1
EYLÜL BAŞAK;
Alarmın sesini iç organlarımda hissetmeye başladığımda artık kalmak zorunda olduğumu biliyordum. Kahvaltıya geç kalmam an meselesiydi. Hızla kalkıp giyindim. Kahvaltıya beklendiğim için değildi bu acelem. Sadece bu sabah azar işitmeye gücüm yoktu. Regl sancılarım midemi bulandırırken bir de laf işitemezdim. Bunu beynim kaldırmazdı. Giyindiğim hızda merdivenleri tırmanırken midemden garip seslerin çıkmasına engel olamamıştım. Yemek odasına girdiğimde geç kaldığımı anlamıştım. Bütün ezici bakışlar üzerime toplanmıştı.
"Birileri hala kahvaltı saatini öğrenememiş anlaşılan." bu banaydı. Ses çıkarmadım. Çünkü ses çıkardığımda daha fazla uğraşıyordu.
"Dilini de yutmuş anlaşılan." Ablam da geri kalmadığında tabağıma patates aldım.
"Daha ne kadar yiyeceksin patates? Patates gibi olacaksın." dinlemeden yemeğimi yemeye devam ettim. Bıçaktan nefret ediyordum. Çatalla hunharca patatesleri yerken annem parmak sosisi 7'ye böldü. Ardından yavaşça yemeye başladı. Küçücük bir şeydi zaten. Neden tamamını bir anda yemek varken 7'ye bölüp işkence ediyordu ki? Omuz silkip ketçap mayonez sıktım. Birkaç sosis aldıktan sonra çatalı bırakıp elimle sosisleri ketçap ve mayoneze buladım.
"Biraz sakin yemeye çalışır mısın? Önünden almıyoruz." omuz silkip yemeye devam ettim. Tuhaf bir şekilde babam bugün bana hiç bulamamıştı.
"Abla halısahada adam eksik. Gelsene." Selim'in teklifini düşündüm.
Annem "Yok artık bebeğim. Her şey tamam ama halısaha? Asla! Orada birileri görse ne derler biliyor musun? Rezillik. Tam bir kaos!" onu takmadım.
"Bakarız. İşim olmazsa gelirim."
"Çıldıracağım! Her şey tamam ama erkek gibi futbol oynamana müsade edemem."
"Alt tarafı 14 yaşında çocuklarla futbol oynayacağım. Cemiyetin benim kıçımda dolandığını zannetmiyorum."
"Terbiyesiz! O nasıl bir laf? Nereden öğreniyorsun bunları?" omuz silkip yemek yemeye devam ettim.
"Bu terbiyesizlikle neden arkadaşın olmadığını tahmin etmek zor değil." kirli ellerimi Fransa'dan aldığı pahalı örtüye sildikten sonra ağzımı da bir güzel temizledim.
"Pis! Hem terbiyesiz, hem pis!" ayağa kalktım. Odama inerken yüzümde gıcık bir gülümseme vardı.
Pedimi değiştirdikten sonra ağrılarımın dinmesi için bir ağrı kesici aldım. Üzerime pijamalarımı geçirdikten sonra saçlarımı alelade bir şekilde topladım. Ceketimi ve sırt çantamı alıp evden çıkmak üzere kapıya ulaştım. Bu kapıdan çıktıktan sonra her şey çok kolaydı. Tek yapmam gereken şey görünmemekti. Minik adımlarla dışarı çıkacakken birinin bileğimden çekmesiyle gözlerimi kapattım. Annemin beni bu halde görmesi demek bir ton laf duymaktı. Küfür ederek arkamı döndüğümde karşımda Selim'i gördüm.
"Kaçamazsın. Ya benimle halısahaya gelirsin. Ya da bu şekilde dışarı çıktığını anneme söylerim." ofladım. En azından annem değildi.
"Pekala bırak kolumu. Geliyorum. Dışarıda bekliyorum. Çabuk ol anneme görünmemem lazım." kafa sallayarak odasına koştu. Hızla evden çıktım. Selim'den bir şekilde kurtulmam lazımdı. O yüzden hızlı adımlarla bahçeden çıktım. O sırada Selim'in evin kapısını kapattığını duydum. Mecburen durduğumda içimden kurtulma planları yapıyordum.
"Abla söz vermiştin." "Söz vermedim küçük adam."
"Annem bahçede oturuyordu. Anne!" bağırdığında ağzını kapatıp yoldan geçen bir taksiyi durdurdum.
"Adi! Senin kime çektiğini biliyorum ben."
"Kime?" "Annene." güldü.
"Nereye gidiyoruz?" "Halısahaya."
Benim de kayıtlı olduğum ama hiçbir zaman gelmediğim spor kompleksine geldiğimizde ofladım. Cemiyetin bütün züppeleri buradaydı.
"Daha az göze batan bir yerde olamaz mıydı şu maç?"
"Burada olmayacak zaten. Burası buluşma yeri. Buradan arabalarla sahaya gideceğiz?"
"Arabalarla derken? 14 yaşında veletler araba mı kullanıyor? Ne zamandır?"
"Ne 14 yaşı abla ya? Sadece 14 yaşında olanlar yok. Buradaki arkadaşlarımda geliyor."
"Senden büyük arkadaşlarınla futbol oynayamam küçük bey. Beni kandırdın. Hepsi 14 yaşında dedin."
"Birincisi ben öyle bir şey demedim. İkincisi ne olacak? Alt tarafı bir maç."
"Selim sen kafayı mı yedin ablacım? Ben oynamam."
"Oynayacaksın, yoksa anneme söylerim."
"Söyle 21 yaşındayım ben."
"Sence annem sana yaşına göre mi davranıyor?" omuz silktim.
"Umrumda değil."
"O zaman ben de anneme hala çizim yaptığını söylerim. Bunu yapmama sen zorladın."
"Sen küçük bir şeytansın."
"Sen de kardeşine kıyamayan mükemmel ablamsın."
"Yıkama yağlamaya geçtiğine göre bir şey daha var."
"Aslında arabayla gitmeyeceğiz." kaşlarımı çattım.
"Derken?" motor seslerini duyduğumda gözlerimi büyüterek Selim'e baktım.
"Şaka?" gelenlere el sallayarak yanlarına gitti. Selamlaştılar. Ardından inerek yanıma geldiler.
"Bu ablam. Başak. Bizimle oynamak için geldi."
"Biz adam lazım derken gerçek bir adamdan bahsediyorduk. Kadından değil. Bu ne yapacak? Su mu taşıyacak?"
"Suyu sen taşı kasıntı. Ben 'kadın' halimle senden daha 'adamım'." arkadan 'oooo' sesleri geldiğinde,
"Birilerinin kamışı var sanırım." "Seninkinden uzun olduğuna bahse girerim Mr. Little Dick." (Bay küçük sik) üzerime yürüdüğünde birileri çekiştirdi. "Sarp, abi sakin ol. En azından adamları oyalar." "Sen oyala onu." "Abla!" Selim beni çekiştirerek uzaklaştırdı.
"Lütfen sakin olur musun? Kavgaya çağırmadım seni. Maçı atlatalım sonra istediğini yap." "Bu maç neden önemli bu kadar?" "Çünkü-" "Hadi artık gidelim." arkadan seslendiklerinde susmak zorunda kaldı. Elimi tuttu. "Gidelim." herkes motoruna binmişti.
"Abla sen Melih abinin arkasına bin. Ben de Sarp abinin arkasına bineceğim." "Ben sana bu ölüm makinelerine binmeyeceğimi söyledim. Taksiyle gelirim ben." "Yolu sadece Sarp abi biliyor. Onu takip edeceğiz biz." Sarp denen çocuk karıştı. "Ve ben taksinin gelmesini bekleyemem." "O zaman oynamam." "Abla söz-" "Umrumda değil." "Artık gitsek diyorum? Sen de motordan korkuyorsan Aslan'la gel." "Korkmuyorum." Pekala korkuyordum.
"Belli küçük ceylan." kaskının camını kapattı. Selim elimden çekiştirerek motorların en arkasında duran siyah spor arabaya götürdü. Camı açıldı. "Aslan abi, ablam seninle gelse olur mu? Motorlardan korkuyorda." kapıyı açıp binmemi bekledi. Bindim. Kapıyı kapattıktan sonra "Sen?" "Sarp abiyle gideceğim. Motorla."
"Sen de benimle gel." "Seni seviyorum abla!" koşarak Sarp'ın motoruna atladı ve kaskı taktı. Motorların hepsi bir anda çalışmaya başladığında bizim neden beklediğimizi anlamamıştım. Motorlar önümüzden kaybolurken ben giden motorlara bakıyordum. Yanımdaki adama bakmadan "Ne zaman gideceğiz?" "Kemerini takar takmaz." hızla kemerimi taktım. Araba çalıştığında bir elimle koltuğu tutarken diğer elimle camın üzerindeki tutacaktan tutuyordum. Arabanın ön koltuğunda oturmaktan da korkuyordum. Bu arabanın arka koltuğu olmadığını arkaya geçebileceğimi düşünürken fark etmiştim. Öndeki motorları takip ederken onlara yetişmek için gaza basıyordu. Bu da benim gözlerimi kapatmamı ve içimden bildiğim bütün duaları okumamı sağlıyordu. Onlara yaklaştığımızda hızını düşürdü. Gözlerimi açtıktan hemen sonra gözlerimle Selim'i aradım. Sarp'ın arkasında elleri havada bir şekilde gidiyordu.
"Gerizekalı." "Çok naziksin." kafamı yanımdaki adama çevirmeden "Sana demedim. Bu Sarp'ı öldüreceğim. Canına mı susadı bu? Arkasında kardeşim varken nasıl bu kadar hız yapabilir." "Rahatlatacaksa, Sarp iyi bir sürücüdür." "Çok rahatlattı sağol. Sen dalga mı geçiyorsun? Kardeşim tutunmadan motosiklette gidiyor. Suç onda değil. Bende. İzin vermeyecektim."
"Selim zeki bir çocuk." "Zeki olabilir ama dediğin gibi çocuk. Yanında böyle örnekler varken zekiliği de işe yaramıyor ya! O ayrı konu." "Bence abartıyorsun. Kardeşini korumak istemeni anlayabiliyorum ama bence biraz rahat bırak."
"Sen ne anlarsın ki?" "2 tane kardeşim var benim. Kardeşlerimi korumak istiyorum ama onları sıkarsam benden uzaklaşırlar. Onları uzaktan korumak onlar için daha iyi." omuz silkerek Selim'i izlemeye devam ettim. Gününü gösterecektim ona. Motosikletler durduğunda arabayı park etti. Hızla Selim'in yanına gittim.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun?" "Abla yine ne oldu?" "Ne mi oldu? O hareketler ne öyle? Elleri kaldırmalar falan? Sen beni delirtecek misin?" Sarp "Çocuğa bağırma. Benim yanımda güvende." "Senin yanında kimse güvende olamaz sığır." "Sen düzgün konuşmayı bilmez misin?" "Adamına göre muamele." Selim beni çekiştirdi. "Abla lütfen?" sarıldı. Sarıldım. "Hadi beyler şunları gömelim."
Yarım saha oynayacaktık. Açıkçası futbolda kendime güveniyordum. Annem öğrenene kadar -ki bu yaklaşık 2 yıl sürdü- okul takımında oynuyordum. Annemin karşı geldiği her sporla ilgilenmiştim. Futbol, basketbol, boks. Anneme göre bir kız bunlarla ilgilenmemeliydi. Kızlar tenis, binicilik gibi sporlarla ilgilenmeliydi. Hayvan gibi terlenen bütün sporlara karşıydı. Ben de hep bunlara ilgi göstermiştim. Kavgalar çıkartmış, yaralar almıştım. Bana göre kızlar her şeyi yapabilirdi. Bizleri kalıba sokan sıfatlardı. Olmamız gerektiğini söyledikleri aptal kişiliklerdi. Ben bunların hiçbirini istememiştim. Ben hep kendim olmak istemiştim. Olmuştum da.
Selim'in verdiği formayı giymek için üzerimi çıkarttığımda regl olduğumu hatırladım. Ağrı kesici aldığım için aklımdan tamamen çıkmıştı. Ben bu halde nasıl koşacaktım? Çantamı açtım. Yanımda pedin olup olmadığına baktım. Sadece 1 tane. Onun bana yetmesini umarak ekstra koruma için onu da taktım. Ardından şortu giydim. Pijamalarımı katladıktan sonra formayı üzerime geçirdim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra zaten ayağımda olan spor ayakkabılarımın bağcıklarını tekrar bağladım. Aynada kendime ve popoma baktığımda hiçbir şeyin belli olmadığını görüp soyunma odasından çıktım. Selim kapıda bekliyordu. Benim formamın aynısından giymişti. Siyah üzerine sarı renkli bir şeydi. Şortu da sarı bir renkteydi.
"Abla özür dilerim." "Dileme. Çünkü tekrar edeceksin." yine aynı şeyi yapacaktı. Sarılmasına karşılık verdim.
Oynayacağımız takımları seçerken aslında burada bulunmak istemediğimden olsa gerek sesimi çıkarmadan çimenlerde oturuyordum. Onlar kendi aralarında konuşurken sık sık Sığır Sarp'ın bakışlarına maruz kalıyordum. Sürekli bana bakıp nerde oynayacağımı ve ne yapacağımı söylüyordu. Bir süre sonra sesini duymaya tahammül edemediğimde yerden aldığım küçük bir taşı attım.
"Selim ablanı şu tellere asmamam için bir neden söyle." "Çünkü benim ablam?" "Başarılı ama hayır. Dua etsin bir kadın." "Kadınlara bu kadar önem verdiğinizi görmek ne büyük şeref Mr. Little Dick." "Bir daha bana onu dersen seni ayaklarından tellere asarım." "Çok korktum Mr.-" Selim ağzımı kapattığında ona baktım. "Abla Sarp abi dediğini yapar. Lütfen ona bulaşma. Lütfen?" daha fazla zorlamadan elini ağzımdan çektim. Sinirle eski yerime çöktüm. Telefonumu çıkarıp birine mesaj atmak için çıkardım. Daha sonra bir arkadaşım olmadığını hatırlayıp oflayarak cebime geri koydum. Annemlerin numarası kayıtlı değildi. Çünkü onları ihtiyacım olsa bile aramazdım. Sadece Selim'in ve yemek söyleyebileceğim numaralar kayıtlıydı. Ablamla da pek bir konuşma şeyimiz yoktu. O yüzden onu da kaydetmemiştim. Toplam 13 kişi kayıtlıydı. Yemek zevkim gerçekten genişti.
PAMİR;
Annemin kapımı çalmasıyla üzerime çarşafımı çekip "Gel." seslendim. "Günaydın bebeğim. Maçın vardı bugün. Erken uyandırmamı istemiştin. Cumartesi günü bu kadar erken uyandığına göre önemli bir maç sanırım?" "Yok annem ya. Spor salonundan birkaç velet internetten birileriyle dalaşmış, maç yapalım demişler. Bunlarda bize söyledi. Sarp, Cem ve Melih'le onların yanında olalım diye gidiyoruz. Melih'in kardeşi olmasaydı zannetmiyorum gideceğimi." "Dikkat et bebeğim." yanağını öpüp "Ederim annem." sarıldım.
"Hadi kahvaltı hazırladım. Gel. Aç karnına gitme." "Geliyorum annem." gittiğinde banyoya girip hızlı bir duş aldım. Spor kıyafetlerimi giydikten sonra çantamı hazırladım. Mutfağa girdiğimde mataramı doldurup çantama koydum. Ardından masaya oturdum. Annem yine erken uyanıp bana patates kızartmıştı. "Annem neden uğraştın bu kadar? Sandviç yapsaydın?" "Kurban olurum ben paşama. Sen ye yeter aslanım. Hadi geç kalacaksın." hızla patatesleri yerken arada anneme de uzatıyordum.
Kahvaltım bittiğinde dişlerimi fırçalayıp evden çıkarken "Bir şey lazım mı annem? Ben çok geç kalmam." hızla merdivenlerden inerken "Abi! Bana ped al." "Of yine mi?" "Anneciğim banyo çekmecesinde vardı?" "Az kalmış. Abim gelirken alsın. Sakın unutma abi yoksa seni döverim." yumruk yaptığı elini havada salladı. İnanıyordum yapardı. Boks yapmayı en sevdiği ikinci aktiviteydi. İlki tabi ki kavga etmekti. Güldüm. "Merak etme Herkül." "Herkül değil, Zeyna." "Ah pardon!" kollarımı sarıp yanağını öptüm. Evden çıkarken "Unutma." kafa salladım.
Soluğu markette aldım. Tuval'in kullandığı pedten 2 paket aldıktan sonra çantamın içine koydum. Arabaya tekrar binip yola çıktığımda aklımda Tuval'in regl partisi vardı. Ben 20 yaşındaydım o sıralarda. Annem Tuval'in regl partisi için günlerce uğraşmıştı. Amacı Tuval'in özgüveninin güçlenmesiydi. Öyle de olmuştu. Tuval'in özgüveni yerine gelmişti. Ardından evdeki bütün kız çocukları için sırayla ilk regl partisi düzenlenmişti. Bu partilerde çok eğlenmiştik. Bu sayede reglin utanılacak bir şeyi olmadığını öğrenmiştik. Ayda bir regl olmayı her sabah şişmeye tercih ederdim. Ama sonradan düşünüyordum da penisimden kan gelse ben delirirdim sanırım. Güldüm ardından spor salonunun önünde park ettim.
Sarp en önde bütün karizmasıyla motosikletinde otururken Selim'in yanındaki kızla kavga ettiğini fark ettim. Kız ona cevap veriyor olacak ki o da ona cevap veriyordu. En son Selim'in onun elinden tutup arabamın yanına gelmesiyle camı açtım. "Aslan abi, ablam seninle gelse olur mu? Motorlardan korkuyorda." kafa salladım. Kapıyı açıp binmesini bekledi. "Sen?" "Sarp abiyle gideceğim. Motorla." "Sen de benimle gel." "Seni seviyorum abla!" koşarak Sarp'ın motoruna atladı ve kaskı taktı.
Motorların hepsi bir anda çalışmaya başladığında kemerini takmasını bekledim. Kemersiz yola çıkmazdım. Motorlar önümüzden kaybolurken motorlara bakıyordu. Bana dönmeden "Ne zaman gideceğiz?" "Kemerini takar takmaz." hızla kemerini taktı. Arabayı çalıştırdığımda bir eliyle koltuğu tutarken diğer eliyle camın üzerindeki tutacaktan tutuyordu. O korkuyla öndeki motorları takip ederken onlara yetişmek için gaza basıyordum. Onlara yaklaştığımızda hızı düşürdüm.
"Gerizekalı." "Çok naziksin." kafasını çevirmeden "Sana demedim. Bu Sarp'ı öldüreceğim. Canına mı susadı bu? Arkasında kardeşim varken nasıl bu kadar hız yapabilir." "Rahatlatacaksa, Sarp iyi bir sürücüdür." "Çok rahatlattı sağol. Sen dalga mı geçiyorsun? Kardeşim tutunmadan motosiklette gidiyor. Suç onda değil. Bende. İzin vermeyecektim." "Selim zeki bir çocuk." "Zeki olabilir ama dediğin gibi çocuk. Yanında böyle örnekler varken zekiliği de işe yaramıyor ya! O ayrı konu."
"Bence abartıyorsun. Kardeşini korumak istemeni anlayabiliyorum ama bence biraz rahat bırak." "Sen ne anlarsın ki?" "2 tane kardeşim var benim. Kardeşlerimi korumak istiyorum ama onları sıkarsam benden uzaklaşırlar. Onları uzaktan korumak onlar için daha iyi." omuz silkti. Motorlar durduğunda ben de park ettim. Park eder etmez hızla arabadan inip kardeşine bağırmaya başladı. Ben Tuval ve Akasya'ya böyle bağırsam ikisi de beni camdan aşağı sallandırırlardı. Bağırışlarını duymamak için yavaş hareketlerle arabadan inip çantamı bagajdan aldım. Sonunda susmuştu.
Giyindikten sonra ne yapacağımızı planlarken kız çime oturmuş sakin bir şekilde çimleri yoluyordu. Sarp'ta onu sinirlendirmek için sürekli ona laf atıyordu. Kız Sarp'a taş attığında Sarp'ta sinirlenmişti. Kız ona ingilizce küfür ettiğinde gülmemek için kendimi tutmuştum. Ardından Selim ablasını tutup ona bir şeyler söylemişti. Ardından eski yerine oturmuş, telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı. Cem omzumu dürttüğünde ona döndüm. "Daldın?" "Yok, iyiyim." ona baktığımı fark etmemişti. Dilinden kurtulamazdım.
Diğer takımın oyuncularının gelmesini beklerken Sarp, Cem ve Melih yanıma oturdular. Diğerleri alıştırma yapıyordu. Zaten en büyüğü 16 yaşındaydı. "Sarp kıza niye bulaşıyorsun oğlum?" Cem Sarp'ın ensesine vurup sorduğunda Cem'i tanıdığım için ne demek istediğini anlamıştım. Cem bir şeyi ima ederken ya enseye vurur ya da göz kırpıp kafasını iki yana sallardı.
"Ne bulaşması lan? Kız bana küçük sik dedi. Ne yapsaydım oturup sövmesini mi bekleseydim? Ayrıca eline ayağına sahip çık. Kırmayayım kanadını." güldüm. "Ne gülüyorsun lan? Kıza nasıl baktığını gördüm." "Ne bakması oğlum? Selim'in ablası işte. Abisi olduğundan bile şüpheliyim." gülüştüler. "Bence abisi olamayacak kadar güzel." Melih'in dediğini Cem melül bakışlarla onayladı. "Oğlum bu kız sizin ufaklığı koparıp size yedirir." Sarp beni onaylayan mırıltılar çıkardı. "Aslana katılıyorum." beşlik çaktık. Cem "Oğlum zaten tipim değil. Kahverengi saçlardan hoşlanmıyorum biliyorsun. Sarışın candır ama bu kız farklı bakıyor."
"Evet amcaoğlu gibi." Sarp'ın dediğine güldük. "Bir alıcı gözüyle baksanıza oğlum! Tahminem 85C, ince bel, kalçalar 90, bacakları uzun, henüz çarpıklığını görmedim ama zannetmiyorum. Esmer ten, renkli göz, kalın dudaklar, küçük burun. Tam evlenip sürüyle çocuk yapmalık. Genine kurban senin." güldük. Ardından alıcı gözüyle baktık. Cidden öyleydi.
"Oğlum ne o öyle sapık gibi?" kafamı çevirdim. Benim kızkardeşlerime böyle bakan olursa onları öldürürdüm ama ben şimdi başkasının kızkardeşine bakıyordum. "Oğlum tamam uzatmayın. Ayıp." güldüler. "Oğlum ciddiyim. Hepimizin kızkardeşi var. Bunu onlara yapsalar biz ağızlarına sıçarız ama şimdi başkasının kızkardeşine yapıyoruz." hepsi toparlanıp kendisine geldi. Sahadan içeri girenlerle çocuklar yanımıza geldi. Bu tipler neydi lan?
"Selim oğlum siz kimlere dalaştınız?" "Fotoğraflarda daha küçüklerdi." 10 kişilik bir grup yanımıza doğru ilerlerken kız Selim'in yanına geldi. "Selim senin ağzına kürekle vurasım var." "Abla ne bileyim ya? Fotoğraflarda daha küçüklerdi." "Bunlar maça değil kavgaya gelmişler." Cem içimden geçenleri dile döktüğünde adamlar bize iyice yaklaşmışlardı. Adamlar yanlarında getirdikleri 4 çocuğa dönüp "Sizinle dalaşanlar bunlar mıydı?" kafa salladılar.
Kız Selim'i arkasına aldığında "Biri bakıcısını da getirmiş." gülüştüler. "Konuşan bir ayı. Evcil mi?" kaşlarını çattı. Kıza doğru adım attığında dördümüz de önüne geçtik. Kız bizi önünden ittirerek "Amacınız kavgaysa boşuna geldiniz beyler. Prensip olarak hayvanlara şiddet uygulamıyorum." adam hırıltılı bir nefes aldı. Melih kolundan tutup "Ne yapıyorsun kızım? Hepimizi dövdüreceksin."
"Korkuyorsan çocuklarla birlikte soyunma odasına git." cesareti karşısında etkilensemde ancak bir aptal 6 tane hayvan gibi bir adama kafa tutardı. "Bırak küçük kız." "Küçük kız senin anandır." bu kadar cesaret fazlaydı. Selim'e döndüm. "Ablanı ve arkadaşlarını al soyunma odasına girin ve polis çağırın." kafa salladı. Ablasının elinden tutup çekiştirdiğinde "Selim bırak kolumu." "Abla?" "Selim git." Oflayarak çocukları da alıp gittiğinde diğerleri de çocukları gönderdi. 6'ya 4,5 kalmıştık.
"Başak!" Selim'in sesini duyduğunda kız arkasına baktı. "Dikkat et." kafa salladı. Başak. "Minik kız gitmek için 10 saniyen var. 10 saniye sonra senin o narin boynunu avuçlarımın arasında kıracağım." "Kolaysa gel kır ayı!" koşarak adamın üzerine zıpladığında ne olduğunu anlayamamıştık. Ardından diğerleri Başak'ı onun üstünden almak için harekete geçtiğinde biz de yumruklarımızı çalıştırıp diğerlerine sataştık. Hepimiz sık sık Başak'ı kontrol ediyorduk. Ama o tek başına o ayının üstesinden geliyordu. Altımdaki adamın suratına bir yumruk daha attığımda bacağımdan tutup itti. Hızla üzerime binip yumruk atmaya başladı. Cem adamı üzerimden kaldırıp elini uzattı. Ayağa kalktığımda Cem'in arkasından sopayla gelen adamı gördüğümde Cem'i kenara itip bacağına tekme attım. O yere düşerken elinden sopayı alıp kenara attım. Başak hala adamın üzerindeydi ve adamın elini ısırıyordu arada denk gelen yerleri tırmalayıp yumruk atıyordu. Sarp'ın arkasından gelen adama demin kenara attığım sopayı alıp vurduğumda adam yere düştü.
"Eyvallah." Başak'a yardım etmek için yanına gidip adama tekme attığımda adam düşer düşmez Başak üzerine oturup yüzüne yumruk atmaya başladı. Adamın yüzü zaten tırnak izlerinden görünmez haldeydi. Polislerin gelmesiyle Başak'ı belinden kavrayıp adamın üzerinden çektiğimde polisler yerdeki adamın yaşayıp yaşamadığını kontrol ettiler. Bizi tutuklayacakları sırada Melih'in babası yetişmişti. Murat abi polislerle konuşup bizi kurtardığında derin bir nefes almıştım. Bu annemin kulağına giderse annem beni öldürürdü.
"Bıraksana beni. Onunla daha işim bitmedi." kucağımda çırpınan kızı polisler gidene kadar bırakmadım. Polisler onları arabaya bindirir bindirmez bıraktığımda arkasını dönüp suratımın ortasına yumruk atmasıyla sendeledim. "Ne yapıyorsun sen?" "Sana beni bırakmanı söylemiştim koca kafalı." karnıma yumruk attı. Murat abi çekiştirdiğinde
"Başak sakin ol. O seni korumak istedi." "Sen ismimi nerden biliyorsun?" Murat abiye döndü. "Murat abi?" "Ya Murat abi. Sakin ol kızım. Annenlere haber vereyim." "Verme. Sakın! Murat abi sakın lütfen? Haber verme. Annemler beni öldürür." "Saçmalama kızım haber vermem lazım." "Bence gerek yok." "Senin ne işin var burada?" Oflayarak yere oturdu.
"Selim aptalı maç var gelmen lazım dedi. Zorla getirdi. Sonra çok üstüme geldiler. Yoksa beni biliyorsun hiç kavgacı bir tip değilim." "Bilmez miyim?" sevimlice güldü. Ayağa kalktığında gözlerim istemsizce arkasındaki lekeye kaydı. Hızla ayağa kalktım. Kulağına eğildim. "Kanıyorsun." "Ne saçmalıyorsun?" "Regl. Kanıyorsun." elleri arkasına gittiğinde gözlerini büyüterek bana baktı. Ardından yanakları yavaşça kızardı. "Benim değiştirmem gerek." "Yanında ped var mı?" kafasını iki yana salladı.
"Gel benim yanımda var." ben kızım demişim gibi baktı. "Önüme geç ve yürü." kafa sallayarak onayladı. "Biz çocukları alıp gelelim." kafa sallayarak onayladıklarında o önde ben hemen arkasında soyunma odasına gittik. Onu kendi soyunma odasına gönderdim. Çocukların kapısını çaldım. "Hadi çocuklar siz eşyaları toplayıp çıkın. Ben hemen geliyorum." onlar eşyaları toplayıp çıktıklarında ben de kendi çantamı alıp Başak'ın soyunma odasının kapısını çaldım.
"Gel." yanakları hala kıpkırmızıydı. Çantamdan ped paketini çıkardım. "Şey, iç çamaşırın var mı?" kafasını iki yana salladı. Çantamdan siyah bir baksır çıkardığımda gözlerini büyüterek bana baktı. "Temiz. Hiç kullanmadım. Yani kullandım ama annem yıkadı. Temiz." çekinerek aldı. "Teşekkür ederim." "Çekinmene gerek yok. Bu utanılacak bir durum değil." "Bir şey sorabilir miyim?" kafa salladım. "Tabi." "Çantanda neden ped var?" güldüm.
"Kızkardeşim var. 2 tane. Ve bu dönemlerde çok kavgacı oluyorlar. Bugün de bana ped almamı söyledi. Ben de ona almıştım." kaşlarını kaldırarak güldü. "Tekrar teşekkür ederim." "Yanında kıyafet var mı?" "Pijamam var." pijamasını gösterdi. "Beyaz bugünler için pek uygun bir renk olmasa gerek?" dudağını ısırarak kafa salladı. Çantamdan siyah bir şort çıkarıp uzattım. "Teşekkürler." "Ben o zaman, şey yapayım, gideyim?" kafa salladığında odadan çıktım. Sahaya geri döndüğümde Cem "Nerdesin oğlum sen?" "Burdayım." "Başak nerde?" "Giyiniyor." göz kırpıp kafasını salladığında imayı anlayıp çantamı attım. Gülerek göz kırptığında "Oğlum saçmalama senin ağzını yüzünü kırarım." güldü. Çantamı alıp içinden ıslak mendil çıkardım. Telefonumun kamerasıyla yüzümü temizledim. Annem bu halimi görürse beni öldürürdü. Anneme görünmemem lazımdı.
Selim ayaklandığında koştuğu yere baktım. Başak giydiği şortumla gelirken bakışlarımı yere indirdim. "Oğlum sakın bana yattığınızı söyleme?"
"Ne yatması oğlum?" çimen koparıp attım. "Şortunu niye verdin oğlum? O şortunu bana vermedin lan! Donumla eve gittim." Sarp enseme vurdu. "Hayırlı olsun kardeşim. Sen de sonunda tattın bu tadı. Tabi bu tat biraz kart ama olsun." "Oğlum saçmalamayın! Ne yatması? Beni sinirlendirmeyin."
"Niye bu kadar uzun durdunuz?" "Şortu kirliydi." "Kendi kıyafetleri vardı." "Onlar da kirliydi." "Hadi lan oradan. Uydurma." "Oğlum uyarıyorum. Bir daha bu konu açılmayacak. Anlaşıldı mı?" gülerek kafa salladılar. Melih söylenerek geldi "Oğlum bu peder beni evlatlıktan reddedecek. Diyorum ki oğlun olacak şerefsiz karıştırdı aklımı. İnanmıyor." güldük. "Hiç gülmeyin. Hepinizin belasını sikecekler akşam. Aileleri aradı." kafamı çimene gömdüm.
Sarp "Melih senin kardeşinin ağzına sıçayım." "Merak etme kardeşim, ben ağzına sıçacağım akşam." Selim geldi "Biz gidiyoruz." "Ben seni bırakırım. Annenle de konuşurum." Sarp ayaklandığında "Gerek yok Sarp abi. Taksiyle gideceğiz. Ablam da var." Cem "Pamir bırakır ablanı. Şimdi taksiyle gitmeyin. Hem ikisi konuşursa kızmazlar. En azından çok kızmazlar." bana bakıp gözkırptıktan sonra Selim ablasını yanına çağırdı. Bezgin adımlarla geldiğinde "Abla Sarp abi annemle konuşacak kızmaması için."
"Selim benim bugün sabrımı çok aştın biliyorsun değil mi? Taksiyle gideceğiz." "Abla ama konuşacaklar, hem böyle olursa annem ceza da vermez." "Sen kiminle gelirsen gel. Ben taksiyle geliyorum." arkasını dönüp gittiğinde Sarp ayaklandı. Cem beni dürttü. "Hadi sen de git." "Ben ailesiyle konuştum diyelim. Benimkilerle kim konuşacak?" "Ben konuşurum bebeğim." "Siktir git." ayaklandım.
Çantamı alıp koşarak diğerlerine yetiştiğimde Başak sahadan çıkmak üzereydi. Sarp'a el salladım. Başak'ın peşinden gittim. "Seni ben bırakayım." "Teşekkürler ama hayır. Taksiyle giderim." "Ben getirdim ben götürmek istiyorum, hem buradan taksi geçmez bu saatte. Ben bırakayım. Ailenle konuşup onları sakinleştiririm." "Sanmıyorum." Sarp ve Selim motosiklete bindiler. "Hadi inat etme." etrafına baktıktan sonra oflayarak arabaya yöneldi. Kilidi açıp oturdum. Kemerimi taktığımda bu sefer uyarmadan kendisi taktı. Öndekileri yakalamak için hız yaptığımda
"Biraz yavaş gider misin? Yoksa kusacağım. Bugün rezil olma kotamı doldurduğumu düşünüyorum." gülerek yavaşladım. "İleriden döneceksin." "Biliyorum. Birkaç kez Selim'i bıraktım. Hatta sanırım anne ve babanı da tanıyorum. Birkaç kez izin almıştım. Selim için." gözlerimi devirdim. Günlük hayatta odamdan çıkmadığım için evdeki olaylardan haberim olmuyordu. Beni ilgilendiren şeyleri bile son gün öğreniyordum. Omuz silktim.
"Bizimkiler seni bir dahaki gördüklerinde sana laf atarlarsa yadırgama." "Ne tür laflar?" "Yenge tarzı." "Yenge derken?" "Yanlarına biraz geç gittiğim için kafalarında aptal şeyler kurdular. Seninle yattığımızı ima ettiler. Ben inkar ettim ama senin o durumunu sana sormadan söylemek istemediğim için fazla zorlayamadım." "Arkadaşların tam bir piç." "Eğer anlatmamı istersen bunu inkar edip gerçeği anlatabilirim." "Anlatsan da inanacaklarını zannetmiyorum. Zaten onları bir daha göreceğimi zannetmiyorum. Anlat sen, Benim gibi bir erkek Fatmayla yatmak seni küçük düşürebilir. İnanmak onlara kalmış."
"Kendine haksızlık etme. Sen hoş bir kızsın. Kavga ederken pek hoş olmadığını söyleyebilirim." güldü. "En azından dürüstsün." güldük. "Tanışmadık resmi olarak. Kardeşinden duyduğum kadarıyla adın Başak?" "Eylül'ü tercih ederim ama Başak da olur. Senin ismin Aslan'dı sanırım değil mi?" gülerek kafamı iki yana salladım. "O benim lakabım. Adım Pamir." kaşlarını kaldırarak güldü.
"Adını gerçekten Aslan zannetmiştim." "Bazen ben de gerçek adımı unutuyorum. Evde de annem dışında herkes aslan diyor. Sana evde taktıkları bir isim var mı?" sustu ardından "Yok." dedi ve devam etti. "Annen sana ne der?" güldüm. "Bebeğim." kahkaha attı. "Annesinin küçük bebeği." güldüm. Arabayı park ettiğimde camdan baktı. "Teşekkür ederim." onun gibi camdan baktıktan sonra gözlerinin içine baktım.
"İçimden bir ses, bir daha karşılaşacağımızı söylüyor." "Zannetmiyorum Pamir." elini uzattı. Tuttum. "Görüşürüz." cevap vermeden indi. Sarp ve Selim bizi bekliyordu. Kapıyı çaldı. Çok geçmeden açıldığında bir kadın Selim'e sımsıkı sarıldı. Eylül orada öylece dikiliyordu. Suratı asılmıştı. Sarp konuya girdi. "Merhaba ben Sarp. Bugün olan olayda Selim karışmadı. O diğer arkadaşları ve Başak'la birlikte soyunma odasında bekledi. Zaten polis geldi. Biz de çok yara almadık. Yani abartılacak bir durum yok ortada. Sadece aptal birkaç kişi yüzünden oldu."
"Başak'ın karışmadığına emin misin? Benim aklıma ilk onun saldırdığı gelmişti. Demek gelişme var." Göz ucuyla ona baktığında yerinde kıpırdandı." "Ben yatıyorum." "Beylere teşekkür etmeyecek misin?" "Teşekkür ederim." mırıldandı. Gittiğinde arkasından baktım. Merdivenlerden aşağı indi. "Neyse biz gidelim. İyi günler." gülümseyerek kapıyı kapattı.
"Sevişirken de bu kadar vahşi mi?" "Size onunla sevişmediğimi söyledim." "Biz de inanmadık. Ee? Cevap ver." "Siktir git." güldü. Arabaya bindim. Gaza basarken bir yandan el hareketi yapıyordum. Sarp beni geçtiğinde camdan ona bakarken yan koltuktaki çantayı fark ettim. Eylül'ün çantası. Güldüm. Gerçekten karşılaşacaktık.