Askerin Hatunu+18Güncellenme zamanı Dec 22, 2025, 11:52
2025 Aşk nöbeti yarışması 'İLHAM ÖDÜLÜ' sahibi🏆🏆🏆
+18 içerir (Yıllar önce imam nikahı ile Zoraki evlilik yaptıktan sonra Azem Devran, Geşayı terk eder ve Asker olduğu için görevinin başına döner. Konakta türlü türlü eziyetlere maruz kalan Geşa ise bu zulümden kurtulmak ister ve gizliden gizliye hep istediği askerlik için çalışmalara başlar. Kaderinin kilit noktası olan o gece, kaynanası onu bir adama satacakken Askeri akedemi okuluna alındığını görür ve oraya gider... Kaderin cilvesi de buradadır çünkü oraya gittiği zaman onu yıllar önce terk eden kocasını Yüzbaşı Devran olarak görmeyi beklemez, o dakikadan itibaren ikili arasında şehvetli bir aşk başlar❤️🔥)
Avluda sert bir sessizlik vardı. Spot ışıkları kızların üzerine dikilmiş, hepsi sıra halinde duruyordu. Yüzbaşı Devran’ın sesi, paslı bir bıçak gibi havayı yardı:
“Koğuşta hırsızlık şüphesi var! Hepiniz burada hesap vereceksiniz!”
Kızlar birbirlerine bakıyor, kimileri korkudan tir tir titriyordu. Sinan ile Alp sırayla üst araması yapıyordu. Sinan hızlıca geçip bakış atıyor, Alp daha sert davranıyordu.
Alp tam Geşa’nın önüne geçtiğinde Devran’ın sesi keskin bir emir gibi yankılandı:
“Dur!”
Alp şaşkınlıkla geriye çekildi. Devran’ın bakışları Geşa’ya kilitlenmişti. Gözleri, sanki bir şeyi hatırlamak istercesine uzun uzun inceledi onu.
“Adın ne?” dedi.
Geşa, yutkundu. Kalbi küt küt atıyordu. Eğer kendi adını söylerse, her şey ortaya çıkabilirdi. Dudakları zorla aralandı:
“…Arya.”
Devran başını hafif yana eğdi, gözlerinde şüphe kıvılcımları parladı.
“Arya… kenara geç.”
Geşa dizlerinin bağı çözülmüş gibi kenara adım attı. Diğer kızların üst aramaları bitmişti. Sinan omuz silkerek, Alp de homurdanarak başını çevirdi:
“Kızlarda bir şey yok, yüzbaşım.”
Devran bakışlarını tekrar Geşa’ya çevirdi. O an, avludaki tüm sessizlik ona yüklenmiş gibiydi.
“Şüphelerin yoğunlaştığı insan sensin… Arya!” dedi, sesi sertleşerek.
Geşa geri çekilmek istedi ama onun ağır adımları üzerine geldi. Devran yüzünü eğdi, sesini neredeyse fısıltıya indirdi:
“Soyun… küçük sıçan!”
Geşa’nın gözleri dehşetle büyüdü. Diğer kızlar nefeslerini tutmuş izliyordu. Bir asker adayı olarak emre itaatsizlik edemezdi. Dişlerini sıktı, öfkeli bir hışırtıyla üniformasını çıkardı. Üstündekileri birer birer attı. En sonunda iç çamaşırlarıyla kalmıştı. Omuzları öfkeyle titriyor, bakışlarını yere indiriyordu.
Devran’ın bakışları bir an için irkildi. Çünkü gözleri Geşa’nın boynuna takıldı.
O kolye…
Kod adının şerefine yaptırmış ama en son olaylı bir şekilde konaktan çıktığı için odasında unuttuğu kartal işlemeli kolye asılıydı.
Devran’ın nefesi kesildi. Yavaş, ağır bir adım attı. Yüzünde bir öfke ve şaşkınlığın çarpık karışımı vardı.
“Adın ne küçük sıçan?” dedi yeniden, bu defa sesi daha tehditkârdı.
Geşa başını eğdi, dudakları titreyerek söyledi:
“Arya, yüzbaşım.”
Devran’ın gözlerinde karanlık bir ışık yandı. Histerik, neredeyse deli bir gülümseme yüzüne yayıldı. Birkaç adım daha atıp Geşa’nın üzerine eğildi, yüzü yüzüne değecek kadar yaklaştı.
“Tam adın ne?” dedi, kelimeleri dişlerinin arasından sızarcasına.
Geşa nefesini tuttu. Artık saklanacak yeri yoktu. Gözleri yanaklarından süzülen yaşlarla parladı.
“…Arya… Geşa.”
O an Devran’ın kalbi göğsünde patladı sanki. Gözlerini kapadı, ellerini yumruk yaptı. Onun karşısında yıllarca unutmaya çalıştığı, kaçtığı ama asla silemediği kadın vardı. Karısı. İmam nikâhlı karısı.
Avlunun sessizliği bu kez onların nefesleriyle bozuldu. Geşa yarı çıplak, titreyerek karşısında duruyordu. Devran’ın eli havada kaldı — ona dokunmak ile onu boğmak arasında gidip gelen bir el…
Ama kolyesine, boğazına, gözyaşlarına baktıkça öfkesiyle arzusu birbirine karışıyordu.
“Sen… benim…” diye fısıldadı, sesi hem lanet hem dua gibiydi.
“Bittin sen, küçük sıçan!”
Adımları sertçe yere vurdu, bir kez daha ona döndü. Gözlerinde acımasız bir parıltı vardı.
“İç çamaşırlarını da çıkar!”
(Tamamen kurguya dayalı bir hikayedir, gerçek kurum ve kuruluşlarla alakasızdır)