi?
like
bc
Eylül Masalı
Güncellenme zamanı Jan 20, 2022, 03:32
Bir erkek düşünün, hayata 1-0 başlamış, annesi tarafından sevgi görmemiş. Çocukluğunu babası ve amcalarının yanında kalarak geçirmiş. Büyümeye adım attığı zamanlarda hayatını değiştiren bir kadınla tanışmış. Bu kadın ona ihtiyacı olan sevgiyi vermiş. Onun annesi olmuş. Annesi gibi bir kadın aşık olacağına dair çocuk aklıyla söz vermiş ve bunu ölene kadar tutacağına yemin etmişti. Hayat ona çoğu zaman adil davranmamıştı ama ona şu an ki durumunu vermişti ve o bu durumdan çok mutluydu. Bu mutluluğun devam etmesini hayal ediyordu. Bir kadın düşünün ailesinden sevgi görmemiş, sevginin kötü bir şey olduğuna inanan ve o sevgisiz yerde yaşamaya devam eden. Annesinin sürekli laf sokmalarına dayanan, babasının gereksiz olduğu hakkında söylediği şeylere alışmış bir kadındı. Ablasının mükemmeliyetçi tavrına karşılık hayattan hiçbir beklentisi olmayan bir kadındı. Erkek kardeşinin zekiliğine karşılık hayal gücü kuvvetli bir kadındı. Hayatı boyunca hiç istemediği bir bölümde okuyordu. Hayatında hiç arkadaşı olmadığını göz önünde bulundurarak sosyal bir kadın da değildi. Tek yapabildiği şey, çizdiği resimlerdi. Bunları ailesinin görmesi krize yol açardı. Korkaktı. Her şeyden korkuyordu. Korkularının geçebileceği bir zaman dilimi hayal ediyordu. Yakın zamanda bu hayallerin gerçek olup olmayacağını öğrenmek için bize katılın.
like